Orijinalini görmek için tıklayınız : İstanbul'un Fethi'nin 554. Yılı Kutlu Olsun


Ertugrul
29.05.2007, 17:18
“İstanbul muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ne güzel
hükümdar ve onun askerleri ne güzel askerlerdir”
Hz.Muhammed (S.A.V)

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/1/1e/Fatih_istanbulda.jpg

İstanbul fethinin “ilâhî bir vaad” olduğu inancını taşıyan Osmanlılar, ısrarla
bunun üzerinde durdular. 1391’de Sultan Yıldırım Bayezid Han (1386-1402),
şehri kuşattı. Abluka şeklinde devam eden bu kuşatma, İstanbul’da bir Türk
garnizonu, mahallesi, cami, mahkeme kurulması ve kadı (hakim) bulundurulması
ile her sene on bin altın haraç verilmesi şartıyla kaldırıldı. Bu şartlardan
bazılarının, Osmanlıların kuşatmayı kaldırmasından sonra Bizanslılar tarafından
yerine getirilmemesi üzerine, İstanbul, 1395’te tekrar kuşatıldı. Haçlıların
Niğbolu’ya gelmesi sebebiyle bu kuşatma gevşetildi. Yıldırım Bayezid Han, 1396
Niğbolu Zaferi sonunda, Bizanslıların Haçlılardan yardım almasını önlemek için
Karadeniz sahilindeki Şile’yi zaptedip, Boğaziçi’nde Anadolu (Güzelce) Hisarını
yaptırdı. Şehrin teslimini isteyen Bayezid Han, isteği kabul edilmeyince,
kuşatmayı tekrar şiddetlendirdi. 1397’de başlayan bu kuşatma neticesinde
Bizanslılar, eski antlaşma şartlarını yerine getirmeyi kabul ettiler. Yıldırım
Bayezid Hanın son kuşatması, 1400’de başlayıp, Timur Han'ın (1370-1405)
Osmanlı hududuna girmesiyle son buldu.


1411’de Şehzade Musa Çelebi’nin şiddetli hücum ve top ateşleriyle başlayan
İstanbul kuşatması, Bizans entrikası neticesinde kaldırıldı.

1422 yılında Osmanlı Sultanı İkinci Murad Han (1421-1451) tarafından dört ay
kadar süren çok şiddetli taarruzların yapıldığı kuşatmada, her türlü savaş
taktiği ve zamanın teknik imkânları kullanıldı. Mihaloğlu Mehmed Bey'in, 10.000
akıncı ile başlattığı kuşatmaya, İkinci Murad Han büyük bir orduyla katıldı.
Marmara’dan Haliç’e kadar bütün kara surlarının kuşatıldığı bu seferde, Murad
Han, Topkapı ile Edirnekapı üzerinde taarruzlarını sıklaştırdı. Surlara yakın, kalın
tahtalardan, üzeri topraklarla örtülen siperler yapıldı. Surların yüksekliğinde
demir tekerlekli vasıtalarla hareket ettirilen ahşap yapılı yürüyen kuleler ile
surlara yaklaşıldı. Kuvvetli topçu atışları ve lağım kazılmak suretiyle bütün
imkânlar seferber edilerek kuşatma devam ettirildi. İstanbul’un düşmesi, an
meselesi hâline geldi. Bizanslılar, kadını erkeği dahil bütün ahali ile şehri
savundular. Meşhur Bizans entrikası tatbik edilerek, Anadolu’da Osmanlı’ya
karşı ittifak tesis edilince, iki düşmanla uğraşmanın güçlüğünden, kuşatma
kaldırıldı.

İstanbul’un son kuşatması Fatih Sultan Mehmed Han (1451-1481)
tarafından, 1453’te yapıldı.

Çocukluğundan itibaren devrin en büyük âlimlerinin önünde diz çöküp manevî
bir terbiye alarak, millî kültür ve cihangirlik şuuru içinde yetiştirilen Fatih, daha
1444-1446 seneleri arasında İstanbul’u fethetmek ve böylece manevî
müjdelere mazhar olmak idealiyle sabırsızlanıyordu. Bu sebeple, henüz on
dokuz yaşındayken 1451’de ikinci defa saltanat tahtına oturur oturmaz, bu
büyük idealini gerçekleştirmeye çalıştı.Büyük hazırlıkların ardından Fetih
harakatı başladı ve gemiler denizden yürütüldü,asker surları kuşattı,Fethin
manevi liderleri ellerini semaya açtı...

29 Mayıs sabahı Sultan Mehmed Han, sabah namazından sonra, güneş
yükselince, iki rekat namaz kılarak kılıcını kuşanıp, atına bindi ve gece
yarısından beri surları döven Osmanlı topçusunun, hedefi iyice yumuşattığına
kanaat getirerek, umumî hücum emrini verdi. Osmanlı askeri, arkadaşlarının
yaralanmasına ve şehid olmasına aldırmadan “Allah Allah” nidalarıyla hücuma
geçti. Ellerine geçirdikleri her türlü vasıtalarla surlara tırmanmaya çalışıyorlardı.
Bu sırada Ulubatlı Hasan, otuz kadar arkadaşıyla ilk defa surlar üzerine Osmanlı
sancağını dikti ise de, şehid edildi. Osmanlı kuvvetleri, muhtelif bölgelerden,
dalga dalga İstanbul’a girmeye başlamışlardı. Bizans halkı, panik içerisinde
sağa sola kaçışıyor, bilhassa Ayasofya’ya sığınmaya çalışıyorlardı. Osmanlı
kuvvetleri, Aksaray bölgesinde birleştiler ve Ayasofya’ya doğru ilerlediler.
Kiliseye sığınmış olan ahâliye kapıları açtırdılar. Fakat, güçsüz ve acınacak
durumdaki bu insan yığınına kılıç çekmediler, onlara dokunmadılar.

29 Mayıs Salı günü öğleye doğru, kır atının üstünde, yanında hocaları ve ordu
kumandanları olduğu halde muhteşem bir alayla Topkapı’dan İstanbul’a giren
genç hükümdar, doğruca Ayasofya’ya gitti. Fatih adıyla anılmaya hak kazanan
21 yaşındaki Sultan Mehmed Han, Bizanslıların alkış ve tezahüratı, Osmanlı
askerlerinin dört bir taraftan göklere yükselen ezan ve tekbir sesleri arasında,
Ayasofya önüne geldi. Ayasofya, ağzına kadar, kadın-erkek Rumlarla doluydu.
Bizanslıların hüngür hüngür ağlamalarından hasıl olan gürültüyü susturarak,
sükûtu sağlayan Fatih Sultan Mehmed Han, Ayasofya’da şükür namazı kıldı.
Yerlere kapanan ahâli, rahip ve eski Ortodoks patriğine karşı; “Kalkınız! Ben
Sultan Mehmed, sana ve bütün ahâliye söylüyorum ki, bugünden itibaren ne
hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda, benim gazabımdan korkmayınız”
hitabında bulundu.

İstanbul fethedilmekle, Osmanlı Devleti toprakları arasında sıkışıp kalan,
mevcudiyeti ve siyaseti ile daima bir tehlike teşkil eden, 1123 yılı İstanbul’da
geçen, 1480 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu’na son verildi. Osmanlı Devletinde
yükselme devri başlayıp, Cihanşümul hakimiyet fikri gelişti. İnsanlığı iman birliği
içinde bir tek devlet ve hükümdar hakimiyetinde toplamak için teşebbüse geçildi.

PRoFeSSioNaL
29.05.2007, 17:25
Kutlu olsun cümle aleme
not: abi serbest kürsüde açmıştım :D

kucukfırat
29.05.2007, 17:31
kutlu olsun demek 554 sene geçdi

gardaş_58_paşa
29.05.2007, 17:48
türkiye türklerindir bozkurt özgürlüğün simgesdir

Dağcı
29.05.2007, 18:05
İnsanların en büyük ihtiyacı olan hak şuuruyla adalet nizamı, Avrupa’da Hıristiyan âlemine Türk idaresi sayesinde girdi. İslâm dininin hak, hukuk ve adalet esasları, güzel ahlâk sahibi Müslümanların, İstanbul’da tesis ettiği idare sayesinde sağlam temellere dayandı. Bunu da Avrupa, İstanbul’un fethi sayesinde öğrendi. Hıristiyanlar, kadı (hakim) karşısında hükümdarla gayrimüslim bir vatandaşın bile muhakeme edildiğine, İstanbul’un fethinden sonra İslâm ve Türk adaletinin sarsılmaz kaidelerine şahit oldular.

Fatih Sultan Mehmed Hanın genç yaşında, balistik hesaplarını bizzat yapıp, döktürdüğü toplar, zamanın en büyük ve tesirli silahıydı. Topçuluk tekniğinin, dünya tarihini değiştirecek ilk büyük zaferi, İstanbul’un fethidir. Avrupa kralları, top sayesinde, otoritelerini hiçe sayan, ahâliye esir muameleleri yapan derebeylik (feodalite) usulünü kaldırdılar. Merkezî otorite kuvvetlenip, millî birlik esasına göre kurulan devletler, Avrupa haritasında kalıcı sınırlar meydana getirdiler. Hıristiyan Avrupa’da kültür ve medeniyet gelişti. Doğu ticaret yollarının bütünüyle Türk ve İslâm ülkelerinin eline geçmesi, Avrupalıları, ihtiyaçlarını temin için yeni yollar aramaya sevk etti. Ticarî yollar aramak için keşiflere çıktılar. Yeni ülkeler keşfettiler. Gemicilik gelişip, denizaşırı ülkelere açıldılar. Keşif ve buluşlarda bulunulup, teknik, kültür ve medeniyette büyük gelişmeler oldu.

Vur pençe-i Âlî’deki şemşîr aşkına
Gülbang-ı âsmânı tutan pîr aşkına

Ey leşker-i müfettihü’l-ebvâb vur bugün
Feth-i mübîni zâmin o tebşîr aşkına

Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-i hilâl içün
Gelmiş bu şehsüvâr-ı cihangîr aşkına

Düşsün çelengi Rum’un, eğilsün ser-i Firenk
Vur Türk’ü gönderen yed-i takdîr aşkına

Son savletinle vur ki açılsın bu sûrlar
Fecr-i hücûm içindeki Tekbîr aşkına.

İstanbul’u Fetheden Yeniçeriye Gazel

ErdalGüler
29.05.2007, 18:29
Fatih Sultan Mehmet'ten Günümüze Uyarlanabilecek Mesaj



Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul'u fethettikten sonra imparatorluk sarayını gezer. Bir ara mahzene iner ve zindanda yaşlı bir papaza rastlar. Yaşlı papaza
sorar:

-Buraya neden hapsedildin?

papaz cevap verir:

-Arz edeyim Sutanım... Siz İstanbul'u kuşatmaya başladığınızda imparator beni huzura çağırıp, İstanbul'un düşüp düşmeyeceğini sordu. Ben de bilgime dayanarak bunun İstanbul'un uğradığı son muhasara olduğunu ve şehrin elimizden çıkacağını söyledim! Bu sözlerim imparatorun hiç hoşuna gitmedi... Çok kızdı bana!.. Bir sürü eziyetten sonra buraya attırdı beni.

Fatih Sultan Mehmet Han bir an düşünür ve yaşlı papaza sorar:

-Peki bu şehir bir gün gelir bizim de elimizden çıkar mı?

Yaşlı papaz cevap verir:

-Ne zaman ki içinizde fesat artar, ahaliniz kendi menfaatlerine teslim olur, mülklerini yabancılarına satanlar çoğalır, yabancılardan medet umanlar artar; işte o zaman bu şehir sizin elinizden çıkar.

Bizans Fatih'i diz çöküp "Yarabbi! Böylelerini kahrına ve gazabına uğratmanı niyaz ediyorum".
diye beddua eder.

ErdalGüler
29.05.2007, 18:31
Fetihden önce tebdili kıyafet yapıp bir sabah çarşıya çıkar. Birkaç şey almak için bir bakkala girdiğinde,bakkal kendisine birisini verip,diğerlerini vermez. Sebebini sorduğunda,aldığı cevap gayet manidardır:

“Efendim,ben siftah yaptım. Komşum daha yapmadı. Aynı kalitede onda da vardır.”

Bir yandan şaşkınlık,diğer yandan memnuniyet kaplamıştır Sultanı. Diğer esnafta da aynı durumla karşılaşan Fatih,böyle birbirine karşı emniyet ve hakperestlik içerisinde bulunan halka sahib olduktan sonra,İstanbulun kendisine nasib olacağını,Allah’ın yardımıyla dünyanın fethinin dahi kendisine müyesser olacağına kanaat getirir. Bu inançla.”Ya ben Bizansı alırım,yahut Bizans beni alır.”demiştir.

YARALI_AŞIK
29.05.2007, 18:51
akşemseddinin gömleği ve fatihin gömleği hiç bir zaman üzerimizden çıkmayacak.biz davamızı biliriz.biz FETİH NESLİYİZ.

sivas_kangallı
29.05.2007, 18:54
hayırlı olsun .vay be kaç sene geç,miş..

efe058
29.05.2007, 19:31
Fatih Sultan Mehmet Han'ın Vasiyeti

http://www.megarevma.net/fatih.jpg

Ben ki istanbul fatihi haddi aciz (en aciz)Fatih sultan mehmet bizati alın terimle
kazanmış oldugum akçelerimle satın aldıgım istanbulun taşlık mevkiinde kain ve
malumu hudut olan 136 bap dükkanımı aşağıdaki şartlar muvecehesinde vakfı
sahih eylerim Şöyleki : Bu gayri menkulatımdan elde olunacak nemaların
(kiraların) İstanbul'un her sokağına ikişer kişi tayin eyledim. Bunlarki ellerinde
bir kap içerisinde kireç tozu ve kömur külü oldugu halde günün belirli
saatlerinde bu sokakları gezeler. Bu sokaklara tükürenlerin tükürüklerinin
üzerine bu tozu dökeler ki yevmiye yirmişer akçe alsınlar ayrıca 10 cerrah,
10 tabip ve 3 de yara sarıcı tayin ve nesp eyledim bunları ki ayın belirli
günlerinde İstanbula cıkalar bila istisna her kapıyı vuralar ve o evde hasta
olup olmadıgını soralar. Var ise şifası yada mümkün ise şifab olalar. Değilse
kendilerinden hiçbir karşılık beklemeksizin Daülaceze'ye kaldıralarak orada salah
(salık) bulduralar Mazallah herhangi bir gıda maddesi buhranı da vaki olabilir
Böyle bir hal karşısında bırakmış oldugum 100 silah ehli erbaba verile bunlarki
hayvanatı vahşiyenin yumurtada veya yavruda olmadıgı sırda Balkanlara çıkıp
avlanalarki zinhar hastalarımızı gıdasız bırakmayalar. Ayrıca külliyemde bina ve
inşa eylediğim imarethanemde(yemekhane) şehit ve şühedanın harimleri ve
meinei İstanbul fukarası yemek yiyeler. Ancak yemek yemeye gelmeyup
yamaklari,güneşin loş bir karanlıgında ve kimse görmeden kapalı kaplar
içerisinde evlere götürüle.....

SONMEZ
29.05.2007, 19:39
İSTANBUL’UN FETHİ’NİN 554. YILI KUTLAMALARI:

- Saat 10.00 Fatih Sultan Mehmet’in türbesini ziyaret / Fatih Camii Avlusu

- Saat 10.15 Fatih Anıtı’na çelenk koyma töreni. / Fatih İtfaiye Meydanı

- Saat 10.30 Resmi Geçit ve İstanbul’un Fethi’nin temsili. / Belgrad Kapı

- Saat 19.30 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Fetih Resepsiyonu ve Ferhat Göçer Konseri. / Cemal Reşit Rey Konser Salonu

- Saat 21.00 İstanbul’un Fethi’nin, Haliç’te ışık, su, ses ve görüntü teknikleri kullanılarak canlandırılması.
Balat Hastanesi yanı

SAAT 21.00’DEKİ PROGRAM İÇİN CANLI YAYIN FREKANSI:

Uydu: Hellasat 39 derece doğu
Frekans: 11549 horizantal
Sym rate: 3000
Fec ¾

SONMEZ
29.05.2007, 19:42
Fetih Marşı

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatih’tir, Selim’dir, Süleyman’dır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinan’dır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan ....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın ?
Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

altuntas58
29.05.2007, 19:44
İstanbul'un fethi'nin 554.yılı kutlu olsun dünyanın göz bebeğini bize bırakıp giden ecdadımız nur içinde yatsın

efe058
29.05.2007, 19:57
Fatih'in Ayasofya Vasiyeti

http://aycu29.webshots.com/image/17788/2000385725497582935_rs.jpg

“Nefis kilise Ayasofya, kıyamete kadar cami olarak
vakfedilmiştir. Bunu, Allah’a, ahirete, O’nun heybetine inanan hiçbir mahluk,
sultan olsun, hakim olsun, bir mütegallibe olsun, değiştiremez. Vakıf şarlarını
kim değiştirirse, Allah’ın, meleklerin, bütün insanların lâneti onların üzerine
olsun. Yüzlerine bakan ve onlara şefaat eden hiçbir kimse bulunmasın.”