ErdalGüler
24.10.2007, 10:16
Şimdi Sivas'a selam durma zamanı
Futbol ve gözyaşı... Bence birbirine çok yakın iki kavram. Çünkü futbol sadece oyun değildir, sadece kazanmak değildir, sadece kaybetmek değildir ve sadece profesyonellik değildir.
Futbol coşkudur, sevinçtir, hüzündür, duygudur, acıdır, isyandır, dahası hayattır. Koca bir ömrün 'gel-git'lerinin 90 dakikaya sığdırılmış kısa bir özetidir.
Önce Bülent Uygun'un gözyaşlarından başlamalıyız. O, futbolculuk yıllarında attığı gollerden sonra verdiği asker selamıyla taraftarların sevgilisi olmuştu. Son günlerde, futbolcular attıkları gollerden sonra o meşhur asker selamı için koşuyor tribünlere. Çünkü Türkiye, şu günlerde stadyumların soğuk betonlarının bile canını acıtan terör belasıyla boğuşuyor. Bülent Uygun'un gözyaşlarını tutamaması gayet doğaldır. Bir yandan her vatandaş gibi onun da yüreği yanmaktadır. Bir yandan yıllar önce başlattığı bir sevinme modelinin futbol sahalarında anonimleştiğini görmektedir. Bir yandan da kısa süre önce çıktığı teknik direktörlük yolculuğunda takımını zirveye taşımanın mutluluğunu yaşamaktadır. Futbol ve gözyaşı... Bülent Uygun örneğinde olduğu gibi bazen acı ve mutlulukla aynı anda yan yana gelmektedir.
Bu hafta Süper Lig'in zirvesindeki takımın adı Sivasspor. Bu, tarihî bir olaydır. Peki Bülent Uygun bu başarıyı neye borçlu? Genç teknik adam, bu konuda çok anlaşılır şeyler söylüyor. Futbol oynarken de, bir teknik adam gözüyle oyunu okuduğunu belirtiyor. Fatih Terim'den yararlandığını vurguluyor. "İngiliz modelini kendime örnek aldım." diyor. Ve futbolcularıyla arkadaş olabilmeyi başardığını ifade ediyor.
Günümüz futbolunu iyi okuyan, zeki ve sosyalitesi güçlü bir teknik adam portresi çiziyor Bülent Uygun. Manisa maçında golden sonraki süreçte epey stresli gördük onu. Yerinde duramıyordu. Takımı, öne geçip zirveyi ele geçirmenin psikolojisiyle doğal bir refleks olarak geri çekilmişti. İşte bu, onun istediği tarz değildi. Rakibi daha önde karşılamalarını istiyordu futbolcularından. Yine de yaklaşık 55 dakika savunmada kalmasına rağmen rakibe net gol fırsatı vermedi Sivasspor. Ayrıca kontrataklarla önemli pozisyonlar buldu. Neticede kazanmayı başardı ve G.Saray'ın bir puan önünde liderlik koltuğuna oturdu. Bütün futbol kamuoyunu, bu başarının karşısında hazır ola geçip Sivasspor'a selam durmaya davet ediyorum.
Avni Aker'deki bu maç unutulmaz
Unutulmayacak maçlar vardır. Onlardan biri oynandı Avni Aker'de. Trabzonspor, Beşiktaş karşısında çok erken elde ettiği 2-0'lık skoru koruyamadı. Sahadan 3-2 mağlup ayrıldı. Böylece ligimiz bir teknik adam daha öğüttü; Ziya Doğan istifa etti. Bordo-Mavili takımın başında olduğu dönemlerde Beşiktaş'a karşı aldığı başarılı sonuçlarla dikkat çekmişti Doğan. İlginçtir, Ertuğrul Sağlam, futbolculuk döneminde Trabzonspor maçlarının flaş oyuncularındandı. Teknik adam olarak da bu geleneği bozmadı. Bu galibiyet aynı zamanda onunla ilgili üretilen abartılı kötümserliğin üzerine de sünger çekti. Her şey bir tarafa, Trabzonspor galibiyeti Ertuğrul Sağlam'ın oluşturduğu takımın sonuç alma kabiliyetini göstermektedir. Ertuğrul hoca, kolayca vazgeçilecek bir teknik adam olmadığını Avni Aker çimeninde ispat etmiştir.
Haftanın ilginç maçlarından biri de Saracoğlu'ndaydı. Konyaspor, F.Bahçe karşısında öne geçip, bir cesur futbol resitali sunarken, defans ve kalecisinin başlattığı hatalar zinciriyle farklı mağlup oldu. F.Bahçe, bilhassa ikinci yarıda gösteri futbolundan kesitler sundu. Tribünlerle Roberto Carlos arasındaki tutkulu ilişki bu maçta biraz daha büyüdü.
G.Saray'ın Ankaraspor'u yenemediği karşılaşma da çok anlamlıydı. Ligin son sırasındaki konuk ekip, sadece savunma yaparak bir puan almayı başardı. Cim Bom ise zaman zaman Arda ve Lincoln'ün sergiledikleri doyumsuz ince işçiliklere rağmen kazanamadı. Eğer 90 dakikalık savunma, 90 dakikalık hücuma gol yemeden direnebilmişse bu durum, farklı bir okumayla ligimizin ulaştığı kalite çıtasını gösterir. 9. haftanın özeti: Dikkat çekici savunma, kaleci ve hakem hatalarına rağmen Süper Lig'deki takım oyunu çıtasının yükseldiğini görebilmekteyiz. İşin en sevindirici tarafı da bu.
24 Ekim 2007, Çarşamba
YAZAR: HAYRİ BEŞER
KAYNAK: ZAMAN GAZETESİ (http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/yazar.do?yazino=604928)
Futbol ve gözyaşı... Bence birbirine çok yakın iki kavram. Çünkü futbol sadece oyun değildir, sadece kazanmak değildir, sadece kaybetmek değildir ve sadece profesyonellik değildir.
Futbol coşkudur, sevinçtir, hüzündür, duygudur, acıdır, isyandır, dahası hayattır. Koca bir ömrün 'gel-git'lerinin 90 dakikaya sığdırılmış kısa bir özetidir.
Önce Bülent Uygun'un gözyaşlarından başlamalıyız. O, futbolculuk yıllarında attığı gollerden sonra verdiği asker selamıyla taraftarların sevgilisi olmuştu. Son günlerde, futbolcular attıkları gollerden sonra o meşhur asker selamı için koşuyor tribünlere. Çünkü Türkiye, şu günlerde stadyumların soğuk betonlarının bile canını acıtan terör belasıyla boğuşuyor. Bülent Uygun'un gözyaşlarını tutamaması gayet doğaldır. Bir yandan her vatandaş gibi onun da yüreği yanmaktadır. Bir yandan yıllar önce başlattığı bir sevinme modelinin futbol sahalarında anonimleştiğini görmektedir. Bir yandan da kısa süre önce çıktığı teknik direktörlük yolculuğunda takımını zirveye taşımanın mutluluğunu yaşamaktadır. Futbol ve gözyaşı... Bülent Uygun örneğinde olduğu gibi bazen acı ve mutlulukla aynı anda yan yana gelmektedir.
Bu hafta Süper Lig'in zirvesindeki takımın adı Sivasspor. Bu, tarihî bir olaydır. Peki Bülent Uygun bu başarıyı neye borçlu? Genç teknik adam, bu konuda çok anlaşılır şeyler söylüyor. Futbol oynarken de, bir teknik adam gözüyle oyunu okuduğunu belirtiyor. Fatih Terim'den yararlandığını vurguluyor. "İngiliz modelini kendime örnek aldım." diyor. Ve futbolcularıyla arkadaş olabilmeyi başardığını ifade ediyor.
Günümüz futbolunu iyi okuyan, zeki ve sosyalitesi güçlü bir teknik adam portresi çiziyor Bülent Uygun. Manisa maçında golden sonraki süreçte epey stresli gördük onu. Yerinde duramıyordu. Takımı, öne geçip zirveyi ele geçirmenin psikolojisiyle doğal bir refleks olarak geri çekilmişti. İşte bu, onun istediği tarz değildi. Rakibi daha önde karşılamalarını istiyordu futbolcularından. Yine de yaklaşık 55 dakika savunmada kalmasına rağmen rakibe net gol fırsatı vermedi Sivasspor. Ayrıca kontrataklarla önemli pozisyonlar buldu. Neticede kazanmayı başardı ve G.Saray'ın bir puan önünde liderlik koltuğuna oturdu. Bütün futbol kamuoyunu, bu başarının karşısında hazır ola geçip Sivasspor'a selam durmaya davet ediyorum.
Avni Aker'deki bu maç unutulmaz
Unutulmayacak maçlar vardır. Onlardan biri oynandı Avni Aker'de. Trabzonspor, Beşiktaş karşısında çok erken elde ettiği 2-0'lık skoru koruyamadı. Sahadan 3-2 mağlup ayrıldı. Böylece ligimiz bir teknik adam daha öğüttü; Ziya Doğan istifa etti. Bordo-Mavili takımın başında olduğu dönemlerde Beşiktaş'a karşı aldığı başarılı sonuçlarla dikkat çekmişti Doğan. İlginçtir, Ertuğrul Sağlam, futbolculuk döneminde Trabzonspor maçlarının flaş oyuncularındandı. Teknik adam olarak da bu geleneği bozmadı. Bu galibiyet aynı zamanda onunla ilgili üretilen abartılı kötümserliğin üzerine de sünger çekti. Her şey bir tarafa, Trabzonspor galibiyeti Ertuğrul Sağlam'ın oluşturduğu takımın sonuç alma kabiliyetini göstermektedir. Ertuğrul hoca, kolayca vazgeçilecek bir teknik adam olmadığını Avni Aker çimeninde ispat etmiştir.
Haftanın ilginç maçlarından biri de Saracoğlu'ndaydı. Konyaspor, F.Bahçe karşısında öne geçip, bir cesur futbol resitali sunarken, defans ve kalecisinin başlattığı hatalar zinciriyle farklı mağlup oldu. F.Bahçe, bilhassa ikinci yarıda gösteri futbolundan kesitler sundu. Tribünlerle Roberto Carlos arasındaki tutkulu ilişki bu maçta biraz daha büyüdü.
G.Saray'ın Ankaraspor'u yenemediği karşılaşma da çok anlamlıydı. Ligin son sırasındaki konuk ekip, sadece savunma yaparak bir puan almayı başardı. Cim Bom ise zaman zaman Arda ve Lincoln'ün sergiledikleri doyumsuz ince işçiliklere rağmen kazanamadı. Eğer 90 dakikalık savunma, 90 dakikalık hücuma gol yemeden direnebilmişse bu durum, farklı bir okumayla ligimizin ulaştığı kalite çıtasını gösterir. 9. haftanın özeti: Dikkat çekici savunma, kaleci ve hakem hatalarına rağmen Süper Lig'deki takım oyunu çıtasının yükseldiğini görebilmekteyiz. İşin en sevindirici tarafı da bu.
24 Ekim 2007, Çarşamba
YAZAR: HAYRİ BEŞER
KAYNAK: ZAMAN GAZETESİ (http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/yazar.do?yazino=604928)