SONMEZ
24.06.2008, 09:02
Hatırlayacak olursak, 2007/2008 Süper Lig' de Sivasspor,
ilk devreyi lider bitirmiş ve bazı hazımsız hanzolar,
bizi zirveye pek yakıştıramamış olacaktı ki, çok yakışıksız
ifadelerle, bizi zirveye layık görmediklerini, bunun bir tesadüf olduğunu,
2. devre düşüşe geçeceğimizi,...vs dile getirmişlerdi. Hatta bizim durumumuz için :
''Hızlı giden atın b..unu'' bile eşelediler deşelediler.
Öyle ki, kokudan yanlarına yaklaşılamıyordu.
Bize 2. devre için darağıcını hazırlamakta çok cömert davranmışlardı.
Öyle ki, bu darağaçları, her an lazım olur diye hazır kıta bekletiliyordu.
Her maç öncesi ve sonrası, leş kargaları gibi, fırsat kollayarak,
necis kokan manşetlerini hazır beklettiler :
- Buraya kadar,
- Rüya bitti,
- Çekirge bu kez zıplayamadı,
- Bak gördünüz mü...?
- Biz dememiş niydik...?
...
Kadromuzun yarısından fazlası sakatlanmıştı.
Sakatlananlardan yarısı da sezonu kapatmışlardı.
Balili, Gökhan, Yasir, Sedat, Petkoviç, Hayrettin, Abdurrahman,
Mehmet YILDIZ, Volkan,...vs sezon boyu sakatlıklarla boğuşan oyuncularımızdı.
Biyonik adam Mehmet YILDIZ bel ağrılarına aldırmadan,
büyük fedakarlıklarla mücadele etmişti.
Bunlar yetmiyormuş gibi, Sylla ve Diallo da Afrika Kupası maçları için Gine Mİlli Takımına çağrılmışlardı.
Sakatlıklar, eksiklikler, aksaklıklar, ekonomik yetersizlikler,
satılmış medyanın hazımzızlıkları, kiralık yazarların kudurmaları,
saltanat gediklisi İstanbul Hanedanlarının Bizans Entrikaları...vs...vs
Bütün bu olumsuz ve güdümlü etkenlere rağmen, yüreğimizi ortaya koyarak,
otoriteleri şaşırtan, hatta özür dilettiren ve hattaaa...
utandıran bir başarı yakalamıştık.
Şampiyonluğu ve Uefa yı son haftaya kadar kovalamıştık.
(Veeee... veee hattaaa... hırsızlar UEFA' yı elimizden çalmışlardı...!)
- Bu bir ruhun şahlanışıydı
- Bu onurlu bir duruşun ifadesiydi
- Bu şanlı bir direnişin zaferiydi...
.......
Şimdi gelelim, Mİlli Takımımızaaa...
Miilli Takımımızla, Sivassporumuzun bir çok noktada ortak yönleri var.
Adeta aynı kaderi paylaşıyorlar. Formalarının rengindeki asalet bile aynı.
Bülent Hoca, oyuncu değişikliği için kulübeye baktığında,
tabii boş boş bakıyordu; çünkü kulübe boştu.
Şimdi de Fatih Hoca boş kulübeye boş boş bakıyor...!
Sakatlıklar, cezalar, inat, inanç, mücadele,
satılık manşetler ve kiralık kalemlerle mücadele,
Bizans entrikaları ve Haçlı puştlukları ile mücadele,
Leş kargalarının antrede stokladıkları manşetlerle mücadele,
Engizisyon cellatlarının yağlı urganlı darağaçlarıyla mücadele,
...vs...vs
Sivasımızın, Milli Takımımızla aynı paydada buluşması ayrı bir onur...!
Şu an itibariyle konumlarımız da aynı : 4. lülük. (En az ve de şimdilik..!)
Umarım Milli Takımımız, bu konuda Sivasspordan farklı bir konuma gelecek.
Ve tek farkımızın da bu olması dileği ve duası ile...
''Allahım hırsızların şerlerini bertaraf eyle...''
''Allahım yaralı aslanlarımıza yardım eyle...''
ilk devreyi lider bitirmiş ve bazı hazımsız hanzolar,
bizi zirveye pek yakıştıramamış olacaktı ki, çok yakışıksız
ifadelerle, bizi zirveye layık görmediklerini, bunun bir tesadüf olduğunu,
2. devre düşüşe geçeceğimizi,...vs dile getirmişlerdi. Hatta bizim durumumuz için :
''Hızlı giden atın b..unu'' bile eşelediler deşelediler.
Öyle ki, kokudan yanlarına yaklaşılamıyordu.
Bize 2. devre için darağıcını hazırlamakta çok cömert davranmışlardı.
Öyle ki, bu darağaçları, her an lazım olur diye hazır kıta bekletiliyordu.
Her maç öncesi ve sonrası, leş kargaları gibi, fırsat kollayarak,
necis kokan manşetlerini hazır beklettiler :
- Buraya kadar,
- Rüya bitti,
- Çekirge bu kez zıplayamadı,
- Bak gördünüz mü...?
- Biz dememiş niydik...?
...
Kadromuzun yarısından fazlası sakatlanmıştı.
Sakatlananlardan yarısı da sezonu kapatmışlardı.
Balili, Gökhan, Yasir, Sedat, Petkoviç, Hayrettin, Abdurrahman,
Mehmet YILDIZ, Volkan,...vs sezon boyu sakatlıklarla boğuşan oyuncularımızdı.
Biyonik adam Mehmet YILDIZ bel ağrılarına aldırmadan,
büyük fedakarlıklarla mücadele etmişti.
Bunlar yetmiyormuş gibi, Sylla ve Diallo da Afrika Kupası maçları için Gine Mİlli Takımına çağrılmışlardı.
Sakatlıklar, eksiklikler, aksaklıklar, ekonomik yetersizlikler,
satılmış medyanın hazımzızlıkları, kiralık yazarların kudurmaları,
saltanat gediklisi İstanbul Hanedanlarının Bizans Entrikaları...vs...vs
Bütün bu olumsuz ve güdümlü etkenlere rağmen, yüreğimizi ortaya koyarak,
otoriteleri şaşırtan, hatta özür dilettiren ve hattaaa...
utandıran bir başarı yakalamıştık.
Şampiyonluğu ve Uefa yı son haftaya kadar kovalamıştık.
(Veeee... veee hattaaa... hırsızlar UEFA' yı elimizden çalmışlardı...!)
- Bu bir ruhun şahlanışıydı
- Bu onurlu bir duruşun ifadesiydi
- Bu şanlı bir direnişin zaferiydi...
.......
Şimdi gelelim, Mİlli Takımımızaaa...
Miilli Takımımızla, Sivassporumuzun bir çok noktada ortak yönleri var.
Adeta aynı kaderi paylaşıyorlar. Formalarının rengindeki asalet bile aynı.
Bülent Hoca, oyuncu değişikliği için kulübeye baktığında,
tabii boş boş bakıyordu; çünkü kulübe boştu.
Şimdi de Fatih Hoca boş kulübeye boş boş bakıyor...!
Sakatlıklar, cezalar, inat, inanç, mücadele,
satılık manşetler ve kiralık kalemlerle mücadele,
Bizans entrikaları ve Haçlı puştlukları ile mücadele,
Leş kargalarının antrede stokladıkları manşetlerle mücadele,
Engizisyon cellatlarının yağlı urganlı darağaçlarıyla mücadele,
...vs...vs
Sivasımızın, Milli Takımımızla aynı paydada buluşması ayrı bir onur...!
Şu an itibariyle konumlarımız da aynı : 4. lülük. (En az ve de şimdilik..!)
Umarım Milli Takımımız, bu konuda Sivasspordan farklı bir konuma gelecek.
Ve tek farkımızın da bu olması dileği ve duası ile...
''Allahım hırsızların şerlerini bertaraf eyle...''
''Allahım yaralı aslanlarımıza yardım eyle...''