Orijinalini görmek için tıklayınız : yine ermeni perdesi
dogukan58 16.11.2005, 00:56 Ermeni Soykırımını Tanıyın
15.11.2005 20:16
NATO Parlamenter asamblesi başkanı Pierre Lellouche: "Türkiye Ermeni soykırımını tanımak zorunda" deyip tehdit etti ve "Elinizi çabuk tutun"uyarısında bulundu.
Kopenhag- NATO Parlamenter Asamblesi Başkanı Pierre Lellouche, Türkiye'nin AB'ye girmede ısrarlı olması halinde öncelikle insan hakları, Ermeni soykırımı ve Kıbrıs konularını çözmek zorunda olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Ermeni soykırımını tanıması gerektiğine işaret eden NATO Parlamenter asamblesi başkanı bu konuda Türkiye'nin elini çabuk tutması gerektiğini de vurguladı. Lellouche, bu hafta sonu Danimarka da yapılacak toplantılarda konularla ilgili bir konuşma yapacak.
şe....sizler mesur olmak için Türkiye yi seçiyorlar
dogukan58 16.11.2005, 01:01 500 BİN CAN ALDILAR HALENDE UTANMADAN HAK İDDEA EDİYORLAR
MEŞHUR MAMAK GÜÇLERİ
HALLATSİNLER P...ÇLERİ
SIKISINCA K..ÇLARI
ADIMIZ ANILMASIN........?
Öldü sanılan Kuvayi Milliye ruhu uyandı
Öldü sanılan Kuvayi Milliye ruhu uyuyordu, uyandı. Avrupa'nın bize karşı tutumundan sonra bu ruh kendiliğinden gelişti
"Şu Çılgın Türkler" adlı kitabın yazarı Turgut Özakman, Türkiye'nin gurur duyacağı en büyük olayın milli mücadele
olduğunu belirterek, "Öldü sanılan Kuvayi Milliye ruhu uyuyordu, uyandı. Avrupa'nın bize karşı tutumundan sonra bu ruh kendiliğinden gelişti" dedi.
En çok satan kitaplar arasında yer alan 'Şu Çılgın Türkler'in yazarı Turgut Özakman, Eskişehir Haller Gençlik Merkezi'nde katıldığı söyleşide, "Milli mücadele, emperyalizme karşı açılmış ve sonu zaferle bitmiş ilk direniş niteliği taşıyor. Milli mücadele geri kalmış ülkelere örnek oldu ve hala olmaya devam ediyor. Türkiye'de bir takım çevreler, Kuvayi Milliye ruhunu öldürdüklerini sanıyor. Öldü sanılan Kuvayi Milliye ruhu uyuyordu, uyandı. Şu anda Kuvayi Milliye dönemini yaşar gibiyiz. Bu benim kitabımdan değil, Avrupa'nın bize karşı tutumundan sonra kendiliğinden gelişti" diye konuştu.
Ermeni soykırımı diye bir şey olmadığını da söyleyen Özakman, "Kamuoyunda tartışılan sözde Ermeni meselesi konusunda da küçücük bir kuşku duymuyorum. Eğer, en ufak bir kuşkuya kapılsaydım, her milletin bir kusuru olur, bizim de bir kusurumuz var diyecektim. Ancak, böyle bir şey yok. 1921 yılında İngilizler, İstanbul'dan Malta'ya sürgün ettikleri sözde Ermeni soykırımı zanlılarını mahkemeye götürecekler, bir bakıyorlar elde belge yok. Washington'a müracaat ediyorlar ve 'Siz görmüşsünüzdür bu Ermeni soykırımını, o konudaki belgeleri yollar mısınız?' diye soruyorlar. 1921 yılında Washington, İngiltere'ye 'Türkler'in Ermeniler'i kıydığı, soykırıma uğrattığı konusunda ne belge, ne de bilgi var' diyor. Şimdi ne oldu, ortaya belge mi, bilgi mi çıktı? Sözde Ermeni meselesi üzerine kongreler, etkinlikler düzenlendi. Peki bu İstanbul, İzmir, Edirne, Bursa'daki Ermeniler niye kaldı? Nasıl bir kıyım bu? Maraş, Urfa ve Antep'e dönenler kimler? Hani biz onları kıymıştık. Türkiye'deki bir özel üniversitenin rektörü kitabında, 'Fransızlar burada kalmak için gelmediler, bizimle savaş bile yapmadılar, çektiler gittiler' diyor. O zaman insanın, bu Antep niye Gazi, Maraş niye Kahraman, Urfa niye Şanlı diye sorası geliyor. Kendi ülkesinin yakın tarihini bilmeden rektör olan bir insanın bunu söylemesi çok yazık" şeklinde konuştu.
İHA
15 Kasım 2005 11:17
Tarihçilerin yayınladıkları bildirideki şu cümlelerin, içinde bulunduğumuz vahim durumu aksettirdiğinden hangi idrak sahibi şüphe edebilir; “Ermeni diasporası, son yıllarda Türk tarihçilerin ‘Batı’da popüler olmalarının’ ve ‘İtibarlı akademisyen’ kabul edilmelerinin yolunun Türk tezine aykırı görüşler ileri sürmeleri olduğuna inandırılmaları” şeklinde yeni bir propaganda metodunu hayata geçirerek Türkiye’de kendi tezlerini savunacak yandaşlar bulma çabasına girişmiş ve sayıları az da olsa maalesef bazı destekleyiciler sağlayabilmiştir. İşin garip tarafı ise, ülkemizde bugün Ermeni tezlerini destekleme ve o doğrultuda görüş ortaya atma talihsizliğini gösteren bu kişilerin 1915 olaylarının ve tehcirin en önemli bilimsel kaynağı olma kimliğini taşıyan Osmanlı arşivlerinden içeriye adımını atmamaları, konuyla ilgili belgeleri okuyacak Osmanlıca bilgisine sahip bulunmamaları ve yine konuyla ilgili olarak bugüne kadar hiçbir bilimsel yayın yapmamalarıdır.” Bildirinin bir diğer paragrafında da bir başka faciaya işaret ediliyor; “Kendi tezlerini ve gerçeklerle bağdaşmayan iddialarını kabul etmeyen tarihçilerin doğruları söylemelerini engelleme politikaları doğrultusunda Prof. Dr. Stonford Shaw, Prof. Dr. Gilles Veinslein ve Prof. Dr. Bernard Lewis gibi son derece saygın bilim adamlarını bile susturabilmek maksadıyla ölümle tehdit eden ve mahkeme yollarını deneyen bazı Ermeni çevreleri, aynı baskıyı şimdi de Türk Tarih Kurumu’nun başkanı, kıymetli meslektaşımız Prof. Dr. Yusuf Halacoğlu’nun üzerinde kurmaya çalışmaktadırlar.”
Aslında Ermeni soykırımı iddiası şu üç sebepten dolayı ilmen ve hukuken kapanmıştır; O dönemin güneş batmayan İngiliz imparatorluğunun bünyesinde çok Müslüman yaşadığı için Ermeniler, Müslüman engelinden dolayı, devreye İngiltere’yi değil, Amerika’yı sokabileceklerini düşünmüşlerdi. Oradaki lobi çalışmalarıyla Cumhurbaşkanı Wilson’un dikkatlerini soykırımlarına çekmeyi başarmışlardı. Wilson, Genelkurmay Başkanı General Harbord’u büyük bir heyetle incelemek üzere ülkemize gönderdi. Buradan kaçan Ermeniler arasında Fransa’da araştırma yapmaya başladılar.”Katliam nasıl oldu?” sorusuna “Korkunç oldu, ben iki kere katledildim” gibi hafife alan cevaplar verdiler. Sonra heyet olayların geçtiği iddia edilen yerleri dolaştı ve raporunu verdi. Bu konu Harbord’un raporuyla kapandı. Çünkü soykırım yapıldığı iddia edilen yılların hemen akabindeydi; olayın sıcaklığı devam ediyordu. Heyette çok değişik uzmanlar vardı. Amerikalıların bizi korumalarına da herhangi bir sebep yoktu. Sıcağı sıcağına herhangi bir emare bulunamadı; doksan yıl sonra mı bulunacak? Ya yüksek komiser Amiral Bristol’ün Dışişleri’ne çektiği telgrafta, Ermeni kıyımı konusunda verilen bilgilerin politik amaçlarla son derece büyütüldüğünü bildirmesine ne demeli? Hukuken de kapandı; Zira İstanbul işgal edildiğinde Ermeni iddialarını araştırmak üzere mahkeme kuruldu. Fail gösterilenlerin hepsi beraat etti. O sırada Roma’da yaşayan, sözde soykırım dönemindeki Sadrazam Said Halim Paşa, bu iddiayı duyunca, “Tarihime leke sürdürmem” diyerek, muhakeme edilmesi için Cemiyet-i Akvam’a başvurdu. Orada da muhakemeye gerek görülmedi. Ama bu iddia tarihî gerçek olduğu için değil, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak gayesiyle kullanılmaktadır ve kullanılacaktır.
Mehmet Niyazi / ZAMAN
Siir_Misali 16.11.2005, 09:02 500 BİN CAN ALDILAR HALENDE UTANMADAN HAK İDDEA EDİYORLAR
MEŞHUR MAMAK GÜÇLERİ
HALLETSİNLER P...ÇLERİ
SIKISINCA K..ÇLARI
ADIMIZ ANILMASIN........?
başka söze ne hacet
İşte gerçek katiller ve yaptıkları...
http://www.sinanoglu.net/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=50
|
|