|
Usta Yiğido
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 40
Mesajlar: 2.544
Thanks: 1.138
1.255 Mesajına 3.719 Kez Teşekkür Edildi.
Tecrübe Puanı: 1008 
|
--->: Sivas’ın sesleri ve tatları (Bu yazıyı okuyu
Abi çok güzel bir yazıyı bizle paylaşmışsın. Teşekkürler.
Ben de size Akşam Gazetesinden bir şeyler aktarayım:
Harama hile katmayanlar
Şampiyon olamasa bile Sivasspor başarılıdır ve bu başarı incelenmeye değerdir, işin sırrı araştırılmalıdır. Nedir işin sırrı? İşin sırrı Aşık Veysel’dir. İşin sırrı topraktır. Yüzyıllardır işlenmeden nadasa bırakılmış toprakların insanlarının asıllarına, özlerine dönme çabasıdır
2004-2005 sezonunda, o zamanki adıyla 2. Lig A Kategorisi’nde Sivasspor, 74 puanla şampiyon oldu. Sivasspor ile birlikte Vestel Manisa ikinci, Kayseri Erciyes de üçüncü olarak Süper Lig’e yükseldi.
Aradan geçen üç sezonun ardından Sivasspor, 2007-2008 sezonunun sonunda şampiyonluğu kaybetti, ligi de ikinci Fenerbahçe ve üçüncü Beşiktaş’la aynı puanla ama üçlü averajla 4. sırada bitirdi.
Sivasspor şampiyonluğu kaybetti. Ama şampiyonluktan çok daha fazlasını kazandı ve kazandırdı.
1-Sivas’ın Türkiye ve yurt dışındaki algılanmasını değiştirdi. Artık Sivas denince ilk akla gelen Madımak ya da Kangal olmuyor. Sivas’ın bugünkü en değerli markası hiç tartışmasız Sivasspor’dur.
2-Kent merkezindeki 252 bin, il sınırları içindeki 750 bin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış 4.5-5 milyon Sivaslı’nın fikir ve gönül birliği etmesini sağladı.
3-Sivas’ın ekonomisine canlılık getirdi. Galatasaray maçından önce cumartesi-pazar günleri Sivas’a 15 uçak seferi düzenlendi. Normal bir günde bu sayı yazıyla bir, rakamla 1’dir.
4-Türk futboluna yeni aktörler kazandırdı. Mecnun Otyakmaz, Bülent Uygun, Mehmet Yıldız Sivas’ta doğdu. Kemal Çağlayan da artık sadece
AKŞAM’ın yazar-muhabiri değil Bab-ı Ali’de çalışan üç büyüklerin muhabirleri için yaşayan bir efsane.
5-Sadece Sivas’ın değil, Türkiye’nin takımı olmayı başardı. Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı “Ben şampiyon olmayacaksam Sivasspor olsun” dedi.
6-Tekelleşme karşısında sadece Türkiye’nin değil, dünyadaki bütün küçük çaplı kulüplerin idolü haline geldi.
Sivasspor’la aynı yıl Süper Lig’e yükselen takımlardan Erciyes 2006-2007; Vestel Manisa ise bu sezon küme düştü. Şampiyon olamasa bile sırf bu yüzden Sivasspor başarılıdır. Aynı yıl Süper Lig’e çıktığı takımlar küme düşerken, o şampiyonluk mücadelesi verdiği için başarılıdır ve bu başarı incelenmeye değerdir, işin sırrı araştırılmalıdır.
Nedir işin sırrı?
İşin sırrı topraktır.
Bozkırın ortasındaki Sivas’ın kültürel zenginliklerle harmanlanmış ama yüzyıllardır işlenmeden nadasa bırakılmış bereketli toprakları ve o bereketli toprakların insanlarının asıllarına, özlerine dönme çabasıdır..
İşin sırrı Aşık Veysel’dir.
Aşık Veysel’e sormuşlar, “Rakına su koyayım mı Veysel Baba?” diye. “Hayır” demiş, “Harama hile katmam!”
Harama hile katmayan insanların sadık yâri kara toprakta yetişen HAYAT AĞACI’dır işin sırrı.
Peki Hayat Ağacı nedir?
Kartal’ın kanatları altında
Her ne kadar kimi doğup büyüdüğü bozkırda kök salamayıp gurbete çıksa da Sivas yiğitlerin kadar entelektüellerin de beşiği. İbrahim Yasak da kentin kültürüne hizmet eden bir aydın. İbrahim Yasak’la barışın, bereketin, kudretin, sonsuzluğun sembolü Hayat Ağacı’nın Sivasspor’la olan ilintisini konuştuk. İbrahim Yasak’ın makalesinin ve yaptığımız sohbetin ışığında Hayat Ağacı’nın ne olduğuna bir bakalım. Gök Medrese’nin cephesindeki Hayat Ağacı’nın Sivasspor’la ve temsil ettiği değerlerle olan paralellik hayret verici.
Ağaç; köküyle doğumu ve yeraltını, gövdesiyle yaşamı ve yeryüzünü, göğe yükselen dallarıyla ölümü ve sonsuzluğa uzanmayı temsil eder. Doğu ve batıdaki bütün medeniyetlerin insan ve evreni tanımlamak için kullandığı bir simgedir.
Türkler’in İslamiyet’ten önceki döneminde gücü, kuvveti, bereketi ve sonsuzluğu, İslam’la birlikte varlığın sürekliliğini ve sonsuzluğunu, ebedi bir cennette yaşayan Hz.Adem ve Hz.Havva’nın işledikleri bir günahın ardından sürgün edildikleri yeryüzünden bir geçiş ve dönüş olan ölümle birlikte cennete dönme özlemini sembolize eder.
Üç dilimli kökün üzerinde sağa ve sola açılan iki simetrik yaprak ve üzerinde kuş figürü, yapraklar arasında nar ve en üstte kartal...
Hayat Ağacı’ndaki “kuş” motifi insanlara esenliği, özgürlüğü ve sevgiyi anlatıyor. Sivas ve Sivassporlular, Fair Play’in dışına hiç çıkmadı. Galatasaray’ın Sivasspor’u 5-3 yendiği maçtan sonra Ultraslan, Sivas’a Sivassporlular’a göstermiş olduğu misafirperverlikten dolayı teşekkür mesajı yayınladı.
Kartal, ağacın dallarından aldığı güçle iradenin, kudretin ve gücün vazgeçilmezliğini ortaya koyuyor. Bu anlamda Sivasspor, bir kartal gibi ligin zirvesinde alabildiğine açılırken, kartalın sembolleştiği insan da Mecnun Otyakmaz olarak karşımıza çıkıyor.
Nar ise bolluk ve bereket demek.
İbrahim Yasak diyor ki “Ekonomik anlamda küçücük insanların, SMS kampanyasında olduğu gibi Sivasspor’a küçücük katkıları nar bereketi gibi çoğalıyor, bu ses de yankısını buluyor. Kartal güç gösterisi anlamında başa güreştiğini ve onun gücünü gösteriyor.
Barış olmazsa medeniyet, hayat olmaz. Ağaç huzuru, sevgiyi, hoşgörüyü resmediyor. Bütün bunları birleştirdiğinizde hayat ağacı ortaya çıkıyor. Bütün bunları birleştirdiğinizde Sivas ortaya çıkıyor, bütün bunları birleştirdiğinizde evrensellik ve insan ortaya çıkıyor. Kem gözle bakmadan huzur içinde yaşamayı, kötülüğü düşünmemeyi, huzur içinde olmayı anlatıyor. Hayat Ağacı Sivasspor’u ve neden başarılı olduğunu anlatıyor”.
Otyakmaz'ın şifreleri
Çift başlı kartal, özellikle Selçuklular’la özdeşleşmiş, Türkler’in tarihi sembollerinden biri. Başının biri, hâkimiyeti altında tuttuğu doğuya, diğeri de batıya bakıyor. Sivas’ın Hayat Ağacı’nın tepe noktasındaki Mecnun Otyakmaz da hem doğulu hem batılı. Hem yerel hem evrensel. Hem Türkiye’de başarı hedefliyor hem de Avrupa’ya açılıp hâkimiyetinin sınırlarını Atlas Okyanusu’na kadar genişletme kararlılığında. Bu hayalîn sembolü de Sivas’ta Sivasspor’un Chelsea ile oynayacağı bir Avrupa kupası maçı. Otyakmaz, simgesi Selçuklular’dan kalma çift başlı kartal olan Sivas’ın demografik yapısının hem kendi hem de Yiğidolar’un başarısını nasıl tetiklediğini şöyle anlattı:
Sivas insanı doğulu olmasına rağmen Sivas sürekli göç veriyor. 5 milyonun üzerinde Sivaslı var; sadece 750 bini kentte yaşıyor ve dışarı ile de son derece güçlü bağlantıları var. Bu da Sivas insanının bir yönünün, bir tarafının doğuda bir tarafının da batıda olduğunun göstergesi. Benim de ailem öyle. Batıda yetişmiş olmama rağmen her zaman gözümüzün bir tanesi de doğuda doğduğumuz topraklarda. Şehrimize hizmet etmek adına burada bulunuyoruz. Yaptığımız işte başarılı olmak da bize inanılmaz keyif veriyor.
Nasıl başarılı oldunuz?
İstikrarın, oluşturulmuş samimi aile havasının, samimi duyguların ve sözünde durmanın bu işte en büyük etken olduğunu söyleyebilirim. Futbolcularımıza vermiş olduğumuz sözü tutmamızın verdiği bir güven var, takımla yönetimin arasında. Taraftara verdiğimiz sözün gerçekleşmesinde bu duyguları beslerseniz Allah da size yardım ediyor. Sivas’a Chelsea’yi getireceğiz demiştik ama Sivas’a en azından bir Avrupa takımını getirecek kariyere erişildi.
Aziz Yıldırım başkanlığı bıraksa Fenerbahçe dağılır deniyor.
Başkanın karizmasının, duruşunun bir etkisi vardır ama başkanın ayrılması ile birtakım şeyler kaybediliyor gibi gözükmekle birlikte artık bir alışkanlık da süregelmektedir. Aziz Yıldırım Fenerbahçe’den ayrılırsa Aziz Yıldırım’ın aldığı 16 milyon dolarlık bütçeli Fenerbahçe geri dönmez. Belki 200 milyon dolarlık olmaz ama 100 milyon dolar seviyesinde kalır.
Mecnun Otyakmaz başkanlığı bırakırsa Sivasspor için felaket olur deniyor. Başkanlığı bırakırsanız Sivasspor dağılır mı?
Bence dağılmaz. Buradaki arkadaşlarla beraber hareket ediyoruz. Kaldığı yerden devam edecektir. Mühim olan, başlangıcı yapabilmek. Bizim yönetimimiz 40 yıldır başarılamayanı başardıktan sonra zaten bir kapıyı açmış oluyor. Hızlı gider, yavaş gider ama bir mesafeyi kat eder.
Diğer Anadolu takımları neden aynı başarıyı tekrarlayamıyor?
Anadolu kulüplerinin başarısız olmasının sebebi, sürekli başkan değiştirmesi; bu da istikrarlı yol almalarını engelliyor. 3 yıldır görev yapan başkan sayısı çok az.
Hayal kurduk ama hayalperest olmadık
Türk futbolunda bu sezon üç antrenörün yıldızı parladı: Tolunay Kafkas, Abdullah Avcı ve Bülent Uygun. Kafkas, Kayserispor’u namağlup Türkiye Kupası şampiyonu yaptı. Avcı, unutulmaya yüz tutmuş etik değerlere sahip çıkması ile Türk futbolunun yüz akı oldu. Nam-ı diğer Asker Bülent ise taktik dehası ile yeni bir Fatih Terim versiyonu çizdi. Uygun, Terim’i taklit etmek yerine Terim ve daha önce çalıştığı teknik adamlardan öğrendikleri ile Türbülans adını verdiği yeni bir ekol kurdu. Bülent Uygun’a en üst noktaya nasıl çıktığını sorduk. İşte cevabı:
Sivasspor camiasının içinde bulunduğumuz, izlediğimiz stratejinin ana temasında Başkan Mecnun Otyakmaz ve yönetim kurulu var. Bundan 5 sene önce yaklaşık 800 milyar borcu varken alınarak şu anda marka değeri 35-40 milyon eurolara çıkan bir takım hüviyetine bürünene kadar bir plan ve proje belirledik. Hayaller kurduk ama hayalperest olmadık. Bu hayallerimiz; kurulduğundan beri Süper Lig görmemiş bir takıma Süper Lig’i göstermek, çıktığımız Süper Lig’de kalıcı olmak, kalıcı olduğumuz ligde de Avrupa’dan bir takımı getirebilmekti.
Bu doğrultuda yapılan transferlerle birlikte 4 sene önce şampiyon olduk. 3 sezondan beri de gerek oynadığımız futbol gerekse duruşumuz gerek yaptıklarımızla bu ligi hak ettiğimizi gösterdik. Bu sezon da 40 milyona yakın insanın sevgisi ve duasıyla birlikte gönüllerin şampiyonluğunu aldık. Biz bunu alırken de Atatürk’ün cumhuriyetin temellerini attığı kutsal topraklar olarak adlandırdığımız bu şehre her gelen insana karanfil, sevgi tohumları saçarak yensek de yenilsek de maçın bitiminde rakibimizi alkışlayarak ve kendi takımımızı destekleyerek çıktığımız bu yolda hep başarıya ulaştık. Futbolcu kardeşlerimin o küçücük kalplerinin içinde o büyük başarıları başarabilecek yürekte olması, sevgi, azim ve kardeşlikle birlikte kurduğumuz aile bağları bizi en üst noktaya getirdi.
Önce ekmek sonra Sivasspor
Sivas halkının birinci önceliği iş ve aş. Vali Veysel Dalmaz’a göre karnı çok tok olmasa da ortak gayretlere, ortak amaçlara birlikte yürüyebildiği için Sivas ve Sivasspor sonuca ulaştı
Peygamber Efendimiz’in sancaktarı Abdulvehhab Gazi Hazretleri’nin defnedildiği Yukarı Tekke; Sivas’ı tepeden seyreder. Rivayet odur ki rüzgâr, kentin en büyük mezarlığından Sivas’ın üzerine ölü toprağı serper. Ancak Sivasspor’un 4 Eylül Stadı’ndan estirdiği karşı rüzgâr, kentin üzerindeki o ölü toprağını silip atmış. Yine de halk coşkusunu, sevincini, tepkisini kamusal alanda göstermiyor. Kentin ileri gelenlerine göre bunun en önemli sebebi, 1960’tan beri Sivas’ın örtülü bir örfi idare ile yönetilmesi. Sivas insanının başını kaldırmasına yıllarca izin verilmemiş. Ancak Sivas’ın bugünkü Valisi Veysel Dalmaz, sevinci paylaşma, coşkuyu gösterme anlamında da Sivas halkına öncülük ediyor. Sivasspor’un kazandığı bir maçın ardından Dalmaz, makam otosu ile kentte zafer turu attı. Dalmaz’a göre Sivasspor iyi olursa, ekonomi iyiye gider mantığı yanlış. Dalmaz tersine teşebbüs gücündeki artışın sportif aktivitelere de yansıdığı görüşünde.
KARNIMIZ TOK OLMASA DA
“Ekonomik anlamda patlamanın göstergesi spordur” diyen Vali Dalmaz, Gaziantep ile birlikte Gaziantepspor’un, Denizli ile Denizlispor’un ortaya çıktığını hatırlattı. “Elbette önce insanımız karnı doyacak sonra sportif aktivitelerde de yer alacak” ifadelerini kullanan Dalmaz, “Bunun tersi de tezahür edebiliyor” dedi ve Sivasspor’un başarısının sırrı için de “Ekonomik olarak çok güçlü olmayan bir kadro ligde harikalar yaratabiliyor. Karnımız çok tok olmasa da ortak gayretlere, ortak amaçlara birlikte yürüyebilirsek sonuç elde edilebiliyor. Karnı doyan, insanların karnını doyuran yerler var ki sporda çok gerideler. Mesela Düzce. Düzce’de 3. organize sanayi bölgesi inşa ediliyor ama Süper Lig’de değil. Her şeyi ekonomiye dayandırmamak lazım. Ortak gayret, ortak yönetim, fedakâr bir yönetim bence başarıda çok önemli” diye analiz yaptı.
Sivas emin ellerde
Sivassporlu yöneticilerden Faruk Taşseten, “Kulüp iyi yönetiliyor. Kulübün muhasebesi emin ellerde. Çünkü kimsenin sahip olmadığı kadar büyük bir başkanımız var” dedi. Taşseten, mülki idarenin Sivasspor’un, paranın emin ellerde olduğunu gördüğünü belirterek, “Dar bir bütçe ile neler yapıldığını gördüler. Valimiz de, garnizon komutanımız da, belediye başkanımız da yönetim kurulunun arkasında” diye konuştu.
Enerjimizi içe kullanmadık
Sivas’taki değişim, kentleşme inanılmaz. Sokaklar pırıl pırıl. Paşafabrikası cennetten bir bahçeye dönüşmüş. Cıbıllar Parkı modernize ediliyor. Her ne kadar Sivas 18-20 yaşlarındaki gençler için hâlâ dar geliyor ama kentin çehresi değişiyor. Ah bir de kent kart olmasa! Belediye Başkanı Sami Aydın, Sivas’ın artık kabuğunu kırdığını belirterek, “Sivas Anadolu’da her geçen gün modernleşme, kentleşme, kültür, sanayileşme ve sosyal anlamda gelişen illerden bir tanesi. Sivas-sporumuz da bunu taçlandırıyor” diyerek Yiğidolar’ın Sivas’ın kentleşmesine katkısına dikkat çekti. Aydın, belediye başkanlığına aday olduğunda Mecnun Otyakmaz ile görüşmüş. Otyakmaz, belediye başkanı olarak Aydın’dan Sivasspor başkanlığını üstlenmesini istemiş.
ŞAŞALI GÜNLERE DÖNÜLECEK
Aydın ise Otyakmaz’a “Siz bu işi biliyorsunuz. Futboldan anlıyorsunuz ve bu işi severek yapıyorsunuz” diyerek işi ehline teslim edip, Sivasspor’a kişisel olarak her türlü katkıyı sağlamaya çalışmış. Aydın, Sivasspor’un başarısının sırrını ise “Enerjimizi içe kullanmadık” diye özetledi. Belediye Başkanı Aydın, “Enerjimizi kendi aramızdaki birtakım mücadele ve çekişmelere kullanmadık. Tamamen başarıya endeksli bir yaklaşım kurduk. Sivasspor’un başarısı diğer gelişmeleri hızlandırıyor. Sivas tarihteki o muhteşem ve şaşalı dönemine kavuşacak. Çünkü o potansiyeli var” derken Sivasspor’un başarılı olmasının kentteki birlikteliği güçlendirdiğine de dikkat çekti.
Teşekkür
Hayat Ağacı’nı hazırlarken Sivas’ta geçirdiğimiz 6 gün boyunca;
Engin hoşgörüsü ve misafirperverliği için Hidayet Çolakoğlu’na...
Elinden gelen hiçbir yardımı esirgemediği için Kemal Çağlayan’a...
Güler yüzü ile her türlü derdimize koşan Nil Hörgüçlüoğlu’na...
Ve tabii ki usta fotoğrafçılığı ve dostluğu için Yasin Yıldırım’a teşekkür ederim.
B.Ç.
Bahri Çiftçi/AKŞAM
|