erişti sinnimiz kemali tahtı
Tam coktu sinnime ihtiyarlık vakti
felek beni böyle sona bıraktı
aglayan gözlerim gülmüyor gayri
cevahır gözlerın satılmaz oldu
ilacım mayaya katılmaz oldu
tutulan sözlerım tutulmaz oldu
ailem yanıma gelmıyor gayri
bakmıyor yuzume gelınım kızım
görmüyor gözlerim tumuyor dizim
avrada söyluyom kar etmez sözüm
bulgur corbasından vermıyor gayri
sırrımı söyleyim ahbaplara ellere
acıp söylesem bana ne derler
yakalarımı yırttım kazandım mallar
evlatta kıymetım bilmiyor gayri
(aşik seyit )ne söyluyon koyaktan
cok soylersen haber al dayaktan
düşmanım düşmesın elden ayaktan
derler koca sinsiz ölmuyor gayri
Seyit Türk, 1911 yılında Yıldızeli'nin Belcik köyünde doğmuştur. Şairliğe, 35 yaşında, başından geçen olağan üstü bir olaydan sonra başlamıştır. Kendisinin anlattığına göre, soğuk algınlığı sonucu yatağa düşer. Karısı onun için imamı çağırmaya gittiği esnada içeri giren yaşlı bir kadın ona hastalığını nasıl tedavi edeceğini anlatır. Yaşlı kadının söylediklerini uygulayan şair sonunda iyileşir ve bu kadının Hızır olduğuna inanır.
Saz çalmayı bilmeyen aşık, şiirlerini irticalen söylemiştir. 1958 yılında, kendi çabalarıyla "Gönlümün Sesi" adlı bir şair kitabı yayımlamıştır. Bu kitap da yer alan şiirlerin çoğu dini muhtevalıdır.
Konya ve Sivas Aşıklar Bayramı'na katılarak şöhret bulan Aşık Seyyit Türk, 1986 yılında köyünde ö
__________________
SİVASLI OLMAK AYRICALIKTIR!!
|