BIÇAKCI : “HAVAALANINDA Kİ OLAYLAR BİZİM SORUMLULUĞUMUZDA DEĞİL!..”
Toplantıda yaptığı açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Levent Bıçakcı ve Fatih Terim, oldukça çarpıcı açıklamalar yaptılar.
Levent Bıçakcı, olaylarla ilgili gelebilecek muhtemel ceza ile ilgili olarak yöneltilen bir soruya, “Futbol Federasyonumuz açısından olaya bakarsanız, Federasyonumuzun havaalanında ki olaylarla ilgili bir sorumluluk taşımayacağı kesin. Benim İsviçre'den gelen misafirim dahi o gün 2,5 saatte içeri girdi. Aynı anda 9 uçak indi. Maçın gözlemcisi de aynı şekilde 45 dakika beklediğini söyledi. Burada bizim federasyonumuzun bir sorumluluğu yok. Yolda atılan yumurtaya söylenecek bir şey yok. Dolayısıyla federasyonumuzun bu maç ile ilgili güvenliğin alınması konusunda sorumlulukları vardı. Bunun içinde 400 kişilik bir özel güvenlik şirketi ile anlaştığımızı ve 2400 kişinin görev yaptığını söyledik. Sadece antrenörleri yüzüne küçük bir para geldiğini söyledi. Bunun dışında seyircinin sahaya attığı birkaç cisim dışında her hangi bir olay olmadı. Seyirci olayı yok. Bizim sorumlu tutulduğumuz iki konu var. Biri anons, diğeri tünelde yaşanan olaylar. Anonstan sorumlu arkadaşımıza maç öncesinde bazı metinler verdik. Burada taraftarımızın Fair – Play’e davet edilmesi ve sponsorlarımıza teşekkür edilmesi gibi ifadeler yer alıyordu. Ancak oyun içinde ıslıklamaya yönelik bazı anonslar oldu ve bundan sorumluyuz. Bunun dışında tünelde yaşanan olayları öngörmemiz gibi bir durum söz konusu değil. İsviçre Federasyonu bize bu durumla ilgili önceden bir bilgi vermiş olsaydı gereken önlemi yapardık. Şu anda soruşturma sürüyor ve ceza ile ilgili bazı şeyleri tartışmak için henüz erken” şeklinde yanıt verdi.
TERİM: “İŞ TEK KALE MAÇA DÖNDÜ!..”
Levent Bıçakcı’nın ardından kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Fatih Terim, medyanın kendisine karşı olan tutumunu sert bir dille eleştirdi. Bu toplantının Başkan Levent Bıçakcı’nın toplantısı olduğunu ama son anda Başkan’ın isteği doğrultusunda toplantıyı birlikte yapma kararı aldıklarını belirten Terim, “Böylesi daha iyi oldu. Zaten bir şeyleri cevaplamamız lazımdı. İş tek kale maça döndü ve kişiselleşmeye başladı ve cevap vermemiz lazımdı. Bunlara cevap vermek için bir basın toplantısı düzenlemeyi düşünüyordum. Almanya 2006 yolunda beş tane son derece gerilimli maç oynadık. Gerilimi çok yüksek. Bunları oynamak çok kolay değil. Kolay kaldırılacak bir duygu değil. Ben İsviçre’deki maç sonrasında basın toplantısında şunu söylemiştim, “üç gün sabredin” ikinci maçı atlatalım sonra istediğiniz eleştiriyi yapabilirsiniz. Benim görevim ekibimle takımımı hazırlamak. Ne yaşadıysam ne gördüysem performanslarını arttırmak için futbolcularıma onu söyledim. Ben 90 dakikayı dolu dolu yaşayan bir adamım. Benim 100 metreden çekilmiş fotoğraflarımın altını bazı kişilerin bilgisi dahi olmadan istediği doldurup hakkımda yazılar yazması çok adil değil. Bana komisyonda sorulan sorularda ne yazık ki bunlarda vardı.. Biz eğer bir şeyi tırmandırmışsak ilk tepkiyi seyirciden görmemiz lazım. Ancak seyircinin en ufak bir tepkisi olmadı. İsviçre’nin attığı ikinci golden, karşı tarafın oyuncularından ve yedek kulübesinden seyircimizi tahrik edecek davranışlar olmasına rağmen olay yok. Dolayısıyla gerilimi tırmandırmamışız. Şimdi 2-0'la başlıyorsunuz, 27. saniyede maç 3-0’a geliyor. Statta bir sessizlik oluyor. Ve siz ancak dört tane atarsanız gidebiliyorsunuz. Benim takımım bunun altından kalktı. İsviçre’ye dört gol attı ama yememesi gerekeni yedi. Bakın şunu unutmayın, biz Almanya’ya 4-4 ile gidemedik. Burada ortaya koydukları mücadele ile oyuncularımın hepsinin tebrik edilmesi lazımda ama olmadı. Kenardan altı numarayı gösterdiğim ve vur dediğim şeklinde bir haber vardı. Ben bunu söyleyebilir miyim? Bir hoca futbolcusuna böyle bir şey der mi? Ben 6 numaraya falan vurun desem bunu böylemi yaparım? Oyuncumu çağırır yanıma söylerim. Evet basın dedim. Çünkü 6 numaralı oyuncuları defansla hücumla bağlantı kuran tek isimdi. Dikkat ederseniz orada kaptığımız tüm toplarda tehlike yakaladık. Şimdi siz bunu olmuş gibi kendinizi de inandırarak kendi evladınızı vuruyorsunuz. Bana soran yok. Penaltıyla ilgili bir cümle söylüyorum, ben söyleyince inanmıyor da hakem söyleyince mi inanıyorsunuz? Dünyanın her yerinde medeniyet ölçüsünde hakemler ve hocalar konuşur.. Eğer bu konuşma medeniyet sınırını aşarsa hakem bunu raporunda yazar ve ceza alırsın.” dedi.
Oldukça sinirlendiği gözlenen başarılı çalıştırıcı, medyada çıkan haberlerle ilgili olarak yaptığı açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Maç 4-2 oluyor ve bitiyor. Herkeste bir infial var. Arkadaşlara ‘yetişin aman bir şey olmasın’ diyorum, ama siz ‘İlk hedefimiz Akdeniz’dir’ diye yazıyorsunuz. Bu hakkı size kim veriyor? Komisyona ifade verirken, bana ‘bir şey söylemek ister misiniz?’ dediler. ‘Üzgünüm’ dedim. Eğer bu olayların olabileceğini tahmin edebilsem önleyebilir miydim? Ben ülkeyi temsil ediyorum 36 yıldır çok güzel şekilde. Genç milli takımda oynadığım günden bu güne kadar. Acaba önleyebilir miyim bu koşmayı diye düşündüm ama ben böyle bir şey görmedim daha önce. Biz çok iyi bir mücadele örneği gösterdik, 15-20 saniyelik tünel bile değil bir körük olayına mani olamamışızdır. Ben hayatım boyunca oyuncularıma git vur gibi bir şey demedim. İlk maçtan sonra, ‘Bu ne ruhsuzluk’ diyorsunuz, sonra ikinci maçta ‘Bu ne hırs’ diyorsunuz. İstiklal marşımızı coşkulu söyledi diye bir oyuncuyu bile eleştiriyorsunuz. Ama Ay yıldızlı formayı sırtına bir kez bile geçirmemiş, o seyirci ile seramoni de dururken coşkuyu yaşamamış olanların bunu söylemesi doğal. Kapıyı kırdırdınız. Orada benim ‘dediler söylediler’ diye sorulara muhatap bıraktınız. Orada benim insanım nedeniyle bu sorulara muhatap olmam canımı acıtıyor. Ben isterdim ki oyuncularımın sahadaki aslan gibi mücadelesi konuşulsun.”