Tekil Mesaj Gösterimi
Efsane Geri Döndü
Alt 17.09.2013, 17:55   #1
SivasSpor.Com
Site Habercisi
 
SivasSpor.Com - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 257
Thanks: 5
4.971 Mesajına 24.141 Kez Teşekkür Edildi.
Tecrübe Puanı: 10 SivasSpor.Com Fazla söze gerek yokSivasSpor.Com Fazla söze gerek yokSivasSpor.Com Fazla söze gerek yokSivasSpor.Com Fazla söze gerek yokSivasSpor.Com Fazla söze gerek yokSivasSpor.Com Fazla söze gerek yokSivasSpor.Com Fazla söze gerek yokSivasSpor.Com Fazla söze gerek yokSivasSpor.Com Fazla söze gerek yokSivasSpor.Com Fazla söze gerek yokSivasSpor.Com Fazla söze gerek yok
Standart Efsane Geri Döndü



Çok şanslıyız, çünkü yaşayan bir futbol efsanesini bu topraklarda ikinci kez ağırlıyoruz.Roberto Carlos, Sivasspor’un başında yeni bir deneyim yaşarken elbette FourFourTwo’nun ona soracağı çok şey var

Röportaj öncesi samimi bir ortam oluşturmak için özel bir çaba sarf etmemize gerek yok, Roberto Carlos bu işi kendisi üstleniyor. Olmayan İspanyolcamla, kendisiyle tanışmak için “Yo soy Ahmet” diyorum, “Yo soy Roberto Carlos” diye cevap veriyor yüzünde bir gülümsemeyle. Sanki dünya futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi sol beki o değil!

İngilizce bilmiyor, bu yüzden röportajda tercümanı yardımcı olacak. Zaten bugünlerde tek vücut halindeler. Bir ara tuvalete gitmek için ortadan kayboluyor; bundan habersiz tercümanı telaş içinde “Nereye gitti?” diye aranıyor! Röportaj boyunca kendisi rahat ama çevresindekiler, onu rahatlatmaya çalışmaktan kendileri rahat olamıyorlar.

Bu durum işimizi zorlaştırsa da hallerini anlayışla karşılıyoruz. Kolay değil; dünya futbol tarihine damga vurmuş Roberto Carlos, bundan böyle Sivasspor’un başarısı için çalışacak. Küçük bir farkla; artık futbolcu olarak değil, teknik direktör olarak…



Aslında bu değişiklik futbolseverler tarafında da henüz tam olarak benimsenebilmiş değil. Öyle ki Roberto Carlos, tıpkı 2007 yılında Atatürk Havaalanı’nda da Fenerbahçeli taraftarlar tarafından karşılandığı gibi, Sivas Nuri Demirağ Havaalanı’nda da havaya atılarak karşılandı. “Havaya atılmayı özlemişim” diyor gülerek. “Ama tabii herkese şunu açıklıyorum; ben artık futbolcu değilim teknik direktörüm. Galiba beni hâlâ futbolcu sananlar var.”
Bu algının değişmesi için elbette biraz zaman lazım. Çok yakında daha resmi kıyafetler giyecek ve Sivasspor’u sahaya sürecek. O günden itibaren artık kariyerinde teknik direktörlük adına yeni anılar biriktirecek.

Muhteşem bir kariyer ve yepyeni bir sayfa… Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Yıllar boyunca üst düzey takımlarda oynadım, kupalar kazandım ve bu süre içinde çok şey öğrendim. Artık bu görevi üstlenmenin zamanının geldiğini düşünüyorum.



En son Guus Hiddink gibi bir teknik direktörün ekibinde yer aldınız. Ondan ne öğrendiniz?
Çok şey… Nasıl antrenman yapılır, oyuncuyla nasıl iletişim kurulur, profesyonel bir teknik direktör nasıl hareket eder… Bir teknik direktörün sahip olması gereken tüm donanımı onun sayesinde elde ettim.

Sahaya nasıl bir taktik anlayış yansıtmak istiyorsunuz?
Aslında maç kazanmak için asıl ihtiyaç olan şey taktik değil. Sahaya çıkacak oyuncularımın 90 dakika ellerinden geleni yapması ve benim felsefemi anlamaları çok önemli. Benim takımımda maçın başlarında ortaya çıkan taktik dizilişin fotoğrafıyla maçın sonlarında ortaya çıkan dizilişin fotoğrafı aynı olmayacak. Futbolcular, oyundaki gelişmelere göre dizilecekler. Taktik diziliş bence böyle bir takımın oluşmasında en az önemsiz şeylerden biri.

İki yıl önce Hidink milli takımı çalıştırırken yaptığımız röportajda o da aynı şeyleri söylemişti. Galiba onun oynattığı futbola epey benzer bir futbol izleyeceğiz…
(Gülüyor) Elbette. Söylediğim gibi ondan çok şey öğrendim. O benim için bir profesör.

Fenerbahçe formasıyla Sivas deplasmanına gittiğinizde “Bir gün burada teknik direktörlük yapacaksın” deseler inanır mıydınız?
Aslında bir gün Türkiye’ye döneceğimi biliyordum. Buradaki futbol tutkusuna hayranım. O yüzden eninde sonunda buraya gelecektim. Ama Sivasspor’a teknik direktör olarak geleceğimi asla tahmin edemezdim. Ben kadere inanan biriyim ve kader beni buraya yönlendirdi. Burada güzel şeyler yapmaya geldim.



Yönetimle görüşmeler sırasında Sivasspor’da sizi heyecanlandıran şey neydi?
Gelecek planları, Avrupa kupalarıyla ilgili düşünce ve hedefleri. Ve tabii ki camianın inanması. Sivas’ın şu anda sahip olduklarına pek çok kulüp sahip değil. Özellikle antrenman tesisleri. Yani oradan başladığımızı düşünürsek kazanan bir takım yaratacağız.

Sivas’a geldiğinizde taraftar sizi havaya attı; havaya atılmayı özlemiş misiniz?
Evet özlemişim. Ama tabii herkese şunu açıklıyorum ben artık futbolcu değilim teknik direktörüm. Ama hâlâ beni futbolcu sanıyorlar herhalde!

Gelişinizle birlikte Cicinho ve Hernan Rengifo transferleri yapıldı. Onlarla ilgili düşünceleriniz neler?
Cicinho’yu çok uzun zamandır tanıyorum. Futbol tarihinde çok önemli başarıları var. Hernan, Peru futbolunda bir çok gol atmış bir isim. Bence her iki oyuncu da Süper Lig’e kısa zamanda adapte olup başarılı olacak kalitede.



Uzun vadede teknik direktörlük kariyerinizde hedefiniz ne? Bir gün sizi Brezilya Milli Takımı’nın başında görebilir miyiz?
Brezilya Milli Takımı da olabilir, Türk Milli Takımı da… Bir gün mutlaka bu ikisinden birinin başında görev yapacağım. Bu konuda iddialıyım. Hem de bu yakın gelecekte olacak.

Peki sol beklere göz atma fırsatı buldunuz mu Sivasspor’da?
Ziya çok iyi bir oyuncu. Gelecek için ümit veriyor. Onun dışında sadece sol bekte değil, takımın bütününe bakınca iyi bir oyuncu grubu var.

Dünyada en çok beğendiğiniz sol bek kim? Mesela kariyerine sol bek olarak başlayan Gareth Bale hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Brezilyalı Marcelo şu anda dünyanın en iyisi. Oyunu çift yönlü oynayan, komple bir sol bek. Gareth Bale’e gelince… Artık ona bir sol bek diyemeyiz. Sol açıkta oynuyor ve işini çok iyi yapıyor.



Gareth Bale’in aksine siz futbola bir forvet olarak başladınız ve daha sonra bir sol bek oyuncusuna dönüştünüz. Üstelik bu sol bek kimliğinin dünyada eşi benzeri yoktu. O dönem örnek aldığınız bir futbolcu var mıydı?
Avrupa futbolunda Paolo Maldini’yi yakından takip ediyordum. Brezilya’da ise Branco’yu izliyordum. İkisi de üstün yetenekli oyunculardı.

Peki sol bek olmayı kendiniz mi seçtiniz yoksa takımdaki hocalarınız mı sizi yönlendirdi?
13-14 yaşlarındaydım. O zaman bir forvet oyuncusuydum! Bir turnuvada sol bek sakatlandı, hoca da beni onun yerine sol bek oynattı. O sırada tribünde bir scout varmış. Beni görmüş ve performansımı beğenmiş. Sonra Uniao Sao Joao takımına transfer oldum.

Sizi bir sol bek olarak beğenmelerine sinirlenmediniz mi?
Yok sinirlenmedim. Zaten bütün sahayı koşuyordum (gülüyor). Benim için değişen pek bir şey yoktu.

Futbol kariyeriniz boyunca sol kanatta sizi en çok zorlayan futbolcu kimdi?
Figo… Ama Barcelonalı Figo. Bazen gerçekten içimden boğazına yapışmak geliyordu. Zaten Real Madrid’e transfer olmasına en çok sevinen ben oldum (gülüyor).

2006 yılında katıldığınız bir radyo programında silahlı soyguncuların saldırısına maruz kaldınız. Neler yaşandı o anda?
Aslında programa telefonla bağlanmıştım. O sırada Sao Paolo’da arabamla yoldaydım. Arabamın önünü çevirdiler. Radyodaki canlı yayında konuşmayı bıraktım ve “Bir dakika bekleyin, şu anda beni soyuyorlar” dedim. Otele vardığımda adam çoktan yakalanmıştı. Ondan sonra otelin önü kameralar, polisler epey bir tantana olmuştu. Elbette korktum. Kafanıza silah doğrultulunca ne hisseder ki insan? Neyse ki saldırgan yakalandı. İfadesinde “Eğer onun Roberto Carlos olduğunu bilseydim böyle bir şey yapmazdım” demiş (gülüyor).

Yardım çağrısı yapmadınız mı?
Yok öyle bir ihtimal yok. Sadece hareketsiz kalıp istediğini yaptım. Çünkü ani bir harekette adam seni vurabilir.



Bir gün yeniden Inter günlerinizdeki gibi saçlı halinizi görebilecek miyiz?
Eğer Sivasspor ile Avrupa kupalarına katılma hakkı elde edersek uzatacağım! Olmazsa bu şekilde devam edeceğim.

Bir Brezilyalı için Türkiye’de yaşamak kolay bir şey mi? Mesela burada Brezilya’daki gibi lezzetli et bulabiliyor musunuz?
Kültürel anlamda çok fazla ortak nokta var. Burada da insanlar samimi ve sıcak. Uyum sağlamak hiç zor değil. Etler çok taze ve lezzetli. Yemek kültürü gerçekten çok iyi.

Türkiye’deki favori yemeğiniz hangisi?
Spagetti seviyorum, buradaki etleri seviyorum; domates çorbası çok güzel. Ben özellikle İtalyan mutfağını çok seviyorum. Türkiye’de gerçekten çok kaliteli İtalyan restoranları var.

Fenerbahçe yılları ile ilgili neler hatırlıyorsunuz? Bir gün tekrar Fenerbahçe’ye dönmek istiyor musunuz?
Hayatımızda hiçbir zaman ne olacağını tahmin edemeyiz, bilemeyiz. Ama şuna çok inanıyorum; hem ben onlar için hem de onlar benim için çok önemli. Birbirimizin üzerinde çok emeğimiz var. Bu sezon tekrar Kadıköy’de taraftarların karşısına çıkacağım için çok heyecanlıyım.



Zico ile geçirdiğiniz 2007-08 sezonu kariyerinzin en önemli sezonlarından biri olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle. Hatta hayatımın en önemli dönemlerinden biriydi. Orada yaşadıklarımız çok özeldi.

Dünya Kupası şampiyonluğu mu, yoksa Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu mu daha değerli sizin için?
Dünya Kupası… Milli takımla kazanılan kupalar çok daha değerlidir. Çünkü orada farklı duygular devreye giriyor. Kulüp takımın da belki 40-45 milyon kişi için oynuyorsunuz ama milli takımda yaşanan hisler çok daha başka.

Konfederasyonlar Kupası’nda sahaya çıkan Brezilya Milli Takımı sizi de heyecanlandırdı mı?
Başlangıçta endişeliydim ama sonu çok mutlu bitti. Kimse bu kadarını beklemiyordu.

Scolari’yi de yakından tanıyan biri olarak Brezilya’nın 2014 için hazır olduğunu söyleyebilir misiniz?
Henüz tam olarak değil. Ama bu turnuva çok önemli bir pratik oldu. Takımın kendine güveni geldi. Artık seneye turnuvayı çok daha heyecanlı bir şekilde izleyeceğiz.

Antrenmanda ya da herhangi bir maçta serbest vuruşunuzla sakatladığınız bir futbolcu oldu mu?
Futbolcu değil ama bir keresinde bir taraftarı sakatladım. Valencia deplasmanındaydık. Eskiden kalenin arkasında bir file vardı, daha sonra onu kaldırdılar. Serbest vuruşu kullandım, kaleyi tutturamadım. Topun gidişini gördüm. O sırada kale arkasında iki kadın kendi aralarında konuşuyorlardı. Top kadının yüzüne geldi. Sonra gidip özür diledim, ama kabul etmediler (gülüyor). Neyse ki kadının durumu iyi.



Dağıstan’da çok sıra dışı bir deneyim yaşadınız. Orada hâlâ iç savaş devam ediyor. Bunlarla nasıl başa çıktınız? Mesela Samuel Eto’o bu durumdan şikâyetçi miydi?
Hiç şikâyetçi değildi. Aslında Moskova’da yaşıyorduk. Mahaçkale’ye sadece maçımız olduğunda gidiyorduk ve orada insanlar bizi bağrına basıyordu.

24 saat korumalarla dolaştığınız doğru mu?
Bir koruma vardı ama sadece gerekli durumlarda bize eşlik ediyordu. Ama orada kaldığım süre boyunca bir tane bile sorun yaşamadım.

Anji’nin sahibi Süleyman Kerimov nasıl birisi? Herkes onun gizemli bir işadamı olduğunu düşünüyor…
Çok iyi bir insan. Müthiş bir eğitim almış. Futbol dünyasındaki en iyi arkadaşlarımdan biri diyebilirim. Çok fazla seyahat ediyor, onu çok fazla göremezsiniz ama bir yandan da bir başkandan ziyade bir arkadaş gibi…

Size bir Bugatti Veyron marka otomobil hediye etti. Hâlâ garajınızda duruyor mu araba?
Madrid’de garajda duruyor. En değerli arabalarımdan biri (gülüyor).



Otomobillere merakı olduğunuzu biliyoruz. Garajınızda kaç araba var?
Madrid’de bir tane var. Brezilya’da da dört tane… Burada henüz arabam yok. Firmanıza söyleyelim, bir tane hediye etsin (gülüyor)!

Serbest vuruş meselesinin bir sırrı var mı?
Ben bile bilmiyorum. Tanrı’nın bahşettiği bir yetenek. Brezilya’da “Avukatın zeki olması için Tanrı ona bir yetenek verir” diye bir söz vardır. Futbolda da böyle. Yoksa Messi’yi nasıl açıklayabilirsiniz? Bana da toplara bu şekilde vurmamı sağlayan bir yetenek vermiş.

Peki kariyerinizin herhangi bir döneminde serbest vuruşlar üzerine özel bir çalışma yaptınız mı?

Hayır, hiç yapmadım. Sadece normal antrenmanlarımı yaptım.

Röportaj Ahmet Yavuz
__________________
SPOR SEVGİ BARIŞ VE KARDEŞLİKTİR



Bizi Twitter'den takip etmek için tıklayınız....



Yorumlarınızı ilgi ile okuyup beğeniyoruz.
Ancak; yorumlarınızı mümkünse küçük harflerle yazınız lütfen....
SivasSpor.Com isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için 7 Kullanıcı SivasSpor.Com'a Teşekkür Ediyor...