Balili, Türk'e Uygun soyadı alacak

[58_babacan_58]

Bülent Uygun, "Evladım gibidir" dediği Balili'nin Türk vatandaşı olacağını ve alacağı soyadını açıkladı. Hiç bilinmeyen yönlerini sıralayan Uygun, şampiyon olurlarsa ne yapacak?


Sivasspor hem ligdeki istikrarlı başarısı hem de gündemdeki oyuncusu İsrailli Pini Balili ile konuşuluyor. Takımın teknik direktörü Bülent Uygun “Balili iki ay içinde Türk vatandaşı olacak. Benim evladım gibidir, bana sevgisinden ötürü soyadı olarak Uygun’u seçti” diyor: “İsrail’deki düğününe gidip onu Türk adetlerine göre evlendireceğiz. Balili’yi hamama sokacağız, geline kına gecesi yapacağız.”

“Şampiyon olursak 3 gün ıssız adaya gideceğim”

Sivasspor, Riva’daki antrenman sonrası Kartal’daki Titanic Otel’de dinleniyor. Bülent Uygun’la iki Fenerbahçe maçı arasında buluşuyoruz (Daha sonra, çarşamba akşamki maçın ardından Fenerbahçe mağlubiyeti sonrası telefonla ek sorular da soruyorum ona).
Uygun beni “Hoşgeldin bacım” diye karşılıyor. 10 dakika konuştuktan sonra takım kadrosunu açıklamak için otelin konferans salonuna iniyor. Foto muhabirimiz de peşine takılıyor. Ancak bir-iki kare çekebiliyor, Uygun futbolcularıyla baş başa kalmak istiyor. 45 dakika sonra yanımıza geldiğinde “Uzun sürdü, kusura bakmayın. Bozulan moralleri toparlamaya çalışıyorum” diyor.
Sivasspor dört gün içinde Fenerbahçe tarafından iki kez mağlubiyete uğramış olsa da Sivasspor’un iki yıllık başarısı göz ardı edilemez. Takım 11 maçtır yenilmiyordu, şimdi zor günler geçiriyor. Ama istikrarlı başarılarının devamının geleceğine inanıyorlar.
Sivasspor’un yükselişi ile takımın teknik direktörü Bülent Uygun’un yükselişi eşzamanlı oldu. Takım Türkiye futbolu için ne kadar yeni bir heyecansa Uygun da teknik direktörlükte yeni bir yüz. Son iki sezonun en çok konuşulan isimlerinden biri. Bununla beraber Balili tecrübesi gibi her teknik direktörün yaşamayacağı sınavlardan da geçti Uygun.

Ne oldu da üst üste bu iki mağlubiyet yaşandı?
Fenerbahçe 100 yıllık bir takım, Sivasspor dört yıldır birinci ligde mücadele ediyor. Bir laf vardır; yaşlılar sırayla, gençler ara sıra ölür diye. Büyük takımlar birçok kez yenecek, bizim gibi Anadolu takımları da arada sırada yenecek. Bu iş böyledir. Bir maç biter öteki başlar...

Pazar günü tekrar maça çıkacaksınız. Takımın ruh hali nasıl? O maça kadar nasıl bir hazırlık yapacaksınız?
Moral ve motivasyon bozukluğu yaşıyorlar. Onları girdabın içinden çıkarmak da benim işim. Kendi aramızda değerlendirme yapacağız, ders alacağız, hatalarımıza bakacağız. Bizi buraya kadar futbolcularımız getirdi. Başarıyı devam ettirmek onların elinde.

“Nasıl laf geçirdim be!”

Bu iki Fenerbahçe maçı size ne öğretti? Nasıl bir ders çıkardınız?
Bu maçlar bana kadromuzun her zaman geniş olması gerektiğini, bazen daha radikal kararlar almam gerektiğini, uygulayacağım stratejileri sahaya biraz daha değişik yönlü yansıtmam gerektiğini öğretti.

Teknik direktör olarak güçlü durmaya çalışıyorsunuz. Yenilgiler sizi ne kadar etkiledi?
Maç bitiminde “Sivas’ın Yollarına” türküsünü çaldılar. Bu bile Sivasspor camiasının dört yılda nerelere geldiğini gösteriyor. Yenilgiye üzüldüm tabii ama bu hoşuma gitti. Bir de kendilerini futbol yorumcusu sanan ama beş kere bile top sektirmemiş, Türk futboluna hiçbir katkısı olmamış insanların bize kin kusmalarına üzüldüm. Futbolun içinden gelmiş kişilerin yorumlarına saygı duyuyorum ama futbol topunu bomba sanıp neredeyse karakola götürecek kişilerin Sivasspor hakkında yazdıkları dokunuyor. Dört büyüklerin yalaka yazarları, Türk sporunun bazı soytarıların eline düşmesi acı veriyor. Onlara Lucescu’nun şu sözünü hatırlatmak istiyorum: “Köpekler istedi diye atlar ölmez.” Nasıl laf geçirdim be! Lucescu çok doğru söylemiş bunlara. Herkesin takımı, giydiği forma kendisi için kutsaldır. Herkesin takımı en büyüktür.
Unutmasınlar, fırtına ne kadar şiddetli olursa olsun martı sevdiği denizden asla vazgeçmezmiş. Biz bindiğimiz bu gemide pek çok fırtına ve lodosla karşılaşacağız. Entrikalar göreceğiz ama gemimizi varacağı hedefe sevgiyle, güzelliklerle yanaştıracağız.

Şampiyon olmayı mutlaka hayal ediyorsunuzdur. Eğer olursanız o akşam nasıl bir kutlama yapmayı planlıyorsunuz?
24 saat susmayan bir telefona sahibim. Şampiyon olduğumuz gün cep telefonumu yanıma almadan ailemle birlikte ıssız bir adaya gitmek istiyorum. 2,5 yıldan beri üstlendiğim bir misyon var. Sorumluluğum büyük. Altı yıldır Sivas’tayım. Eskiden İstanbul’da Laila’lardayken Sivas’ta La ilahe illallah’lardayım.

“İstanbul’daki sosyal hayatım Sivas’takiyle kıyaslanamaz” mı demek istiyorsunuz?
Yaşadığım yer, ortamım çok değişti. Takımı şampiyon yapmaya, Sivas halkını mutlu etmeye odaklandım. İnanır mısınız kendi sosyal hayatımla ilgili hiçbir şey yapmıyorum. İşte bu yüzden şampiyon olursak kendime ve aileme en azından üç gün ayıracağım.

“Ölüme giderken bile gülerim”

Bir de kötü biten bir senaryo düşünelim. Şampiyon olmazsanız büyük bir hayal kırıklığı bekliyor olacak sizi.
Topal bir karıncaya nereye gittiğini sormuşlar. Hacca gittiğini söylemiş. “Bu halinle varman çok zor” demişler. “Varamazsam da yolunda ölürüm” cevabını vermiş. Biz de şampiyonluk yoluna çıktık. Bu uğurda vereceğimiz mücadeleyle elde edeceğimiz her sonuç bizim için şampiyonluk değerinde.

Bu yıl neredeyse herkes “Benim takımım şampiyon olmazsa Sivasspor olsun” diyor. Başarınızda ne kadar etkili oluyor bu durum?
Bunun sinerji anlamında yansımasını görüyoruz. Medyada da halkta da böyle bir istek var. Başardıklarınızdan dolayı halk bizi tuttuğu ikinci takım olarak görüyor. “Benim takımım olmazsa Sivasspor şampiyon olsun. Hak ettiğini geçen sezon alamadı, biz Sivasspor’u destekliyoruz” diyorlar.
Sanki bu ülkede Sivasspor’un şampiyon olması -fanatiklerin haricinde- 7’den 70’e herkes tarafından istenen bir durum oldu.

Futbolcuyken karşımızda daha sıcak, yüzü gülen bir Bülent Uygun varken teknik direktörlükle birlikte daha az gülen daha ciddi birine dönüştünüz sanki. Çok mu baskı var üzerinizde?
Hayatın cilveleri sizi bazı zamanlarda ciddiyete götürüyor. Aslında ben neşeli ve çok matrak bir adamım. Ölüme giderken bile gülmeyi tercih ederim ama bulunduğum konum itibarıyla şimdi daha ciddi gözüküyor olabilirim. Soyunma odasında espri yaparım, güleriz, eğleniriz. Ama her dakika güldüğünüz zaman insanlar sizin açığınızı kovalıyor.

Sivas 37 kişinin öldüğü Madımak olayı ile de hatırlanıyor. Sivasspor’un başarısı bu imajın düzeltilmesine yardımcı oldu mu?
O olay kentte hiçbir şekilde, hiçbir platformda konuşulmuyor. Halk unuttu. Bu yaşanan olaylar Sivas’taki güzel insanların dışında gelişmiş. Olayın kendilerine mal edilmesine acayip derece üzülmüş bir halkla karşılaştım altı yıl önce buraya geldiğimde. Hiçbir şekilde kendilerini anlatamıyorlardı. Sivasspor’un başarısı ile birlikte bütün Türkiye Sivas halkının yiğitliğini, mertliğini, misafirperverliğini gördü.

“Atın üzerinde adeta dans ediyorum”
kullanBursa’da bir at çifliğiniz var. Ne zaman başladı bu merakınız?
Yıllar önce başladı. Eşim, kızım ve ben at binmeyi çok seviyoruz. Çiftlikle eşim ilgileniyor. 30 atımız var. Engelli çocukların at binmesini sağlamak için çalışıyoruz şimdilerde. Dört-beş aya kadar inşallah bunu gerçekleştireceğiz.

Sivas’ta da at biniyor musunuz?
Evet. At insana güven veriyor. Üzerinde adeta dans ediyorum. Tarif edilmez bir duygu. Maç öncesinde stres atmama yardımcı olan bir spor. Beni her türlü sıkıntıdan uzaklaştırıyor.

12 yaşındaki kızınızı bazı maçlara getiriyorsunuz. Ona yeterince vakit ayırabiliyor musunuz yoksa bu konuda vicdan azabı duyacak kadar az mı görüşüyorsunuz?
Ne yazık ki az görüşüyoruz. Çok fazla evime gidemiyorum, ona vakit ayıramıyorum. O yüzden kızımı olabildiğince çok maça götürüyorum.
O da benimle aynı heyacanı yaşıyor.

“Savaş sırasında tüm takım Balili’ye 10 numara davrandı”

Pini Balili, Fransız Le Monde gazetesine yaptığı açıklamada takım arkadaşı İbrahim Dağaşan’ın saha ortasına Filistin bayrağı dikmesini, yüreğine saplanan bir ok gibi algıladığını söyledi. Bu olaydan ve bu açıklamadan sonra iki takım arkadaşı arasında bir kavga ya da kırgınlık yaşandı mı?
Fransızcadan Türkçeye çeviri yaparken bir yanlışlık doğmuş olmalı çünkü Balili öyle bir laf etmedi. Ya da bu haberi yapanın yorumu olabilir, Balili’nin değil. Balili bu savaşın bir an önce bitmesi yönünde beyanatlarda bulunan bir kardeşimizdir. İbrahim’in de en yakın takım arkadaşıdır, aynı odada kalırlar. Bu olayı Balili hiç problem etmedi. Çünkü İbrahim zaten savaşın bitmesi, kardeşliğin başlaması için o bayrağı diktiğini söyledi. Ben de İbrahim’e kızmadım. Bir art niyeti yoktu, barış mesajı vermek için yaptı.

Bu bayrak dikme olayından önce mi başladı oda arkadaşlıkları?
Evet çok önce. Takımda Fransızcayı en iyi bilen İbrahim’dir. Yabancılar onunla takılırlar, onunla muhabbet ederler.

Takım arkadaşları Filistin-İsrail çatışmaları sırasında Balili’ye ne kadar destek oldu?
Hepsi 10 numara davrandı. Zaten tersinin olma şansı yok, benim her sözüm hükümdür onlar için. Balili yaptıklarıyla herkesin sevgilisi oldu. Şehitler verdiğimizde Türk bayrağı taşıdı, Türk arkadaşlarıyla hep iyi anlaştı.

Balili Türk vatandaşı oluyormuş. Atakan ismini seçmiş. Kim buldu bu ismi?
Müracaatımızı yaptık. İki ay zarfında büyük ihtimalle Türk vatandaşı olacak. Atak olduğu için bu ismi bulduk. Uygun’u da bana sevgisinden ötürü seçti. Balili benim evladım gibidir. Hatta belki düğününde nikah şahidi olacağım.

Bu yaz mı evleniyor?
Mayıs’ta İsrail’de düğünümüz var. İnşallah biz de onunla gideceğiz. Orada onu hamama sokacağız. Geline kına gecesi yapacağız. Hem kendi adetlerine hem Türk adetlerine uygun bir düğün olacak.

“Futbolcumun uyurken yorganınının açılıp açılmadığını bilirim”

Futbolcuların özel hayatlarına, beslenmelerine, psikolojilerine, kısaca her şeylerine müdahale ediyorsunuz. Onlara babalık, abilik yapıyorsunuz. Ne dereceye kadar onların hayatlarının içindesiniz?
Yediklerine, içtiklerine, gezdiklerine, tozduklarına her şeye karışıyorum. Futbolcumun uyurken yorganınının açılıp açılmadığına kadar bilirim. Yatırım yapmak isteyenlere mutlaka yol gösteririm. Araba alırken veya satarken de akıl veririm. Hatta ailelerindeki sorunları çözmek için de bana danışırlar. Onların problemlerini halletmek kendi sorunlarımı çözmekten daha çok keyif veriyor bana.

“Maça çıkarken uğurlu kolyemi takarım”

Boynunuzdaki kolye dikkatimi çekti.
Nasreddin Hoca eşeğe ters binmiş gidiyor işte. Bu, bir koleksiyonun parçası. O koleksiyona itiraz edildi ve toplatıldı. Ben geri vermedim kolyemi, hâlâ takıyorum. Kolye takmayı çok severim. Atlı bir kolyem vardı, hiç çıkarmazdım ama idmanda kaybettim. Ayet-el Kürsi ile adımın soyadımın yazdığı uğurlu bir kolyem vardır. Maça çıkarken onu takarım.

[emreakbulut58]

inş türk watandaşı olur hem sivas için hemde türk milli takımız içinde çok iyi olur