Cevap: Kurtuluş Reçetesi
Çoğumuz olaya kendimizi kaptırdığımız için (doğal olarak) aşırı duygusal şeyler yazıp söylüyoruz. Aslında hangi takımların düşeceği inanmaya, birliğe beraberliğe, bilmemneye göre belirlenmiyor.
Çıkıyorsun oynuyorsun.
Yenersen 3 puan yazıyorlar.
Yenişemezsen 1 puan yazıyorlar.
Yenilirsen bir şey yazmıyorlar.
34. haftanın sonunda en az toplayan 3 takımı düşürüyorlar.
Yani hesap kitap bu kadar basit, kaçırdığımız 3 puanların yarısını bile almış olsak şu an düşmeyle müşmeyle zerre kadar alakamız kalmamış olurdu. Şu anda matematiksel olarak ihtimalimiz devam ettiği için, kaçıp giden şanslarımız henüz tükenemiş sayılıyor. Ya onları da aynı şekilde heba edip düşeceğiz, ya da (artık nasıl olacaksa) bir sezon boyunca "çolak" gezen futbolcularımızın şutları (ki eğer şut çekerlerse) gol olacak ve zar zor ligde kalacağız.
Boşa heyecan yapıyoruz kendimize, ne yönetim, ne futbolcular, kimsenin bizim kadar umrunda değil.
Çok basit bişey düşünün, mesela Tanase olun. Rumensiniz, son birkaç yıldır Çin'deydiniz, şimdi de ortalama bir ülke olan Türkiye'de hayatınızda ilk defa duyduğunuz bir şehrin futbol takımındasınız. Takım düşüyor. Size ne ki bunda n Allah aşkına?
Bunu Tanase'yi kötülemek için yazdığım anlaşılmasın, profesyonel futbolcular bu adamlar. Bu adamlar para aldıkları için Sivasspor logolu forma giyiyorlar, biz ise özellikle son senelerde bize sürekli dert sıkıntı yaratmasına rağmen bu takımı takip ediyoruz.
Biz bu takımı takip etmeye ve sevmeye mecburuz, onlar değil.
|