Sivasspor, Hacettepe önünde sadece üç puan kazanmadı...
Bu galibiyetle, iki haftalık bir aradan sonra lige dönüş yaptı...
Bu galibiyetle, bugün oynayacak olan Beşiktaş'ı gerilime attı...
Bu galibiyetle, Şampiyonlar Ligi'ne gidebilme yolunda önemli bir avantaj yarattı...
Aslında ilk yarı, Sivasspor'un son haftalardaki kötü maçlarının adeta devamıydı...
Bilica ile Tum'u bir kenara koyun, kimi ararsanız, yoktu...
Mehmet Yıldız, Musa, Abdurrahman, Sezer...
Çoğu maçta olduğu gibi, ligin ilk yarısındaki performanslarının çok uzağında kaldılar...
Hele Mehmet Yıldız...
Lafı uzatmaya gerek yok...
Mehmet Yıldız, Sivasspor'u buralara getiren adam...
Ama son maçlarda o kadar kötü oynuyor ki...
Bülent Hoca'nın bu performansı ile Mehmet Yıldız'ı oynatması için deli olması lazım...
Belli ki, Hoca'nın vefa duyguları ağır basıyor...
Olsun... Günümüzde vefalı olmak, çoktan unutulan bu duyguyu yaşamak da önemli...
Zaman zaman bedelini ağır biçimde ödemiş olsanız bile...
Neyse ikrinci yarıda hareketli Kamanan oyuna girince, Sivasspor'un hücum gücü de değişti...
Hızlandı, hırslandı, renklendi...
Kamanan ilk golün başlangıcında pozisyonu yoktan var etti, işin ilginç yanı, sağ ayağıyla adım atmakta bile zorlanan ünlü solak Murat Erdoğan nefis bir vuruşla golü buldu...
Sivassporlular, kırmızı kartta ve penaltıda hakeme kızabilirler...
Ancak Bilica'nın müdahalesinin 'kaleciye pas' diye yorumlanacağını da düşünmek gerekmez mi?
Bu nedenle topa vurmak yerine, tutmayı tercih eden ve bunun sonucu önce frikiğe, sonra kırmızı kart ve penaltıya neden olan kaleci Petkoviç'e de kızsınlar...
Lafın arasında kaynamasın...
Bu Bilica normal bir oyuncu değil...
Havada var, yerde var, kademede var, top çalmada var, şut atmada var, en önemlisi maçın her dakikasında var...
Bilica'nın doksan dakikasını, Sivasspor'un ikinci kırkbeş dakikasını zevkle izledik...
Sivas, kalan iki hafta için Bilica'ya ayak uydurmalı ve bu işi doksan dakikaya çıkarmalı...