ZEKİ ÇOL
Havuzdan çıkan devrim
Futbolda bir değişim sürecini yaşıyoruz. Rekabet her geçen sezon biraz daha artıyor. Bu da ilginin, heyecanın, ligin marka değerinin artmasını beraberinde getiriyor. Bu değişimin gerisinde yatan en önemli olgu, hiç kuşku yok ki büyükler dışında kalan takımların yayın gelirlerinden aldıkları paylarla geçmişle kıyaslanamayacak ölçüde ekonomilerini güçlendirmeleri.
Somut örneklerle bu gelişmeleri anlatmaya çalışayım... 2004-2005 sezonunda, ligi 5. sırada bitiren Gençlerbirliği'nin, havuzdan aldığı pay 6,068 milyon liraydı. Ligi son sırada bitiren A.Sebatspor'un aldığı pay ise 3,253 milyon lira.
2005-2006 sezonundan itibaren uygulanmaya başlayan ve performansı da ödüllendiren sistem, bu gelirlerin çok ciddi bir oranda artmasını sağladı. Söz gelimi, o sezon ligi en son sırada bitiren Diyarbakırspor, havuzdan 5,241 milyon lira pay aldı. İlk 6'ya giren takımların ekstra pay alarak ödüllendirildikleri bu sistemde, 3 sezon öncesi ligi 5. sırada bitiren Gençlerbirliği'nin aldığı paydan 435 bin lira fazlasını, geçen sezonun lig sonuncusu Kasımpaşa kazanmıştı.
Şimdilerde durum daha da farklı. Söz gelimi, küme düşmesi kesinleşen Hacettepe'nin şu anki puan performanslarıyla alacağı pay bile 7,092 milyon lira.
Bunları özellikle belirtiyorum, çünkü gelir dağılımında büyükler dışındaki kulüplerin ekonomik anlamda güçlenmelerini sağlayan sistem, özellikle de son iki sezonda meyvelerini vermeye başladı.
Bugün ligin zirvesinde oturan ve şampiyonluğa en yakın takım olarak duran Sivasspor, mesela bu gelişme sonrası oluşan ürünlerin başında yer aldı.
Evet Sivasspor çok iyi yönetildi. Teknik kadroda, oyuncu kadrosunda istikrarı sağladı. Transferde, kulüpleşme sürecinde örnek alınması gereken doğruları yaptı. Ancak Sivasspor, bu doğruları yaparken, en önemli itici güç olarak da havuz gelirlerinden gelen parayı kullandı.
Bir örnekle de bu süreci anlatalım....
Ligdeki ilk sezonunda 8. olup havuzdan 6,2 milyon lira alan Sivasspor, bu rakamı 2. sezonunda 6,9 milyona çıkardı. Geçen sezon ilk büyük hamleyi yaptı, payı 11,8 milyona yükseldi. Paranın son derece akıllıca kullanılması sonrasında, daha çok yakın bir geçmişte otobüs alacak parayı bile bulmakta zorlanan Sivasspor'un bu sezon itibarıyla ulaştığı nokta, neredeyse başlangıç dönemindeki payı 3'e katlaması oldu.
Peki bu nasıl gerçekleşti? Onu da anlatayım...
Sezon başında Sivas her kulüp gibi havuzdan 4,321 milyon lira katılım payı aldı. Her galibiyete 326, beraberliğe 163 bin lira puan performansı bedeli verilen ligde, şu ana dek hak ettiği para 7,009 milyona ulaştı. Sivasspor şampiyon olursa 6,450, ligi 2. sırada bitirirse 5,150 milyon sıralama ödülü alacak. Şampiyon olunduğunda kasasına yayın gelirlerinden girecek pay, neresinden bakarsanız bakın 19 milyonu bulacak.
Bunun anlamı şu; Sivasspor, eğer bu yönetim anlayışını değiştirmeyip, istikrarı koruyarak yoluna devam ederse ligin, lafta değil gerçekte 5. büyüğü olarak önümüzdeki sezonlara da damgasını vurmaya devam edecek. Şampiyonluk bu aşamada, yalnızca diğer takımlara örnek olmak, önder olmak, onların hevesini artırmak, hedefini büyütmek anlamında değil, geleceğini şekillendirmek ve kalıcı başarılarla anılmak adına da Sivasspor adına çok önemli.
Bunu bir başka örnekle pekiştireyim.
Sivasspor şampiyon olduğu takdirde, Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılacak. Ayakbastı parası olarak 3 milyon Euro alacak. Oynadığı her maç için kasasına 400 bin Euro girecek. Hiç puan alamasa dahi, 2,4 milyon Euro'yu daha kasasına koyacak. Türkiye'den ikinci takımın gruplara katılamaması halinde, ticarî paylardan Türkiye'ye düşen yaklaşık 9 milyon Euro daha Sivasspor'un kasasına girecek. İkinci takımın katılımı halinde, bu rakam 2'ye bölünecek.
Düşünebiliyor musunuz? Sivasspor şampiyon olursa, yalnızca Şampiyonlar Ligi'nden alacağı pay, 10 ile 15 milyon Euro arasında değişecek. Bu ne mi demek?
Hiç yorum yapmaya gerek yok. Sivasspor'un yıllık harcamalarının toplamı 10 milyon Euro olduğu düşünülürse, çok şey demek. Ya da giderek daha güçlenen, şampiyonluk yarışlarında daha uzun solukla rol üstlenen, rol model olarak sisteme ve benzer konumdaki takımlara lokomotiflik yapan bir Sivasspor demek.
Bu arada 2,5 milyon lirayı bulacak İddaa gelirlerini de bu hesabın içerisine kattığımızda, Sivasspor'un şampiyonlukla taçlanacak sezondaki girdisinin 20 milyon Euro'yu aşacağını da belirtmemde yarar var.
Evet, bu alkışlanacak, bu gıptayla anılan, bu Türkiye'deki futbolun geleceğini değiştirmeye ve en azından şampiyonluk yarışlarında çoklu rekabeti pekiştirecek görkemli başarı, kuşkusuz Sivasspor'un oluşturduğu kendine özgü modelin ürünü. Ama, önemli ölçüde de havuz gelirlerinin paylaşımında yapılan değişikliğin ürünü.
Evet, Türkiye'de futbol farklı bir sürece girdi. Rekabet doruklarda geziyor. Son üç haftaya girdiğimizde, Şampiyonlar Ligi için 3, Hacettepe ve Kocaelispor'un akıbetini yaşamamak için 7 takım mücadele veriyor. 3 takım UEFA Kupası'na katılmayı hedefliyor. Sadece 5 takımın hedefi kalmadı.
Geçen sezon 60 puanın üzerinde 4 takım vardı. Şimdi 60 puana ulaşan tek takım var. Geçen sezon liderle 16. takım arasındaki puan farkı 38'di. Şimdi 27'ye indi. İlk 4 sıradaki takımların puan toplamı geçen sezon 259'du. Bu rakam, bu sezon 227'ye geriledi. Son 2 sezon kıyaslamasını yaptığımızda iç saha galibiyetleri 132'den 128'e geldi. Dış saha galibiyetleri 64'ten 74'e yükseldi.
Demem o ki, yukarısıyla aşağısı arasında makas daraldı. Haa kalite bu sezon da semtimize uğramadı. O başka bir yazı konusu.
Lakin, çoğunluğun "kalitesiz" yaftasını yapıştırıp dudak bükmesine karşın, bu lig öyle bir kabuk değişikliğine girdi ki... Hele de Sivasspor şampiyonluğu kazanırsa... Bu, futbolumuzda yeni bir dönemin başlangıcı olacak ve göreceksiniz, büyüklerin sultasından kurtulacak olan futbol, bu ülkede nasıl da ezberleri bozup, farklı hedeflere doğru yol alacak.
z.col@zaman.com.tr
07 Mayıs 2009, Perşembe