Alıntı:
Şah İsmail, Yavuz Sultan selim Han'a bir sandık dolusu mücevherat gönderir hediye olarak. Yavuz Selim şaşkındır Şah İsmail'in bu nezaketi karşısında... Fakat Yavuz'un şaşkınlığı uzun sürmeyecektir. Sandık açılıp içindeki mücevherler tek tek sandıktan boşalınca ortalığı iğrenç bir koku kaplamıştır. Şah İsmail aklınca Yavuza hakaret edip alaya almak için mücevher dolu sandığın tabanını insan dıçkısı ile doldurmuştur.
Yavuz Selim öfkelidir. Ancak bu edepsizliğe öyle bir cevap vermelidir ki Şah bir dahasına haddini aşmasın. Hemen Vezirlerine bu konuda düşünmeleri için buyruk verir. Ama yine ne yapılacağını kendisi bulmuştur.
Şah'a bir kutu misler gibi gül kokan lokum gönderir. Elçimiz ilk evvela Şah'ın vezirlerinden başlar lokumu ikram etmeye, en son Şah'a ikram eder tabi bu arada Şah meraklanmıştır nasıl bir sürpriz ile karşılaşacağını beklemektedir. Kutuda kalan son lukumu alırken kutunun dibindeki kağıt ilişir gözüne... Lokumuağzına attıktan sonra kağıdı açar ve okur, kağıtta Yavuz Selim Han'ın şu notu vardır:
İSMAİL HERKES YEDİĞİNDEN İKRAM EDER!
|
GS seyircisinin, GS futbolcularının İstanbuldaki maçta sergiledikleri tavır ve SivasSpor futbolcu ve taraftarının ve hatta Sivaslıların Sivas ta onlara gösterdikleri insanlık, bana bu hikayeyi hatırlatı.
Belki pek çoğunuz bir alaka kuramayacak ama, benim aklıma birden bu tarihi olay geliverdi.
Herkes içindeki insanlık miktarı kadar muhatabına mukabele eder. Ne yapsınlar şimdi GS'lılar ve GS'lı futbolcular, kendilerinde olmayanı sergileyemezler ya.
Alışmışlar yıllarca haybeden maç kazanıp şampiyon olmaya.
Averaja kalan şampiyonluk yarışının son haftasında kendilerine yetecek kadar gol atıp şampiyon olmaya.....
Şimdi karşılarına satın alamayacakları bir camia ve kitle çıktı.
Edepsizlikleri, hırçınlıkları bu yüzen...
İçlerindeki irini artık dışarı vuruyorlar...
Herkes içindekini dışarı aksettirdi son üç günde...
GS'lıların içindeki çirkefi de gördü bu millet, Sivaslıların içindeki cevheri de...