Destan böyle yazılır
31 hafta zirveden inmediler... 38 yıllık hasrete son verdiler. Sivasspor Teknik Direktörü İsmail Kartal’ın da dediği gibi...
Bir başarı öyküsü bu... Bir zamanların hırçın futbolcusu, şimdilerin gözde teknik direktörü İsmail Kartal ve Sivasspor’un hikayesi... Sivas’a gitmeden önce yine konuşmuştuk Kartal’la... İnançlıydı ve başarıya açtı. Anadolu yollarındaki ilk önemli denemesinde, taraflı - tarafsız herkesin alkışını topladı... Uzun bir yoldu çıktığı ve sonunda hayaline ulaştı. Kartal, 38 yıllık hasreti, toplam maliyeti 2.5 trilyon liralık bir takımla nasıl dindirdiklerini FANATİK’e anlattı.
* Önce sezon başından başlayalım. Sivas’a giderken düşünceleriniz nelerdi?
- Sezon başında Başkanımız Mecnun Otyakmaz, şampiyonluğa oynamak istediklerini ve takımın başına beni getirmeyi düşündüklerini söyledi. Ben de futbolculuk ve teknik direktörlük hayatımda Perreira, Lazaroni, Bariç, Löw, Daum gibi dünyanın en büyük hocalarıyla çalıştım. Fenerbahçe alt yapısında da yıllarca görev yaptım. Aldığım eğitim, yabancı oyunculardan gördüklerim ve kendi bildiklerimle önemli bir birikime sahip olduğumu düşünüyordum. Ve Sivasspor benim için büyük bir fırsattı. Önemli bir imtihana çıkıyorduk. Şimdi bu yolda başarılı olmak beni gerçekten çok mutlu etti.
* Giderken, Sivas’ı hiç tanımıyordunuz. Nelerle karşılaştınız?
- Karşıma gelir seviyesi düşük, ancak takımlarına inanılmaz derecede önem veren bir halk vardı. Zaten başkanımız da bize sürekli olarak destek oldu. Hedef şampiyonluktu. Öncelikli amacımız bu anlayışı kafalara yerleştirmek oldu. Daha profesyonel bir altyapı oluşturmamız gerekiyordu. İlk etapta bunu oluşturduk. Daha sonra güvendiğimiz, tanıdığımız oyuncuları takıma aldık. Çok iyi çalıştık ve çıktık yola.
* Profesyonel bir ortam oluşturmak istedik dediniz. O hava yok muydu kulüpte?
- O anlamda değil. Başarı için bazı önemli noktalar vardır. Bunlardan biri de disiplindir. Sivas’a gittiğimde sahanın bakımından, masörüne, malzemecesinden, aşçısına, gece bekçisine kadar herşeyle ilgilendim. Bunu Sivasspor için yaptım. Bir disiplin oluşturmamız gerekiyordu, ancak bu cezayla uygulanacak bir olgu değil. Biz bunu sevgi ve saygıyla gerçekleştirdik. Oyuncumun iyi şartlara sahip olması benim için herşeyden önemlidir. Çünkü onlar bu takımı başarıya götürür. Takımın en güzel ortamda çalışmasını sağlamak istediğim için, daha profesyonel bir ortam yaratmak istediğimi söyledim.
* Peki neler yaşadınız geride kalan 31 haftada.
- Sezon başında aldığımız liderliği, bu haftaya kadar sürdürdük. Bu gerçekten anlatılamaz bir duygu. Arkamızda inanılmaz bir taraftar kitlesi vardı. Deplasmanlarda bile tribünlerde taraftarımız oluyordu. Bir insanın arkasında destek olması gerçekten çok önemli. Biz bunu hissettik. O insanları mutlu etmek bizim omuzlarımıza binmiş bir yüktü. Ve bunu geçen hafta Antalya’da üzerimizden attık. Herşeyin en güzelini yaşadık 31 hafta boyunca. Sivas’ta kötü günlerimiz de oldu. Mağlup olduğu zaman, bir antrenörün nelerle karşılaşabileceğini de gördüm. Biz bu başarıya giderken, kendi adıma çıkardığım dersler de oldu. Bazı şeyler yaşamadan öğrenilmiyor. Sivas bana da çok şey kattı.
* Geriye 3 hafta kaldı. Ne yapacaksınız? ‘Nasıl olsa Süper Lig’e çıktık, gerisi önemli değil’ gibi bir hava var mı?
- Kesinlikle hayır. Mesela Antalya maçından sonra ben İstanbul’a gelecektim. Oyuncularıma ailelerini görmeleri için izin verdim. Hava alanına gittiler, ama bir baktım ki, geri dönmüşler. “Hocam biz sana söz verdik. Bu sezonu şampiyon tamamlayacağız” deyip, otobüsle Sivas’a döndüler. Ben bu çocuklar için herşeyi yaparım. İşte bizim başarımızdaki en önemli faktör de bu. Birbirimize olan sevgimiz, saygımız ve inancımız...
* Son haftalarda bir düşüş yaşandı. Bunun sebebi neydi?
- En önemli neden takımdaki kilit oyuncuların 2-2.5 ay gibi uzun süre sakat olmalarıydı. Yerlerine oynayanlar da ellerinden gelenin en iyisin yaptılar. Kaybettiğimiz maçlarda bile çok iyi futbol oynadık. 31 hafta lider kalmak ve o baskıyı kaldırmak da kolay değil. Benim oyuncularım bunun üstesinden geldiler. Tüm olumsuzluklara rağmen, çıktılar aslanlar gibi mücadelelerini verdiler. Tabii ki, uzun yarışta inişler - çıkışlar olabilir. Ama sonuç ortada; Sivasspor Süper Lig’de.
* Başarıdaki en büyük pay kimde?
- Yakaladığımız bu başarıdaki en büyük pay futbolcularımdadır. Öyle zor şartlarda mücadele ettiler ki, onların hakkını kimse ödeyemez. Başkanımızın, yönetim kurulumuzun, taraftarımızın ve bize histem eden kulüp personelinin de katkıları küçümsenemez. Bu başarıda biz sadece aracı olduk. Bize her türlü kolaylık yapıldı, ben ve teknik heyetim de deneyimimizi takıma yansıttık. Bu başarıdaki pay sahiplerini sıralarsak, ben kendimi en sona koyarım.
* Peki İsmail Kartal bundan sonra ne yapacak? Hayalleri, hedefleri neler?
- Sivas’ta başkanımız Mecnun Otyakmaz ve yönetim kurulu kalmamı istiyor. Ama ben iddialı ve hırslı bir insanım. Ancak, Süper Lig’de başarılı olabilecek bir takım oluşturulursa kalabirilim. Sezon sonuna kadar takımın başında olacağım.
Hedeflerime gelince... Fenerbahçe ve Milli takım gibi bir hedef koymadım kendime. Zaman doldurmak için antrenörlük yapmam. Başarılı olibelceğim bir ortam nerde varsa, oraya giderim. Bu Fenerbahçe de, Bursaspor da, Antalya da, Edirnespor da olur. İlle de bir yerde çalışacağım diye bir şey yok. Günü kurtarmak için çalışanlardan değilim ben. Arif olan anlar!
* Şimdiden transfer teklifleri başlamıştır sanırım.
- Birkaç yerden teklif geldi. Ama ben Sivasspor’un teknik direktörüyüm ve takım halinde yakaladığımız bir başarı var. Öncelikle bu mutluluğu yaşamak istiyorum. Gerçekten çok yorucu bir sezon geçirdim. Herşey sezon sonunda belli olacak. Ama önceliğimde her zaman Sivasspor olacak.
İSMAİL HOCAM TÜM SİVAS SİZE MİNNETTARDIR VERDİKLERİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.....METİNNNNNN.... ..
Fanatik gazetesinden alınmıştır...
|
Ağaç Şeklinde
