Orijinalini görmek için tıklayınız : Serbest Kürsü


Sayfa : 1 2 3 [4] 5 6 7

FurkaN
19.02.2008, 23:47
Bence o kitap okumaktan ziyade kütüphaneye gidenler onlarda daha çok ders çalışmaya gidenler oluyor... (bknz; İl Halk Kütüphanesi)

mor
19.02.2008, 23:49
Maşallah Maşallah.. :) :)

kurtay58
19.02.2008, 23:50
İnternet kullanımı az olduğundandır.

Del Piero
20.02.2008, 13:51
Şimdi bu konuda kimsenin fikri yokmu anlamadım gitti :mad:

SenSetik
21.02.2008, 19:21
Hamit Altıntop, Galatasaray'ın UEFA Kupası'nda yarın Almanya'da Bayer Leverkusen ile 0-0'ın rövanşında yapacağı maçla ilgili olarak, "Ben ilk maçı izleyemedim, ama Galatasaray'ın üstün olduğunu duydum. İyi pozisyonları varmış, ama golü bulamamışlar. İnşallah, bunun acısını ikinci maçta görmezler. Bayer Leverkusen kendi sahasında çok iyi futbol oynuyor. Ancak Galatasaray da kaliteli bir takım, iyi futbolcuları var. Bence başarabilirler, maçın 1-1 biteceğine inanıyorum ve Galatasaray tur atlayacak" şeklinde konuştu.

manyak tahmin !!!!

58 EFENDİ 34
21.02.2008, 19:29
. . .

Avrupa'da Gladio temelli yapılanmanın üzerine gidilerek gizli örgütlerin "temizlendiği" buna karşılık Türkiye'de üstelik bir Susurluk süreci yaşanmasına rağmen aynı hayati adımın atılamadığından yıllardır söz eder dururuz…

NATO'ya üye olduktan bir yıl sonra Özel Harp Dairesi'nin kurulduğu Türkiye'nin diğer üye ülkelerden daha da derinde bir farkı vardı!

ABD, Türkiye'yi yıllarca hep "stratejik müttefik" olarak tanımladı, değil mi?

Washington'ın "stratejik müttefiki" Ankara'da demokratik süreçlerle iktidar olmuş hükümetlerden ziyade bütün kurumların üzerinde olan (asker dahil) Gizli İktidar-Derin Devlet yapılanmasıydı!

Bu yapı, 1944'ten beri ABD'ye bağlı/bağımlı olarak hüküm sürdü: Şu cümleye dikkat ediniz, sadece ÖHD'yi değil Türkiye'yi perde arkasından yönetti!

1 Mart tezkeresinin reddinden itibaren (2003) bu Amerikancı Gizli Mekanizma çok ciddi güç kaybına uğradı; 2006'nın 15 Mayıs'ında da lağvedildi!

Son bir buçuk yıldır Türkiye'nin ABD'den kopmuş sahici devleti "Yeni Ankara" söz konusu Gizli İktidar kalıntılarını deşifre ediyor…

Susurluk'un örtbas edilmesinin (veya Veli Küçük'e dokunulmayışının) ana nedeni o dönemde Gizli İktidar'ın hala egemen olmasıyla ilgiliydi…

Artık Gizli İktidar hakimiyetini kaybetti: Bundan dolayıdır ki, 28 Şubat'ın ve Susurluk'un uzantısı Ergenekon çetesi un ufak ediliyor!

Tamer Korkmaz

Zaten bu ülkeye ne olduysa Natoya girdikten sonra oldu.

gardasin.58
21.02.2008, 21:29
ÖNYARGI



Kaba , saba,soluk,yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift,Boston treninden indikten sonra utangaç bir tavırla rektörle görüşmek için üniversiteye gittiler.
Rektör’ün bürosundan içeri girer girmez , sekreter masasından fırlayarak önlerini kesti…Öyle ya ,bunlar gibi ne olduğu belirsiz taşralıların Harward gibi bir üniversitede ne işleri olabilirdi.
Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi. İşte bu imkansızdı.
Rektörün o gün onlarla ayıracak saniyesi yoktu.Yaşlı kadın,çekingen bir tavırla:
‘’Bekleriz’’diye mırıldandı.
Sekreter:
‘’Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gidecekler’’ diye düşündü ve sesini çıkarmadan masasına döndü.
Saatler geçti ,yaşlı çift pes etmedi.Sonunda sekreter,dayanamayarak yerinden kalktı.
‘’Sadece birkaç dakika görüşseniz,yoksa gidecekleri yok’’ diyerek rektörü ikna etmeye çalıştı.Anlaşılan çare yoktu…
Genç rektör,isteksiz bir biçimde kapıyı açtı. Sekreterin anlattığı tablo içini bulandırmıştı.Zaten taşralılardan ,kaba saba köylülerden nefret ederdi.Onun gibi bir adamın ofisine gelmeye cesaret etmek, olacak şey miydi bu!Suratı asılmış,sinirleri gerilmişti.
Yaşlı kadın hemen söze başladı.Harward ‘da okuyan oğullarını bir yıl önce bir kazada kaybetmişlerdi.Oğulları,burada öyle mutlu olmuştu ki;onun anısına okul sınırları içinde bir yere,bir anıt dikmek istiyorlardı.Rektör ,bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi.
‘’Eğer’’ dedi sert bir sesle ,’’Biz Harward’da okuyan ve sonra ölen herkes için bir anıt dikecek olsak ,burası mezarlığa döner…
‘’Hayır,hayır’’diyerek haykırdı yaşlı kadın. ‘’Anıt değil…Belki ,Harward’a bir bina yaptırabiliriz.’’
Rektör ,yıpranmış giysilere nefret dolu bir bakış fırlatarak:
‘’Bina mı?’’ diyerek tekrarladı.’’Siz bir binanın kaça mal olduğunu biliyor musunuz?Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan fazla çıktı.
Tartışmayı noktaladığını düşünüyordu. Artık bu ihtiyar bunaklardan kurtulabilirdi.Yaşlı kadın,sessizce kocasına dönerek:
‘’Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki,biz niçin kendi üniversitemizi kurmuyoruz ,o halde…’’
Rektör ‘ün yüzü karmakarışıktı…Yaşlı adam başıyla onayladı. Bay ve bayan leland Stanford dışarı çıktılar. Doğu California’ya , Palo Alto’ya geldiler. Ve Harward ‘ın artık umursamadığı oğulları için onun adına ebediyen yaşatacak üniversiteyi kurdular.
Amerika ‘nın en önemli üniversitelerinden birisi STANFORD’u.

ne alak bu yazı diimi anlıyana çok alaka yani beli bir yere gelen kişiler, birlikler, kulüpler hep en büyük biziz derler karşısındakini hor görürler bizler onlardan olmayalım diye güzel bir öyküydü ve paylaşmak stediğim için buraya yazdım
saygılar
Ellerine saglik gardas cok guzel ama tabi anlayana sivsinek saz anlamayana
davul zurna az.

nuri_58
22.02.2008, 18:12
Buzul kafe Sivas'ta faliyette ...
Soğuğa sormuşlar 'Nerelisin?' diye. O da demiş ki 'Erzurum'da doğdum, Sivas'ta da yaşıyorum' İşte Sivas'ta etkili olan kar yağışı sonrası esnaf bakın ne yaptı..

21.02.2008 23:17


Sivas'ta cumartesi gününden itibaren aralıklarla devam eden kar, hayatı olumsuz etkilerken bir grup esnaf da dükkanlarının önünde biriken karı eğlenceye dönüştürdü.
Soğuk nedeniyle vatandaşların alışverişe çıkamadığını belirten Subaşı Hanı esnafı, boş vakitlerini kardan ev yaparak değerlendirdi. Esnaflar, "Buzul Cafe" ismini verdikleri tek odalı kardan evin içinde çay içip sohbet ederek vakit geçiriyor.

Yurdun büyük bölümünde etkili olan kar yağışı, ulaşım ve eğitim başta olmak üzere sosyal hayatı olumsuz yönde etkiledi. Sivas'ta ise Subaşı Hanı esnafı Eskimo evi yaparak olumsuzluğu eğlenceye çevirdi.

Temizlik amacıyla dükkan önü ve çatılarda biriken karları hanın ortasına biriktiren esnaflar, boş vakitlerini bu iş için harcadı.



Soğuk nedeniyle vatandaşların alışverişe çıkamaması nedeniyle boş kaldıklarını ifade eden Hüseyin Derviş kardan ev içinde arkadaşlarıyla oturup çay içtiklerini söyledi.

Derviş, işyerlerine gelen arkadaşlarını da mağara evde ağırladıklarını ifade etti. Kardan evi görenler ise şaşkınlığını gizleyemiyor. Bazı meraklı vatandaşlar, içeri girip kardan ev hakkında bilgi aldıktan sonra hatıra fotoğrafı çektiriyor

nuri_58
22.02.2008, 18:13
Spor
Hedefler büyük, azim son vites
UEFA Kupası'na katılmak istediklerini ifade eden Yerlikaya, Sivas spor’un UEFA Kupası'nda mücadele etmesinin, bir Avrupa kulübünün kente gelmesinin şehrin çehresini değiştireceğini belirtti.

22.02.2008 07:38



''UEFA Kupası'na katılmayı çok istiyoruz. Bu hedef doğrultusunda en iyi şekilde maçlarımıza hazırlanıyoruz'' dedi.

Kalan maçlardan en iyi sonuçlarla ayrılarak UEFA Kupası'na gitmeyi hedeflediklerini belirten Yerlikaya, ''Kötü bir fikstürümüz var. Bu haftalarda küme düşme potasındaki, çıkış arayan takımlarla deplasmanda oynuyoruz. Son haftalarda ise şampiyonluk mücadelesi veren, ligin güçlü ekipleri ile oynayacağız. Bu maçlardan başarılı sonuçlar alarak hedefimize ulaşmaya çalışacağız'' dedi.

nuri_58
22.02.2008, 18:15
yeni haberler bekliyoruz...:D...

mor
22.02.2008, 21:49
ŞAMPİYON SİVASSPOR İÇİN DURMAK YOK YOLA DEVAM

biyolog4
22.02.2008, 22:21
ellerine sağlık........................ ............

mor
22.02.2008, 23:05
Forumda teşekkür butonu vardı bir süre önce, teşekkür sayılarıda yazıyordu. Bir baktım gitmiş hepsi. o kadar emek ne oldu? Niye kaldırıldı, bu konuda açıklama yaparsanız sevinirim yönetici arkadaşlarım.

ofgurleyuk78
22.02.2008, 23:31
Bu gün Kuzey Irak'a karadan girdik. Allah mehmetçiğimize güç versin. o pkk piçlerine de en büyük acıyı versin. Çanağımızdan dün yal yiyen Celal Talabani'nin de canını alsın. Aslan Mehmed'im TÜRK ulusunun duası seninle.

kurtay58
22.02.2008, 23:41
Bu karda kışta, hayatlarını hiçe sayarcasına, vatanın birliği ve bütünlüğü için, Kuzey Irakta bulunan Mehmetçiklere ve komutanlarına saygılarımı yolluyorum. ALLAH onları korusun, zaferle ülkemize dönmelerini nasip etsin. Şehit olanlara ALLAH'tan rahmet diliyorum. Herkesin başı sağolsun. Dualarımız sizinle.

Rallim58
24.02.2008, 00:36
Az önce Kümbet tarafından akraba ziyaretinden geldim. Olay giderken gerçekleşti. Aracımı, Sivas caddelerimizin buz olması nedeniyle otoparktan çıkarmadım ve ziyarete halk otobüsüyle gittik. Saat 19.00 gibi durakta Şirinevler,Tuzlugöl,Yumurtatep e halk otobüsünü bekliyoruz.Saat 19.25 gibi aynı zamanda plaka numarası olan 104 sayılı halk otobüsü geldi. Otobüse her binen yolcu tepkisini "Bu bölgenin otobüsü kaç dakikada bir geliyor" şeklinde gösterdi. Yarım saati geçen süredir bekliyoruz şeklindeki tepkiye ise, Genç şoför (25-30 yaşlarında) asabi şekilde beklemek istemiyorsanız taksiye binersiniz gibi tavırlarını şiddetle kınıyorum ve Belediye Başkanı Sami Aydın beye sesleniyorum;
1- Ben bu bölgeye ilk kez halk otobüsüyle gittim ancak tüm yolcular bu bölgede devamlı bu problemi yaşadıklarını söylüyor.
2- Kentkart düzeni halk otobüscülerini keyfiyete soktu. Herkes nizami servis saatlerine çıkmadığı bu olayla netlik kazandı. Ayrıca bir önceki servis nizami seferine gitmeyip iki sefere tek otobüs gibi olunca otobüs tıklım tıklımdı (yaklaşık 60-70 kişi).
Yani 23.02.2008 de saat 19.15 gibi meydan camii yakınındaki durakta hangi otobüs gelmesi lazımsa, o otobüse varsa uygulamanızda ceza verilmeli. Genel bir şikayet olarak algılanılıp vatandaşı rahatlatmanızı diliyorum

104 sayılı halk otobüsü şoförünün yolcuya tavrı çok çirkindi inanın ben eşim ve çocuklarımın yanında utandım. Bir daha halk otobüsüne binmemeye gayret gösterecem

Bahattin
24.02.2008, 00:38
bole seyler yazip aglatmayin beni

Bahattin
24.02.2008, 00:44
--------------------------------------------------------------------------------

Az önce Kümbet tarafından akraba ziyaretinden geldim. Olay giderken gerçekleşti. Aracımı, Sivas caddelerimizin buz olması nedeniyle otoparktan çıkarmadım ve ziyarete halk otobüsüyle gittik. Saat 19.00 gibi durakta Şirinevler,Tuzlugöl,Yumurtatep e halk otobüsünü bekliyoruz.Saat 19.25 gibi aynı zamanda plaka numarası olan 104 sayılı halk otobüsü geldi. Otobüse her binen yolcu tepkisini "Bu bölgenin otobüsü kaç dakikada bir geliyor" şeklinde gösterdi. Yarım saati geçen süredir bekliyoruz şeklindeki tepkiye ise, Genç şoför (25-30 yaşlarında) asabi şekilde beklemek istemiyorsanız taksiye binersiniz gibi tavırlarını şiddetle kınıyorum ve Belediye Başkanı Sami Aydın beye sesleniyorum;
1- Ben bu bölgeye ilk kez halk otobüsüyle gittim ancak tüm yolcular bu bölgede devamlı bu problemi yaşadıklarını söylüyor.
2- Kentkart düzeni halk otobüscülerini keyfiyete soktu. Herkes nizami servis saatlerine çıkmadığı bu olayla netlik kazandı. Ayrıca bir önceki servis nizami seferine gitmeyip iki sefere tek otobüs gibi olunca otobüs tıklım tıklımdı (yaklaşık 60-70 kişi).
Yani 23.02.2008 de saat 19.15 gibi meydan camii yakınındaki durakta hangi otobüs gelmesi lazımsa, o otobüse varsa uygulamanızda ceza verilmeli. Genel bir şikayet olarak algılanılıp vatandaşı rahatlatmanızı diliyorum

104 sayılı halk otobüsü şoförünün yolcuya tavrı çok çirkindi inanın ben eşim ve çocuklarımın yanında utandım. Bir daha halk otobüsüne binmemeye gayret gösterecem



otobus soforlerimizden daha sag duyulu olmaya cagriyorum aksi halde bu arkadaslardanda anlayisli olmalari gerek belki kar nedeniyle gecikmistir onlarida anlamak gerekir

talha58
24.02.2008, 00:47
104 sayılı halk otobüsü şoförünün yolcuya tavrı çok çirkindi inanın ben eşim ve çocuklarımın yanında utandım. Bir daha halk otobüsüne binmemeye gayret gösterecem

Konuyla ilgili müsait bir zamanda görüşmemiz mümkün mü acaba ? Hem halkımız için hem de şehrimiz için konuyla ilgili yardımcı olmaya çalışacağım.

albina58
24.02.2008, 02:33
23.02.2008 tarihinde,SKY TURK tv,de ayrıkı sorularda,konuk olarak katılan,değerli hemşerimiz,ABDÜLLATİF ŞENER'i dinledim.Ülkemin içinde bulunduğu durumu,siyasal gelişmeleri,kıbrıs meselesi gibi konularda cesurca cevaplar verdi.Bir kez daha gurur ile izlemenin zevkini yaşarken,bir yandanda 2002 yılı ülkem gerçeginde genelkurmaydan,anayasa mahkemesine,yarğıtay-danıştay gibi kurumlardan anamuhalefet partilere varıncaya kadar her kesimin ortak cumhurbaşkanı adayı iken,bir galataport ihalesinde kendi geleceği pahasına ''Ben buraya imza atamam,sonra türk halkıma bu imzanın hesabını veremem'' diyerek suça ortak olmayışı,karşılığında partiden dışlanmasına gelinene kadar,bir film şeridi gibi gözümün önünden akdı.
Bir kez daha bir yargıya vardım ki,bugün alınan bir kararın veya atılan bir imzanın,bir kaç yıl sonra muhasebesi yapılıp ahkam kesilebilir.
Tüm bunlardan dolayıdır ki,son beş yılllık sürecin muhabeside en azından şimdiden yargılanmalı ve ülkemizin önünde duran karanlık güçlerin bir an evvel sahneden indirilmesi gerek.
Asıl cebren ve zor ile indirilen hemşerimiz ABDÜLLATİF ŞENER gibi şahsiyetlerin,devleti yönetecek makamlarda oturması gerekmektedir.Siyasi yelpazede zıt fikirde olduğum halde bu görüşümü belirtiyor ve hemşericilik duygularından ayrı,ülke sevdam için bunu söylüyorum,inşallah diğer hemşerilerimizde bu fikrime,sabit particilik bağlılıklarından kurtularak,ülke-millet olgusu ışığında bakabilirler.
Günü birlik yaşam ve günü kurtarma düşüncesinden uzak,yarınlarımızı emanet edeceğimiz çocuklarımıza,daha parlak yarınları bırakacak bir ortamın olacağı günler için,tarafsız bir pencereden bakarak karar vermeye davet ediyorum.

myway
24.02.2008, 02:39
23.02.2008 tarihinde,SKY TURK tv,de ayrıkı sorularda,konuk olarak katılan,değerli hemşerimiz,ABDÜLLATİF ŞENER'i dinledim.Ülkemin içinde bulunduğu durumu,siyasal gelişmeleri,kıbrıs meselesi gibi konularda cesurca cevaplar verdi.Bir kez daha gurur ile izlemenin zevkini yaşarken,bir yandanda 2002 yılı ülkem gerçeginde genelkurmaydan,anayasa mahkemesine,yarğıtay-danıştay gibi kurumlardan anamuhalefet partilere varıncaya kadar her kesimin ortak cumhurbaşkanı adayı iken,bir galataport ihalesinde kendi geleceği pahasına ''Ben buraya imza atamam,sonra türk halkıma bu imzanın hesabını veremem'' diyerek suça ortak olmayışı,karşılığında partiden dışlanmasına gelinene kadar,bir film şeridi gibi gözümün önünden akdı.
Bir kez daha bir yargıya vardım ki,bugün alınan bir kararın veya atılan bir imzanın,bir kaç yıl sonra muhasebesi yapılıp ahkam kesilebilir.
Tüm bunlardan dolayıdır ki,son beş yılllık sürecin muhabeside en azından şimdiden yargılanmalı ve ülkemizin önünde duran karanlık güçlerin bir an evvel sahneden indirilmesi gerek.
Asıl cebren ve zor ile indirilen hemşerimiz ABDÜLLATİF ŞENER gibi şahsiyetlerin,devleti yönetecek makamlarda oturması gerekmektedir.Siyasi yelpazede zıt fikirde olduğum halde bu görüşümü belirtiyor ve hemşericilik duygularından ayrı,ülke sevdam için bunu söylüyorum,inşallah diğer hemşerilerimizde bu fikrime,sabit particilik bağlılıklarından kurtularak,ülke-millet olgusu ışığında bakabilirler.
Günü birlik yaşam ve günü kurtarma düşüncesinden uzak,yarınlarımızı emanet edeceğimiz çocuklarımıza,daha parlak yarınları bırakacak bir ortamın olacağı günler için,tarafsız bir pencereden bakarak karar vermeye davet ediyorum.

Boyle bir aydin insan basa gelirse maalesef Turkiye gerceklerinde sonu iyi olmaz uzulerek soyluyorum bunu.. Turkiyenin ilerlemesini hazmedemeyen dost gorunup dusman olanlar isini bitirir..

EyüphanAydın
24.02.2008, 19:24
İyi Günler SivaSpor.Com Kullanıcıları,

Ben Ümraniye Dudullu 75.Yıl Cumhuriyet Lisesine Gidiyorum

Bizim Yarın Oynanacak Yarı Final Okul Takımı Maçi İçin,

23.02.2008 C.Tesi 24.02.2008 Pazar Günleri Şehit Olan

Askerlerimiz İçin Yarınki Yarı Final Gruplara Kalma

Maçina Siyah Bant İle Çıkacağız.

Bu Protestonunda Zannedersem Bu Hafta Oynanacak A Genç Maçimizda

Ve,Amatör Maçların Tamamında Yapılacağına İnanıyorum.

Şehitlerimizi Rahmetle Anıyoruz,Pkk Kınıyoruz.

Kürt-Türk Kardeştir Pkk'lar Kalleştir

ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ
_________$$$$$$$$$$$__________ _________________
______$$$$$$$$$$$$$$$$$_______ _____$_________
____$$$$$$$$__________$$$$____ _____$$$________
__$$$$$$$$____________________ ____$$$$$_______
_$$$$$$$_____________________$ $$$$$$$$$$$$$$__
_$$$$$$$______________________ _$$$$$$$$$$$____
__$$$$$$$$________________$___ __$$$$$$$$$_____
____$$$$$$$$__________$$$$____ _$$$$___$$$$____
_______$$$$$$$$$$$$$$$$$______ $$_________$$___
__________$$$$$$$$$$$$________ _________________
ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ

EyüphanAydın
24.02.2008, 20:26
Aldığım Duyuma Göre Bundan Sonraki Amatör Maçlarda,

Tüm Sahalarda Türk Bayrağı Olucakmış.

Olmayan Sahalara Ceza,Saha Kapatma V.s

Bence Çok Yerinde Bir Kara Tebrik Ederim.

www.istfit.org Amatör Bilgiler Burada Arkadaşlar

Takip Etmek İsteyenler.

|| M e L i H ||
24.02.2008, 20:30
Hem Profesyonel Futbolcular Siyah Bant Takar Derler.Sizlerin Siyah Bant Düşünmeniz Gerçekten Güzel Bir Olay.


Başarılar Dilerim...!

samet yıldız
24.02.2008, 20:38
güzel bir düşünce
eyüphan
bu arada maçda da başarılar

GOSt
24.02.2008, 20:38
tebrikler arkadasım!.. güzel bir düşünce basarılar..

by_hunter
24.02.2008, 20:41
güzel bir davranış şehitlerimizi saygı ile anıyoruz mekanları cennet olsun

TURKUM DOGRUYUM
25.02.2008, 10:50
Kayak için zirveye kangallar çıkardı 25 Şubat 2008


Eraydın AYTEKİN-Gökhan CEYLAN / SİVAS (DHA)




Kar yağışının yeniden kendini gösterdiği Sivas’ta kayakseverler, hafta sonunu fırsat bilerek Yoğunyokuş Kayakevi’ne akın etti.

Yoğunyokuş’a hem kayak yapmak, hem de Çomar, Kibar ve Tosun isimli köpeklerini gezdirmek için gelen Orhan Yalçınkaya, teleski cihazının arızalı olduğunu öğrenince, zirveye ilginç bir yöntemle çıktı. Diğer kayakçılar zirveye çıkamazken Yalçınkaya, kayaklarını ayağına geçirip kendini Kangallarına çektirerek zirveye çıktı. Çomar’ın geçen yılın Türkiye 3’üncüsü olduğuu, Kibar’ın ise İstanbul ve İzmir’de iki birinciliği bulunduğunu söyleyen Orhan Yalçınkaya, "Aslında buraya onları gezdirmeye gelmiştim. Ancak cihaz arızalı köpeklerim çok güçlü olduklarını bir kez daha kantıladılar" diye konuştu.

nuri_58
25.02.2008, 15:27
fanatik gazetesinin haberleri...!
________________________
Yiğido eriyor!
Ligin ilk yarısını 3 büyüklerin önünde lider olarak tamamlayan Sivasspor, ikinci yarının ilk 6 haftasında yaşadığı puan kayıplarının ardından ligde 4. sıraya indi.
25.2.2008




Ligin ilk yarısını 37 puanla lider olarak tamamlayan Sivasspor, ikinci yarıda 3’ü iç sahada, 3’ü ise deplasmanda olmak üzere oynadığı 6 maçta 11 puan toplayabildi. Ligin ilk yarısında bu 6 maçlık periyotta sadece deplasmanda Fenerbahçe’ye yenilip, diğer 5 maçını (1’i hükmen) kazanarak 15 puan toplayan Sivasspor, ikinci yarıdaki ilk 6 maçta bu başarıyı gösteremedi. İkinci yarı 6 maçlık periyotta 3 galibiyet (Trabzonspor, İstanbulBüyükşehir Belediyespor, Gençlerbirliğ OFTAŞ Spor), 2 beraberlik (Gaziantepspor, Çaykur Rizespor), 1 de yenilgi (Fenerbahçe) alan Sivasspor, yaşadığı puan kayıplarının ardından ligde 4. sıraya indi. Ligin 20. haftasında sahasında Fenerbahçe’ye 4-1 yenilerek hem liderlik koltuğunu Galatasaray’a kaptıran, hem de zirve yarışında Galatasaray ve Fenerbahçe’nin gerisine düşen Sivasspor, Gaziantepspor’un ardından dün de sahasında Çaykur Rizespor ile 0-0 berabere kalınca zirve yarışında Beşiktaş’ın da gerisinde kaldı.

Ligde 23. hafta sonunda lider Galatasaray’ın 3, ikinci Fenerbahçe’nin 2, üçüncü Beşiktaş’ın ise 1 puan gerisinde 48 puanla dördüncü sırada yer alan Sivasspor, gelecek hafta deplasmanda Bursaspor ile karşılaşacak.

SAHASINDA İLK BERABERLİĞİNİ ALDI
Çaykur Rizespor ile evinde karşılaşan ve berabere kalan Sivasspor, bu sezon sahasındaki ilk beraberliğini de almış oldu. Bu sezon sahasında İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Gaziantepspor, Gençlerbirliği OFTAŞ Spor, Bursaspor, Vestel Manisaspor, Kasımpaşa, Kayserispor, Denizlispor, Gençlerbirliği ve Trabzonspor’u yenen, sadece Fenerbahçe’ye 4-1 yenilen Sivasspor, bu sezon ki ilk iç saha beraberliğini dün Çaykur Rizespor karşılaşmasında aldı. İç sahada oynadığı 11 maçta da fileleri havalandırma başarısı gösteren Sivasspor, Çaykur Rizespor ile 0-0 berabere kalarak sahasında bu sezon ilk kez taraftarına gol sevinci yaşatamadı.

Sahasında oynadığı 12 maçın 10’unu kazanan, 1’ini kaybeden, 1’inde ise berabere kalan Sivasspor, iç saha puan durumuna göre ligin en başarılı takımı durumunda bulunuyor. Sivasspor, Çaykur Rizespor beraberliği ile bu sezon ki 3. beraberliğini elde etti. Kırmızı-beyazlı ekip, bu sezon deplasmanda Ankaragücü ile 2-2, Gaziantepspor ile de 0-0 berabere kalmıştı.


Kartopu 0-0
Sivas'ta öyle bir kar vardı ki, zemin adeta buz pistiydi. Yiğidolar buna rağmen yüklendi, Rize direndi, maç da başladığı gibi bitti.
25.2.2008




Bembeyaz bir örtüye bürünmüş olan Sivas kutupları andırıyor. Tabiat ana kefen giymiş gibi. Ölümcül bir sessizlik var. Sonsuz ve ıssız bir beyazlık bütün ürkütücülüğüyle insanın önünde uzanıyor. İnsanda boşluk hissi yaratan bir kasvet. Bozkırın ortasında sıkışıp kalan tüm taşra kentlerindeki insanlar gibi Sivaslı’nın da bu kasvetten kurtulması için tek sığınağı futbol. Gelgelelim, iklim şartları 4 Eylül Stadı’nı da teslim almış. Değil top oynamak, yürümek bile mümkün değil. Kara kış, Sivaslı’nın tek eğlencesi olan futbola da ipotek koymuş. Görevliler nafile bir çabayla zemini temizlemeye çalışıyor. Ancak ne mümkün. İnce ince yağan kar, kürünen yerleri kısa zamanda kapatıyor. Bütün bu namüsait şartlara rağmen iki takım futbolcuları da insanüstü bir mücadele örneği veriyor. Buzlu zemin futbolun gerektirdiği hiç bir harekete olanak vermiyor. Futbolcular kendilerini aşmak zorunda kalıyor. Ayakta duramıyorlar. Topa yaptıkları en küçük hamlede kendilerini yerde buluyorlar. İkili mücadeleler, Ardahan’da geleneksel olarak düzenlenen kar güreşini andırıyor.
İnsan üstü mücadele
Fenerbahçe’nin haftayı puansız kapaması nedeniyle iştahı kabaran Sivasspor, can derdindeki rakibine nazaran daha istekli, daha arzulu. Hatta kendilerine galibiyeti getirecek pozisyonları bile buldular. İlk yarıda Mohammed ile Diallo yüzde yüz iki pozisyondan yararlanamadı. Sivasspor’un yoğun baskısı içinde geçen ikinci yarıda ise Rize defansı daha derli topluydu. Ev sahibi ekibe fazla pozisyon vermediler. Bu bölümde Sivas, Mehmet Yıldız’la girdiği tek gol pozisyonundan 71. dakikada faydalanamadı. Uzatma dakikalarının son saniyelerinde kazanılan serbest atışta ise defanstan seken top, gol olmak üzereyken Aytaç, Rize’nin stoperi gibi topu kale çizgisinden çıkarınca, Sivasspor çok önemli üç puandan oluyor, son haftalarda üçer-beşer gol yiyen konuk takım da hayati bir puanla evine dönmenin keyfini yaşıyordu.
Hamit Turhan

Stat: 4 Eylül
Hakemler: Bülent Yıldırım, Hüseyin Fidan, Serkan Çimen
Sivasspor: Akın xx, Abdurrahman xx, Saidi xx, Diallo xx, Sylla xx, Sezer xx (Dk. 85 Aytaç x), İlhan xx, Musa Aydın xx (Dk. 80 Onur x), Cvetkov xx (Dk. 66 Devran xx), Muhammed Ali xx, Mehmet Yıldız xx
Çaykur Rizespor: Özden xx, Suat Usta xx, Kürşat xx, Fahri xx (Dk. 46 Barbosa xx), Mustafa xx, Emrah xx, Gökhan xx, Cumhur xx, Victoria xx, Altan xx (Dk. 90 Mehmet Şen ?), Ribeıro xx (Dk. 68 Dos Santos Anderson
xx)
Sarı kartlar: Dk. 21 Muhammed Ali, Dk. 69 Sylla, Dk. 88 Diallo (Sivasspor), Dk. 45 Ribeıro, Dk. 47 Altan, Dk. 88 Barbosa (Çaykur Rizespor)

Bülent Uygun: Yola devam
Teknik Direktör Bülent Uygun, bu sahada ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını belirterek, “Futbolcu kardeşlerimin verdiği mücadeleden dolayı gurur duyuyorum. Yolumuza kaldığımız yerden devam edeceğiz” dedi.

Arıca: 1 puan sevindirici
Kazanılan 1 puanın kendileri açısından sevindirici olduğunu dile getiren Rizespor Teknik Direktörü Erdoğan Arıca, “Saha ve hava şartları müsait değil. Mücadeleye dayalı bir oyun oldu. İki takım oyuncularını kutlamak gerekir” diye konuştu.

nuri_58
25.02.2008, 15:30
avrupa'dan futbol...!
______________________________ ______
Kupa canavarı VİDEO
Sevilla'da 5 kupa kazanan Ramos'un Tottenham'ı, Chelsea'yi Carling Cup finalinde 2-1 yendi.
25.2.2008




Uzatmada Woodgate attı
İngiltere'de sezonun ilk kupası olan Carling Cup’ın yenilenmiş Wembley Stadı’nda oynanan final maçında Tottenham, güçlü rakibi Chelsea’yi uzatmada 2-1 mağlup etti. Chelsea, Didier Drogba ile öne geçti. Penaltıdan Berbatov skoru eşitledi. Uzatmada Woodgate’in golü Tottenham’a şampiyonluğu getirdi. En son 1999’da kupayı müzesine götüren Tottenham’da, göreve 4 ay önce gelen Sevilla’nın eski teknik direktörü Juande Ramos, kupa geleneğini burada da sürdürdü. Ramos, Sevilla’da geçtiğimiz 2 senede 5 kupa kazanmayı başarmıştı.

Tugay’sız Blackburn galip
Ramos, İspanyol ekibi Sevilla’nın başında 2006-2007 yılları arasında 2 UEFA Kupası, Avrupa Süper Kupa, İspanya Kral Kupası ve İspanya Süper Kupası’nı havaya kaldırmıştı. Geçtiğimiz sezon Arsenal’i 2-1 yenerek şampiyon olan Chelsea ise unvanını korumayı başaramadı. Ve Tottenham, Carling Cup’ta 9 yıl sonra 4. kez mutlu sona ulaştı. İngiltere Premier Ligi’nde ise temsilcimiz Tugay Kerimoğlu’nun yedek beklediği maçta Blackburn Rovers, Bolton’u sahasında 4-1 mağlup etti. Aston Villa ise deplasmanda Reading’i 2-1 yendi.


Tottenham-Chelsea karşılaşmasının golleri...

http://fanatik.ekolay.net/Fanatik/Default.aspx?aType=Detail&catid=90&articleID=101568

nuri_58
25.02.2008, 15:31
Milan 90'da güldü!
San Siro'da Palermo'yu konuk eden Milan yenik duruma düştüğü maçta tecrübeli golcüsü Filippo Inzaghi'nin 90. dakika golüyle kazandı.
25.2.2008




San Siro'da Palermo'yu konuk eden Milan yenik duruma düştüğü maçta tecrübeli golcüsü Filippo Inzaghi'nin 90. dakika golüyle kazandı. Rossoneri'nin diğer golünüyse Massimo Ambrosini kaydetti. Serie A'da 24. hafta San Siro'da oynanan AC Milan-Palermo maçıyla noktalandı. Karşılaşmada Antonio Giannocarro düdük çaldı. Marco Bresciano'nun 9. dakikada kaydettiği golle yenik duruma düşen ev sahibi Milan 24. dakikada Massimo Ambrosini'yle beraberliği yakaladı ve ilk yarı 1-1 sona erdi. Tecrübeli golcü Filippo Inzaghi ev sahibine 90'da galibiyeti getiren isimdi.

nuri_58
25.02.2008, 15:31
'Taylor'a futbolu yasaklayın'
Arsenal´in, Birmingham´la 2-2 berabere kaldığı maçın 3. dakikasında ev sahibinden Martin Taylor´ın sert müdahalesi sonucu Eduardo´nun ayağı 3 yerinden kırıldı.
25.2.2008




Arsenal’in menaceri Arsene Wenger, “Taylor’ın futbol oynaması yasaklanmalı. Bu korkunç bir tekme” dedi. Kırmızı kart gören Taylor’ın hocası Alex McLeish ise Eduardo’nun ona göre daha hızlı olmasından dolayı bunun yaşandığını belirtti. EURO 2008’de Hırvatistan formasını giyemeyecek olan ve ameliyat edilen Brezilya doğumlu 24 yaşındaki Eduardo’nun, futbola dönmesinin zor olduğu öğrenildi.

nuri_58
25.02.2008, 15:32
Blacburn 4 köşe!
İngiltere Premier Ligi´nde ise temsilcimiz Tugay Kerimoğlu´nun yedek beklediği maçta Blackburn Rovers, Bolton´u sahasında 4-1 mağlup etti.
25.2.2008




İngiltere Premier Lig 27.hafta mücadelesinde Blacburn evinde Bolton'u 4-1 mağlup etti. Tugay Kerimoğlu'nun yedek soyunduğu mücadelede Blacburn'e galibiyeti getiren gollerin ikisi penaltıdan McCarthy, Bentley ve Pederson atarken, konuk ekibin tek golü David Bentley'den geldi. Bu galibiyetle Blacburn puanını 42'ye yükseltirken, Bolton 25 puanda kaldı.

EyüphanAydın
25.02.2008, 18:48
Bugun Oynanan Yarı Final Gruplara Kalma Maçinda,

Kartal Liselerinden Bir Takımı 4-0 Yenerek

İstanbulda En İyi 16 Takım Arasına Girdik.

Gruplara Kaldık.

Çarşamba Günü Maçimiz Var:)

Buraq58
25.02.2008, 19:40
Tebrikler Güzel Bir Fikir.!
Başarılar Eyüpanabi.!:)

samet yıldız
25.02.2008, 20:39
Bugun Oynanan Yarı Final Gruplara Kalma Maçinda,

Kartal Liselerinden Bir Takımı 4-0 Yenerek

İstanbulda En İyi 16 Takım Arasına Girdik.

Gruplara Kaldık.

Çarşamba Günü Maçimiz Var:)

eyüphan maç nasıldı
kim gol attı
anlat biraz yaa

sivas_kangallı
25.02.2008, 20:58
bizde öyle yapmayı düşünüyoruz........tbrkler eyüphan:)

Dağcı
26.02.2008, 17:19
Öncelikle şehit olan kardeşlerime Cenab-ı Allahtan rahmet, kederli ailelerine sabır tememni ediyorum.

Mart ayında planlanan bir operasyondu bu herekat. Ülkemiz tüm planları alt üst ederek kış şartlarının en ağır geçtiği bir dönemde büyük bir operasyona başladı.

Dünyanın onayı, Arap dünyasının kabulü, Avrupa Birliği'nin zımnen desteği, ABD ve İsrail'in işbirliği ile olağandışı şartlar altında başarılı bir kara harekatı sürdürülüyor.

Bu bir başlangıç. Acaba ABD'nin boşalttığı bölgelere doğru bir açılım mı göstereceğiz? Peki Ermeni terör örgütünden sonra acaba karşımıza ne çıkacak merak ediyorum?

ABD Senato heyetinin, Adalet Bakanı'nın, Savunma Bakanı'nın ve en önemlisi de Başkan Yardımcısı Cheney'nin Türkiye'yi arka arkaya ziyaret sebepleri sadece PKK mı? yoksa daha başka şeyler mi var? Aklıma takılıyor.

Askerlerimiz K.Irak'ta yaklaşık 25-50 km derinlikteki bölgeyi kontrol altına alarak güneye ilerliyorlar. Kandil Dağının etrafındaki stratejik noktalar ele geçirilmiş durumda.

Olayların hep arka planına bakmamız lazım. İnşallah bu durum bizim açımızdan hayırlı gelişmelere vesile olur. Daha önce de söylediğimiz gibi ermeni terör örgütünün tasviye planı başladı.

S1vasLee
26.02.2008, 18:29
bugun savasın 2. gunu
odamda oturmus dusunuyordum bırden ıcerı savas komutanı gırdı efendım savası kazandık ıyı dedım
o gece ordu gerı cekıldı merkeze geldı yorulmuslardı cadırlarına cekıldıler halk sevınıyor ve partı vermısler eglenıyordular
ogece zafer boruları hıc susmadı
sabah savasa gıdıyorduk kazanamıyacagımız bır savasa gınede surduk atlarımızı dusmana ansızın vurduk kahpelerı
cetın bır savas oldu
ertesı gun zaferle eve donuyorduk kımse karsılamadı ıcerı gırdıgımızde o goruntu anamızı bacımızı dedemızı colugumu cocugumuzu sallandırmıs kahpe dusman hemde bız yokken
o gorundu artık kınle savasacaktık yola koyulduk aynısını onlara yaptık eve donduk ama
Sızı kapıda bekleyen bırılerıne gorememek nasıl bır duygudur bılırmısınız?

tugcin
26.02.2008, 20:22
Çitaları Kangallar kurtarıyor...

Türkiye'nin dünyaca ünlü köpek türü SİVAS KANGALLARI, Afrika'da nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan çitaların kurtarıcısı oldu..

Afrika'nın güneybatısında soyu tehlikeye giren dünyanın en hızlı koşabilen canlıları olan çitaları korumak üzere fon kuran Dr. Laurie Marker, Namibya'daki çiftliklere 200 Sivas Kangalı yerleştirerek, çiftçilerin çitaları öldürmesinin önüne geçti.

Dr. Merker, Anadolu'da 6 bin yıldır koyunları kurtlardan koruyan Sivas Kangallarının, şimdi de Namibya'daki çiftlikleri koruma altına alarak sağladığı büyük yararı, ''İnsanlarınızın, bu harika, zeki ve sevgi dolu canlıların dünyanın başka yerlerindeki canlıları yok olmaktan kurtardıklarını bilmelerini istiyorum'' sözleriyle değerlendirdi.

TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi'nin Haziran sayısında yer alan habere göre, ''gösterişli kedi'' çitalar, Afrika ve Güney Asya'da özgürce av peşinde koşabilirken, bugün sadece Afrika'nın bazı bölgelerinde ve kısıtlı da olsa İran'ın güneyinde yaşam mücadelesi veriyor.

Çiftliklerin giderek sayılarının artması sonucu çiftlik sahipleri,çiftlik hayvanları için tehdit oluşturmasa bile çitaları öldürerek bu hayvanların soyunun tükenmesine neden oluyor.

Amerikalı araştırmacı Veteriner Dr. Laurie Merker, çitaların en yaygın olarak yaşadığı bölgelerden birisi olan Afrika'nın güneybatısındaki Namibya'da Çita Koruma Fonu'nu kurdu ve çitaların yokolma nedenleri ile yok olmalarını önleme yöntemlerini araştırmaya başladı.

Çitalar üzerine araştırma projesi için 1970'li yıllarda Namibya'yagiden Merker, soyu hızla yok olmaya başlayan çitaları korumak üzere çiftlik sahipleriyle görüşerek çitaların ölmesine ve aynı zamanda çiftlik hayvanlarının zarar görmesine engel olacak bir yöntem bulmak üzere kolları sıvadıklarını belirtti.

KANGALLARIN KORUMA BİLİNCİ İLGİ ODAĞI

Başta çiftlik sahiplerinin çitalarla sorununu, neden bu hayvanlarıöldürdüklerini ve çitaların çiftlik hayvanı kaybına yol açıp açmadığını anlamaya çalıştıklarını anlatan Merker, uzun bir dönem değişik çoban köpeği türlerini ayrıntılı olarak incelediğini ifade etti.

Merker, Anadolu'da yaklaşık 6 bin yıldır çoban köpeği olarak kullanılan Kangalların sürülerle uzun mesafeler katettiklerini, birlikte oldukları hayvanlara hızla bağlanarak onları koruma güdüsüylehareket ettiklerini keşfettiğini kaydetti.

Bunun üzerine, Çita Koruma Fonu'na ait çiftlikte yetiştirdikleri kangal köpeklerini, çiftlik hayvanlarını çitalar ve başka yırtıcı hayvanlardan gelecek tehditlerden korumak üzere bölgedeki çiftliklere verdiklerini belirten Merker, şu ana kadar çiftliklere 200 köpek yerleştirdiklerini ve çiftçilerin çiftlik hayvanı kaybında yaklaşık yüzde 80 oranında bir azalma olduğunu bildirdiklerini ifade etti.

'ELİMİZDE UZUN BİR LİSTE VAR'

Çitaların kangalların havlamasından korkarak kaçtığını, böylece hem çiftlik hayvanlarının korunduğunu hem de çitaların öldürülmekten kurtulduğunu dile getiren Dr. Merker, şunları kaydetti:

''Bugün Namibya çiftçilerinin çoğu, çiftlik hayvanlarının güvenliğini kangalların yardımıyla sağlıyor. Köpeklerin çiftçilere o kadar büyük yararı oldu ki neredeyse hiç keçi ya da koyun kaybı yaşamıyorlar. Köpeklerin gerçekten çok iyi koruyucular olduklarının farkına varıyorlar. Programın başarısından dolayı elimizde programa katılmak isteyenlerden oluşan uzun bir liste var. Kangallarınızın olağanüstü katkısını vurgulamak istiyorum. İnsanlarınızın, bu harika, zeki ve sevgi dolu canlıların dünyanın başka yerlerindeki canlıları yok olmaktan kurtardıklarını bilmelerini istiyorum.''

Dr. Laurie Marker, çitaları korumak üzere Kenya, Botswana, Zimbabwe ve Güney Afrika'da programlar geliştirilmesine yardımcı olduklarını, Cezayir ve İran'da çitalar için çalıştıklarını, kangalların çoban köpekleri olarak buralarda da kullanılmasının yollarını araştırdıklarını bildirdi.


Ancak sorun şu ki: Henüz SİVAS KANGALLARI, gerek Güney Afrika'da gerekse de dünyanın herhangi bir yerinde "Türk Çoban Köpeği" adıyla bilinmekte ve anılmaktadır. Ne yazık ki "KANGAL KÖPEĞİ" ismi tescil edilmediği için yurtdışında köpeğimizin adı "Turkish Anatolian Shepherd" yani "Türk Çoban Köpeği" olarak bilinmektedir. Bu konudaki çalışmalar ne durumda, neler yapılıyor açıkçası çok fazla bilgim yok ancak bu isim konusunun bir hayli önemli olduğunu düşünüyorum.

belalı_yiğido58
26.02.2008, 20:30
bizim simgemiz kangal........kangalın üstüne köpek tanımam bu dünyada....

RECEP_YÜKSEL
26.02.2008, 20:36
Kötü karakterli bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş ve "Arkadaşlarınla tartşıp kavga ettiğin zaman, her seferinde bu tahta perdeye bir çivi çak" demiş.

Genç, birinci gün thta perdeye otuz yedi adet çivi çakmış.
Sonraki haftalarda kendini kontrol etmeye çalışmış ve geçen her gün daha az çivi çakmış. Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasının gidip söylemiş. Bası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş. Gence, "Bugüden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdeden bir çivi sök çıkar" demiş

Günler geçmiş... Bir gün gelmiş ki her çivi çıkarılmış. Babası ona, "Aferin iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak! Gördüğün gibi çok delik var. Artık geçmişteki gibi güzel olmayacak" demiş


Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği zaman kötü kelimler söylenir. Her kötü kelime kalplerde bir yara (delik) açar.
Arkadaşınız sizi affettiğini söyleyebilir, ancak açılan delik kalacak (kapanmayacaktır)tır.

bu bir öyküdür beğenip okuduğum ve sizlerle paylaşmak için buraya yazdım.

Abdullah DuMaN
27.02.2008, 09:40
İbrahim Toraman’a acayip teklifler!..

BEŞİKTAŞ’ın başarılı defans oyuncusu İbrahim Toraman, son zamanlarda ilginç teklifler almaya başladı. Ancak bunlar transfer teklifleri değil. Birçok ünlü firma, milli oyuncunun reklamlarında oynaması için çok önemli paraları önüne koyduğu öğrenildi.

TURKUM DOGRUYUM
27.02.2008, 10:30
Borç gırtlakta!
Kulüplerin vergi borçları açıklandı. Galatasaray, G.Antep, Bursa, ve Denizli borç batağında!

27.02.2008 09:54

Antep’e yurt dışı yasağı

Kulüplerin, devlete olan vergi borçları açıklandı... Toplam 37 milyon 761 bin 959 YTL’lik borç ile Galatasaray, listenin zirvesinde yer alırken, Sarı-Kırmızılı takımın nasıl bir batak içinde olduğu da gözler önüne serildi... Galatasaray’ın ardından en kötü kötü durumda olan kulüp ise Gaziantepspor olarak göze çarpıyor. Toplamda 4 milyon 451 bin 984 YTL vergi borcu bulunan Güneydoğu ekibinde, bu bedelin ödenmemesi nedeniyle yönetim kurulunda yer alan isimlere yurt dışına çıkma yasağı konduğu ifade edildi.

10 kulübün borcu yok

Gaziantep'ten sonra durumu kötü olan bir diğer takım da Bursaspor... Yeşil-Beyazlılar’ın, toplam vergi borcu ise 3 milyon 921 bin 842 YTL... Açıklanan listeye göre Denizlispor’un 2 milyon 921 bin 842 YTL, Konyaspor’un ise 1 milyon 266 bin 354 YTL borcu bulunuyor... Bu kulüpleri sırasıyla Kayserispor, Beşiktaş ve Gençlerbirliği izliyor... Ankaraspor, İstanbul Belediye, Çaykur Rize, Fenerbahçe, Gençlerbirliği Oftaş, Kasımpaşa, Ankaragücü, "SİVASSPOR", Trabzonspor ve Manisa’nın ise vergi borcu bulunmuyor.


yukarıdaki tablodanda anlasılacağı üzre"Sivassporumuz"onurlu mücadelesini her branşta sürdürmekte,ne kadar övünsek azdır.

"SİVASSPORLU OL ÖVÜN"diger kulüplerden birinden ol Dövün...

özgühertaş
27.02.2008, 11:28
.

"SİVASSPORLU OL ÖVÜN"diger kulüplerden birinden ol Dövün...

ÇOK GÜZEL ÖZETLEMİŞSİN

Abdullah DuMaN
27.02.2008, 11:35
EWET ZÜĞÜRTÜZ AMA BORÇ SUZ ZÜĞÜRTÜZ..... :D :D:)

falcon58
27.02.2008, 11:57
COK GUZEL BİR SOZ...ALEMDEKİ TEK KRAL:SİVASSPOR

tanju_58
27.02.2008, 12:05
bu türk takımları nasıl bukadar borç yapıo anlamış değilim.takımlar doğru yönetilmediği için bukadar olur ancak.bu yüzden avrupada bi iş yapılamıyor.
helal olsun bizim yönetimede.takım nasıl yönetilir öğrenilsin...

SenSetik
27.02.2008, 12:28
başkanın ve yönetim kurulunun akıllıca hareket etmesi, ayağını yorganına göre uzatması sayesinde bu durmdayız.
diğer kulüplerin başkanları ise kendilerini başarılı gösterebilmek adına kulüplerinin geleceğini ipotek altına almışlardır...

başkanımıza ve yönetimimize bu konuda ne kadar teşekkür etsek azdır...

EyüphanAydın
27.02.2008, 13:47
Farkımız Tarzımı Vergi Borcumuzun Olmaması :)

Gerçekten Bir Kulüp Vergi Borcunu Ne Kadar Geciktirse O

Kadar Miktarı Artıp,Ödemelerdede Sorun Yaşanıyor.

Sivasımızın Borcunun Olmaması Gerçekten Çok İyi Bir Netice.

EyüphanAydın
27.02.2008, 14:26
75.Yıl Cumhuriyet Lisesi-1 Ümraniye Lisesi-0

Gruplarda İlk Maç 75.Yıl Cumhuriyet Lisesi-Ümraniye Lisesi İleydi.

Tanıdıklarım Bize 75.YIl Cumhuriyet Lisesine Şans Vermezken,

Ümraniye Lisesi Çok İyi Takım Dediler.

Aslında Her İki Takımda Birbirlerini Çok İyi Tanıyor.

İkiside Ümraniyenin Okulu.

Hazırlık Maçinda 2-1 Yenilmemize Rağmen Penaltı Kaçırıp

Yenilmemize Rağmen Ümraniye Lisesini 27.02.2008 Çarşamba Günü

Yani Bugun Darma Duman Ettik.

Her İki Takımda Maça Konrollü Başladı.

Biz İlk Yarı Çok Üstün Oynayıp 2.Yarı Golü Bulup Maçi Kontrol

Altımıza Alcaktık Ve Öylede Oldu.

Ümraniye Lisesi 3 Sene Önce Türkiye Şampiyona Gitmişti.

Bizde Bunu Yapıp Önümüzdeki Maçlara Bakıcağız.

TURKUM DOGRUYUM
27.02.2008, 14:57
.

"SİVASSPORLU OL ÖVÜN"diger kulüplerden birinden ol Dövün...

ÇOK GÜZEL ÖZETLEMİŞSİN



Gözüm gardaş,en güzel memleketin en güzel takımına çok güzel özet yakışırdı,bende naçizane o özeti yapmaya gayret ettim,senin yazını okuduktan sonrada aklıma "SİVASSPORLU OL ÖVÜN"diger kulüplerden birinden ol Dövün... diye bir pankat yaptırıp bjk maçına SİVASA gelip statımıza asmak geldi,nasip olurda yaparım İNŞALLAH...

58 memo
27.02.2008, 16:28
Sivassporumuzun borcunun olmaması çok güzel bir haber
Başkanımız Mecnun Otyakmazı güzel yönetimlerinden dolayı teşekkür ederiz..

biyolog4
27.02.2008, 16:32
Başkanımız Mecnun Otyakmaza ve yönetim kurulu üyelerine teşekkürler.

yigidomustafa58
27.02.2008, 20:19
vayyyyyyyyy borçlara bak ama borç yiğidin kamçısıdır ama bizim borcumuz yok Allahtan.

GLoBe-Y-Gençlik
01.03.2008, 11:16
İlginç tarzıyla popüler olan Hayko Cepkin Sivas’a bir konser vermek için geliyor. Biletleri satışa çıkan konsere büyük ilgi olduğu belirtilirken bilet fiyatlarının 20 YTL olduğu ifade edildi.
2005 yılında “Sakin olmam lazım” adlı albümü ile çıkış yapan Ermeni asıllı sanatçı yaptığı alternatif müzik ile Türkiye’de popülerliğini artırdı. Sivas’ta da çok sayıda hayranı olan Hayko Cepkin’in bir konser vermek için Sivas’a geleceği ifade edilirken konserin Cumhuriyet Üniversitesi’nde gerçekleştirileceği öğrenildi. Kendi tabiriyle “türü bozuk bir tarz” diye adlandırdığı müzikle hayranlarına seslenen Cepkin, 24 Mart tarihinde Cumhuriyet Üniversitesi’nde Sivaslılar’ın karşısına çıkacak. Konser biletlerinin satışa çıktığını belirten yetkililer biletlerin tükenmek üzere olduğunu ve özellikle gençlerin yoğun ilgi gösterdiğini ifade ettiler. 24 Mart’ta Sivaslılar ile buluşacak olan Hayko Cepkin’in konserinin bilet fiyatlarının ise 20 YTL olduğu bildirildi..

ceza_tolga_rep
01.03.2008, 11:18
ben sivasta ne konsere giderm ne müzik dinlemye ede bi mekana?her yer zibidilerle doluyor ve kesin kavga çıkıyor......

izmirliyiğido35
01.03.2008, 12:12
Sizde Birinin Hayatında Bir Fark Oluşturun

http://www.guzelsozlersoyle.com/wp-content/aglamanoolur.jpg

Okulun ilk gününde 5.nci sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu imkansızdı, çünkü ön sırada oturduğu
yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı.Bayan Mediha bir yıl önce Mustafa yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öylebir noktaya geldi ki, bayan Mediha onun kağıtlarını büyük bir kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (x ) yapmaktan ve kağıdın üstüne büyük " 1 " (en düşük derece) koymaktan zevk alır oldu. Bayan Mediha nın okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu ve Mustafa nın kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karşılaştı.

Mustafa nın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
"Mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor ve çok terbiyeli. Onun etrafta olması çok eğlenceli "

İkinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
"Mustafa mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor, ama annesinin ölümcül bir hastalığı olduğu için sıkıntı içinde ve evde ki yaşamı mücadele içinde geçiyor."

Üçüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
"Mustafa nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Mustafa elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, ama babası ona ilgi göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evde ki yaşamı yakında onu etkileyecek. "

Mustafa nın dördüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
"Mustafa içine kapanık ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor. Çok fazla arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor.
"Bunları okuyunca, Bayan Mediha problemi kavradı ve kendinden utandı.Öğrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kağıtlara sarılmış hediyeleri getirdiğinde bile çok kötü hissediyordu. Mustafa nın hediyesini alıncaya kadar bu böyle devam etti.Mustafa nın hediyesi bir marketten aldığı kalın, kahverengi ambalaj kağıdı ile beceriksizce sarılmıştı. Bayan Mediha onu diğer hediyelerin ortasında açmaktan acı duydu. Bayan Mediha pakette taşlarından bazıları düşmüş yapma elmas taşlı bir bilezik ve çeyreği dolu olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. Ama o bileziğin ne kadar güzel olduğunu haykırdığında çocukların gülmesi kesildi. Bileziği taktı ve parfümü bileklerine sürdü.
Mustafa, o gün okuldan sonra öğretmenine şunu söylemek için kaldı." Öğretmenim bugün aynı annem gibi kokuyordunuz.
"Çocuklar gittikten sonra, bayan Mediha en az bir saat ağladı. O günde sonra, okuma, yazma ve aritmetik öğretmeyi bıraktı.
Bunun yerine, çocukları eğitmeye başladı. Bayan Mediha, Mustafa ya özel ilgi gösterdi. Onunla çalışırken, zihni canlanmaya başlıyor görünüyordu. Onu daha fazla teşvik ettikçe, daha hızlı karşılık veriyordu. Yılın sonuna kadar Mustafa sınıfta ki en zeki çocuklardan biri oldu ve tüm çocukları aynı derecede sevdiğini
söylemesine rağmen, Mustafa onun gözdelerinden biri idi.

Bir sene sonra, Bayan Mediha kapısının altında Mustafa dan bir not buldu,ona hala tüm yaşamında sahip olduğu en iyi öğretmen olduğunu söylüyordu.

Altı yıl sonra Mustafa dan bir not daha aldı. Liseyi bitirdiğini, sınıfında üçüncü olduğunu ve onun hala hayatındaki en iyi öğretmen olduğunu yazmıştı.

Bundan dört yıl sonra, bazı zamanlar zor geçmesine rağmen okulda kaldığını, sebatla çalışmaya devam ettiğini ve yakında kolejden en yüksek derece ile mezun olacağını yazan başka bir mektup aldı. Yine Bayan Mediha nın tüm yaşamında ki en iyi ve ne favori öğretmen olduğunu yazmıştı.

Sonra dört yıl daha geçti ve başka bir mektup geldi. Bu kez fakülte diplomasını aldıktan sonra, biraz daha ilerlemeye karar verdiğini açıklıyordu. Mektup onun hala karşılaştığı en iyi ve en favori öğretmen olduğunu açıklıyordu.

Ama şimdi ismi biraz daha uzundu.
Mektup söyle imzalanmıştı ;
Prof. Dr. Mustafa Yılmaz ( Tıp Doktoru)

Öykü burada bitmiyor. Görüyorsunuz, ortaya çıkan başka bir mektup var.Mustafa bir kızla tanıştığını ve onunla evleneceğini söylüyordu. Babasının birkaç hafta önce vefat ettiğini açıklıyordu ve evlenme töreninde Bayan Mediha nın damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu. Şüphesiz Bayan Mediha bunu kabul etti. Ve tahmin edin ne oldu ?
Taşları düşmüş olan o bileziği taktı. Dahası, Mustafa nın annesinin süründüğü parfümden sürdü.Birbirlerini kucakladılar ve Dr. Mustafa, Bayan Mediha nın kulağına şöyle fısıldadı ;
"Bana inandığınız için teşekkür ederim, öğretmenim.Bana önemli olduğumu hissettirdiğiniz ve bir fark meydana getirebileceğ imi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim"
Bayan Mediha, gözlerinde yaslarla fısıldadı, şöyle dedi,"Mustafa, yanlış şeylere sahiptim. Bir fark meydana getirebileceğ imi bana öğreten sensin. Seninle tanışıncaya dek, nasıl öğreteceğimi bilmiyordum".

Sizde Birinin Hayatında Bir Fark Oluşturun.


tüylerimin dike diken oldu bunlardan ders almamız gerekir
saygılar

abircan
04.03.2008, 08:26
İnşallah yiğido 34. haftanın sonunda 34 ün takımlarının tepesine balyoz gibi oturacak, işte gerçek anadolu devriminin harekatının kod adı 34 de 34 tepesine
inanırsak olacak, her hafta her gole 5058 e sms mesajlarımızı yollayalım, lisanslı ürünlerimizi alalım her hafta en az 15 bine oynayan takımı yaratırsak 34 te 34 ün tepesindeyiz
hayal değil mucize 10 hafta sonra gerçekleşecek

Abdullah DuMaN
04.03.2008, 08:38
İNŞALLAH DEDİĞİN GİBİ OLUR......................

YiğidoGençlik
04.03.2008, 09:39
İnşallah yiğido 34. haftanın sonunda 34 ün takımlarının tepesine balyoz gibi oturacak, işte gerçek anadolu devriminin harekatının kod adı 34 de 34 tepesine
inanırsak olacak, her hafta her gole 5058 e sms mesajlarımızı yollayalım, lisanslı ürünlerimizi alalım her hafta en az 15 bine oynayan takımı yaratırsak 34 te 34 ün tepesindeyiz
hayal değil mucize 10 hafta sonra gerçekleşecek
SONUNA KADAR KATILIYORUM.......

TURKUM DOGRUYUM
04.03.2008, 10:49
Sivasspor’un düşüşe geçeceğini söylenler sanırım bu maçtan sonra yanıldıklarını bir kez daha görmüşlerdir. Ben başta teknik direktör olmak üzere herkesi tebrik ediyor, futbolcuların gözlerinden öpüyorum dedi.

Abdullah DuMaN
04.03.2008, 11:26
TEBRİKLER CERRAH BABA BİZDE SENİ KUTLUYORUZ............

EyüphanAydın
04.03.2008, 12:08
Gerçekten Emniyet Müdürümüz Sivasspor'a Çok Detek

Vermiştir.

Kendisine Saygılarımızı Sevgilierimizi İletiyorum.

Sivasspor'a Sivaslılara Yaptığı İyiliklerden Dolayı..

SenSetik
06.03.2008, 10:15
Sokağa park edilen araca vergi geliyor
Kamuoyunda Deli Dumrul Vergileri olarak anılan düzenleme yasalaşırsa, neredeyse attığımız adımın vergisi kesilecek

Hükümet, belediye gelirlerini önemli oranda artıran tasarıyı yeniledi.
Kamuoyunda Deli Dumrul Vergileri olarak anılan düzenleme yasalaşırsa, sokağa park edilen araçtan, doğalgaza, şans oyunlarından eğlence yerlerine kadar her gider kalemine belediye vergisi geliyor.

Tasarının temmuz ayına kadar yasalaşması bekleniyor.

Belediyelerin tahsil edeceği yeni gelirler ile ilgili düzenlemeyi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan grup toplantısında açıkladı.

Vergi ve harçların yeniden düzenlendiğini belirten Başbakan Erdoğan, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden mahalli idarelere ayrılan pay miktarının yaklaşık yüzde 30 oranında arttırıldığını söyledi.

Yerel seçimlere bir yıl kala belediye gelirlerini düzenleyen tasarı Meclis'te öncelikle ele alınacak.

Belediyeler geçen yıl bütçeden 13.3 milyon YTL pay aldı. Yeni düzenleme ile bu rakam 4 milyon YTL artarak 17.5 milyon YTL'ye çıkacak.

Belediyelerin pay almasında sadece nüfus kriter olmayacak. Gelişmişlik endeksi ile performans da belediyelerin daha fazla pay almasına imkan sağlayacak.

Tasarıyla emlak vergisi yerel vergi haline dönüştürülecek, yani tümüyle belediyelere aktarılacak. Konutlara ait çevre temizlik vergisi ise su tüketim miktarı üzerinden düzenlenecek.

Belediyeler otel, motel, pansiyon ve tatil köylerinden günlük konaklama ücretinin yüzde 3'ü oranında vergi alacak.

Sokağa ve caddeye park edilen araçlardan vergi alınacak. Buna göre, her taşıt için saatte 2 YTL, günlük 7 YTL geçici kullanım harcı ödenecek.

Belediyeler, elektrik doğalgaz, LPG tüketenlerden satış bedeli üzerinden vergi alacak.

İlan ve reklam vergileri de artacak. Her türlü eğleneceden de belediyeler, gelir sağlayacak. Biletle girilen konser , at yarışı, sirk gibi yerlerden alınacak verginin oranı yüzde 10 olacak.

05.03.2008 20:12
www.haberturk.com

SenSetik
06.03.2008, 10:34
beni bkesmez abi bu vergiler yenilerini istiyorum.....
mesela;

1-İhtiyaç giderme vergisi
2-Vergiden korkup ihtiyacını tutup patlama noktasına gelme vergisi
3-İstasyon caddesinde üç adımdan fazla atma vergisi
4-Gözlerini açıp dünyaya at gözlüğüyle bakmayanlara özel vergi
5-Sığır olup güdülmeyenler vergisi
6-"A-tılan K-azıklara P-es" yani deme vergisi (anladınız siz onu)

istediğiniz başka vergiler varsa rahatça yazabilirsiniz.....
biraz ağır olacak ama bunu yazmak mecburiyetinde hissediyorum kendimi:

koyun olan bir millete çoban olacak adam herzaman bulunur...

Yiğiter
06.03.2008, 15:13
sensetik hocam asıl kazığı yeni sosyal sigortalar kanunuyla yiyecez..sıkı dursak iyi olur :D

Dağcı
07.03.2008, 07:35
Amerikalı ünlü şarkıcı Aretha Franklin 60’lı yıllarda ‘I say a little prayer for you’ (Senin için küçük bir dua ediyorum) isimli şarkısını söylediğinde, kalpten dile getirdiği bu cümlenin, kısa bir süre sonra tıp dünyasında ter akıtan bilim adamlarına ilham vereceğini bilemezdi elbette. 1970’lerden itibaren yapılan araştırmalar, dua etmenin, insan sağlığı üzerinde olumlu etki oluşturduğunu gösteriyor!

Duanın gücünü araştıran uzmanlar, şaşırtıcı verilere ulaşıyor. Klinik deneyler, insanın kendisi ya da bir başkası için ettiği duaların, hem eden hem edilen kişinin fiziki ve ruhi yapısına olumlu yönde katkıda bulunduğunu gösteriyor.

İngiliz doktor Janet Holloway, ‘Birçok doktor alternatif terapiler arayışında iken biz de duayı bir alternatif olarak görüyoruz.’ diyor. Duanın gücünü keşfeden ilaç şirketleri şimdi ‘duayı modern tıp’ ile birleştirmenin yollarını arıyor.

Dua Müslümanların her zaman en önemli gündemidir ve bütün hayatını kuşatır. Nitekim Kur’an açık olarak şöyle der; “Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin, sık sık anın. O’nu sabah-akşam takdis ve tenzih edin...” (Ahzab, 33/41); “Duanız olmasaydı ne ehemmiyetiniz olurdu.” (Furkan, 25/77); “Anın beni ki, anayım sizi.” (Bakara, 2/152).

Deyyan ve Vehhap olan Rabbimiz Allah size ve tüm sevdiklerinize, her hal ve tavrında Allah’ı zikrederek rûhî ve manevi açlığını giderenlerden olmanızı nasip etsin.

Hayırlı Cumalar...

SenSetik
07.03.2008, 22:32
sensetik hocam asıl kazığı yeni sosyal sigortalar kanunuyla yiyecez..sıkı dursak iyi olur :D

milletler, toplumlar hakedildiği gibi yönetilirler...
bir millet düşünkü kandırılmış, saf ve duygularını mantığından arındıramayan....

ensesine vurulunca lokmasnı kendi eliyle veren...
güdülmeye alışmış...

görsünler bakalım yeni sigorta sistemini...
ey benim mazlum halkım...
bugüne kadar kıt kanaat geçinip, iyi kötü hastaneye gidiyordun..

bakalım yeni yasa çıkınca hastane kapısından girebilecekmisin...
emekliliği rüyanda görebilecekmisin???

ADALET Mİ???? rüyanızda görürsünüz bundan sonra...
ellerim kırılsaydı aaaaaaaaahhh demeyin!!!!

iş işten geçti, vatan satıldı, kara bitti denizgöründü....

geçmiş ola..

tekniker58
07.03.2008, 23:14
önümüzdeki pazar 09-03-2008 günü askerlik başlangıcı yapıyorum. yer: bakım okulu ve eğitim merkez komutanlığı---balıkesir

Tüm arkadaşlar abilerime ilerdeki iş ve diğer türlü yaşantınızda başarılar dilerim.

cem
07.03.2008, 23:18
hayırlı teskereler kardes.. güle güle git.. güle güle gel... insallah...

yigido Atilla
07.03.2008, 23:21
Hayirli Teskereler, tekniker58 Kardes sayili gün cabuk biter

zaralım 58
07.03.2008, 23:37
Hayırlı tezkerelER toprağım şimdiden İYİ NÖBETLER

tekniker58
07.03.2008, 23:50
şimdiden herkese teşekkürler her ne kadar mesajın yeri değişmişsede.

Sabiha Serin
08.03.2008, 06:35
TÜRKİYE`DE KADININ ADI VAR MI ?


Dünyadaki tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım. Ben isterim ki kadınlarımızın bu anlamlı günü sadece 8 Mart ile sınırlandırılmasın. Her gün kadın sorunlarının giderilmesi için çalışılsın, çözüm arayışları bulunsun. Kadınlarımız hep gülüp, mutlu olsun diyoruz ama ne denli bunu uyguluyoruz. İşte ne yazık ki bazı gerçekleri göz ardı edemeyiz. Yapılan araştırmalara göre bazı istatistiklerden birer örnek vermek istiyorum. Sanıyorum bu gerçekler kadınımızın toplumda ne denli değer görüp görmediğini açıklayacaktır.

Türkiye`de 8 milyon kadın okuma-yazma bilmiyor, eğitim gören 100 kadından ise sadece 2 tanesi yüksek öğrenim görüyor. Kadınların yüzde 40’ı görücü usulüyle evlenirken, yüzde 30 u dini nikâhla, yüzde 20’ si ise nikahsız yaşıyor. Kadınların yüzde 55’ ne doğum kontrolü uygularken, Yüzde 64’ü hamilelik döneminde doktor yüzü görmüyor, yüzde 65’i eve gelen konuğa görünmüyor ki bu özellikle kırsal kesimde çok yaygın. Anne olmak için ülkemizde yılda 2 bin 500 kadın yaşamını yitiriyor. Berdel, başlık parası, töre ve namus cinayetleri, dayak, baskı ve gelenekler kadını hedef almaya devam ediyor. Yani 21. yüzyılda Türkiye’de ne yazık ki halen kadının adı yok.Türk kadını Ülkesinde hak ettiği değeri görmüyor, korunmuyor ve yasal hakları yeteri kadar savunulmuyor. Kırsal yörelerimizdeki kadınlarımıza yeterli eğitim verilmiyor, aydınlatılmıyor, halen kadın şiddet ve taciz görüyor.

Ne yazık ki TÜRKİYE`DE KADININ ADI HALEN YOK......

Eşinin saygınlığını, üstün başarısını, üretmesini, toplum için çalışmasını göz ardı eden, ailede kendisini tek egemen olarak gören bazı erkekler eşlerinin çalışmalarını engelleyip aile içinde kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddet uygulayarak eşlerinin kendilerinden bir adım ileri gitmelerine tahammülleri olmamaktadır. Çünkü çoğunlukla toplumumuzda kadın ikinci sınıf vatandaş olarak görülmektedir.

Yapılan okuma yazma kampanyaları bence fazla başarılı olamamıştır. Bayan kaymakam sayımız çok azdır, Oysa bayan Vali ve Kaymakamlarımızın Kamu kurum ve kuruluşlarımızda bayan müdürlerimizin sayıları artırılsa işte o zaman kadın sorunlarını ancak kadınlar anlayacağından daha çok kalıcı çözümler üretilir diye düşünüyorum. Belki o zaman eğitim daha çok önemsenir.

Toplumun yüzde 50 sini oluşturan kadınlar, kendi mekanizmaları kendi özgüvenleri ile oylarıyla TBMM ye giderek orada kadınları temsil etmeyi başarabilirlerse o zaman kadın sorunları daha kolay ve çabuk aşılacaktır.. Kadın sorunlarının çözümü her zaman karşı cinse bırakıldığı sürece ne yazık ki sonuç alınamaz.

Ülkemizde kadın tabiî ki aşını, eşini, işini, yavrusunu, evini ocağını ihmal etmeyecektir. Ancak bütün bu hizmetleri esnasında da eşinden, yavrusundan da destek alması gerekmektedir. Ama ne yazık ki kadınlarımız cefakardır, fedakardır. Her yük onun omuzlarındadır.9 ay yavrusunu karnında taşır,ılgıt ılgıt emzirir , büyütür,hayata kazandırır.Ancak tüm bu süreçte hem eşinden hem çevresinden acaba ne denli destek görmüştür. Aile bireylerinin paylaşma, dayanışma sevgi ve saygı dolu bir paylaşımı o aile yuvasının daha mutlu ve uzun ömürlü olmasını sağlayacaktır diye düşünüyorum.

O halde bence en önemlisi erkek ve bayan egemenliği zihniyetini bırakıp eşitlik anlayışı içinde olunmalı. Her iki cinste insanca yaşamalı ,hem ailede hem de toplumda bir şeye karar verileceği zaman cinsiyet ayırımı yapılmadan her iki tarafa da sorulmalıdır.İşte o zaman insan olduğumuzu fark ederiz.Eğer insan haklarına inanıyorsak o zaman bunu içselleştirirsek , her şeyin kadına da sorulduğunu görürsek o zaman kadın kadın olduğunu anlar.Aksi halde psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalan kadın üretken ve mutlu olamaz.

Sevgi ve saygının yaşamımızda vazgeçilmez etken olduğuna inanır ve uygularsak o zaman daha mutlu aileler ve mutlu, başarılı bir kuşak oluşur.

Ne yazık ki son günlerde ülkemizde kadın üzerinden siyaset yapılıyor.. Kadını bir obje olarak kullanıyorlar, işte bu da çok üzücü bir gerçek. Çıkar ilişkileri ile dolu bir dünyada yaşıyoruz. Oysa madem gelişmekten yanayız diyoruz o zaman ülke sorunlarını da kadın erkek ayırımı yapmadan, çıkar düşünmeden, sadece ülkeye hizmet anlayışı ile ortak çözmeliyiz.

Kadınlarımız tarihteki kahraman Türk Kadınlarımızı örnek alıp ülkesi için çok çalışmalıdır. Çok okuyup, eğitime ağırlık verilirse, kadın emeğinin ve gücünün üstünlüğü kanıtlanırsa her türlü zorluk aşılabilir. O zaman toplumun kadınlara saçı uzun aklı kısa, sen kadınsın sus, kadın milletinin sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin, eksik etek, kadındır o ne anlar. v.s gibi haksız ve anlamsız, yanlış görüşler yok edilebilir yada azaltılabilir.

Ülkemizin her alanda hizmete ihtiyacı vardır. Kadınlarımız artık eğitimli ve güçlüdür. Desteklenip teşvik edildiği sürece her türlü hizmetin üstesinden gelecek kadar zekidir. O halde kadın, erkek, çoluk çocuk demeden, ayırım yapmadan Vatanımız, Toprağımız için, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği için birlik beraberlik içerisinde tek yumruk olmalıyız diye düşünüyorum.

Atamızın izinde, onun ilkelerini savunan, yaşatan ve koruyan, Ülkesine, Bayrağına, Toprağına sadık bir toplum olup, sevgi ve saygının ilke edinildiği, kadın erkek ayırımının yapılmadığı,hoşgörü,,sevgi ve barış dolu bir ülkede sonsuza kadar eğitimin önemini benimseyen, çalışkan ve üreten ,başarı dolu,sağlıklı bir yaşamı soluyan mutlu, yüzü gülen, el ele, birlik ve beraberlik içerisinde toplum olmamız dileğimle…

Kadınlarımız her zaman mutlu olmaya,değer verilmeye layıktır.Yüzleri soldurulmayıp bir gül gibi sonsuza kadar demet demet çiçek açtırılmalıdır. İşte o zaman o anaların yavruları da daha mutlu ve başarılı olur,ülkemizi daha üretken ve çalışkan genç kuşaklarımıza gönül rahatlığı ile emanet ederiz diye düşünüyorum..

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk her zaman Türk Kadınını üstün görmüştür ve “ Şuna kani olmak lazımdır ki dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir” demiştir.


Saygılarımla


SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS


Ülkemizdeki eli öpülesi Anadolu Kadınlarımız ile ilgili duygularımı da aşağıdaki mısralarımla paylaşmaya çalıştım.



ANADOLU KADINIM

Sen benim çilekeş Anadolu kadınım!
Toprağınla yoğrulur, ürününü toplarsın.
Eli öpülesi nasırlaşmış o güzel ellerinle
Eşini, koyununu, kuzunu başına toplar,
Mis kokulu tandır ekmeğinle doyurursun.
O titremiş sesinle, yorgun yüreğinle
Yanık yanık söylediğin dertli ninnilerinle
Ilgıt ılgıt emzirdiğin o gül gibi yavrularını
Kurumuş dudaklarınla öper uyutursun.
Kul köle olursun yuvana, işine, eşine, aşına,
Yüzünde beliren derin kırışıklıklarda,
Ne anılar vardır der, dalar gidersin bazen.
Kar yağmış saçlarının her beyaz telinde,
Yorgunluğunun sesini duyarsın kulaklarında.
Hazandan kalan, hazin dolu yorgun yıllara,
Buruk bir tebessümle anar, ah çekersin.
Bakışların gizemli sanki sitem doludur geçmişe.
Ne yorulmak bilirsin, ne de dinlenmek;
Çalışırsın hep durmadan, hiç of demezsin.
Sen tarlanda toprağınla boğuşurken
Bazen de ararsın kocanı yardım etse diye.
Ama o kahvede kesin çayını yudumluyordur.
Sen benim çilekeş Anadolu Kadınım!
Var mıdır seni koruyan, kollayan, savunan?
Var mıdır hakkını ve hukukunu arayan?
Var mıdır ellerine sağlık diyen?
Haydi gül yüzlüm uzat bana yanaklarını,
Ver de öpeyim toprak kokan asil ellerini,
Kutlu olsun kadınlar günün, yüzün sevgi dolsun.
O tertemiz yüreğin ne isterse onu bulsun...
Benim bir tanecik Anadolu Kadınım...


SABİHA SERİN

Dünyadaki tüm kadınlarımızın
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun..

SenSetik
08.03.2008, 09:06
bütün kadınların 8 mart dünya çalışan kadınlar gününü kutlarım...

yigido_sampiyon
08.03.2008, 10:07
tüm ninelerimizin,annelerimizin,ka rdeşlerimizin ve tüm kadınlarımızın dünya kadınlar günü kutlu olsun...

Arif Coşkun
08.03.2008, 10:20
http://aycu25.webshots.com/image/46664/2001978647856399979_rs.jpg


İLGİNÇ BİLGİLER

Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre;

1. Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor.
2. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.
3. Dünya’daki mal varlığının ise % 1’ine sahipler.
4. Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90’ına ve toplam mal varlığının % 99’una sahipler.

Türkiye’den Rakamlar ( Milliyet, 8 Mart 2001)

1. Şehirlerde evli kadınların % 18’i, köylerde de % 76’sı eşleri tarafından dövülüyor.
2. Kadınların % 57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.
3. Aile içi suçların % 90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor


8 MART TÜM DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

altuntas58
08.03.2008, 10:28
Sayın Sabiha serin hanımefendi size katılmamak mümkün değil bu güzel mısraları ve şiirinizi bizlerle paylaştığınız için size çok teşekkür ederim

bozkurt187
08.03.2008, 11:10
ya bence bu aciklamalar sadece türkiyeyi kötülüyor

Yiğiter
10.03.2008, 15:00
milletler, toplumlar hakedildiği gibi yönetilirler...
bir millet düşünkü kandırılmış, saf ve duygularını mantığından arındıramayan....

ensesine vurulunca lokmasnı kendi eliyle veren...
güdülmeye alışmış...

görsünler bakalım yeni sigorta sistemini...
ey benim mazlum halkım...
bugüne kadar kıt kanaat geçinip, iyi kötü hastaneye gidiyordun..

bakalım yeni yasa çıkınca hastane kapısından girebilecekmisin...
emekliliği rüyanda görebilecekmisin???

ADALET Mİ???? rüyanızda görürsünüz bundan sonra...
ellerim kırılsaydı aaaaaaaaahhh demeyin!!!!

iş işten geçti, vatan satıldı, kara bitti denizgöründü....

geçmiş ola..

allah vere de yasa çıkmadan tayinimiz olsa :)

toplumdan ferde geçmek zorundayım artık :(

TURKUM DOGRUYUM
11.03.2008, 10:43
Otyakmaz, başarının etkeninin istikrar olduğunu belirtti.

Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Otyakmaz, bu sezon elde ettikleri başarıda en büyük etkenin istikrar olduğunu söyledi.
Mecnun Otyakmaz, Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun ve eski İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürü Vedat Bayram, Anadoluhisarı'ndaki Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu'nda düzenlenen ''Türk Futbol Yönetiminde Teknik ve İdari Yaklaşımlar'' konulu panele katıldı.
Mecnun Otyakmaz, bu sezon elde edilen başarının nedenleriyle ilgili bir soruya, şöyle yanıt verdi:
''Bir Anadolu kulübünün başında olmak çok zor. Ekonomik şartlar Anadolu kulüplerini çok zorluyor, ama doğru işler yaparsanız, paranın da çok öneminin olduğunu düşünmüyorum. Ortada bir başarı varsa, bu durduk yerde olmuyor. İstikrar çok önemli. 4 yıldır başkanım. İlk yıl Süper Lig'e çıktık. Ondan önce de 3 yıl yöneticilik yaşamım var. Ben 7 yıldır Sivasspor'dayım. Hocamız, yöneticiliğim döneminde futbolcu olarak geldi, sonra menajer olarak devam etti ve 1,5 yıldır Sivasspor'un başında. Mehmet Yıldız ve Hayrettin yaklaşık 9 yıldır Sivasspor'da. Birkaç yönetici arkadaşım da 10 yıldır Sivasspor'da. İşte bu istikrar, başarılı olmanın en büyük etkenidir.''
-UYGUN'A ÖVGÜ-
Otyakmaz, ayrıca Bülent Uygun'un, Sivasspor'un başarısında büyük bir katkısı bulunduğunu anlatarak, ''Bu başarıda Bülent hocanın futbol karizması ve yöneticilik tarzını da gündeme getirmem gerekiyor'' derken, Bülent Uygun da ''İlk kez Başkan beni bu kadar övdü'' şeklinde espri yaptı.
Sivasspor'un kurumsallaşma açısından önemli yol katettiğini dile getiren Otyakmaz, ''Antrenman sahaları yoktu. O dönemde oluşturulan baskılar neticesinde tesis sorunumuz ortadan kalktı. Takımın başarısıyla birlikte şehrin dinamiklerini harekete geçirdik ve tesislerimiz çok iyi duruma geldi. Kurumsallaşma için gerekli atılımları yapıyoruz. Altyapıya da çok önem veriyoruz. PAF Ligi'nin lideriyiz'' şeklinde konuştu.
-BAŞKAN OTYAKMAZ ''ŞAMPİYON OLACAĞIZ'' DEMEDİ-
Bir öğrencinin ısrarla neden şampiyon olacaklarını ifade etmediğini sorması ve bunu söylemesi gerektiğini belirtmesi üzerine Otyakmaz, ''Şampiyon olacağız deyip, daha sonra olamazsak taraftarımıza hayal kırıklığı yaşatmış oluruz, bunu istemiyorum. Beşiktaş ve Galatasaray ile kendi sahamızda oynayacağız. İnşallah o zaman daha iddialı konuşacağız'' diye konuştu.

"Başkanın hası ne eyce kelam etmiş"

dülger58
11.03.2008, 11:03
BUGÜNE ÇOK ŞÜKÜRLER OLSUN.İNŞALLAH ZAMANLA DAHA İYİ BİR KONUMA GELECEGİZ.HERŞEYİN BİR ANDA OLMASINI BEKLEMEK YANLIŞ OLUR.BÜYÜK TAKIMLAR BİR ANDA BURAYA GELMEDİ.İLK ÖNCE MADDİ DESTEK.İSTANBUL,ANKARA,İZMİR,B URSA GİBİ BÜYÜK ŞEHİRLERDE SİVASSPORUN KENDİ LİSANSLI ÜRÜNLERİNİ SATABİLECEK MAGAZALARI OLURSA MADDİ AÇIDAN SİVASSPORA BÜYÜK DESTEK OLUR.BİRDE SEVGİLİ SİVASLILARIN TAKIMLARINI CANI GÖNÜLDEN DESTEKLEMELERİ SİVASSPORU İLERLEYEN YILLARDA MARKALAŞMA YOLUNDA BÜYÜK ETKİSİ OLUCAKTIR...


HERZAMAN DESTEK TAM DESTEK...YOLA DEVAM...

F. Şahin
12.03.2008, 13:14
12 Mart 1921 günü İstiklâl Marşımız Büyük Millet Meclisi'nde oy birliğiyle kabul edilmiştir. Bugün de İstiklâl Marşı'mızın kabulünün 87. yıldönümüdür. Kutlu olsun. Milli şairimiz M. Akif Ersoy'u da buradan minnetle ve saygıyla anıyoruz.

kadir984
12.03.2008, 14:17
ARKADAŞLAR SİTE YÖNETİCİLERİMİZE ULAŞABİLEN VARSA ;

FUTBOLCULAR KISMINDAKİ EKSİK BİLGİLERİ TAMAMLAMALARINI İLETEBİLİRMİYİZ. GİDEN OYUNCLARIN BİLGİLERİ VAR BAZI OYUNCULARIMIZIN BİLGİLERİ RESİMLERİ EKSİK. İLGİLENENLERE
TEŞEKKÜR EDERİM.

SenSetik
12.03.2008, 14:29
allah vere de yasa çıkmadan tayinimiz olsa :)

toplumdan ferde geçmek zorundayım artık :(

:)

Allah yardımcınız olsun Halitcim....
işiniz zor valla...
başlasanda emekli olamayacaksın ne kötü :(

neyse başlamak bitirmenin yarısı der avunuırsunuz artık :)

grandfa58
14.03.2008, 08:09
bu konu hakkında bilgisi olan varmı arkadaşlar.Paylaşırsanız sevinirim

Abdullah DuMaN
14.03.2008, 08:13
KARDEŞİM SORU SORMAK İÇİN KONU AÇILIRMI YAW GİR FORUMLARA GÖRÜRSÜN

Kaptan-58
14.03.2008, 09:26
http://i.iha.com.tr/i/2008/03/14/maintopheadline/IHA_20080314_11634.jpg

TIP Bayramı'nda büyük operasyon

Sivas'la birlikte eş zamanlı olarak yapılan "Şifa 58" adlı operasyonda, bir çok suça karıştığı iddia edilen çok sayıda doktor ve hemşire gözaltına alındı.

Sivas Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekipleri, sabah karşı gerçekleştirdikleri "Şifa 58" adlı operasyonda 35 doktor, 6 hemşire, 7 sağlık memuru ile ilaç mümessili ve medikalcılar gözaltına alındı.

Şahıslar, çete kurmak, ihaleye fesat karıştırmak, erkek şahısları sezaryenle ameliyat yapılmış gibi göstererek devleti zarara uğratmak, ölüler adına reçete düzenlemek suçlarından yakalandı. Olayla ilgili olarak bir tır dolusu ilaç ele geçirildiği iddia edilirken, operasyonun eş zamanlı olarak İstanbul, Aydın, Kayseri, Tokat, Malatya, Amasya, Muğla, Eskişehir, Bolu ve Ankara'da da düzenlediği belirtildi.

Gözaltına alınan şahıslar, teker teker getirildiği adli tabip hastanesinde, muayenelerinin yapılmasının ardından adli mercilere sevk edildi.

SenSetik
14.03.2008, 10:20
iyi olmuş anasını satayım........
yiye bu ülkeyi bitirdiler faturası hep garibana kesildi....

sağlık sistemi çöktü bize bindiler....
bunların hepsini eğer gerçekten yapmışlarsa asmak lazım

BUNLAR BİZİM İÇİMİZDEKİ PKK LILAR...
ONLARDAN DAHA SİNSİ VE ALÇAKÇA TOPLUMU SÖMÜREN ADİ İNSANLAR.....

abdullah58
14.03.2008, 10:27
BU HIKAYEYI 2 HAFTA ÖNCEDE OKUMUSTUK BE
BASKA YOKMU
BEYPINARLI 58

Rallim58
14.03.2008, 10:27
Operasyonun merkezinin Sivas olmasıyla sanki tamamının SİVAS'LI doktorlardan oluşan ekip tarafından yapılan bir yolsuzluk gibi algılanılarak Sivas'ımın adının böyle anılmasından endişe duyarım.

Tabiiki cezası olan mutlaka çekmeli hatta meslekten el çektirillmeli ama dürüst doktorumun tıp bayramının zehir edilmesine de kimsenin hakkı yoktu diye düşünüyor;

DÜRÜST OLAN TÜM DOKTORLARIMIN TIP BAYRAMINI TEBRİK EDİYORUM

SenSetik
14.03.2008, 10:39
Operasyonun merkezinin Sivas olmasıyla sanki tamamının SİVAS'LI doktorlardan oluşan ekip tarafından yapılan bir yolsuzluk gibi algılanılarak Sivas'ımın adının böyle anılmasından endişe duyarım.

Tabiiki cezası olan mutlaka çekmeli hatta meslekten el çektirillmeli ama dürüst doktorumun tıp bayramının zehir edilmesine de kimsenin hakkı yoktu diye düşünüyor;

DÜRÜST OLAN TÜM DOKTORLARIMIN TIP BAYRAMINI TEBRİK EDİYORUM

DÜRÜST OLANA LAFIMIZ YOK HOCAM...

SONRA LÜTFEN BUNU BİR ERDEM OLARAK GÖRMEYELİM...

HAKKA İNANAN HERKES HELALİYLE İŞİNİ YAPMALIDIR...

YANLIŞ OLANIDA TOPLUMCA KINAYIP TEPKİMİZİ GÖSTERELİM...

DEVLETİ MİLLETİ DOLANDIRAN İNSANLARIN AFFI SÖZKONUSU OLMAMALI..

HAYATLARI BOYUNCA BUNUN ACISINI ÇEKMELİLERKİ İBRET OLSUN...

BİZİM MEMLEKETİMİZDE ÇOK BAYRAMDA KARNI AÇ, AYAĞI YALIN GEZEN İNSAN VAR...

İŞİNİ HAKKIYLA YAPAN, PARAYA TAPMAYAN BÜTÜN DOKTORLARIMIZIN TIP BAYRAMI KUTLU OLSUN...........

fm58
14.03.2008, 21:39
böyle olaylar tabi ki olmamalı ülkemizi kötülüor

cimbomlu ahmet
16.03.2008, 19:32
cok guzel valla bende kitap bitirdim

cimbomlu ahmet
16.03.2008, 19:34
duygu yuklu bi yazı cok tesekkur edrim

BURBLE
16.03.2008, 20:47
selam yiğido kardeslerım.....

bir slayt hazırladım aşk uzerıne fakat sızlerle paylasacak alan secemedım...En uygun burası olur dedım kendımce...

Buyurun ....http://burble.tr.gg/MSN-ASKIM.htm

MSN de ask.....

yigido_sampiyon
16.03.2008, 21:06
çok iyi...

hiç şaşırmadım, çünkü sivas kültür seviyesi yüksek bir şehrimiz...

samet yıldız
16.03.2008, 21:08
ben sivasda yaşıyor olsaydım emin olun ortalamanızı düşürmüştüm :D :D

:D :D :D :D :D :D :D :D :D :D

samet yıldız
16.03.2008, 21:09
sivas açısından güzel birşey
benimde payım var tabii bu oranlarda
gerçi hocam zorlamasa okumuyorumda :D hocam sağolsun :D

yusuf_yusuf
16.03.2008, 21:26
helal olsun bu sivas masallah....................

F. Şahin
18.03.2008, 10:51
18 Mart 1915... Osmanlı'nın hasta adam olarak nitelendirildiği ve hasta adamın mirasını ele geçirmek için yapılan planların harekete geçirildiği tarih...
Dünya Savaşı çoktan patlak vermiş ve Osmanlı Devleti yaptığı gizli anlaşma ile Almanların yanında saf tutmuştur fakat gücünü toplamak için kendisine süre gerekmektedir. Aynı zamanda da Almanlar açılan cephelerde sıkışmaya başladığı için Osmanlı'yı bir an önce savaşın içine sokmayı istemektedirler. Planı harekete geçirme amaçlı olarak Goeben ve Braslau adlı iki gemi Akdeniz'de İtilaf limanlarını bombalar ve peşine taktığı İngiliz donanmasıyla Çanakkale'ye doğru yola çıkar. Osmanlı Devleti bu sıralarda tarafsız gözüktüğü için savaş anlaşmaları gereği hiçbir savaş gemisine boğazları açmaması gerekmektedir fakat Osmanlı bu kuralı çiğner ve iki Alman zırhlısına boğazın kapılarını ardına kadar açtıktan sonra, boğaza kilit vurur. İngilizler her ne kadar ültimatom gönderip bu iki Alman zırhlısının kendilerine teslim edilmesini ve Osmanlı'nın bu yaptığının savaş kanunlarına uymadığını belirtmesine rağmen Osmanlı bu iki zırhlıyı İngilizlerin kendilerine parası ödendiği halde teslim edilmeyen Sultan Osman ve Reşadiye zırhlıları yerine Almanya'dan satın aldığını belirterek bu öneriyi reddeder. Daha sonra bu zırhlılara Yavuz ve Midilli isimleri verilir. Alman mürettebata Türk denizcilerinin kıyafetleri giydirilir, gemilere Osmanlı bayrağı çekilir ve gemilerin amirali Souchon Karadeniz'de bir tatbikata çıkacağını söyleyerek harekete geçer. Tatbikat gerçek olur ve Souchon Rus limanlarını bombalayarak Osmanlı için savaşı kaçınılmaz hale getiriri.
Artık İtilaf Devletleri bir bir Osmanlı'ya savaş açmaktadırlar. İtilaf Donanması'nın planı 3 aşamalıdır. Öncelikle boğazın girişindeki tabya ve bataryalar susturulacak, daha sonra mayın arama tarama gemileri iş başına geçecek ve Osmanlı'nın boğaza dizdiği mayın hatlarını temizleyecekti. En son olarak da mayın tehlikesi olmadığı için donanma rahatlıkla içteki ana savunma hattını tahrip ederek önce Marmara'ya, daha sonra da İstanbul'a girecekti. Evdeki hesap buydu ama çarşı karışıktı.
Plan doğrultusunda 3 Kasım 1914'te harekete geçen "Yenilmaz Armada" diye bilinen İtilaf Donanması Mehmetçik'in üzerine kan kusmaya başlar. Bu tarihteki saldırıda 5 subay ve 81 er şehit olur. Planın ilk aşaması başarılı bir şekilde gerçekleştirilir.
İkinci aşamadaysa zorluklar kendisini göstermeye başlar. Mayın arama tarama gemileri boğazın çeşitli noktalarında bulunan tabya ve bataryalardan gelen isabetli atışlar nedeniyle ve boğazdaki akıntının şiddetinden görevlerini tam anlamıyla yerine getiremezler. Üstüne üstlük 7-8 Mart 1915 gecesi Nusrat Osmanlı'nın elinde kalan son mayınları da Karanlık Liman diye bilinen noktaya boğaza paralel bir şekilde dizer. İngiliz Savaş Bakanı Churchill "Savaşın kaderini Nusrat'ın döktüğü mayınlar kadar hiçbir şey etkilememiştir" diyerek Nusrat'ın döktüğü mayınların önemini belirtmiştir.
Planda artık değişiklik yapma zamanıdır. Mayın tarama ikinci plana atılır ve artık kesin zafer istenmektedir. Bunun için 18 Mart 1915 sabahı kararlaştırılır. Osmanlı'nın elinde bulunan topların menzilleri İtilaf Devletleri'nin ellerindeki toplara göre daha kısa olduğu için bir süre Osmanlı karşılık vermez. Gemilerin menzile girmesiyle iki taraf da yoğun top ateşiyle birbirine güç gösterisinde bulunurlar. Osmanlı topçularının isabetli atışları bir çok gemiyi ağır yaralamış bir kaçı ise saf dışı kalmıştır. Artık "Yenilmez Armada" diye bir şey kalmamıştır. Geriye dönmek için manevra yapan "Ocean" zırhlısına, Seyit Onbaşı'nın vinci kırılan topa sırtında taşıyarak yerleştirdiği top mermisi "Ocean"ı dümenminden vurarak (dümeni tahrip olan geminin kontrolü zorlaşır ve sürüklenmeye başlar) zırhlının, boğazın akıntısıyla Nusrat'ın dizdiği mayınlara doğru sürüklenmesine sebep olur. Bu mayınlardan birisine çarpan "Ocean" boğazdaki ebedi istirahatine doğru batmaya başlar.
Çanakkale'de 18 Mart'ta bir destan yazıldı ama unutmayalım ki savaş çirkin yüzünü aslında 18 Mart'tan sonra kara savaşlarında gösterdi.
18 Mart 2008... 93 yıl... Bundan 93 yıl önce yazılan destanın kahramanlarına layık olabilmek temennisiyle... Saygılar.

sarsılmaz
18.03.2008, 10:58
Ülkenin kurtuluşu için calarını seve seve veren 250 bin insanımızı bu özel günde değil tüm zamanlarda hatırlayabilmek ve onlara layık birer insan olabilmek dieği ile tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz Ruhları Şad olsun

yiğidocan58
18.03.2008, 11:27
Bayrak



Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü…
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum,
senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…
Gölgende bana da, bana da yer ver!
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar;
Yurda ayyıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün
Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı…
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim;
Yer yüzünde yer beğen
Nereye dikilmek istersen
Söyle, seni oraya dikeyim!


Arif Nihat ASYA

akifeker
18.03.2008, 11:57
hepımız bu vatan uğrunda can vermeye hazırız.ama yuce allah bızı tekrar o gunlerı yaşatmasın...
çanakkale savaşında metre kareye 6.000 mermi düştüğünüde herkes bilsin istedim
işte biz böyle bi milletin çocuklarıyız bu vatan için canımızı gözümüzü kırpmadan veririz....


önce vatan

S1vasLee
18.03.2008, 12:34
Vatan sağolsun şehitler ölmaz vatan bölünmez

ceza_tolga_rep
18.03.2008, 12:36
ben bugün sivastaki şehitler anıına gittim ve dua okudum.unutulmadı bu ülkeyi kurtaranlar.....

myway
18.03.2008, 12:49
Senin destanını okudum,
senin destanını yazacağım.


Biz bu destani okuduk , Biz bu destan la buyuduk..

Biz bu destani bizzat yazanlarin torunlariyiz...!

Biz bu destani yazanlari mahcup etmemeliyiz..

Biz Turkoglu Turkuz...

Yeni destanlari da biz yazacagiz insallah...

Allah sonsuza kadar bu bayragin altinda hep beraber yasamamizi nasip eylesin..

Bu emanet bizim ve emanetimize sonuna kadar sahip cikalim..

Bizi disardan bolemeyecegini anlayip icimizde fitne fesat cikartanlari gorelim .SAgduyulu olalim..

Aramizda bizden gorunen provakorler dolasiyor dikkat edelim...


Sehitlerimize burdan selam olsun..

18 mart deniz zaferimiz kutlu olsun..

DarkLady58
18.03.2008, 13:00
Bu Vatan Kolay kazanılmadı.....

bozkurt187
18.03.2008, 13:03
böylesi degerlerimizi sivassporumuzun sitesinde hetirlamamiz cok güzel

F. Şahin
18.03.2008, 13:10
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.
M. Akif Ersoy

Sen, ben desin efrad, aradan vahdeti kaldır,
Milletler için işte kıyamet o zamandır.
M. Akif Ersoy

özsivasli1903
18.03.2008, 13:14
ne mutlu türküm diyene....
türkler olmasaydi tarih olmazdi....
yasasin mustafa kemal pasa...

veysel
18.03.2008, 14:21
İşte Çanakkale'nin şehit futbolcuları
Çanakkale'de hangi takım kaç şehit verdi. Çanakkale Zaferi'nde futbolcular da kanlarını bu topraklar için döktü.

Cephede, Galatasaray 23, Fenerbahçe 5, Beşiktaş 2 futbolcusunu şehit verdi.

Gazeteci-Yazar Ali Sami Alkış, Çanakkale Savaşı'nda düşmanla mücadeleleri sırasında şehit olan, yaralanan ve esir düşen futbolcuların hikayelerini ''Çanakkale'de Şehit Düşen Futbolcular Yedi Kandilli Avize'' adlı kitapta anlattı.

BELGELER YANDI

Kitapta Galatasaray'da kayıtların düzenli tutulması nedeniyle şehit futbolcu sayısının fazla gözüktüğü, Beşiktaş'a ait kayıtların işgal yıllarında kulübün Rumlar tarafından yağmalanması sırasında, Fenerbahçe'ye ait kayıtların ise kulüp binasında çıkan yangında tahrip olduğu belirtiliyor. Ankara, Izmir, Bursa, Trabzon gibi kentlerde bulunan kulüplerde oynayan futbolcuların da savaşa katıldığı, ancak kayıt tutulmadığı için isimlerinin ve sayılarının tespit edilemediği ifade ediliyor.

GS’Li iNGiLiZ FUTBOLCU

Kitapta, İslamiyeti seçen Spancer ve Sarah Robenson adlı İngiliz karı-kocanın 3 erkek çocuğundan Ahmet ve Abdurrahman'ın Galatasaray'da top oynadığı belirtiliyor. Gönüllüler ordusuna katılarak Çanakkale'ye giden Robenson kardeşlerden Abdurrahman'ın kısa bir süre sonra gönderildiği Kafkas Cephesi'nde donarak şehit olduğu kardeşi, Yakup Robenson'un ise Çanakkale'nin ardından gittiği Bağdat Cephesi'nde bir İngiliz'in silahından çıkan kurşunla şehit olması kitabın en ilgi çekici bölümlerinden.

MAÇA BEKLENiYORDU ŞEHiT OLDU HABERi GELDi
Çanakkale'nin ardından Fransızlarla savaşmak için Niğde'ye giden Fenerbahçeli Arif'in hazin hikayesi kitapta şöyle anlatılıyor ''Fenerbahçe, 1919- 1920 sezonuna iddialı girmek istiyordu. Bunun için, sağ bekleri Istihkam Subayı Mülazımıevvel Arif'in mutlaka oynamasını istiyorlardı. Ulukışla'da bulunan kaptanları için, kumandanlıktan izin aldılar. O mutlaka gelmeliydi. Gelecekti. Fakat onun yerine kara haberi geldi. Arif Ulukışla'dan Niğde'ye giderken tam kalbine aldığı bir kurşunla şehit oldu. “haberinin ardından Fenerbahçe'nin İdmanyurdu karşılamasına, şehide saygı olsun diye 10 kişiyle çıktı. Şehit Arif'in 2 numaralı forması ise saha kenarına bırakılan bir sandalyeye asıldı. Karşılaşmanın ise sahaya 10 kişiyle çıkan Fenerbahçe'nin 11-0 üstünlüğüyle sonuçlandığı belirtiliyor.

SIRTINA GULLE iSABET ETTi

Çanakkale Savaşı sırasında Beşiktaş'ın yıldız futbolcularından olan kaptan Kazım'ın, düşman işgaline karşı cepheye gittiği ve kendisini tanıyan bir komutanın ''emir erim ol'' önerisini, ''Ben sporcuyum. Diğerlerine göre daha zinde ve atik biriyim. Cephede daha çok işe yararım'' diyerek geri çevirdiği belirtiliyor. Anzaklara karşı destanlaşan 27. Alay'da mücadele veren Kazım'ın savaş sırasında sırtına isabet eden bir gülle ile Çanakkale'de şehit düştüğü kaydediliyor.

BU GÜNÜN FUTBOLCULARI OLSA YINE AYNISINI YAPARLARDI

veysel
18.03.2008, 14:47
CANAKKALE SEHIDLERIMIZI SÜKRAN LA ANIYORUM MEVLID KANDILINIZI KUTLUYORUM.

Sabiha Serin
19.03.2008, 11:32
ÇINAR AĞACI YAŞLANMAZ


Ülkemizde her yıl 18–24 Mart tarihleri arası "YAŞLILAR HAFTASI" olarak kutlanmaktadır.

Yaşlılık denince ilk akla gelen düşünce acaba şöyle mi? Sanki artık yaşamdan elini eteğini çekmiş, yeteri kadar çilesi dolmuş, gelecekten daha hiçbir beklentisi olmayan, ruhu sönmüş, bedeninin solmasını bekleyen, hatta zekâ seviyesi de azalmış birisi olarak düşünenlerimiz ne yazık ki çoğunluktadır. Hatta nerede ise birçok yerde geri planda bırakılan, ailede alınacak kararları dahi en son ona danışılan, hanede genç olan aile fertlerinin ahkâm dolu sert çıkışlarına maruz kalan bu yüce değerlerimizin yüreğini açıp bakma şansınız olsaydı, sitem dolu feryadını duyabilir miydiniz?

Sanki şu an sizlerin içinizden geçenleri duyuyor gibiyim. Bana bu konuda yanıldığımı söyler gibisiniz. Ama ne acıdır ki doğrudur. Belki eski kuşaklar biraz daha farklıdır, onlar yaşlılarının değerini bilip, sevgide saygıda kusur etmezler, buna inanıyorum. Ama ne yazık ki son yıllarda sevgi, saygı, vefa unutulmuştur. İnsani değerlerimizin azaldığını, manevi duyguların bittiğini, büyüğe hürmetin önemsenmediğini gözlemledikçe içim çok sızlıyor çok.Bende hem anneanne, hem babaanneyim.Evlat ve torunlardan beklediğimiz sadece ve sadece hatırlanmak,sevgi ve saygı.İşte bu herşeye değer diye düşünüyorum.Bilhassa arada dağlar olup ta gurbette olunca da bir seslerini duymak kadar bir hazine daha ne olur ki.Bedenleri ayrı olsa da varlığını yüreğinizde ve soluğunuzda yanınızda hissedersiniz. İşte o zaman anadan ve babadan alınacak hayır duaları ile asla ve asla yıkılmazsınız.İşte o zaman Allah bütün işinizi rast getirir.
Yeterki ana ve babadan yürekten dua almayı başarabilelim...Lütfen ananızı ve babanızı hoşnut tutunuz,asla incitmeyiniz o gül yürekleri lütfen....
.
Unutmayalım bir gün hepimiz yaşlanacağız. Geride kalan acı, tatlı anılarımız bir gün kırışık, yorgun, gizem dolu yüzümüzde bir sır perdesi gibi satır satır okunacak. Bizim yaşlı dediğimiz o yorgun bedenlerdeki
belki de taze ruhu görme zahmetinde bile olmayacak hiç kimse. Bir kenara bırakılmış aslında altın ama üzeri hafif paslanmış bir mücevherin değeri yine anlaşılmayacak. Yaşlılarımız daha zeki, daha hafızası kuvvetli ve akıllıdırlar. Daha doğru kararlar verirler. Çünkü onlar hayatın her türlü sınavını başarı ile kazanmışlardır.

Yaşlılık sadece doğum tarihine ve bedenin görünümüne göre değerlendiriliyor. Oysa yaşlılık insanın ruhundadır. Her şeyi güzel görüp, her şeyden bir dem güzellikler keşfedilince hayattan beklenti hiç bitmez. Her şeye pozitij bakar o yorgun yürekler.
.
Her zaman yarınlara umut ile bakıp, yüreğinizdeki tomurcuk açan çiçekleri soldurmayıp, kalbinizde bahar çiçeği gibi hiç bitmeyen yaşama sevinci ve sevgisi barındırıp bir kenara çekilmemek gerekir. Yüz yaşında olsanız da mutlaka bir meşgale bulup o konuda üretici ve kalıcı şeylerle uğraşılıp, yaşama pozitif bakılırsa yüreğinizde ki yaşama sevinci ve coşkusu hiç bitmez. İşte o zaman beden ve ruh yorgun olsa da yarınlara daha farklı ve heyecanla bakarsınız. O yorgun ve kırışık yüzün, ak düşmüş saçlarınızın ardında mutlu ve yaşama gülen yüzler ile bakan sevgi dolu yürekler oluşacaktır.Yaşlılık bedende değil ruhtadır.Büyüklerimiz bizim Çınar ağacımızdır onlar yaşlanmaz.
Her zaman gölgelerinden ayrılmayalım, can bulalım orada...

Peki, acaba yaşlılarımız ile yeteri kadar ilgileniyor muyuz? Hak ettikleri sevgi ve saygıyı doyasıya gösteriyor muyuz? Vefa borcumuzu ödüyor muyuz? Onların değerli bilgi, ve tecrübelerinden yararlanıyor muyuz? Sanırım bu sorumun da cevabı yine ne yazık ki koskocaman bir HAYIR…

Lütfen unutmayalım:

YAŞLILAR YARARLANILMASI GEREKEN DEĞERLERDİR.
BU DEĞERLERİMİZİN KIYMETİNİ BİLELİM
UNUTMAYALIM Kİ BİR GÜN HERKES YAŞLANACAK
NE EKERSENİZ ONU BİÇERSİNİZ

BU HAFTA YAŞLILAR HAFTASI

Sadece bu hafta değil, her günümüz yaşlılar günü olmalı. Bütün yaşlılarımızın saygı ile ellerinden öpüyorum. Lütfen onları sık sık hatırlayıp, gönüllerini alıp, ziyaretlerimizi ihmal etmeyelim. Onlara sevgi ve saygıda kusur etmeyelim.Onlar hepimizin en değerli varlığımızdır. Yuvadan uçtuktan sonra kanatlanıp yakalamak isteseniz de artık çok geç çookk…

Saygılarımla

SABİHA SERİN

Arif Coşkun
19.03.2008, 11:48
Kristof Kolomb Amerika’yı keşfe çıktığı ilk yolculuğunda 50 yaşını çoktan aşmış durumdaydı.

Pasteur kuduz asısını bulduğunda 60 yaşındaydı.


Mimar Sinan, Süleymaniye camisini bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti. Selimiye camisini tamamladığında ise 86 olmuştu.


Galileo, ayın günlük ve aylık çizimlerini yaparken 73 yaşındaydı.


Charlie Chaplin, 76 yaşında film yönetmenliği yaparak hala işinin başındaydı.


Goethe, en büyük eseri Faust u ölümünden bir yıl önce, yani 82 yaşında bitirmişti.


Nobel ödüllü Alman doktor Albert Schweitzer 88 yaşına rağmen Afrika hastanelerinde durmaksızın çalışarak ameliyat yapıyordu.


Ressam Titian 99 yaşında hayata gözlerini yumdu. "Lepanto Savaşı" adlı ünlü tablosunu ölümünden bir yıl önce tamamladı.


Dört defa İngiltere başbakanı seçilen Gladstone, son kez göreve geldiğinde yaşı 83 du.


Gençlik hayatın belli bir çağı ile ilgili değildir. İnsan, kendine olan güveni derecesinde genç, şüphesi derecesinde yaşlıdır.


Cesareti derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır. Ümitleri derecesinde genç, ümitsizliği derecesinde yaşlıdır.


Hiç kimse fazla yaşamış olmakla ihtiyarlamaz. İnsanları ihtiyarlatan, ideallerinin gömülmesidir. Seneler cildi buruşturabilir. Fakat heyecanların teslim edilmesi ruhu buruşturur. İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar.


İnsan ihtiyar olmaya karar verdiği gün ihtiyardır.Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.


Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar. Nefesiniz daralır ama görüş alanınız genişler.


"Beynimiz yeni tecrübeler keşfettiği sürece insan genç sayılır." William GLADSTONE


AMA SİZ YİNE DE YAPMANIZ GEREKENLER İÇİN ACELE EDİN...




Yaşlılar haftasını kutluyorum.

Saygılarımla.

merkez_ismail
19.03.2008, 11:53
Yaslılar haftasını kutlayalım ve cevremızdekı tum yaslı ınsanlara ıyı davranalım onları uzmeyelım unutmayalım hepımızın bır gun yaslanacagız ...!

GLoBe-Y-Gençlik
19.03.2008, 12:06
Yıldızeli'nde 18 MART törenle kutlandı

18 Mart Çanakkale deniz zaferinin 93. yıldönümü ilçemizde törenle kutlandı. Kutlama töreni Kaymakamlık binası önündeki Atatürk anıtına çelenklerin sunulmasıyla başladı. Daha sonra Doç Dr. Abdullatif Şener Kültür Merkezinde devam eden törende duygu dolu anlar yaşandı.

Burada yapılan törende Çanakkale zaferi hakkında bilgi veren komiser yardımcısı Rıdvan Varlı” Çanakkale’de elde edilen başarı işgalcilerin değil aynı zamanda milletimizin makûs talihini de yenmiştir” dedi. PKK ile yapılan terörle mücadelede bugüne kadar evlatlarını şehit vermiş olan şehit yakınları, şehitlerimizin tanıtıldığı Multivizyon gösterisi sırasında fenalaşarak gözyaşı döktükleri görüldü.


Şehit yakınına hediyesini vermek üzere kürsüye gelen Yıldızeli Garnizon Komutanı P. Üsteğmen Ahmet Meydan kısa bir konuşma yaptı. Meydan konuşmasında şunları söyledi.” Bugün vatanımızın bağımsızlığı ve bütünlüğü için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi saygıyla anmak için burada toplanmış bulunuyoruz. 93 yıl önce bugün Türk ordusunun yenilemeyeceğini anlayanlar keşke dile gelseler de bugün ülkemizi bölmek isteyen bölücü hainlere bu çabalarının boşa olduğunu söyleseler”

Bugün bizleri şehit aileleriyle bir araya getiren ve onları hiçbir zaman yalnız bırakmayan Kaymakamımız Hüseyin Güney’e Jandarma komutanımız Üsteğmen Uğur Avcıya Belediye başkanı Mustafa Arda’ya teşekkür ediyor. Bugüne kadar vatan topraklarımızın savunmasında canlarını veren aziz şehitlerimize ve büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını şükranla anıyor, Allah’tan rahmet diliyorum dedi.

Çeşitli konuşmalarla Çanakkale zaferinin anlatıldığı programda şehit yakınlarına Kaymakamlık tarafından hazırlanan hediyeler dağıtılırken program sonunda Kaymakamlık tarafından şehit yakınları onuruna verilen yemekte ilçe protokolü ve çeşitli rütbelerde ki subay ve astsubaylar bir araya geldi.

EyüphanAydın
24.03.2008, 15:03
İyi günler,

Sitemiz Gerçekten her Geçen Gün,Her Geçen Dakika Büyümektedir.

Sitemiz Gerçekten Büyük Bir Marka Haline Geldi.

Sitemizde Emeği Geçen Başta Rüştü Elmas Ağabeyimize Ve Ekibine

Gerçekten Çok Teşekkür Ederiz.

Aslında Daha 58.000 Bin Üyemizin Olmasına Çok Var Ancak,

Konuyu Açtımki Tartışalım Eğer OLursa Neler Yapabiliriz Diye...

Sizce? 58.000 Üyemize Eğer Görürsek O Günleri,Ölüm Zulüm Olmassa,

Neler Yapabiliriz Ne Gibi Faaliyetler Yaparız..

Yorumlarınızı Bekliyorum.

bozkurt187
24.03.2008, 15:30
bence hic gerk yok

ama yapilsada olur

frankfurt58
24.03.2008, 16:29
Arkadaslar formdaki yorumlari okudum ve gördümki bu haftaki Konya macinda Maraton tribünlerinin profesyonel bir sekilde yönlendirildigi zaman ortaya cok güzel bir atmosfer cikiyor.Bu demek oluyorki bizde 2 veya 3 profesyonel amigo olsa taraftar bagirmaktan cekirdek yemeyi unutacak.Artik herkesin bekledigi bir SIVASSPOR taraftarini görmüs olacagiz.Burdan yönetime seslenerek her hafta tribünleri dolduran bu taraftara yakisan 2 veya 3 amigo bulup sahip cikmasi...
UNUTULMAMALI KI TEZAHURAT YAPMAYAN TARAFTAR YOKTURDUR,TEZAHURAT YAPTIRMAYI BILMEYEN AMIGO VARDIR.

sivassporummm58
24.03.2008, 16:46
Taraftarın bağırması için bir trübün liderinin olması şart tabiki ayrıca bundan hareketle klasik tezahüratlardan da vazgeçmek lazım "kırmızı beyaz beyaz şampiyon sivas" gibi tezahüratları kendimi bildim bileli yapıyoruz biraz daha yaratıcı olmak lazım.Saygılarımla...

tanju_58
24.03.2008, 16:46
çok haklısın.profosyonel amigolar olması lazım.ama en başta bütün grupların bir çatı altında toplanması lazım.amigolar ozaman daha rahat bir şekilde tezavrat yaptırabilirler...

yigidolar06
24.03.2008, 16:48
Arkadaslar formdaki yorumlari okudum ve gördümki bu haftaki Konya macinda Maraton tribünlerinin profesyonel bir sekilde yönlendirildigi zaman ortaya cok güzel bir atmosfer cikiyor.Bu demek oluyorki bizde 2 veya 3 profesyonel amigo olsa taraftar bagirmaktan cekirdek yemeyi unutacak.Artik herkesin bekledigi bir SIVASSPOR taraftarini görmüs olacagiz.Burdan yönetime seslenerek her hafta tribünleri dolduran bu taraftara yakisan 2 veya 3 amigo bulup sahip cikmasi...
UNUTULMAMALI KI TEZAHURAT YAPMAYAN TARAFTAR YOKTURDUR,TEZAHURAT YAPTIRMAYI BILMEYEN AMIGO VARDIR.Güzel bir konuyu gündeme getirmişsin arkadaşım. Bende diyomki kale arkalarındaki guruplarla birlikte karşılıklı uyum içinde tüm stadla birlikte hareket edilmeli

yigidomustafa58
24.03.2008, 17:05
hıımmm olabilir gerçekten hiç olmassa her ilde bir kişi olsun..

rsimsek
24.03.2008, 17:13
evet arkdaşa katılıyorum kale arkaları maraton ve kapalı trübünü yönlendirecek iki üç profesyönel amigo olursa gerçek taraftar ortaya çıkar..

mor
24.03.2008, 17:19
şampiyon sivasspor İnşallah ..............................

mor
24.03.2008, 17:22
olabilir .............................. .............................. ...

cemal58yiğido
25.03.2008, 12:09
Bafraspor'a baskın: 1 ölü
TFF 3. Lig ekiplerinden Bafra Belediyespor Kulübü'ne düzenlenen silahlı saldırıda 1 kişi hayatını kaybetti, 2 kişi yaralandı.
Edinilen bilgiye göre, bugün saat 11.15 sıralarında Bafra Belediyespor Kulübü'ne bir otomobil ile gelen 2 kişi tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda, Teknik Direktör Sedat Gezer (53), kaleci antrenörü İsmail Kurt (43) ve kulüp müdürü Engin Özarslan (62) yaralandı. Bafra Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yaralılara burada ilk müdahaleleri yapılırken, kaleci antrenörü İsmail Kurt kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Durumu ağır olan Teknik Direktör Sedat Gezer ise Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Gezer'in hayati tehlikesinin devam ettiği belirtildi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. Son gelen haberlere göre teknik direktör Sedat Gezer'de hayatını kaybetmiş!!!!!!!!!!!

cemal58yiğido
25.03.2008, 12:10
Umarım bu olaydan en kısa sürede en az hasarla kurtulurlar.

akifeker
25.03.2008, 12:16
yazık olmuş bu olayı yapanlar turk sporunun ileriye gitmesini istemeyenlerdir (ama olayın tam olarak ne sebepten çıktığını bilmiyoruz bunun için tam bir yargıya varmayalım)

cemal58yiğido
25.03.2008, 12:16
Ayrıca Bafraspor Divriğisporla aynı ligde ve ligte kötü durumdalar son hafta Divriğispr ile bir maçı var ilk maç 4-0 divriği kazanmıştı

atababa111
25.03.2008, 13:20
HEPİMİZ BU SEVDAYA İNANDIK.TÜM DÜNYADAKİ YİĞİDOLARIN SEVGİ VE DUASIYLA YOLUN SONUNA DOĞRU GİDİYORUZ.

HEP BERABER İNANCIMIZLA YÜREĞİMİZLE DESTEKLEMEYE.SİVASSPORUN ŞAMPİYONLUĞU İÇİN BİR NEBZE KATKIMIZ OLSUN DEĞERLİ YİĞİDOLAR,HAYDİİİ.

ŞÜKRÜ ÇİTİL
25.03.2008, 13:50
inşallah busene şampıyonuz allahın izniyle herkese selamlar sivassporumuza kucak dolusu selamlar

GokhanTurna
25.03.2008, 19:17
http://www.sporx.com/images/1/29/8113_B_Logo001.jpg

Sivasspor Kulübü, uğradığı silahlı saldırıda teknik direktörü Sedat Gezer ve kaleci antrenörü İsmail Kurt'u yitiren Bafra Belediyespor Kulübü'ne başsağlığı diledi.

Sivasspor Kulübü'nün internet sitesinde yer alan ''Başınız sağolsun'' başlıklı mesajda, TFF 3. Lig 2. Grup'ta mücadele eden Bafra Belediyespor Kulübü'ne yapılan saldırıdan duyulan üzüntü dile getirildi.

Mesajda, şöyle denildi:

''Bafra Belediyespor Kulübü'ne silahlı saldırı düzenlendiğini ve bu saldırıda takımın kaleci antrenörü İsmail Kurt ile teknik direktör Sedat Gezer'in yaşamlarını yitirdiğini, kulüp müdürü Engin Özaslan'ın da yaralandığını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Yaşamını yitirenlere rahmet, yaralı Özaslan'a acil şifalar, Bafra Belediyespor camiası ile tüm Bafra halkına geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.''


25.03.2008

Kaynak : AA

myway
25.03.2008, 19:27
Bu olayi inceledim cok hazin:mad:

Sedat gezere ve kaleci antrenorune Allahtan rahmet diliyorum..
Dusunun bi Bafra bld spor 3. lig 2. grupta Divrigi d.c spor ile ayni grupta yer alan bir takim..

Bu takim sezona oyle kotu bir baslangic yapmis ki 16 macta sadece 4 puan toplamis ve ligin dibine demir atmis.

Daha sonra teknik direktor degisikligine gitmis ve 2. yariya Sedat gezer ile baslamislar..

Ve Sedat Gezer yonetimindki Bafra bld spor, 2. yariya gumbur gumbur girmis ve 16 macta 4 puan alan bafra bld spor 2. yari 9 macta 22 puan toplamis ve 26 puana ulasmis ..Icerde disarda Sedat Gezer yonetimindeki Bafra Bld spor herkese kok sokturmus ve hic maglup olmamis.

Belki de Trukiye liglerinin en buyuk yukselisi olsa gerek bu..

Son haftada DEplasmanda sampiyonluga oynayan surmene spor la 0-0 berabere kalarak buyuk bir basariya imza attilar..

Ve bu mactan sonra insanligindan suphe duydugum yaratiklar klup binasina giriyor ve icerde kim varsa rasgele ates aciyorlar...

Gercekten akillara zarar bir olay. Turkiye Sedat Gezer gibi degerli bir hocasini ve kaleci antrenorunu bu hain saldiri sonucunda kaybetmistir..

Bafra Bld. sporlularin ve Tum Turkiyenin basi sagolsun:mad:

Mekanlari cennet olsun...

Umarim sorumlular derhal yakalanir...!

merkez_ismail
25.03.2008, 23:35
son 7 hafta da 1967 G.T.D olarak sıvassporumuzun ıc ve dıs sahada tum maclarında yanında oalcagız artık sampıyon olalım burdan sonra ...!

Abdullah DuMaN
26.03.2008, 08:15
Bafra Belediyespor Kulübü'nü basan 3 kişi, teknik direktör Sedat Gezer, kaleci antrenörü İsmail Kurt ve kulüp müdürü Ergin Özarslan'a kurşun yağdırdı. Gezer ve Kurt hayatını kaybetti.
26.3.2008




Beyaz minibüsle geldiler
Türk Futbolu dün en kara günlerinden birini yaşadı... TFF 3.Lig 2.Grup ekiplerinden Bafra Belediyespor’un teknik direktörü Sedat Gezer, kaleci antrenörü İsmail Kurt ve kulüp müdürü Ergin Özarslan, kulüp binasında antrenman saatini beklerken, kurşun yağmuruna tutuldu... Gezer ve Kurt hayatlarını kaybederken, ağır yaralı olan Özarslan, yoğun bakıma alındı. Olay şöyle gelişti; 11.30 sıralarında İshaklı Mahallesi’ndeki tesislere önüne üç rakam grubu alınamayan 34 TD plakalı beyaz minibüsteki 3 kişiden 1’i, binaya girdi.

Kaçarken de ateş ettiler
25-30 yaşlarındaki saldırgan, silahını çekip Kırmızı-Siyahlı takımın kulüp müdürü Ergin Özarslan’ın odasına daldı ve içeride bulunan Özarslan ile teknik direktör Sedat Gezer ve kaleci antrenörü İsmail Kurt’a peş peşe ateş etti. Özarslan, Gezer ve Kurt kanlar içinde yere yığılırken, saldırgan binadan çıktı ve dışarıda bekleyen kişiyle, minibüse doğru koştu. Bu sırada yaralı olmasına karşın saldırganın arkasından koşmak isteyen İsmail Kurt kapıda yere düştü. Saldırganlar minibüse koşarken, aracı kullanan kişi de kulüp binasına doğru ateş etti.

Özarslan yoğun bakımda
Saldırının hemen ardından olay yerine gelen sağlık ekipleri, ağır yaralanan 3 görevliden kaleci antrenörü İsmail Kurt’un olay yerinde öldüğünü belirledi. Teknik direktör Sedat Gezer ile kulüp müdürü Engin Özarslan, Bafra Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Teknik direktör Gezer, doktorların tüm çabalarına rağmen yaşamını yitirdi. Kulüp müdürü Ergin Özarslan ise yoğun bakıma alındı. Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, konuyla ilgili bilgi aldı, çeşitli spor kulüpleri de olayı kınadı.
Hasan DAVRAN/DHA

Soruşturmaya başlandı
Bafra’da yaşanan bu vahşet üzerine kulüp binasını incelemeye giden polisler, saldırıyı gerçekleştiren 2 kişinin de eşkalini belirledi. Polis, İshaklı Mahallesi’ndeki kulüp binasına girerek Sedat Gezer, İsmail Kurt ve Ergin Özarslan’a kurşun yağdıran şahısları aramaya başladı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, olay yerine beyaz bir minibüsle gelen saldırganın 25-30 yaşlarında, 1.65-1.70 boylarında, saçlarının ön kısmı dökük ve hafif sakallı olduğu belirlendi. Aracın sürücüsünün ise koyu renk montlu, saçları geriye doğru taranmış bir kişi olduğu ifade edildi. Gücenlik güçleri, belirlenen eşkal üzerine ilçe genelinde ve yol güzergahlarında arama çalışmalarına başladı.

İşte olayla ilgili iddialar
1- Polis, saldırının kulüple ilgisinin olmadığı, kişisel nedenlerden kaynaklandığını söylüyor. Saldırganın ilk olarak teknik direktör Gezer’e kurşun yağdırması bu iddiayı güçlendiriyor.
2- Teknik Direktör Sedat Gezer, 20 futbolcunun 18’ini gönderip, yerlerine kendisinin belirlediği 14 yeni futbolcu transfer etti. Ücretlerde anlaşmazlık çıkmış olabileceği konuşuluyor.
3- Sedat Gezer’in göreve gelmesiyle kulüpten 18 futbolcunun gönderilmesinin olayla ilgisi olup olmadığı araştırılıyor. Ancak bu zayıf bir ihtimal olarak soruşturma kapsamında yer alıyor.
4- Olayın arkasında bahis mafyasının olabileceği de ileri sürüldü. Düşme hattında bulunan Bafra Belediyespor, ilk yarıda 12 maçtan mağlup ayrılırken, ikinci yarıda hiç yenilgi almadı.



kaynak: fanatik

muhsin koçak
26.03.2008, 08:51
acınız acımızdır! türk futbolunun başı sağolsun.

RECEP_YÜKSEL
26.03.2008, 09:13
Bafra Bld. sporlularin ve Tum Turkiyenin basi sagolsun

Mekanlari cennet olsun...

Umarim sorumlular derhal yakalanir...!

DENİZEVİ
28.03.2008, 21:16
ANGUT !.. http://www.main-board.com/images/smilies/72.gif

http://s.azbuz.com/uploads/images/54/37/5000000005437399.gif
Herkesin haksız bir şekilde kullandığı bir ifadedir " ANGUT " kelimesi...
Hani biri laftan anlamayınca, boş boş bakınca ya da aptallık edince hemen " Angut musun ? " der günümüzün işte o insanı...
Angut'un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen hala bir sürü insan var ülkemizde...

Özelliği Nedir Bilir misiniz ?

Angut kuşunun eşi öldüğü zaman yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar onun başucunda bekler.

İşte bu canlının yaptığı en büyük " Angut'luk " budur. Ayrıca bu olay bütün Angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen bir şey değildir. Dişi olsun erkek olsun bütün Angut kuşlarının Çok ürkek bir hayvan olmasına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen Angut kuşuna elinizi uzatsanız dahi oradan kaçmaz...

Hani derler ya "ANGUT gibi bakmasana" diye...Keşke herkes Angut gibi bakabilse değer verdiklerine. Bundan sonra bazılarına "Angut" demeden önce bir kere daha düşünün derim !..
Bir "ANGUT" bile olamayan o kadar çok insan var ki günümüzde...http://www.main-board.com/images/smilies/72.gif

DENİZEVİ
28.03.2008, 21:26
http://www.postimage.org/aV1CMKui.jpg
TORPİL NASIL YAPILIR ? http://www.main-board.com/images/smilies/1.gif
http://www.ozelsalihli.k12.tr/ata.gifhttp://www.camlicakizlisesi.k12.tr/cklkdfr/abidinozmen.jpg

Yıl 1934 ;

O dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Ulus'tadır.Bakan ise Niğde'li Abidin ÖZMEN'dir.
Bakan,makamında çalışmaktadır.Kapı çalınır.

BAKAN'ın gür sesi ;

- " Giriniz !.."

ATATÜRK'ün Yaverlerinden biri,yanında iki çocukla makama girerler.Bakan konuklara yer gösterir ve zarfı açar.
ATATÜRK'ten gelen bir mektuptur bu ;

-"Bay Abidin ÖZMEN, Milli Eğitim Bakanı..." Abidin ÖZMEN zarfı özenle açar ve mektubu dikkatle okur ;

-"Yaver Bey'le,size iki (2) fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum.Bu çocukları,uygun göreceğiniz,bir liseye (parasız yatılı olarak)kaydını yaptırın..."

Bu, ATATÜRK'ün bir emridir. Kesinlikle yerine getirilecektir.

BAKAN ÖZMEN, Orta öğretim Genel Müdür'ünü çağırtır ve şu direktifi verir ;

-" Yaver Bey'in yanındaki bu iki ( 2 ) öğrencinin evrakını alınız ve bu çocukların Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp, her ikisi ( 2 ) için de üç'er ( 3 ) yıllık paralı yatılı makbuzlarının ;

-" Veli ve ödeyen hanesine ATATÜRK'ün ismini yazdırarak bana getiriniz." der.

Bakanın emri yerine getirilmiştir.

Abidin ÖZMEN de kısa bir mektup yazarak, Yaver Bey'le ATATÜRK'e yollar.Mektubun içeriği şöyle :

-" Muhterem ATATÜRK,Yaver bey'le göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım.
Ancak,arkasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı ATATÜRK gibi biri bulundugu için ; bu iki öğrenciyi fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız, hem de mantığımız izin vermedi.Bu nedenle her iki öğrenciyi de emirleriniz gereği Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım.Çocukların üç'er(3) yıllık okul taksitlerine ait makbuzları ek'te takdim ediyorum..."

ATATÜRK bu mektup üzerine, devrin Başbakanı İsmet İNÖNÜ'ye telefon ederek:

-" Bak Senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı !.." diyerek olayı anlatmış.

İNÖNÜ, Bakan'ı adına ATATÜRK' ten özür dilemiş.

ATATÜRK ;

- " Yok !.." demiş özür dileme !.. Çok memnun oldum.Keşke her Devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve doğruyu gösterebilse !.."http://www.main-board.com/images/smilies/4.gif

*** Bu anı Yüksek Mimar H.Rahmi ÖZMEN’in amcası M.E.B.Bakanı Abidin ÖZMEN ve ATATÜRK arasında geçer. Tarihi değeri olan ve hiçbir yerde yayımlanmayan bu anının unutulup gitmesine gönlü razı olmayan bakanın yeğeni H.Rahmi ÖZMEN 15.08.1985 günlü bir mektupla gazeteci yazar Vahap OKAY’a iletir.O da 15.09.1985 tarihli kolay ilan adlı gazetesinde yayımlar.Anı bu kaynaktan alınmadır.
(Kaynak: Cumhuriyet Gzt., 09.01.2002)
http://www.postimage.org/aV1CMKui.jpg
http://s.azbuz.com/uploads/images/46/16/5000000004616035.gif

DENİZEVİ
28.03.2008, 21:52
KUŞ BAKIŞI TÜRKİYE
Türkiye'mizin değişik bölgelerinden kuş bakışı muhteşem manzaralar...http://www.main-board.com/images/smilies/1.gif

http://s.azbuz.com/uploads/images/57/12/5000000005712816.gif

LÜTFEN TIKLAYINIZ (http://www.alpalper.com/kitap/kitap.html)http://www.main-board.com/images/smilies/1.gif

DENİZEVİ
29.03.2008, 20:18
İSTANBUL'UN FETHİ FİLMİ-YAPIM 1951
http://s.azbuz.com/uploads/images/73/36/5000000007336412.gif?730102719 http://s.azbuz.com/uploads/images/73/37/5000000007337786.gif?-1600839830http://site.mynet.com/mevtoo/mynet_resimlerim/anim3.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/73/36/5000000007336341.gif?137416980 9http://s.azbuz.com/uploads/images/73/33/5000000007333772.gif?596219681

http://img522.imageshack.us/img522/7466/konubuyuk2or2.jpg

Yönetmen Aydın ARAKON
Oyuncular Sami AYANOĞLU - Reşit GÜRZAP - Müfit KİPER - Cahit Irgat - Atıf AVCI - Vedat Örfi BENGÜ - Turan

Fatih Sultan Mehmet'in ordusuyla Bizanslılara karşı Savaşı... İstanbul'u Fethinin öyküsü...
Not: Sun'i bir boyama ile renklendirilip 1972 yılında tekrar gösterime çıkarıldı.

Bu güne dek İstanbul'un fethi hakkında hiç film seyredemedik. Millet üç(3) kuruşluk Tarihleri hakkında onlarca film yapıyor !.. Brave heartından, spartalısına kadar...Üç kıtaya birden hükmeden çağ açıp, çağ kapatan biz Türklerin İstanbul'un Fethi ile ilgili tek filmi 1951 yapımı...Afişi bile olmayan ve şu an kimsenin varlığından bile haberdar olmadığı bir film olması gerçekten bir Türk olarak bana utanç veriyor.
Saygılarımla...

Boyut: 650 MB - [7 part] / Download link: Rapidshare / Süre 90 dk
http://rapidshare.com/files/81726138/195…ine--.part1.rar
http://rapidshare.com/files/81728890/195…ine--.part2.rar
http://rapidshare.com/files/81741493/195…ine--.part3.rar
http://rapidshare.com/files/81744089/195…ine--.part4.rar
http://rapidshare.com/files/81746915/195…ine--.part5.rar
http://rapidshare.com/files/81749549/195…ine--.part6.rar
http://rapidshare.com/files/81749611/195…ine--.part7.rar

http://s.azbuz.com/uploads/images/73/36/5000000007336412.gif?730102719 http://s.azbuz.com/uploads/images/73/37/5000000007337786.gif?-1600839830http://site.mynet.com/mevtoo/mynet_resimlerim/anim3.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/73/36/5000000007336341.gif?137416980 9http://s.azbuz.com/uploads/images/73/33/5000000007333772.gif?596219681
http://dl9.glitter-graphics.net/pub/91/91999j7z3k61uin.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/73/37/5000000007337725.gif?435053940 http://s.azbuz.com/uploads/images/73/38/5000000007338234.gif?170863257 7
http://img227.imageshack.us/img227/5518/hareketluaksperf15aia4.gif

Engin58
30.03.2008, 04:08
SAYGI DEGER HAVA KUVVETLERIMIZIN DEGERLI KOMUTANI SAYIN DENIZEVI KOMUTANIMIZA BIZLERE BU GÜZEL BILGILERI SUNDUGU ICIN KENDISINE TESEKKÜR EDERIZ SÜKRANLARIMIZI ILETIRIZ.SAYGILARIMLA...

musti34
31.03.2008, 22:24
http://www.sivasanadolugazetesi.com/pictures/1206981040.jpg
Sivasspor’da yönetim değişti
Turkcell Süper Ligi’nde şampiyonluk mücadelesi veren Sivasspor yönetiminin şok istifası kentte şaşkınlık yarattı.

Turkcell Süper Ligi'nde Kasımpaşa galibiyetinden sonra olağanüstü bir toplantı yapan Sivasspor'un başarılı yönetimi sürpriz bir kararla istifa etti.
Şampiyonluk yarışında en avantajlı fikstüre sahip olduklarını söyleyen Eski Basın Sözcüsü Fikret Ünsal '2. Ligden alıp 38 yıl sonra Süper Lige çıkarttığımız Sivasspor 3 sezondur başarı grafiğini hep yükseltti. 2007-2008 sezonunda ise ilk yarıyı lider olarak bitirmemize rağmen Valimiz Veysel Dalmaz ve Belediye Başkanımız Sami Aydın'ın dışında bize özellikle maddi destek konusunda kimse yardımcı olmadı. Şampiyonluğa oynayan bir takıma özellikle çok zengin işadamlarımızın katkıda bulunmamaları bizlerin şevkini kırmıştır. Bunun için dün aldığımız yönetim kurulu kararı ile istifa ettik ve çok acelece olağanüstü genel kurula giderek yeni yönetimin seçilmesine yardımcı olduk' dedi.
Ünsal, sözlerini yeni yönetim kuruluna ve şampiyonluk yolunda engel tanımayan Sivasspor'a başarılar dileyerek tamamladı. Ünsal'ın basın toplantısında çok duygulandığı da gözlerden kaçmadı.
Sivasspor'un yeni Basın Sözcüsü İsmail Dursun ise alel acele yaptığı açıklamada geçmiş yönetimi suçlayarak 'şimdi istifa etmenin zamanı mıydı? Bari takımı şampiyon yapsalardı da öyle istifa etselerdi. Yeni yönetim olarak ne yapacağımızı bilemez haldeyiz. Bir anda ateş topunu kucağımızda bulmuş gibi olduk' diyerek, Sivasspor'u 4 yıldır başarıdan başarıya koşturan eski yönetime sitemde bulundu.
Öte yandan yeni yönetim kurulu yılın Teknik Direktörü seçilen Sivasspor'un başarılı hocası Bülent Uygun'la da yollarını ayırdı. Teknik Direktörlük görevine Sivas Kamuoyunun yakından tanıdığı Yasin Aydın getirildi. Yeni Teknik Direktör Aydın yaptığı açıklamada 'ölmeden Sivasspor'da teknik direktör olarak görev almanın mutluluğunu yaşıyorum. Ben teknik direktör olduktan sonra Sivasspor şampiyon olmasa da olur' dedi.

İşte Yeni Yönetim Kurulu Listesi
BAŞKAN: Hikmet ONAR
2. BAŞKAN: Ahat TÜRKMENOĞLU
2. BAŞKAN: Yahya YILDIZ
ASBAŞKAN: Veysel AÇIKALIN
BASIN SÖZCÜSÜ: İsmail DURSUN
ÜYE: Uğur KAYA
ÜYE: Metin POLAT
ÜYE: Ali Rıza SALMAN
ÜYE: Sururi İRFANOĞLU
ÜYE: Battal BİLGE
ÜYE: Ali HAKYEMEZ
TEKNİK DİREKTÖR: Yasin AYDIN

musti34
31.03.2008, 22:25
güzel bir şaka ama yönetim başarılı olunca pek inandırmadı...:)

_DeReBeYi_
31.03.2008, 22:38
la gardas yureme ine yazdi bu nasil saka yaw :)) bende kalp var gardas boyle sakalar yapmayin SAMPIYONLUGU GORMEDEN OLECEKTiM AZ KALSIN :)))

nejmi58
31.03.2008, 22:42
cok güzel bir saka.

en komigi ise "yeni" teknik direktörün aciklamasi.

"Ben teknik direktör olduktan sonra Sivasspor şampiyon olmasa da olur"

cok güldüm gercekten

vkeskek
31.03.2008, 22:53
bende ciddi ciddi okuyorum.Daha 1 nisana var

omercoskun
31.03.2008, 23:27
a a a a a ula büle şaka mı olur ? şakası bile kötüüü

sivaslihakan
31.03.2008, 23:28
sivassporun cok büyük gizlilikle yürüttügü transfer haberini alman BILD gazetesi ortaya cikardi,sivassporun simdiden ön protokol imzalattigi dünyaca ünlü ortasaha oyuncusu alman Ballack chelseade mutlu olmadigini acikladi ve sivassporda büyük basarilara imza atacagini söyledi

kaynak alman BILD gazetesi

Harput0658
31.03.2008, 23:36
Abi olcak iş değil Ballack kaç paraya oynuyo biliyomusun sen.

Harput0658
31.03.2008, 23:38
1 nisan oldu dimiiiiiii sizi sizi nasıl yedim yaaa

MeD_Turc
31.03.2008, 23:49
:):) harbidende flash habermis ama ballack sivassporda forma sansi bulamaz kimi keseceksin:))

hulusi balta
01.04.2008, 09:07
bu gerçekmi yalanmı birisi bana haber versin lütfen

necmettin_akcay
01.04.2008, 09:14
1 nisan oldu dimiiiiiii sizi sizi nasıl yedim yaaa

bencede aynen katılıyorum 1 nisan şakası ama olsun oda lazım saygılar
sevgiler

58svs58
01.04.2008, 09:23
SİTE GEVŞEMEYE BAŞLADI BU NE YA BALLAK SANKİ ERİŞİLMEZMİŞ SİVATA SEFİLMİŞ GİBİ BİR ŞAKAYI YAYINLAMIŞ.

alaybeyi
01.04.2008, 09:35
bu da nisan 1 şakası belli... nisanın 1.nci günü bu tip gariplikler artar nedense. ballack değilde ronaldinho gelse daha iyi.. parası ile değil ya! nede olsa nisan 1....

Abdullah DuMaN
01.04.2008, 09:44
KEŞKE OLSA ÇOK GÜZEL OLUR.................

osmanfidan
01.04.2008, 10:14
bir nisan şakası biraz zayıf kalmış

antitoksidan
01.04.2008, 12:09
Ballack Sivasspor'un kadrosunu satın alır :D:D

Engin58
01.04.2008, 12:12
1 nisan sakasi ha :)))) Saygilarimla...

yigidomustafa58
01.04.2008, 16:53
güsel hazırlanmış tebrikler...

Turan 59
01.04.2008, 17:05
BU NE BİÇİM ŞAKA,BÖYLE ŞAKA OLMAZ.KALBİ OLAN VAR LÜTFEN DİKKAT EDİN..!!!!!

tanju_58
01.04.2008, 17:09
bi takıma bi şaka yeter.abartmamak lazım............

akifeker
01.04.2008, 17:11
la gardas yureme ine yazdi bu nasil saka yaw :)) bende kalp var gardas boyle sakalar yapmayin SAMPIYONLUGU GORMEDEN OLECEKTiM AZ KALSIN :)))

bendeede var kalp yaew yapmayın bole şakalar:D:D:D:D:D:D:D

veysel
01.04.2008, 17:16
BU SAKA MI BILEMIYORUM AMA GERCEK OLDUGUNUDA ZANNETMIYORUM

sivaslihakan
01.04.2008, 19:05
SİTE GEVŞEMEYE BAŞLADI BU NE YA BALLAK SANKİ ERİŞİLMEZMİŞ SİVATA SEFİLMİŞ GİBİ BİR ŞAKAYI YAYINLAMIŞ.

ne alakasi var sivas sefilmis gibilerinden,senin gibilerin espiri anlayisi bu kadar iste

spidey58
01.04.2008, 19:19
sivassporun cok büyük gizlilikle yürüttügü transfer haberini alman BILD gazetesi ortaya cikardi,sivassporun simdiden ön protokol imzalattigi dünyaca ünlü ortasaha oyuncusu alman Ballack chelseade mutlu olmadigini acikladi ve sivassporda büyük basarilara imza atacagini söyledi

kaynak alman BILD gazetesi

Abi o da bişey mi sen tümspor.comda bizim için yaptıkları şakayı bir oku.İlk duyduğumda başımdan kaynar sular dökülmüştü

spidey58
01.04.2008, 19:22
Güya bu haftaki maçta cvetkov cezalı cezalı oynamış ta bizi 3-0 hükmen mağlup sayacaklarmış,bunun üstüne Bülent hoca da bu utancı kaldıramayıp istifa ediyormuş.Bütün sivaslılara duyurulur;bu haberi okursanız bilin ki sadece 1 nisan şakası.

semihkilic_58
01.04.2008, 20:01
gercek olması bıraz imkansız gibi birşey ama gelse süper olur :)

XXCakir58
01.04.2008, 20:06
´bu nisan sakasina sayilmaz, cünkü kimse hayatta inanmaz

yerliturkuaz
01.04.2008, 20:07
BU ŞAKA GERÇEK OLSA NE GÜZEL OLURDU...

GLoBe-Y-Gençlik
02.04.2008, 20:21
Sivaslı Hemşerilerim

CUMHURİYET UNİVERSİTE HASTANESİNDE YATMAKTA OLAN HASAN YENİYAPAN ADLI HASTAYA ACİL -ARH +- KAN LAZIM LUTFEN SIZDEN ISTEGIM UYAN VARSA IRTIBATA GECERSENIZ COK SEVERIM BUYUK BIR BABALIK YAPMIS OLURSUNUZ AKRABAM OLUYOO BEN NAZIM GECIYOR YAZDIM YARDIMINIZI BEKLERIZ


CUMHURİYET UNIVERSITE HASTANESI
UROLOJİ BÖLÜMÜNDE
HASTA ADI :HASAN YENIYAPAN
ULAŞIM ICIN :0535-867-35-83

K4r_Tugrul
02.04.2008, 20:34
Arkadaşlar hiç mi tutan yok. Çok acil lazım mış. Lütfen Allah rızası için....

DENİZEVİ
03.04.2008, 03:09
http://img222.imageshack.us/img222/6681/sperboy35lkcooltext8462ow5.gif

http://img215.imageshack.us/img215/8781/mbildbi1.jpg


http://img139.imageshack.us/img139/3463/41862055pd9.png

sivas_kangallı
03.04.2008, 06:51
süper olmuş elinize sağlık......

GLoBe-Y-Gençlik
03.04.2008, 07:20
BU SIVALSIVASLILARA BU YAKISIR O KADAR ADAMDAN BIR TANE KAN CIKMADII HEPINIZDEN ALLAH RAZI OLSUN BIR BIRINIZE KAN LAZIM OLURDA GORURSUNUZ BABALIK KIM YAPAR

acun_58
03.04.2008, 07:23
Ya kardes benımkı tutmuyo tutsa ınan 1 dk durmam gelırım hastanıza allahdan acıl sıfalar dılıyorum ama uyan bırı cıkar bu sıteden kafana takma

GLoBe-Y-Gençlik
03.04.2008, 07:25
yok gardas cıkmıyor adamlar benımkı tutmuyo dıye ses verende yoq

YiğidoGençlik
03.04.2008, 07:28
canım benimki tutmuyor ama olurda birini bulursam ben seni ararım

Abdullah DuMaN
03.04.2008, 07:40
Sivaslı Hemşerilerim

CUMHURİYET UNİVERSİTE HASTANESİNDE YATMAKTA OLAN HASAN YENİYAPAN ADLI HASTAYA ACİL -ARH +- KAN LAZIM LUTFEN SIZDEN ISTEGIM UYAN VARSA IRTIBATA GECERSENIZ COK SEVERIM BUYUK BIR BABALIK YAPMIS OLURSUNUZ AKRABAM OLUYOO BEN NAZIM GECIYOR YAZDIM YARDIMINIZI BEKLERIZ


CUMHURİYET UNIVERSITE HASTANESI
UROLOJİ BÖLÜMÜNDE
HASTA ADI :HASAN YENIYAPAN
ULAŞIM ICIN :0535-867-35-83


BENİMKİ ARH+ ÜNV GİDECEM ŞU ARALAR BEN VERİRİM HASTANIN İSMİNİ ALDIM

GLoBe-Y-Gençlik
03.04.2008, 07:42
adamım allah razı olsun babalıksınn sen ver canımı ıste

yigidomustafa58
03.04.2008, 12:06
bunlarda güsel ellerine sağlık...

akifeker
03.04.2008, 18:19
http://img212.imageshack.us/img212/6404/gaz3cr4.jpg
En son gaziye son görev
http://img207.imageshack.us/img207/622/gazior8.jpg



İstiklal Savaşının son gazilerinden Yakup Satar'ın cenazesi, Eskişehir Reşadiye Camisi'nde kılınan namazın ardından askeri törenle asri mezarlığa defnedildi

http://img212.imageshack.us/img212/893/gaz2jj9.jpg

üsküdarli
03.04.2008, 20:27
cengiz özkan `in konser programini bilen varsa cok sevinirim.

DENİZEVİ
04.04.2008, 01:46
Sayın değerli ve çok kıymetli***akifeker***; Son derece duyarlı ve hassas yaklaşımınızla birlikte; bu anlamlı-değerli paylaşımınızdan dolayı sizleri yürekten kutlarım.ALLAH Rahmet Eylesin !..Mekanı-Toprağı CENNET Olsun !..

DENİZEVİ
04.04.2008, 02:05
Mevlana-Rumi-Muhammed Celaleddin

http://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gif

Her Ne Olursan Ol !..

Sevgide güneş gibi ol,

Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,

Hataları örtmede gece gibi ol,

Öfkede ölü gibi ol,

Tevazuda toprak gibi ol,

Her ne olursan ol,

Ya olduğun gibi görün,

Ya göründüğün gibi ol !..

http://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gif


MEVLANA

Hz. Mevlana ( Hayatı )

Hayatı - Sözleri - Eserleri

Mevlana'nın asıl adı Muhammed Celaleddin'dir. Mevlana ve Rumi de, kendisine sonradan verilen isimlerdendir. Efendimiz manasına gelen Mevlana ismi O'na daha pek genç iken Konya'da ders okutmaya başladığı tarihlerde verilir. Bu ismi, Şemseddin-i Tebrizi ve Sultan Veled'den itibaren Mevlana'yı sevenler kullanmış, adeta adı yerine sembol olmuştur. Rumi, Anadolu demektir. Mevlana'nın, Rumi diye tanınması, geçmiş yüzyıllarda Diyar-ı Rum denilen Anadolu ülkesinin vilayeti olan Konya'da uzun müddet oturması, ömrünün büyük bir kısmının orada geçmesi ve nihayet türbesinin orada olmasındandır.

Doğum Yeri ve Yılı

Mevlana'nın doğum yeri, bugünkü Afganistan'da bulunan, eski büyük Türk Kültür merkezi Belh'tir. Mevlana'nın doğum tarihi ise 30 Eylül 1207 (6 Rebiu'l-evvel, 604) dir.

Nesebi (Soyu)

Asil bir aileye mensup olan Mevlana'nın annesi, Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun; babaannesi, Harezmşahlar (1157 Doğu Türk Hakanlığı) hanedanından Türk prensesi, Melike-i Cihan Emetullah Sultan'dır. Babası, Sultanü'l-Ulema (Alimlerin Sultanı) ünvanı ile tanınmış, Muhammed Bahaeddin Veled; büyükbabası, Ahmet Hatibi oğlu Hüseyin Hatibi'dir. Eflaki'ye göre Hüseyin Hatibi, ilmi deniz gibi engin ve geniş olan bir alim idi. Din ilminin üstadı ve alimlerin büyüklerinden sayılan, güzel şiirler söyleyen Nişaburlu Raziyüddin gibi bir zat da talebelerindendi. Kaynaklar ve Mevlana'nın sevgi yolunda gidenler eserlerinde Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled'in nesebinin, anne cihetiyle ondördüncü göbekte Hazret-i Muhammed'in torunu Hazret-i Hüseyin'e, baba cihetiyle de onuncu göbekte Hazret-i Muhammed'in seçilmiş dört dostundan ilki Hazret-i Ebu Bekir Sıddık'a ulaştığını kaydediyorlar.

Babası Bahaeddin Veled Hazretleri'nin Şahsiyeti

Bahaeddin Veled, 1150'de Belh'de doğmuş, babası ve dedesinin manevi ilimleriyle yetişmiş; ayrıca Necmeddin-i Kübra (? - 1221)'dan feyz almıştır. Bahaeddin Veled bütün ilimlerde eşi olmayan, olgun mana sultanı idi. İlahi hakikatler ve Rabbani ilimlerden meydana gelen uçsuz bucaksız bir deniz gibi olan Bahaeddin Veled, Horasan Diyarının, en güç fetvaları halletmede, tek üstadı idi ve vakıftan hiçbir şey almazdı; devlet hazinesinden kendisine tahsis edilen maaşla geçinirdi. Kaynakların ittifakla rivayetine göre, devrinin alimleri ve ulu müftüleri, Hazreti Muhammed'in manevi işaretiyle, Baheddin Veled'e Sultanü'l- Ulema ünvanını vermişlerdir. Bundan sonra da Bahaeddin Veled bu ünvanla yad edilmiştir. Bu ünvanın verilişi Türklerin adetiyle de izah edilebilir. Türkler, yüksek kabiliyet ve fazilet sahiplerinin tanınmadan kaybolup gitmesine, unutulmasına razı olmazlardı. Onları halkın gözünde belirtmek, halkı ilim ve irfana yöneltmek için o gibi büyüklere layık oldukları birer unvan verilirdi. Bu anane, Türklerin ilme, fazilete karşı saygı duygularını gösteren parlak bir delildir. Hatta anane gereğince imzaların üstünde bu ünvanları kullanmaya mecburdurlar onlar kazandıkları bu ünvanları kendileri için manevi bir rütbe yayarlar, nefisleri için bundan asla gurur duymazlardı. Alimler gibi giyinen Bahaeddin Veled, adeti üzere, sabah namazından sonra, halka ders okutur; öğle namazından sonra dostlarına sohbette bulunur; pazartesi günleri de bütün halka va'z ederdi. Va'zı esnasında umumiyetle, Yunan filozoflarının fikirlerini benimseyenlerin görüşlerini reddeder ve "Semavi (Allah'dan olan ilahi) kitapları arkalarına atıp, filozofların silik sözlerini önlerine alıp itibar edenlerin nasıl kurtulma ümidi olur" derdi. Bu arada Yunan felsefesini okutan ve savunan Fahreddin-i Razi'ye ve ona uyan Harezmşah'ın aleyhinde bulunur; onları bidat ehli (dinde, peygamber zamanında olmayan, yeniden beğenilmeyen şeyleri çıkaranlar) olarak görür ve şöyle derdi: "Muhammed Mustafa'nın yürüyüşünden dahi iyi yürüyüş, yolundan daha doğru bir yol görmedim."

Hazret-i Mevlana'nın Babası ile Belh'ten Çıkışları ve Konya'ya Gelişleri

Esasen tasavvuf ehline iyi gözle bakmayan ve bunların Harezmşah katında saygı görmelerini çekemeyen Fahreddin-i Razi, Bahaeddin Veled'in açıkça kendi aleyhine tavır almasına da çok içerlediğinden onu Harezmşah'a gammazladı. Bahaeddin Veled'in de gönlü Harezmşah'tan incindi ve Belh'i terk etti. Ancak araştırıcılar, Bahaeddin Veled'in Belh'ten göç etmesine sebep olarak, Moğol istilasını gösterirler. Sultanü'l-Ulema, aile fertleri ve dostlarıyla Belh şehrini 1212-1213 tarihlerinde terk ettikten sonra Hacca gitmeye niyet etmişti. Nişabur'a uğradı. Göç kervanıyla Bağdat'a yaklaştığında, kendisine hangi kavimden olduklarını ve nereden gelip nereye gittiklerini soran muhafızlara Sultanü'l-Ulema Şeyh Bahaeddin Veled şu manidar cevabı verir: "Allah'dan geldik, Allah'a gidiyoruz. Allah'dan başka kimsede kuvvet ve kudret yoktur." Bu söz Şeyh Şehabeddin-i Sühreverdi (1145-1235)'ye ulaştığında: "Bu sözü Belhli Bahaeddin Veled"den başkası söyleyemez" dedi, samimiyetle ve muhabbetle karşılamaya koştu. Birbirleriyle karşılaşınca Seyh Sühreverdi, katırından inip nezaketle Bahaeddin Veled'in dizini öptü, gönülden hürmetlerini sundu. Bahaeddin Veled, Bağdat'ta üç günden fazla kalmadı ve Kufe yolundan Kabe'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Bahaeddin Veled, yanında biricik oğlu Mevlana olduğu halde, göç kervanıyla Şam'dan Malatya'ya, oradan Erzincan'a, oradan Karaman'a uğradılar. Karaman'da bir müddet kaldıktan sonra, nihayet Konya'yı seçip oraya yerleştiler.

Göç Yolunda Hazret-i Mevlana'ya Teveccühte Bulunan Mutasavvıflar

Şeyh Attar Hazretleri: Belh'i terk ettikten sonra Bağdat'a doğru yola çıkan Bahaeddin Veled, Nişabur'a vardığında ziyaretine gelen Şeyh Feridüddin-i Attar (1119-1221;1230) ile görüşüp sohbet eder. Sohbet esnasında Şeyh Attar, Mevlana'nın nasiyesindeki (alnındaki) kemali görür ve ona Esrar-name adlı eserini hediye eder ve babasına da; "Çok geçmeyecek ki, bu senin oğlun alemin yüreği yanıklarının yüreklerine ateşler salacaktır." der.
Şeyh-i Ekber Hazretleri: Sultanü'l-Ulema, Hac farizasını yerine getirdikten sonra dönüşte Şam'a uğradı. Orada Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbnü'l-Arabi (1165-1240) ile görüştü. Şeyh-i Ekber, Sultaü'l-Ulema'nın arkasında yürüyen Mevlana'ya bakarak: "Sübhanallah! Bir okyanus bir denizin arkasında gidiyor" demiştir.

Hazret-i Mevlana'nın Evlenmesi

Karaman'da bulundukları 1225 tarihinde Mevlana, babasının buyruğu ile itibarlı, asil bir zat olan Semerkantlı Hoca Şerafeddin Lala'nın, huyu güzel, yüzü güzel kızı Gevher Banu ile evlendi. Mevlana dünya evine girdiğinde onsekiz yaşındadır.
Hazret-i Mevlana'nın, Konya'ya Yerleşmeleriyle İlgili Yorumu: "Hak Teala'nın Anadolu halkı hıkkında büyük inayeti vardır ve Sıddik-ı Ekber Hazretlerinin duasıyla da bu halk bütün ümmetin en merhamete layık olanıdır. En iyi ülke Anadolu ülkesidir; fakat bu ülkenin insanları mülk sahibi Allah'ın aşk aleminden ve deruni zevkten çok habersizlerdir. Sebeplerin hakiki yaratıcısı Allah, hoş bir lutufta bulundu, sebepsizlik aleminden bir sebep yaratarak bizi Horasan ülkesinden Anadolu vilayetine çekip getirdi.
Haleflerimize de bu temiz toprakta konacak yer verdi ki, ledünni (Allah bilgisine ve sırlarına ait) iksirimizden (altın yapma hassamızdan) onların bakır gibi vücutlarına saçalım da onlar tamamıyla kimya (bakışıyla, baktığı kimseyi manen yücelten olgun insan); irfan aleminin mahremi ve dünya ariflerinin hemdemi (canciğer arkadaşı) olsunlar."

Hazret-i Mevlana'yı Yetiştiren Mutasavvıflar

Sultanü'l-Ulema Şeyh Bahaeddin Veled Hazretleri

Önceki bahislerde şahsiyetini belirtmeye çalıştığımız Bahaeddin Veled, Mevlana'nın ilk mürşididir. Yani Mevlana'ya Allah yolunu öğretip, tasavvuf usulunce hakikatleri ve sırları gösteren tarikat şeyhidir. Bütün İslam aleminde yüksek itibar ve şöhrete sahip olan Bahaeddin Veled, Selçukluluların Sultanı Alaaddin Keykubat'tan yakın alaka ve sonsuz hürmet görür. Bahaeddin Veled, 3 Mayıs 1228 tarihinde Selçukluların baş şehri Konya'yı şereflendirip yerleştikden kısa bir süre sonra, son derece samimi dindar olan Sultan Alaaddin Keykubat (saltanat müddesi 1219-1236), sarayında Bahaeddin Veled'in şerefine büyük bir toplantı tertip etti ve bütün ileri gelenleriyle birlikte onun manevi terbiyesi altına girdi. Sultaü'l-Ulemaya gönülden bağlı olan Sultan Alaaddin onu hayranlıkla şöyle över; "Heybetinden gönlüm tir tir titriyor, yüzüne bakmaktan korkuyorum. Bu eri ördüke, gerçekliğim, dinim artıyor. Bu alem, bendem korkup titrerken ben, bu adamdan korkuyorum, ya Rabbi, bu ne hal? İyice inandım ki o, cihanda nadir bulunan ve eşi benzeri olmayan bir Allah dostudur." Dünya sultanına hükmeden, eşsiz Allah dostu mana ve gönül sultanı Bahaeddin Veled, 24 Şubat, 1231 tarihinde Cuma günü kuşluk vaktinde ebedi alemde göçtü. Geriye Muhammed Celaleddin gibi bir hayırlı oğul ile Maarif gibi bir eser bıraktı. Sultanü'l-Ulema, sadece duygu ve düşüncelerini açıkladı şöhret peşinde koşmadı. Etrafındakilerini yetiştirdi ve onları daima aydınlattı.

Seyyid Burhaneddin Hazretleri

Bahaeddin Veled'in irtihalinde Mevlana yirmidört yaşında idi. Babasının vasiyeti, dostlarının ve bütün halkın yalvarmaları ile babasının mevkisine geçti, oturdu. Mevlana, babasından sonra, Seyid Burhaneddin'i buluncaya kadar bir yıl mürşidsiz kaldı. 1232 tarihinde babasının değerli halifesi Seyyid Burhneddin-i Muhakkık-ı Tirmizi, Konya'ya geldi. Mevlana onun manevi terbiyesi altına girdi.
Seyyid Burhaneddin, mertebesi çok yüksek bir kamil mürşid idi. Maarif adlı eseri irfanının delilidir. Kendisine, daima kalblerde bulunan sırları bilmesinden dolayı, Seyyid Sırdan denirdi. Seyyid Burhaneddin, ta çocukluk yıllarında bir lala gibi omuzlarda taşıyıp dolaştırdığı Mevlana'ya dedi ki: "Bilginde eşin yok, seçkinsin. Ama baban hal (manevi makam) sahibiydi, sen de onu ara, kalden (sözden) geç. Onun sözlerini iki eline kavramışsın; fakat benim gibi onun haliyle de sarhoş ol. Böylece de ona tam mirasçı kesil; cihana ışık saçmada güneşe benze. Sen zahiren babanın mirasçısısın; ama özü ben almışım; bu dosta bak, bana uy." Mevlana babasının halifesinden bu sözleri duyunca samimiyetle onun terbiyesine teslim oldu. Mevlana candan, samimiyetle, Seyyid Burhaneddin'i babasının yerine koydu ve gerçek bir mürşid bilerek gönülden, tam dokuz yıl ona hizmet etti. Bu zaman zarfında, o kamil mürşidin kılavuzluğu ile mücahede (nefsi yenmek için gayret sarfederek) ve riyazetle o kamil arifin feyizli sohbet ve nefesleriyle pişti, olgunlaştı, baştan ayağa nur oldu; kendinden kurtuldu, mana sultanı oldu. Nitekim, Mesnevi'sindeki şu iki beyit, piştiğinin, kamil insan mertebesine ulaştığının ifadesidir; "Piş, ol da bozulmaktan kurtul. Yürü, Burhan-ı Muhakkık gibi nur ol. Kendinden kurtuldun mu, tamamiyle Burhan olursun. Kul olup yok oldun mu sultan kesilirsin."
Hazret-i Mevlana'nın Konya Dışına Seyahati

Halep ve Şam'a Gidişi: Mevlana, yüksek ilimlerde daha çok derinleşmek için, Seyyid Burhaneddin'in izniyle Haleb'e gitti. Halaviyye Medresesi'nde, fıkıh, tefsir ve usul ilimlerinde üstün bir alim olan Adim oğlu Kemaleddin'den ders aldı. Mevlana, Halep'teki tahsilini bitirdikten sonra Şam'a geçti. Burada, ilmi incelemeler yapmak için dört yıl kaldı. Bu zaman zarfında Şam'daki alimlerle tanışıp, onlarla sohbet etti.

Şam'da Şems-i Tebrizi Hazretleri ile Bir Anlık Görüşme

Eflaki'ye göre Mevlana, Şam'da Şemseddin-i Tebrizi ile görüşmüştür; fakat bu görüşme kısa bir müddettir ve şöyle cereyan etmiştir. Şemseddin-i Tebrizi, bir gün halkın arasında, Mevlana'nın elini yakalayıp öper ve ona "Dünyanın sarrafı beni anla!" diye hitap eder ve kaybolur. İşte bu sohbet veya bir anlık görüşme tarihinden takriben sekiz sene sonra Şems, Konya'ya gelecek ve Mevlana ile içli dışlı sohbet edecektir.

Hazret-i Mevlana Kamil Bir Mürşid

Yedi yıl süren Halep ve Şam seyahatinden sonra Konya'ya dönen Mevlana, Seyyid Burhaneddin'in arzusu üzerine birbiri arkasına, candan istekle ve samimiyetle, üç çile çıkardı. Yani üç defa kırkar gün (yüzyirmi gün) az yemek, az içmek, az uyumak ve vaktinin tamamını ibadetle geçirmek suretiyle nefsini arıttı. Üçüncü çilenin sonunda Seyyid Burhaneddin, Mevlana'yı kucaklayıp öptü; takdir ve tebrikle, "Bütün ilimlerde eşi benzeri olmayan bir insan, nebilerin ve velilerin parmakla gösterdiği bir kişi olmuşsun. Bismillah de yürü, insanların ruhunu taze bir hayat ve ölçülemiyecek bir rahmete boğ; bu suret aleminin ölülerini kendi mana ve aşkınla dirilt." Dedi ve onu irşad ile görevlendirdi. Seyyid Burhaneddin, daha sonra, Mevlana'dan izin alıp Kayseri'ye gitmiş ve orada ebedi aleme göçmüştür (1241-1242). Türbesi Kayseri'dedir. Mevlana Seyyid Burhaneddin'in Konya'dan ayrılışından sonra, irşad (Allah Yolunu gösterme) ve tedris (öğretim) mak***** geçti. Babasının ve dedelerinin usullerine uyarak beş yıl bu vazifeyi başarı ile yaptı. Rivayete göre dini ilimleri tahsil eden dört yüz talebesi ve on binden çok müridi vardı.

Hazret-i Mevlana'nın Dostları, Halifeleri; Kendisine ilham Kaynağı Olan Mutasavvıflar

Şems-i Tebrizi Hazretleri

Bu zatın adı, Şemseddin Muhammed olup doğumu 1186 dır. Tebrizli Melekdad oğlu Ali'nin oğlu olan Şems, tahsilini bitirdikten sonra, zamanının yegane şeyhi olarak gördüğü Tekbirzi Şeyh Ebu Bekir Sellebaf'a (sele ve sepet örücüsüne) intisap etti ve onun terbiye ve irşadıyla yetişip olgunlaştı. Şems, ulaştığı manevi makama kanaat etmediğinden daha olgun mürşidler bulmak arzusuyla seyehate çıktı. Senelerce takati tükenircesine bir çok bir çok yerler dolaştı, zamanının arifleriyle görüştü. Bu arifleri, mana alemindeki uçuşunda kinaye olarak Şems'e, Şems-i Perende (Uçan Güneş) adını vermişlerdir. Şems, ta çocukluğundan itibaren fikren ve ruhen hür bir derviş, kendinden geçercesine ilahi aşka dalarak yaşayan bir şahsiyetti. Şems, kendisini ruhen tatmin edecek seviyede bir Hak dostu bulamayan ve hep kendi mertebesinde bir sohbet arkadaşı arayan bir kamil velidir. Yana yakıla, kendisine muhatap olabilecek, sohbetine dayanabilecek bir dost arayan Şems'in bir gece kararı elden gitti, heyecan içinde idi. Allah'ın tecellilerine gömülüp mest olmuş bir halde münacatında "Ey Allah'ım! Kendi, örtülü olan sevgililerinden birini bana göstermeni istiyorum" diye yalvardı. Allah tarafından, istediğinin, Anadolu ülkesinde bulunan, Belhli Sultanü'l-Ulema'nın oğlu Muhammed Celaleddin olduğu ilham edildi. Bu ilham ile Şems, 29 Kasım 1244 yılı Cumartesi sabahı Konya'ya geldi.

Hazret-i Mevlana ile Hazret-i Şems'in Buluşmaları

Mevlana ile şems, bu iki kabiliyet, bu iki nur, bu iki ruh, nihayet buluştular, görüştüler. Bu tarihte Şems, altmış, Mevlana, otuz sekiz yaşında idi. Bu iki ilahi aşık, bir müddet yalnızca bir köşeye çekilerek kendilerini tamamiyle Hakk'a verdiler ve gönüllerine gelen ilahi ilhamlarla sohbetlere koyuldular. Sultan Veled der ki: "Ansızın Şems gelip ona ulaştı; ona maşukluk (sevilen, sevgili olmanın) hallerini anlattı, açıkladı. Böylece de sırrı yücelerden yüceye vardı. Şems, Mevlana'yı şaşılacak bir aleme çağırdı, öyle bir aleme ki, ne Türk gördü o alemi ne Arap."
Hazret-i Mevlana'nın Maşukluk Mertebesine Erişmesi: Bu hususu Sultan Veled şöyle açıklar, "Alemdeki erenlerin derecelerinden üstün bir derece vardır ki o, maşukluk durağıdır. Aleme bu maşukluk durağına dair haber gelmemiş, bu durakta bulunanların ahvalini hiçbir kulak işitmemişti. Tebrizli Şemseddin zuhur edip, Mevlana Celaleddin'i aşıklık ve erenlik mertebesinden, bu zamana kadar duyulmaması olan, maşukluk mertebesine eriştirmiştir. Esasen Mevlana, ezelde, maşukluk denizinin incisiydi, her şey döner, aslına varır."
Kim, kimi aradı? Hatırlara gelebilecek, "Şems mi Mevlana'yı aradı, Mevlana mı Şems'i" sorusuna şöyle cevap verebiliriz: Şems, Mevlana'yı, Mevlana'da Şems'i aramıştır. Şems Mevlana'ya aşık ve taliptir, Mevlana'da Şems'e aşık ve taliptir. Çünkü aşık, aynı zamanda maşuk, maşuk aynı zamanda aşıktır. Mevlana der ki: "Dilberler (gönlü alıp ***ürenler, manevi güzeller), aşıkları, canla başla ararlar. Bütün maşuklar, aşıklara avlanmışlardır. Kimi aşık görürsen bil ki maşuktur. Çünkü o, aşık olmakla beraber maşuk tarafından sevildiği cihetle maşuktur da. Susuzlar alemde su ararlar, fakat su da cihanda suzusları arar."

Hazret-i Mevlana'nın Manevi Yolculuğundaki Safhaları

Mevlana, manevi yolculuğunu, olgunluğa ermesini, şu sözünde toplamıştır. "hamdım, piştim, yandım." Mevlana'nın pişmesi, babası Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled ve Seyyid Burhaneddin'in feyizli nefesleriyle, yanması da Şems'in nurlu aynasında gördüğü kendi güzelliğinin aşk ateşiyledir.

Hazret-i Mevlana ile Şems Hakkında

Mevlana, Şems ile Konya'da buluştuğu zaman tamamiyle kemale ermiş bir şahsiyetti. Şems, Mevlana'ya ayna oldu. Mevlana, Şems'in aynasında gördüğü kendi eşsiz güzelliğine aşık oldu. Diğer bir ifadeyle Mevlana, gönlündeki Allah aşkını Şems'te yaşattı. Mevlana'nın Şems'e karşı olan sevgisi, Allah'a olan aşkının miyarıdır (ölçüsüdür). Çünkü Mevlana, Şems'te Allah cemalinin parlak tecellilerini görüyordu. Mevlana açılmak üzere bir güldü. Şems ona bir nesim oldu. Mevlana bir aşk şarabı idi, Şems ona bir kadeh oldu. Mevlana zaten büyüktü, Şems onda bir gidiş, bir neşve değişikliği yaptı. Şems ile Mevlana üzerine söz tükenmez. Son söz olarak şöyle söyleyelim, Şems, Mevlana'yı ateşledi, ama karşısında öyle bir volkan tutuştu ki, alevleri içinde kendi de yandı.

Şems-i Tebrizi Hazretleri'nin Konya'dan Ayrılışı

Şems ile buluşan Mevlana, artık vartini Şems'in sohbetine hasretmiş, Şems'in nurlarına gömülüp gitmiş, bambaşka bir aleme girmişi. Şems'in cazibesinde yana yana dönüyor, ilahi aşkla kendinden geçercesine Sema ediyordu. Bu iki ilahi dostun sohbetlerindeki mukaddes sırrı idrakten aciz olanlar, ileri geri konuşmaya başladılar. Neticede Şems, incindi ve Mevlana'nın yalvarmalarına rağmen, Konya'dan Şam'a gitti (14 Mart, 1246 Perşembe).

Hazret-i Şems'in Konya'ya Dönüşü

Şems'in ayrıldığında derin bir ızdıraba düşen Mevlana, manzum olarak yazdığı güzel bir mektubu, Sultan Veled'in başkanlığındaki kafileyle Şam'a, Şems'e gönderdi. Sultan Veled, kafilesiyle Şam'a vardı, Şems'i buldu ve babasının davet mektubunu, hediyelerle birlikte, saygıyla Şems'e sundu. Şems, "Muhammedi tavırlı ve ahlaklı Mevlana'nın arzusu kafidir. Onun sözünden ve işaretinden nasıl çıkabilir."diyerek, Mevlana'nın davetine icabet etti ve 1247 'de, Sultan Veled'in kafilesiyle, Konya'ya döndü.

Hazret-i Şems'in Kayboluşu

Şems'in Konya'ya geri gelmesine herkes sevindi. Mevlana da hasretin sıkıntılarından kurtuldu. Artık Şems'in şerefine ziyafetler verildi, Sema meclisleri tertip edildi. Fakat huzurla, muhabbetle, dostluk içinde geçen günler pek çok sürmedi, dedikodular ve can sıkısı durumlar yeniden başladı. Şems, o bahtsız dedikoducu topluluğun yine kinle dolduğunu, gönüllerinden sevginin uçup gittiğini, akıllarının nefislerine esir olduğunu anladı ve kendisini ortadan kaldırmaya uğraştıklarını bildi, Sultan Veled'e dedi ki: Gördün ya azgınlıkta yine birleştiler. Doğru yolu göstermekte, bilginlikte eşi olmayan Mevlana'nın huzurundan beni ayırmak, uzaklaştırma, sonra da sevinmek istiyorlar. Bu sefer öylesine bir gideceğim ki, hiç kimse benim nerede olduğumu bilmeyecek. Aramaktan herkes acze düşecek, kimse benden bir nişan bile bulamayacak. Böylece bir çok yıllar geçecek de yine kimse izimin tozunu bile göremeyecek." İşte Sultan Veled'e böyle yakınan Şems, 1247-1248 tarihinde Konya'dan ansızın gidip kayboldu. Şems'in kayboluşundan sonra Mevlana, herkesten onun haberini soruyordu. Kim onun hakkında aslı esası olmayan bir haber bile verse ve Şems'i falan yerde gördüm dese, bu müjde için sarığını ve hırkasını vererek şükranelerde bulunuyordu. Bir gün bir adam, Şems'i Şam'da gördüm diye haber verdi. Mevlana buna, tarif edilemeyecek şekilde sevindi ve o adama, üstünde nesi varsa bağışladı. Dostlarından birisi, bu adamın verdiği haber yalandır, o Şems'i görmemiştir, dediğinde Mevlana şu cevabı vermiştir. "Evet, onun verdiği bu yalan haber içinde üstümde neyim varsa verdim. Eğer, doğru haber verseydi, canımı verirdim."

Hazret-i Mevlana'nın, Şems-i Tebrizi Hazretleri'ni Aramak İçin Şam'a Gidişi

Mevlana, Şems'i çok aradı. Onun ayrılığıyla, gönülleri yakan, sızlatan, nice şiirler söyledi. Onu aramak için iki kere Şam'a gitti. Yine Şems'i bulamadı. Bu son iki seyahatin tarihleri kesin olarak bilinmemekle beraber, büyük bir ihtimalle 1248-1250 yılları arasında olduğu söylenebilir. Sultan Veled'in ifadesiyle Mevlana, Şam'da suret bakımından Tebrizli Şems'i bulamadı ama, mana yönünden onu, kendisinde buldu. Ay gibi kendi varlığında beliren Şems'i, kendinde gördü ve dedi ki: "Beden bakımından ondan ayrıyım ama, bedensiz ve cansız ikimiz de bir nuruz. Ey arayan kişi! İster onu gör, ister beni. Ben O'yum O da ben."

Konya'lı Kuyumcu Şeyh Selahaddin Hazretleri

Yağıbasan'ın oğlu Konyalı Zerkub (kuyumcu) diye tanınan Şeyh Selahaddin Feridun, Konya civarındaki bir gölün kenarında balıkçılıkla geçinen bir ailedendir. Ummi olarak bilinen Şeyh Selahaddin, gençliğinde Seyyid Burhaneddin'in terbiyesine girmiş, onun sohbetlerinde pişmiş, onun feyziyle olgunlaşmış, kamil bir insandır. Ayrıca Şems'in sohbetlerinde de bulunmuş, ondan da feyz almıştır. Mevlana ile Şems buluşmalarında, altı ay Şeyh Selahaddin'in hücresinde sohbet etmişlerdir. Onlara hizmet edebilme şerefine ve sohbetlerinde bulunabilme bahtiyarlığına eren zat, Şeyh Selahaddin'dir. Şeyh Selahddin, kuyumcu dükkanında altın varak yaparak, helalinden para kazanmak ve manevi halini kuvvetlendirmekle uğraşırdı.

Hazret-i Mevlana'nın Vecd ile Sema'ı

Şeyh Selahaddin'in, Mevlana ile tanışması ta Seyyid Burhaneddin'in manevi terbiyesi altına girdiği tarihte başlar, fakat bütün sevgilerden tamamen vaz geçip Mevlana'ya manen bağlanmasına ve vakitlerini onun sohbetlerine hasretmesine sebep şu hadisedir. Mevlana bir gün Şeyh Selahaddin'in Kuyumcular çarşısındaki dükkanının önünden geçmektedir. İçeride varak yapmak için çekiçle altın dövmekte olan Kuyumcu Şeyh Selahaddin ve çıraklarının çekiç darbelerinden çıkan sesleri duyan Mevlana, o hoş seslerin ahengi ile cezbelenir. (Allah tarafından manen çekilerek iradesi elden gider) ve vecd ile (kendinden geçip ilahi aşka dalarak) Sema etmeye başlar. Dışarıda Mevlana'nın Sema ettiğini gören Şeyh Selahaddin onun, çekiç darbelerinin ahengine, ritmine uyarak Sema ettiğini anlayınca, altının zayi olmasını düşünmez ve çıraklarına, çekiç darbelerine devam etmelerini emrederek kendisi de dışarı fırlar ve Mevlana'nın ayaklarına kapanır.

Hazret-i Mevlana'nın, Şeyh Selahaddin Hazretleri'ni Kendisine Hemden ve Halife Seçmesi

Mevlana, son Şam seyahatinde, mana yönünden Şems'i ay gibi kendinde gördükten sonra, onu aramaktan vaz geçti ve kendisine Şeyh Selahaddin'i dost ve hemden olarak seçti. Mevlana, Şems'e duyduğu muhabbet ve gönül bağlılığının aynısını Şeyh Selahaddin'e de gösterdi ve bu zat ile sükun buldu. Mevlana, Allah'ın cemal tecellileri içinde ruhen manevi bir alemde yaşadığından, müridlerinin irşadıyla bizzat uğraşamamış ve onların irşad ve terbiyesine, en seçkin, en ehil dostlarından birbirini tayin etmiştir. İşte Şeyh Selahaddin, bu vazifeye ilk olarak tayin ettiği dostudur. Mevlana, Şeyh Selahaddin'e yalnız manevi bir bağ ve içten gelen muhabbetiyle kalmadı, onun kızı hakkında, "Benim sağ gözüm" diyerek iltifatta bulunduğu Fatma Hatun'u oğlu Slutan Veled'e almak suretiyle aralarında bir akrabalık bağı da kurdu.

Şeyh Selahaddin Hazretlerinin Olgunluğu

Mevlana'nın, Şems ile dostluğunu çekemeyenler bu sefer de Mevlana'nın Şeyh Selahaddin'e gösterdiği yakınlığa haset etmeye başladılar. Şeyh Selahaddin'i, ümmidir diye, yüksek irşad mak***** layık görmüyorlardı. Şems'e yaptıkları gibi küstahlığa kalkıştılar. Kendisine kötü düşünce ile bakan bahtsız, zavallılara Şeyh Selahaddin, "Mevlana, beni yalnızca herkesten üstün tuttu da bu yüzden inciniyorsunuz. Bilmiyorsunuz ki benim apaçık bir görüşüm yok, ben bir aynayım. Mevlana, ben de kendi yüzünü görüyor; ne diye kendini seçmesin? O kendi güzelim yüzüne aşık, bundan başka fikre düşmek kötü bir şey" diyerek, kemal ve mahviyyetini (ileri derecede alçak gönüllüğünü) göstermiştir.

Şeyh Selahaddin Hazretleri'nin Ebedi Aleme Göçüşü

Mevlana ile Seyh Selahaddin, on yıl birbiriyle adeta mest olarak görüşüp sohbet ettiler, ayrılık mahmurluğunu tadmadan, visal aleminde safalar sürdüler. Nihayet Şeyh Selahaddin hastalandı ve ebedi alemde göçtü (1259).

Çelebi Hüsameddin Hazretleri

Çelebi Hüsameddin, vaktiyle Konya'ya göçmüş bir soylu ailedendir ve doğum yeri Konya'dır. (1225) Çelebi lakabını kendisine veren Mevlana'dır. Gençliğinin ilk yıllarında, Ahilerin şeyhi olan babasını kaybeden Çelebi Hüsameddin, zamanının bütün ulu kişileri ve şeyhlerinden yakın alaka ve himaye gördüğü halde, bütün hizmetkarları ve arkadaşlarıyla, Mevlana'nın hizmetini seçmiştir. Böylece Mevlana'nın terbiyesinde yetişip olgunlaşmış, kamil insan olmuştur.

Hazret-i Mevlana'nın Çelebi Hüsameddin'i Kendisine Hemdem ve Halife Seçmesi

Mevlana, Şeyh Selahaddin'den sonra kendisine hemdem ve halife olarak Çelebi Hüsameddin'i seçti ve dostlarına şöyle dedi; "Ona baş eğin, önünde acizcesine kanatlarınızı yere gerin! Bütün buyruklarını yerine getirin, sevgisini canınızın ta içine ekin. O rahmet madenidir, Allah nurudur." Mevlana'nın bu buyruğu üzerine, bütün dostlar ona itaat ettiler. Sultan Veled'in diliyle, "Bütün dostlar, onun lutuf suyuna testi kesildiler, Şems'e ve Şeyh Selahaddin'e yapmış oldukları aşağılık hareketlerden kurtulmuşlar, edeplenmişlerdi. Haset etmeden Çelebi Hüsameddin'e itaat ettiler." Çelebi Hüsameddin on beş sene Mevlana'nın şerefli sohbetinde bulundu. Mevlana'dan sonra da dokuz sene irşad makamında, Mevlana postunda oturdu.

Çelebi Hüsameddin Hazretleri'nin Değeri

Mevlana, ancak Çelebi Hüsameddin'in bulunduğu meclis rahat bulur, huzur duyar, coşup manalar saçar, hakikat ilminden bahisler açardı. Mevlana'ya göre, hakikatler memesinden manalar sütünü emip çıkaran Çelebi Hüsameddin'dir. Mesnevi'sinde bu manaya işaretle şöyle der; "Bu söz, can memesininde süttür. Emen olmadıkça güzelce akmıyor. Dinleyen susuz ve arayıcı olursa, va'zeden ölü bile olsa söyler. Dinleyen yeni gelmiş ve usanmamış olursa dilsiz bile sözde bülbül kesilir. Kapımdan içeri, na-mahrem girince, harem halkı, perde arkasına girer, gizlenir. Zararsız ve mahrem birisi gelince de o kendilerini gizleyen mahremler, yüzlerindeki peçeyi açarlar. Bütün güzel, hoş ve yaraşan şeyler, gören göz için yapılır. Çengin zir (en ince) ve bam (en kalın) nağmeleri, nasıl olur da sağır kular için terennüm edilir? Allah, miski beyhude yere güzel kokulu yapmadı. Koku duyan için yarattı; koku almayan için değil." İşte İslami Tasavvuf edebiyatının en büyük didaktik şaheseri olan Mesnevi'yi Çelebi Hüsameddin, Mevlana'nın tükenmez bir hazineye benzeyen ruhundan çekip çıkartmıştır.

Çelebi Hüsameddin Hakkında

Mevlana'nın kırk yıl samimiyetle hizmetinde, sohbetinde bulunan Sipehsalar, Risale'sinde, Çelebi Hüsameddin'in değerini şu cümlelerle belirtiyor; "Hakikatte Hüdavendigar Hazretlemizin tam mazhari Çelebi Hüsameddin idi ve bütün Mesnev-i Şerif onun ricası ile yazılmıştır. Bütün tevhid ve aşk ehli, kendilerine bahşedilen Mesnevi'nin yalnızca yazılması hususunda, kıyamete kadar Çelebi Hüsameddin'e teşekkür etseler, yine şükran borçlarını ödeyemezler."


Mesnevi'nin Yazılışı

Eflaki, Mesnevi'nin yazılıp tamamlanmasını anlattığı bahiste diyor ki: "Mevlana Hazretleri, asil kişilerin sultanı Çelebi Hüsameddin'in cazibesi ile heyecanlar içerisinde Sema ederken, hamamda otururken, ayakta, sükunet ve hareket halinde daima Mesnevi'yi söylemeye devam etti. Bazen öyle olurdu ki, akşamdan başlıyarak gün ağarıncaya kadar birbiri arkasından söyler, yazdırırdı. Çelebi Hüsameddin de bunu sür'atle yazar ve yazdıktan sonra hepsini yüksek sesle Mevlana'ya okurdu. Cilt tamamlanınca Çelebi Hüsameddin, beyitleri yeniden gözden geçirerek gereken düzeltmeleri yapıp tekrar okurdu." Bu şekilde dikkatlice 1259-1261 yılları arasında yazılmaya başlanılan Mesnevi, 1264-1268 yılları arasında sona erdi.

Hazret-i Mevlana'nın Baki Aleme Göçüşü

Mevlana, Çelebi Hüsameddin ile tam onbeş sene güzel demler, hoş safalar sürdü. Bu müddet zarfından bahtsızların fitne ve hücumundan uzak, huzur ve sürur içinde yaşadı. Dostları onun cemalinin nuruna pervane olmuşlardı. Mevlana, artık son anlarını yaşadığını, özlediği ebedi cemal alemine kavuşacağını anlamıştı. Ansızın hastalanıp yatağa düştü. Mevlana'nın hastalık haberi Konya'da yayıldığı zaman ahali, şifalar dilemeye, gönlünü, duasını almaya geliyorlardı.
Şeyh Sadreddin (? - 1274) de talebeleriyle birlikte Mevlana'ya geçmiş olsun demeye geldi ve çok üzüldüğünü beyan edip, "Allah yakın zamanda şifalar versin. Hastalık ahirette derecenizin yükselmesine sebeptir. Siz alemin canısınız, inşaallah yakın zamanda tam bir sıhhate kavuşursunuz" diye temennide bulundu. Bu nun üzerine Mevlana: "Bundan sonra Allah sizlere şifa versin. Aşıkın maşukuna kavuşmasını ve nurun nura ulaşmasını istemiyor musun?" dedi. Şeyh Sadreddin, yanındakilerle birlikte ağlayarak kalkıp gitti.
Mevlana, dostlarına ve aile efradına, bu dünyadan göçeceğine üzülmemelerini söylüyordu, fakat onlar, benden de olsa, bu ayrılığı kabullenemiyorlar, ağlayıp inliyorlardı. Mevlana'nın hanımı, Mevlana'ya hitaben; "Ey alemin nuru, ey ademin canı! Bizi bırakıp nereye gideceksin?" diyerek ağlıyor ve ilave ediyordu. "Hudavendigar Hazretlerinin dünyayı hakikat ve manalarla doldurması için üçyüz veya dörtyüz yıllık ömrünün olması lazımdı." Mevlana cevaben, "Niçin? Niçin? Biz ne Firavun ve ne de Nemrud'uz, bizim toprak alemiyle ne işimiz var, bize bu toprak aleminde huzur ve karar nasıl olur? Ben insanlara faydam dokunsun diye dünya zindanında kılmışım, yoksa hapishane nerede ben nerede? Kimin malını çalmışım? Yakında Allah'ın sevgili dostunun, Hazret-i Muhammed'in yanına döneceğimiz umulur"

Hazret-i Mevlana'nın Vasiyeti

"Ben size, gizli ve aleni, Allah'dan korkmanızı, az yemenizi, az uyumanızı, az söylemenizi, günahlardan çekinmenizi, oruç tutmaya ve namaz kılmaya devam etmenizi, daima şehvetten kaçınmanızı, halkın eziyet ve cefasına dayanmanızı avam ve sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak bulunmanızı, kerem sahibi olan salih kimselerle beraber olmanızı vasiyet ederim. Hayırlısı, insanlara faydası dokunandır. Sözün hayırlısı da az ve öz olanıdır. Hamd, yalnız tek olan Allah'a mahsustur. Tevhid ehline selam olsun."

Şeb-i Arus

İrfan ve sevgi güneşi Mevlana, 5 Cemaziye'l-ahir, 672 (17 Aralık 1273) Pazar günü gurup vakti, bütün parlaklığı ile, bütün güzellikleriyle gülerek ebediyet aleminin asumanına doğdu. Mevleviler, o geceye Şeb-i Arus derler.

Hazret-i Mevlana'nın Cenaze Merasimi

Müslüman olan, müslüman olmayan, küçük büyük ne kadar Konyalı varsa hepsi, Mevlana'nın cenaze merasimine katıldı. Müslümanlar, müslüman olmayanları sopa ve kılışla savmaya çalışarak onlar: "Bu merasimin sizinle ne ilgisi vardır? Bu din sultanı Mevlana bizimdir, bizim imamımızdır" diyorlardı. Onlar da şu cevabı veriyorlardı. "Biz Musa'nın ve bütün peygamberlerin hakikatini onun sözlerinden anlayıp öğrendik. Kendi kitaplarımızda okuduğumuz olgun peygamberlerin huy ve hareketlerini onda gördük. Sizler nasıl onun muhibbi ve müridi iseniz, biz de onun muhibbiyiz. Mevlana Hazretleri'nin zatı, insanlar üzerinde parlayan ve onlara iyilikte, cömertlikte bulunan hakikatler güneşidir. Güneşi bütün dünya sever. Bütün evler onun nuruyla aydınlanır. Mevlana ekmek gibidir. Hiç kimse ekmeğe ihtiyaç duymamazlık edemez. Ekmekten kaçan hiçbir aç gördünüz mü?

Hazret-i Mevlana'nın Cenaze Namazı

Mevlana'nın vasiyeti üzerine Şeyh Sadreddin, Mevlana'nın namazını kıldırmak üzere niyetlendiğinde dayanamayıp baygınlık geçirdi. Bunun üzerine namaza Kadı Siraceddin imamlık etti.

Hazret-i Mevlana'ya Yeşil Kubbe

Mevlana'ya Yeşil Kubbe denilen türbe, Sultan Veled ile Alameddin Kayser'in gayreti ve Emir Pervane'nin eşi (Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in kızı) Gürcü Hatun'un yardımıyla Çelebi Hüsameddin zamanında yapıldı. Türbenin mimarı Tebrizli Bedreddin'dir. Selimoğlu Abdülvahid adlı bir sanatkar da Mevlana'nın kabri üzerine, Selçuklu oymacılığının şaheseri olarak kabul edilen, büyük bir ceviz sanduka yaptırmıştır. Bu sanduka bu gün, Sultan"ül-Ulema Bahaeddin Veled'in kabri üzerindedir.


Hazret-i Mevlana'nın Ölüme ve Mezara Bakışı


"Ölüm günümde tabutum yürüyüp gitmeye başladı mı, bende bu cihanın gamı var, dünyadan ayrıldığıma tasalanıyorum sanma; bu çeşit şüpheye düşme, bana ağlama, yazık yazık deme. Şeytanın tuzağına düşersem işte hayıflanmanın sırası o zamandır. Cenazemi görünce ayrılık ayrılık deme. O vakit benim buluşma ve görüşme zamanımdır. Beni kabre indirip bırakınca, sakın elveda elveda deme; zira mezar cennetler topluluğunun perdesidir. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret. Güneşe ve aya batmadan ne ziyan geliyor ki? Sana batmak görünür, ama o, doğmaktır. Mezar hapis gibi görünür, ama o, canın kurtuluşudur. Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı? Can Yusuf'u ne diye kuyuda feryad etsin?Bu tarafta ağzını yumdun mu o tarafta aç. Zira senin hayuhuyun, mekansızlık aleminin fezasındadır."

Hazret-i Mevlana'nın Ziyaretçilerine Seslenişi

"Kardeş, mezarıma defsiz gelme; çünkü Allah meclisinde gamlı durmak yaraşmaz. Hak Teala beni aşk şarabından yaratmıştır. Ölsem, çürüsem bile, ben yine o aşkım."
"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız?
Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir."

http://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gifhttp://s.azbuz.com/uploads/images/41/44/5000000004144657.gif

Engin58
04.04.2008, 04:29
http://img212.imageshack.us/img212/6404/gaz3cr4.jpg
En son gaziye son görev
http://img207.imageshack.us/img207/622/gazior8.jpg



İstiklal Savaşının son gazilerinden Yakup Satar'ın cenazesi, Eskişehir Reşadiye Camisi'nde kılınan namazın ardından askeri törenle asri mezarlığa defnedildi

http://img212.imageshack.us/img212/893/gaz2jj9.jpg
SAYIN SAYGI DEGER ISTIKLAL SAVASI GAZIMIZ YAKUP SATAR DEDEYE ALLAHTAN RAHMET DILER MEKANI CENNET OLSUN KEDERLI AILESININ BASI SAGOLSUN .VATAN BÖLÜNMEZ BAYRAK INMEZ YA SEV YA TERK ET.SAYGILARIMLA...

Engin58
04.04.2008, 05:41
iSTiKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

Mehmet Akif Ersoy

Engin58
04.04.2008, 05:47
CEDDİN DEDEN
Ceddin deden, neslin baban
Hep kahraman Türk milleti
Orduların, pekçok zaman
Vermiştiler dünyaya şan.

Türk milleti, Türk milleti
Aşk ile sev milliyeti
Kahret vatan düşmanını
Çeksin o mel’un zilleti.

Engin58
04.04.2008, 05:48
GENÇ OSMAN
Of of Genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak of of.

Aman Askerin içinde birinci uşak
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.

Of of Genç Osman dediğin bir küçük aslan
Bağdat’ın içime girilmez yastan of of.

Aman her ana doğurmaz böyle bir aslan
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.

Of of Bağdat’ın kapısını Genç Osman açtı
Düşmanın cümlesi önünden kaçtı of of.

Aman kelle koltuğunda üç gün savaştı
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.

Engin58
04.04.2008, 05:48
YELKENLER BİÇİLECEK
Yelkenler biçilecek,yelkenler dikilecek
Dağlardan çektirilen kalyonlar çektirilecek.

Elde sensin dilde sen gönüldesin baştasın
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan.

Engin58
04.04.2008, 05:49
ORDUNUN DUASI
Yılmam ölümden yaradan askerim
Orduma gazi dedi Peygamberim.

Bir dileğim var ölürüm isterim
Yurduma tek düşman ayak basmasın

Amin desin hep birden yiğitler
Allahü ekber gökten şehitler.

Amin amin amin Allahü ekber
Amin amin amin Allahü ekber

Engin58
04.04.2008, 05:51
SANCAK MARŞI
Ertuğrul’un ocağında uyandın
Şehitlerin kanlarıyla boyandın
Nice düşman kâl’asına uzandın
Sana selam ey şanlı Türk sancağı

Çırpınarak dalgalanır kanadın
Gökyüzüne çıkmak mıdır muradı
Gölgende can vermek ister evlâdın
Sana selam ey şanlı Türk sancağı

Engin58
04.04.2008, 05:52
DEVLET MARŞI
Askerlerin hâzır silah
Kuvvetlenir sûlh u salâh
Devlet bulur feyz ü felah
Meşhur olur bu istilâh.

Askerlerin kişver-küşâ
Türk devleti sen çok yaşa.

Orduların etse sefer
Yol gösterir avn ü zafer
Mansûr olur her bir nefer
Düşman kalır bî-tâb-fer.

akifeker
04.04.2008, 12:40
ARKADAŞLAR METEROLOJİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN YAPILAN TAHMINLERE GÖRE PAZAR GÜNÜ HAVA YAĞMURLU OLACAK.
SİZCE HAVANIN YAĞMURLU OLMASI SİVASSPORUMUZUN FUTBOLUNU ETKİLERMİ


http://img138.imageshack.us/img138/7554/haritatahminkucukgun2zg6.gif

OLCAY_58_AKKUS
04.04.2008, 12:43
o yağmur sivasın gol yağmuru o yüzden problem yok.:)

sivassporummm58
04.04.2008, 12:47
Sivassporumuz için ıslanmışız çok mu yiğidolar kar da yağsa fırtına da kopsa bu hafta stadı fullluyoruz....

nuri_58
04.04.2008, 14:13
BENZİN UÇUYOR
45 günde 4 defa zam gören benzinin litresi 3.36 YTL'yi buldu. Vatandaş artık gideceği yer kadar benzin almaya başladı.

04.04.2008 08:56

45 günde 4 defa zam gören benzinin litresi 3.36 YTL'yi buldu. Vatandaş artık gideceği yer kadar benzin almaya başladı.



İçeride tırmanan dolar kuru, dışarıda yükselen petrol fiyatlarının ağır faturası yine tüketiciye çıktı. Aldığı maaşla aracını zor kullanan hatta onu satma sınırına getiren orta gelirli vatandaş 1,5 ayda benzine 4 defa zam gelince neye uğradıklarını şaşırdılar. Kurşunsuz benzinin fiyatı önceki gün gelen 8 Ykr'lik zamla birlikte Sivas’ta 3.36 YTL'ye ulaştı. Benzine son 1,5 ayda dördüncü kez zam gelirken, fiyatlar da yılbaşına göre yüzde 7 arttı. Benzin fiyatı yılın başında 3.16 YTL seviyesindeydi. Öte yandan benzine son bir yılda gelen zam ise yüzde 17'yi buldu.



HAYAL OLUYOR



Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Güner AKAY; Artık işçi, memur ve emeklinin kendi otomobilini kullanmasının çok zor olduğunu belirtip, 'Bu şartlarda otomobil kullanmak için bir kişinin en az yoksulluk sınırı üzerinde maaş alması gerekir. Yani 2.300 YTL kazancı olması lazım Bu rakamı da ancak işçi memurun yüzde 6-7'i alabiliyor' diye konuştu.



DÜŞÜNDÜRÜYOR



Bu fiyatlardan sonra bir aracın 60 litrelik deposunu doldurmak için 201.60 YTL ücret ödemek gerekiyor. Özellikle aracı bulunan orta gelirli vatandaşlar zamlara isyan ediyor. Benzin istasyonu yetkilileri ise depo dolduran vatandaşların sayısının büyük bir hızla azaldığını belirtip, 'Vatandaşın bir kısmı ise kendisini gideceği yere götürecek kadar benzin alıyor' dediler. Bütçe açıklarının akaryakıt zammıyla kapatılmak istendiğini belirtip,' Benzinin yaklaşık yüzde 67'si zaten vergi. Dünyada benzine en yüksek parayı biz ödüyoruz. Bu şartlarda vatandaş elindeki otomobilini zor tutar hale geldi' dedi.

nuri_58
04.04.2008, 14:15
Musa EROĞLU ve TRT'nin güçlü isimleri Sivas'ta
Yönetmenliğini Haldun Karabudak'ın yaptığı, Nevzat Üçyıldız'ın yapımcılığını üstlendiği ŞENLİK VAR programı Pazar günü TRT'1 de Murat Yeni'nin güzel sunumuyla sizlerle olacak. İşte AYRINTILAR

04.04.2008 00:27

SİVAS’TA “ŞENLİK VAR” !
*PROGRAM KONUĞU MUSA EROĞLU

Pazar günleri 17.30 – 19.20 saatleri arasında ekrana gelen “Şenlik Var”, müzik-eğlence programlarına farklı bir soluk getirmeyi amaçlıyor.

Her hafta farklı bir ilden canlı olarak yayınlanacak programda, yerel kültürel/eğlencelik unsurlar (Müzik, düğün gelenekleri, halk oyunları, seyirlik oyunlar..) ve yerel fıkra dramaları yer alıyor.

İzleyiciler, telefon yoluyla katılacakları 10.000 YTL ödüllü bölümde, yöreyi kendi üslubuyla anlatan 4 yarışmacıdan biri için oy kullanıyorlar. Ödülü, en çok oyu kazanan yarışmacı için oy kullananlar arasından, noter huzurunda belirlenecek bir izleyici kazanıyor. (1.Seçilen yarışmacıya ise 1000 YTL ödül veriliyor.)

Ayrıca, yörenin üç aşçısı, yörenin bir yemeğini en lezzetli biçimde pişirmek için yarışıyor. Yemek bölümünde, Şef Melis Sadıkoğlu yörenin yemekleri ve beslenme alışkanlıkları hakkında kısa bilgiler de veriyor. Yemek yarışmasının sonucunu, Melis Sadıkoğlu ile birlikte, salondan seçilecek izleyicilerin oluşturduğu küçük jüri belirliyor. Yöreyi en iyi tanıtan ve en lezzetli yemeği pişiren aşçı, 500 YTL kazanıyor.

Geleneksel Türk Tiyatrosuna özgü tiplemelerin (Cazgır, meydancı ..) çağdaş yorumlarının da yer aldığı programın yapım ve yönetimini, Haldun Karabudak ve Nevzat Üçyıldız, sunuculuğunu ise Murat Yeni üstleniyor. Musa Eroğlu’nun konuk olarak katılacağı Şenlik Var, 6 Nisan 2008 Pazar günü, Sivas 4 Eylül Kapalı Spor Salonundan canlı olarak sunulacak.

Yönetmen: Haldun Karabudak
Orijinal Adı: Şenlik Var
Yapımcı: Nevzat Üçyıldız
Süre: 120"
Yapım Yılı: 2008


Sunucular: Murat Yeni
Program Ekibi: Erdem Dinçol
Devrim Ünlü
Zeynep Şen

nuri_58
04.04.2008, 14:15
Bilet almakta acele ediniz...
Beşiktaş maçının biletleri iki hafta öncesinden satışa sunulurken, ‘biletler bitti’ söylentileri dolaşmaya başladı. Ancak, şu ana kadar sadece 3 bin adet bilet satılırken, 7 bin adet bilet ise hala satılmayı bekliyor.
Geçtiğimiz hafta satışa sunulan Beşiktaş maçının biletlerinin satışına devam ediliyor.

Pazar günü Sivas’ta Turkcell Süper Lig’inin şampiyonluk adaylarından Sivasspor ile Beşiktaş karşı karşıya gelecek. Bu önemli maçın biletleri iki hafta öncesinden satışa sunulurken, ‘biletler bitti’ söylentileri dolaşmaya başladı.

Bu durum bilet satışlarını etkilerken, Yiğidolar biletlerin bittiği düşüncesine sahip. Ancak Beşiktaş maçının biletleri bitmedi.

Şuana kadar sadece 3 bin adet bilet satılırken, 7 bin adet bilet ise hala satılmayı bekliyor.

nuri_58
04.04.2008, 14:20
Arzuman hakemliği bıraktı!
Süper Lig hakemlerinden İsmet Arzuman, hakemliği bıraktığını açıkladı.
4.4.2008




Hakemliği bıraktığını açıklayan İsmet Arzuman, 20 yıllık emeğinin böyle sonlanmasına neden olan Merkez Hakem Kurulu’nun, bunun nedenlerini açıklamak zorunda olduğunu söyledi. Arzuman, İzmir Karaca Otel’de düzenlediği basın toplantısında, son haftaya kadar antrenmanlara düzenli şekilde devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:

"Yeni Federasyon ve Merkez Hakem Kurulu (MHK) göreve gelmeden bir gün önce, ben dahil birkaç hakem arkadaşım ile ilgili bazı gazetelerde çıkan haberler üzerine MHK Başkanı ve Federasyon Başkanı ile yaptığım bire bir görüşmelerde, benimle ilgili bir sorun olmadığını söylediler. Yollarımızın ayrılacağına dair herhangi bir şey söylemediler. Fakat bu yaşanan 8 haftalık periyotta maç verilmemesi, beni kamuoyunda bir açıklama yapma zorunluluğuna sevk etti. Ülkemizde futbolda belli bir seviyeye gelmiş biri olarak bu yaşananları içime sindiremedim. Çok severek yaptığım, beni tüm Türkiye’nin tanıdığı bir insan yapan futbol hakemliğimi burada üzülerek sonlandırıyorum."

MHK tarafından basında kendisi hakkında yazılanlara cevap verilmemesi ve 8 haftadır görev alamamasının, kendisini "şaibeli bir bitiş"e götürmekte olduğunu ifade eden Arzuman, "20 yıllık emeğimin böyle sonlanmasına neden olan MHK bunun nedenlerini açıklamak zorundadır" dedi.

Arzuman, hakemlik hayatı boyunca kararlarının tartışılabileceğini, eleştirilebileceğini, hatalı kararlar vermiş olabileceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Fakat işin içine namus, şahsiyet, onur ve dürüstlük kavramları girince bunlarla ilgili olarak kimseye laf söyletmem. Açıklasınlar, biz mal varlıklarımızı bildirdik. Herkes benim sosyal hayatımı bilir. Söyleyemezler de zaten MHK bunu açıklamak zorundadır, bu onların bir görevidir. Benim herhangi bir konuda kimseye verilemeyecek bir hesabım yok."

3 sezondur FIFA kokartını genç bir hakemin önü açılsın diye geri vermeyi kendisinin teklif ettiğini hatırlatan Arzuman, kimseyle bir sorunu olmadığını belirterek "Kimse hakemliği gönlünce bırakamıyor" dedi. Bir basın mensubunun yeni Federasyon göreve başladığında, görev verilmeyecek hakemler hakkında basında bir liste çıktığını hatırlatması üzerine Arzuman, "O liste 5 kişiydi. Diğer arkadaşlarla ilgili konuşma hakkına sahip değilim. Yeni dönemde kadroda düşünülmüyor da olabiliriz. Ama bu uygun bir lisanla bize anlatılabilirdi. Zaten ben sezon sonu hakemliği noktalayacaktım. Ama bunu daha uygun bir şekilde, dostça ayrılmak isterdim" dedi.

Televizyonda yorumculuk yapmayı düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine Arzuman, "Televizyon yorumcularına kızıp, yorumculuk yapacağım. Değişik bir şeyler yapmayı düşünüyoruz. Bu belgesel bir çalışma da olabilir" dedi.

TÜRK HAKEMLİĞİ
Türk hakemlerin Avrupa’da neden görev alamadıklarına da değinen Arzuman bu konu hakkında şunları kaydetti: "Bizim bizden başka dostumuz yok. Avrupa’da neden hakemimiz yok. Şimdi EURO 2008’e gidecek hakemlere bakın. 12 tane hakeme bakın, 4 yılda top class’a çıkan ve EURO 2008’e giden hakem var. Bu hakemler bizim ülkemizde 1 sene hakemlik yapamaz. "Avrupalı hakem, iyi hakemdir’ diye tutturulmuş gidiliyor. Ne yapıyorlar bunlar? 5 senelik periyotta bir çok müsabakada görev aldım ve iyi notlarla döndüm. Ama sizi üste götürmedikten sonra, 5 senede bir kademe yukarı çıkarmadıktan sonra ne yapabilirsiniz? Bizim ülkemizde hakemlere sahip çıkamıyoruz. Derbileri yönetecek hakem bulamıyoruz. Kendi futbolcumuza, kendi teknik direktörümüzü de sahiplenmiyoruz. Bizim bu konuları sağduyulu şekilde birbirimize severek, oturup konuşarak çözmemiz lazım. Bir tek şey önemli: Türkiye. İsmet Arzuman gelir, gider. Zaten gidiyor da. Bu işler kavgayla dövüşle olmaz. Fikir ayrılıkları olabilir ama kişilerle sorunum olmaz."

Genelkurmay Başkanlığı’nın asker hakemler hakkında aldığı karardan sonra bir sıkıntının yaşanmasının normal olduğunu belirten Arzuman, bunu hala devam ettiğini yetişecek hakemlere yönelik iyi şartların sağlanması gerektiğini ifade etti. Arzuman, hakemlerin sadece tartan pistte antrenman yapabildiğini hatırlatarak, hakemlere yönelik şartların iyileştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

dJMUHO58
04.04.2008, 16:11
http://img361.imageshack.us/img361/4743/25082007087mk7.jpg (http://imageshack.us)
http://img361.imageshack.us/img361/7549/fotoraf0019ai9.jpg (http://imageshack.us)


MİNİK YİĞİT SİVASSPOR'A BEŞİKTAŞ MAÇINDA BAŞARILAR DİLER

GLoBe-Y-Gençlik
05.04.2008, 13:32
Beşiktaş’ın unutulmaz futbolcularından Pascal Nouma, eski takımının yarın Sivasspor ile yapacağı karşılaşmayı yorumlamak üzere İstanbul’a geliyor.
Siyah-beyazlı takımda oynadığı dönemde taraftarların büyük sevgisini kazanan Fransız oyuncu, Beşiktaş’ın yarın deplasmanda Sivasspor ile yapacağı karşılaşmayı İstanbul’da taraftarlarla birlikte televizyondan izleyip, maçla ilgili yorumlarda bulunacak.
Nouma, Efes Pilsen’in organizasyonuyla bu gece İstanbul’da olacak.

Abdullah DuMaN
07.04.2008, 09:37
POLİS TEŞKİLATI'NIN KURULUŞ GÜNÜ (10 Nisan)


İLK POLİS TEŞKİLATININ KURULUŞU (10 Nisan 1845)
1845 tarihi, Türk Emniyet Teşkilatı açısından önemli bir noktadır. Çünkü bu tarihe kadar zabıta olarak nitelenen teşkilat; 10 Nisan 1845 (12 Rebiü’l Evvel 1261)’den itibaren polis adı altında hayata geçmiş ve Emniyet Teşkilatının kuruluş günü olarak kabul edilmiştir.
Yeniçerinin ortadan kaldırılmasından sonra, başkentte ve eyaletlerde zabıta hizmetleri eskisiyle kıyaslanmayacak derecede gelişmesine rağmen; bu hizmetler karışık ve ayrı ayrı kurumlara bağlı olarak yürütülmekteydi. Teşkilat ve yürütme alanındaki bu karışıklığı ortadan kaldırmak amacıyla ilk defa 10 Nisan 1845’te İstanbul’da ilk polis teşkilatı kurulmuş, görevleri de yine aynı tarihte yayımlanan Polis Nizamnamesinde belirtilmiş ve bu durum yabancı elçiliklere de bir yazı ile bildirilmiştir.

Bu nizamnamede polis teşkilatının kuruluş amacı, belde güvenliğini sağlamak olarak belirtilmiştir.

Bu çalışmalara rağmen, karışıklık devam etmiş, İstanbul’da polis hizmeti; Yeniçeri Ağası yerine geçen Serasker, İhtisap Ağası ve Polis adını taşıyan teşkilatlar tarafından yürütülmüştür. Taşrada ise güvenlik hizmetleri, Sipahilerden oluşan zaptiyelerle ve Asakir-i Mansure alaylarıyla yürütülmüştür.

POLİS
Polis terimi, kökeni Yunanca ve Latince olan bir kelimedir. Yunanca politika, Latince politika kelimelerinden türemiştir. Eski Yunanlılar kendi şehir devletlerine polis ismini vermişlerdir.
Polis kelimesi ıstılah! Olarak, kuruluşu bulunduğu yerde kamu düzen ve güvenliğini koruyan, yasaların adil ve eşit bir şekilde uygulanmasını sağlayan teşkilat, kolluk, zabıta, şehirde güvenliği sağlamakla yükümlü kişiler anlamında kullanılmıştır. Polis kelimesinin yerine emniyet deyiminin kullanıldığı da olur.
Polis görevi itibariyle; asayişi, amme, şahıs tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini koruyan, halkın ırz can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eden, yardım isteyenlere, yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eden, kanun ve nizamnamelerin kendisine verdiği vazifeleri yapan silahlı icra ve inzibat kuvvetidir.

Genel olarak polis, bir ülkenin sükûn, güvenlik ve düzenini sağlamak ve korumakla görevlidir. Bunu yerine getirirken önceden belirlenmiş müeyyidelere uymakla yükümlü ve hükümet tarafından alınan ve yerine getirilmesi istenen kararların icrasını sağlamakla görevlidir.


ÜLKEMİZDE POLİSLİĞİN TARİHİ GEÇMİŞİ

Zaptiye Müşirliği Dönemi (1846–1879)
Zaptiye Müşirliği, yalnız zabıta işleriyle uğraşmak üzere kurulmuş, yeni bir teşkilat niteliği taşımaktadır. 1846 yılında yayımlanan bir genelge ile polis hizmetlerinin Serasker tarafından yönetilmesinin askerlerin asıl görevlerini aksattığı belirtilerek, yalnızca polis hizmetlerini yürütmek üzere ve seraskerlikten bağımsız olarak, Zaptiye Müşirliği, Zaptiye Müşir Yardımcılığı ve emniyet hizmetleriyle ilgili kanunları hazırlamak için Zaptiye Meclisi kurulmuştur. Ancak kısa bir süre sonra da, Zaptiye Meclisi kaldırılmış ve yerine “Divan-ı Zaptiye” ve “Meclis-i Tahkik” kurulmuştur.

Böylece, hem İstanbul, hem de eyaletlerin emniyet işleri, Zaptiye Müşiriyetince yürütülmüş ve bu makam gerek teftiş memurlarıyla ikinci defa olarak 1867’de kurulmaya girişilen polis teşkilatının ve gerekse jandarma teşkilatının bağlı olduğu tek yer olmuştur.

Bu “ Tevhid-i Zabıta ” dönemi 1879 yılına Kadar devam etmiş ve Zaptiye Müşiriyeti kaldırılmış, yerine görevi sadece polis işlerini içeren, Zaptiye Nezareti kurulmuştur. Yani, polis ve jandarma bir daha birleşmemek ve tek elden yönetilmemek üzere ayrılmışlardır.

Zaptiye Nezareti Dönemi (1879–1909)
1876 yılındaki Tanzimat ve Islahat hareketleri çerçevesinde, Avrupa’daki örneklerine göre bir polis teşkilatı kurulmasına, I.Meşrutiyet’in ilanından sonra oluşan hükümet programında yer verilmiş ve 1879 yılında Zaptiye Nezareti kurulmuştur.

Bu dönem, bir taraftan 18 Zilhicce 1296 tarihinde oluşup, önce yalnız başkent istanbul’un emniyet işleriyle, daha sonra da 1311’den itibaren diğer illerde kurulmaya başlanan polis teşkilatını idareyle görevlendirilen Zaptiye Nezareti’nin oluşturulmasıyla, diğer taraftan kaldırılmış Zaptiye Müşiriyeti’nin emrindeki Asakir-i Zaptiye’nin, Zaptiye Nezaretine bağlanmayarak, Jandarma Dairesi kanalıyla doğrudan doğruya Seraskerliğe bağlanmasıyla başlar ve II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Zaptiye Nezareti’nin ortadan kaldırılıp yerini Emniyet Umum Müdürlüğü’ne bıraktığı Hicri 17 Recep 1327 (22 Temmuz 1909-Miladi) tarihine kadar devam eder.

Hicri 1298 senesinde, İstanbul’da inzibat ve asayişi korumakla görevli Asakir-i Zaptiye teşkilatı kaldırılarak yerlerine polis teşkilatı kurulmuş ve bunlara zaptiye görevleri devredilmişti.

1-İstanbul Polis Teşkilatı ve Bölgeleri
İmparatorluk başkenti, İstanbul, Üsküdar, Beyoğlu Polis Müdürlükleri ve Beşiktaş Polis Memurluğu adları ile dört polis dairesine ve her polis dairesi de merkezlere ayrılmıştır.

Her polis dairesi, bir polis müdürü ile bir başkan ve üyeden oluşan bir polis meclisi ve her merkez bir serkomiser tarafından yönetilmekteydi. Zamanla, meclislerin üye sayısı ve serkomiserlikler çoğaltıldı.

1303 (1886) yılından sonra, İstanbul Polis Müdürlüğü dışındaki diğer müdürlüklerin “mutasarrıflık” adını aldığı, polis müdürüne mutasarrıf denildiği görülmekte ve 1316 (1898) tarihinde de İstanbul’da sivil polis teşkilatı kurulmuş.

2- illerde Polis Teşkilatının Kurulması
1311 senesinde 15 ilde polis teşkilatı kurulmuş ve her il polis dairesinin başına bir serkomiser getirilmiştir.

Zaptiye Nezareti devrinin sonlarına doğru illerin çoğunluğunda polis müdürü veya serkomiserin yönetiminde polis teşkilatının kurulduğu görülmektedir.

1845 yılında kurulan, 1907 yılına kadar hızla gelişen polis teşkilatının kanuni bir dayanağı yoktu.

1298 (1881) senesinden önce, 1261 ve 1284 senelerinde kurulması istenen polis müesseselerinin dayanacağı hükümleri içeren polis nizamnamelerinin peşinen yayımlanmasına rağmen; bu teşkilat meydana getirilmemiş, buna karşılık kanuni bir metine dayanmayan 1298 (1881) teşkilatı büyük bir başarıyla gelişmiş ve memleketimizin bugünkü kuvvetli polis teşkilatının temellerini atmıştır. İlk kez, 6 Aralık 1896 (l Recep 1314) tarihinde polisin görev ve yetkilerini gösteren 16 maddelik bir talimat yayımlanarak ilk hukuki metin niteliğini taşıyan belge ortaya çıkmıştır.

1907 yılına kadar, yürürlükteki ilkelere ve işin gereklerine uygun olarak ve daha önce yayımlanan talimat hükümleri çerçevesinde görev yapan polis kuruluşlarının teşkilatını ve uyguladığı hükümleri tek bir metin halinde toplayan ilk polis nizamnamesi, 19 Nisan 1907 (5 Rebiülevvel 1325) tarihinde yayımlanmıştır.

Polis kuruluşlarının ihtiyaçlarını her yönden mükemmel bir tarzda karşılamış olan bu nizamnamenin en belirgin özelliği, içerdiği hükümlerin uzun bir süre başarıyla uygulanmış ve herhangi yabancı bir devletin kanunundan körü körüne iktibas edilmiş bulunmamasındandır. Hatta 1913 yılında çıkarılan Polis Nizamnamesi dâhil bu nizamnamenin bazı maddelerini yürürlükten kaldırmamış, bahse konu maddeler yeni çıkarılan nizamname ile birlikte uygulanır olmuştur.

Meşrutiyet Dönemi (1908–1920)
1909 tarihinde II. Meşrutiyetin ilam üzerine, Fransız ve Alman polis teşkilatları esas alınarak zabıtada bir değişiklik yapılması ve ona göre yeniden teşkilatlandırılmasına karar verildi. Başlangıçta 1908’de Zaptiye Nezareti kaldırılmamış, aksine Bakanlığın başına yetenekli kişiler getirilerek yeniden düzenlenmesine çalışılmıştır.

17 Recep 1325 (22 Temmuz 1907) tarihinde çıkarılan “İstanbul Vilayeti ve Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına Dair Kanun” ile Zaptiye Nezareti kaldırılarak yerine Dahiyile Nezaretine bağlı ve memlekete şamil polis işlerinin yürütülmesiyle görevli Emniyet Umum Müdürlüğü ve İstanbul vilayetine bağlı bir polis müdürlüğü kurulmuş ve Harekat Ordusu Kumandanlarından Galip Bey ilk Emniyet Umum Müdürü olarak teşkilatın başına geçirilmiştir. Yine aynı kanuna göre, Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti yeni bir polis nizamnamesinin düzenlenmesine kadar polis işlerini 4 Ağustos 1907 tarihli Polis Nizamnamesi’nin hükümlerine göre yürütecekti.

Bu durumda, Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti kurulmasının başlangıcında, İstanbul zabıta işleri de dâhil olmak üzere bütün memleket polisini yönetim altında bulundurmaktaydı. Bu itibarla Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti tam manasıyla Zaptiye Nezaretinin yerini alıyordu.

9 Aralık 1913 tarihinde çıkarılan Dâhiliye Nezareti Teşkilat Nizamnamesi’ne göre; Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti, Ankara’da milli hükümet kurulmasına kadar Dâhiliye Nezareti’ne bağlı olarak görev yapan bir teşkilat niteliğini kazanmıştır.

Sözü edilen nizamnameye göre, Dâhiliye Nezareti’nin bir dairesi olan Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti’nin şubeleri şunlardır. Emniyet Şubesi, Memurin ve Levazım Şubesi, Muhasebe Şubesi, Tahrirat Şubesi. Bu şubelerin en önemlisi olan Emniyet Şubesi, memleketin genel asayişine ait işleri incelerdi, ikinci şube ise, polislerin özlük işlerine bakar ve levazımını tedarik ederdi. Bundan başka, Emniyet-i Umumiye Müdürlüğü’nün kurulmasından hemen sonra açılan İstanbul Polis Okulu da bu daireye bağlıydı.

Daha sonraki tarihlerde, bu teşkilata yeni şubeler eklenmiştir. 28 Ocak 1327’de Heyet-i İstihbariye, 13 Nisan 1329’da Polis Müfettişliği ve aynı senenin eylül ayında bir Kısmı Siyasi Müdürlüğü’nün meydana getirilmesi, siyasi ve idari işlerle görevli iki Umum Müdür Muavinliğinin meydana getirilmesi bunlar arasında yer almaktadır.

Siyasi kısımda; birer müdür yönetiminde altı şube ile umumi kalem ve hususi kalemler bulunmaktaydı. Her şubenin kadrosu, birer müdür, iki muavin ve yeterince memurdan oluşuyordu, idari kısım ise, muhasebe, memurin ve müteferrika müstahdemini içermekteydi. 1915 yılı başlarında, bu teşkilat yeniden gerçekleştirilerek Seyrüsefer, Ecanip ve Takibat-ı Adliye Müdürlükleri kurulmuştur. Yine aynı yıl içinde, Dâhiliye Nezareti’ne bağlı olmak üzere Emniyet Müfettişliği adı altında yeni bir memuriyet daha meydana getirilmiştir. Bunlar, hudut kapılarıyla demiryolu durak yerlerinde görev yapmaktaydılar. Yolcu trenlerinde görevli seyyar polis ve komiserler Emniyet Müfettişliği’ne bağlı bulunmaktaydılar.

21 Mayıs 1913 tarihli Polis Nizamnamesi
II. Meşrutiyet’ten sonra yeni rejimin ilkelerine uygun ve zamanın ihtiyaçlarını daha iyi karşılayan yeni bir polis nizamnamesinin hazırlanması zorunlu görülmüştü. 21 Mayıs 1913 tarihli nizamname ile polisin teşkilatlanması, görev ve yetkiler ile personelin dereceleri, sınıfları, mesleğe giriş, yükselme ve diğer bütün özlük işleri en iyi şekilde ve günün şartlarına uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.



Barış için aşkla çarpar yüreği,
Halkına hizmete koşar Polisim.
Huzurla güvenin temel direği,
Zorluğu, engeli aşar Polisim.

Gecede, gündüzde, görev anında,
Haklıya arkadır, olur yanında,
Mazlumun sevgisi coşar kanında,
Sabır ocağında pişer Polisim.

İmdada, yardıma her zaman hazır,
Şer ocaklarının kökünü kazır,
Böylece sağlanır ülkemde huzur,
Her an hazır kıta yaşar Polisim.

Havadan, karadan aşılır dağlar,
Çevik kuvvet, trafik, düzeni sağlar,
Özel harekât’ım zalimi bağlar,
Cesur ekibiyle coşar Polisim.

Bilgi-işlem ister formu yazmanı,
Mangal yüreklidir bomba uzmanı,
Candan ister senin mutlu gezmeni,
Sevgin gönüllerden taşar Polisim.

Suçun oluşuna müsaade etmez,
Uyuşturucuyla savaşı bitmez,
Özel zamanlarda evine gitmez,
Herkes bu azmine şaşar Polisim.

Yaşayan şerefe yüce şan gerek,
Hasretten vuslata tatlı an gerek,,
Uğurda ölmeye hazır can gerek,
Görev için şehit düşer Polisim.
("Şiir Alıntıdır..)

Abdullah DuMaN
07.04.2008, 13:05
POLİS TEŞKİLATI'NIN KURULUŞ GÜNÜ (10 Nisan)


İLK POLİS TEŞKİLATININ KURULUŞU (10 Nisan 1845)
1845 tarihi, Türk Emniyet Teşkilatı açısından önemli bir noktadır. Çünkü bu tarihe kadar zabıta olarak nitelenen teşkilat; 10 Nisan 1845 (12 Rebiü’l Evvel 1261)’den itibaren polis adı altında hayata geçmiş ve Emniyet Teşkilatının kuruluş günü olarak kabul edilmiştir.
Yeniçerinin ortadan kaldırılmasından sonra, başkentte ve eyaletlerde zabıta hizmetleri eskisiyle kıyaslanmayacak derecede gelişmesine rağmen; bu hizmetler karışık ve ayrı ayrı kurumlara bağlı olarak yürütülmekteydi. Teşkilat ve yürütme alanındaki bu karışıklığı ortadan kaldırmak amacıyla ilk defa 10 Nisan 1845’te İstanbul’da ilk polis teşkilatı kurulmuş, görevleri de yine aynı tarihte yayımlanan Polis Nizamnamesinde belirtilmiş ve bu durum yabancı elçiliklere de bir yazı ile bildirilmiştir.

Bu nizamnamede polis teşkilatının kuruluş amacı, belde güvenliğini sağlamak olarak belirtilmiştir.

Bu çalışmalara rağmen, karışıklık devam etmiş, İstanbul’da polis hizmeti; Yeniçeri Ağası yerine geçen Serasker, İhtisap Ağası ve Polis adını taşıyan teşkilatlar tarafından yürütülmüştür. Taşrada ise güvenlik hizmetleri, Sipahilerden oluşan zaptiyelerle ve Asakir-i Mansure alaylarıyla yürütülmüştür.

POLİS
Polis terimi, kökeni Yunanca ve Latince olan bir kelimedir. Yunanca politika, Latince politika kelimelerinden türemiştir. Eski Yunanlılar kendi şehir devletlerine polis ismini vermişlerdir.
Polis kelimesi ıstılah! Olarak, kuruluşu bulunduğu yerde kamu düzen ve güvenliğini koruyan, yasaların adil ve eşit bir şekilde uygulanmasını sağlayan teşkilat, kolluk, zabıta, şehirde güvenliği sağlamakla yükümlü kişiler anlamında kullanılmıştır. Polis kelimesinin yerine emniyet deyiminin kullanıldığı da olur.
Polis görevi itibariyle; asayişi, amme, şahıs tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini koruyan, halkın ırz can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eden, yardım isteyenlere, yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eden, kanun ve nizamnamelerin kendisine verdiği vazifeleri yapan silahlı icra ve inzibat kuvvetidir.

Genel olarak polis, bir ülkenin sükûn, güvenlik ve düzenini sağlamak ve korumakla görevlidir. Bunu yerine getirirken önceden belirlenmiş müeyyidelere uymakla yükümlü ve hükümet tarafından alınan ve yerine getirilmesi istenen kararların icrasını sağlamakla görevlidir.


ÜLKEMİZDE POLİSLİĞİN TARİHİ GEÇMİŞİ

Zaptiye Müşirliği Dönemi (1846–1879)
Zaptiye Müşirliği, yalnız zabıta işleriyle uğraşmak üzere kurulmuş, yeni bir teşkilat niteliği taşımaktadır. 1846 yılında yayımlanan bir genelge ile polis hizmetlerinin Serasker tarafından yönetilmesinin askerlerin asıl görevlerini aksattığı belirtilerek, yalnızca polis hizmetlerini yürütmek üzere ve seraskerlikten bağımsız olarak, Zaptiye Müşirliği, Zaptiye Müşir Yardımcılığı ve emniyet hizmetleriyle ilgili kanunları hazırlamak için Zaptiye Meclisi kurulmuştur. Ancak kısa bir süre sonra da, Zaptiye Meclisi kaldırılmış ve yerine “Divan-ı Zaptiye” ve “Meclis-i Tahkik” kurulmuştur.

Böylece, hem İstanbul, hem de eyaletlerin emniyet işleri, Zaptiye Müşiriyetince yürütülmüş ve bu makam gerek teftiş memurlarıyla ikinci defa olarak 1867’de kurulmaya girişilen polis teşkilatının ve gerekse jandarma teşkilatının bağlı olduğu tek yer olmuştur.

Bu “ Tevhid-i Zabıta ” dönemi 1879 yılına Kadar devam etmiş ve Zaptiye Müşiriyeti kaldırılmış, yerine görevi sadece polis işlerini içeren, Zaptiye Nezareti kurulmuştur. Yani, polis ve jandarma bir daha birleşmemek ve tek elden yönetilmemek üzere ayrılmışlardır.

Zaptiye Nezareti Dönemi (1879–1909)
1876 yılındaki Tanzimat ve Islahat hareketleri çerçevesinde, Avrupa’daki örneklerine göre bir polis teşkilatı kurulmasına, I.Meşrutiyet’in ilanından sonra oluşan hükümet programında yer verilmiş ve 1879 yılında Zaptiye Nezareti kurulmuştur.

Bu dönem, bir taraftan 18 Zilhicce 1296 tarihinde oluşup, önce yalnız başkent istanbul’un emniyet işleriyle, daha sonra da 1311’den itibaren diğer illerde kurulmaya başlanan polis teşkilatını idareyle görevlendirilen Zaptiye Nezareti’nin oluşturulmasıyla, diğer taraftan kaldırılmış Zaptiye Müşiriyeti’nin emrindeki Asakir-i Zaptiye’nin, Zaptiye Nezaretine bağlanmayarak, Jandarma Dairesi kanalıyla doğrudan doğruya Seraskerliğe bağlanmasıyla başlar ve II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Zaptiye Nezareti’nin ortadan kaldırılıp yerini Emniyet Umum Müdürlüğü’ne bıraktığı Hicri 17 Recep 1327 (22 Temmuz 1909-Miladi) tarihine kadar devam eder.

Hicri 1298 senesinde, İstanbul’da inzibat ve asayişi korumakla görevli Asakir-i Zaptiye teşkilatı kaldırılarak yerlerine polis teşkilatı kurulmuş ve bunlara zaptiye görevleri devredilmişti.

1-İstanbul Polis Teşkilatı ve Bölgeleri
İmparatorluk başkenti, İstanbul, Üsküdar, Beyoğlu Polis Müdürlükleri ve Beşiktaş Polis Memurluğu adları ile dört polis dairesine ve her polis dairesi de merkezlere ayrılmıştır.

Her polis dairesi, bir polis müdürü ile bir başkan ve üyeden oluşan bir polis meclisi ve her merkez bir serkomiser tarafından yönetilmekteydi. Zamanla, meclislerin üye sayısı ve serkomiserlikler çoğaltıldı.

1303 (1886) yılından sonra, İstanbul Polis Müdürlüğü dışındaki diğer müdürlüklerin “mutasarrıflık” adını aldığı, polis müdürüne mutasarrıf denildiği görülmekte ve 1316 (1898) tarihinde de İstanbul’da sivil polis teşkilatı kurulmuş.

2- illerde Polis Teşkilatının Kurulması
1311 senesinde 15 ilde polis teşkilatı kurulmuş ve her il polis dairesinin başına bir serkomiser getirilmiştir.

Zaptiye Nezareti devrinin sonlarına doğru illerin çoğunluğunda polis müdürü veya serkomiserin yönetiminde polis teşkilatının kurulduğu görülmektedir.

1845 yılında kurulan, 1907 yılına kadar hızla gelişen polis teşkilatının kanuni bir dayanağı yoktu.

1298 (1881) senesinden önce, 1261 ve 1284 senelerinde kurulması istenen polis müesseselerinin dayanacağı hükümleri içeren polis nizamnamelerinin peşinen yayımlanmasına rağmen; bu teşkilat meydana getirilmemiş, buna karşılık kanuni bir metine dayanmayan 1298 (1881) teşkilatı büyük bir başarıyla gelişmiş ve memleketimizin bugünkü kuvvetli polis teşkilatının temellerini atmıştır. İlk kez, 6 Aralık 1896 (l Recep 1314) tarihinde polisin görev ve yetkilerini gösteren 16 maddelik bir talimat yayımlanarak ilk hukuki metin niteliğini taşıyan belge ortaya çıkmıştır.

1907 yılına kadar, yürürlükteki ilkelere ve işin gereklerine uygun olarak ve daha önce yayımlanan talimat hükümleri çerçevesinde görev yapan polis kuruluşlarının teşkilatını ve uyguladığı hükümleri tek bir metin halinde toplayan ilk polis nizamnamesi, 19 Nisan 1907 (5 Rebiülevvel 1325) tarihinde yayımlanmıştır.

Polis kuruluşlarının ihtiyaçlarını her yönden mükemmel bir tarzda karşılamış olan bu nizamnamenin en belirgin özelliği, içerdiği hükümlerin uzun bir süre başarıyla uygulanmış ve herhangi yabancı bir devletin kanunundan körü körüne iktibas edilmiş bulunmamasındandır. Hatta 1913 yılında çıkarılan Polis Nizamnamesi dâhil bu nizamnamenin bazı maddelerini yürürlükten kaldırmamış, bahse konu maddeler yeni çıkarılan nizamname ile birlikte uygulanır olmuştur.

Meşrutiyet Dönemi (1908–1920)
1909 tarihinde II. Meşrutiyetin ilam üzerine, Fransız ve Alman polis teşkilatları esas alınarak zabıtada bir değişiklik yapılması ve ona göre yeniden teşkilatlandırılmasına karar verildi. Başlangıçta 1908’de Zaptiye Nezareti kaldırılmamış, aksine Bakanlığın başına yetenekli kişiler getirilerek yeniden düzenlenmesine çalışılmıştır.

17 Recep 1325 (22 Temmuz 1907) tarihinde çıkarılan “İstanbul Vilayeti ve Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına Dair Kanun” ile Zaptiye Nezareti kaldırılarak yerine Dahiyile Nezaretine bağlı ve memlekete şamil polis işlerinin yürütülmesiyle görevli Emniyet Umum Müdürlüğü ve İstanbul vilayetine bağlı bir polis müdürlüğü kurulmuş ve Harekat Ordusu Kumandanlarından Galip Bey ilk Emniyet Umum Müdürü olarak teşkilatın başına geçirilmiştir. Yine aynı kanuna göre, Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti yeni bir polis nizamnamesinin düzenlenmesine kadar polis işlerini 4 Ağustos 1907 tarihli Polis Nizamnamesi’nin hükümlerine göre yürütecekti.

Bu durumda, Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti kurulmasının başlangıcında, İstanbul zabıta işleri de dâhil olmak üzere bütün memleket polisini yönetim altında bulundurmaktaydı. Bu itibarla Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti tam manasıyla Zaptiye Nezaretinin yerini alıyordu.

9 Aralık 1913 tarihinde çıkarılan Dâhiliye Nezareti Teşkilat Nizamnamesi’ne göre; Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti, Ankara’da milli hükümet kurulmasına kadar Dâhiliye Nezareti’ne bağlı olarak görev yapan bir teşkilat niteliğini kazanmıştır.

Sözü edilen nizamnameye göre, Dâhiliye Nezareti’nin bir dairesi olan Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti’nin şubeleri şunlardır. Emniyet Şubesi, Memurin ve Levazım Şubesi, Muhasebe Şubesi, Tahrirat Şubesi. Bu şubelerin en önemlisi olan Emniyet Şubesi, memleketin genel asayişine ait işleri incelerdi, ikinci şube ise, polislerin özlük işlerine bakar ve levazımını tedarik ederdi. Bundan başka, Emniyet-i Umumiye Müdürlüğü’nün kurulmasından hemen sonra açılan İstanbul Polis Okulu da bu daireye bağlıydı.

Daha sonraki tarihlerde, bu teşkilata yeni şubeler eklenmiştir. 28 Ocak 1327’de Heyet-i İstihbariye, 13 Nisan 1329’da Polis Müfettişliği ve aynı senenin eylül ayında bir Kısmı Siyasi Müdürlüğü’nün meydana getirilmesi, siyasi ve idari işlerle görevli iki Umum Müdür Muavinliğinin meydana getirilmesi bunlar arasında yer almaktadır.

Siyasi kısımda; birer müdür yönetiminde altı şube ile umumi kalem ve hususi kalemler bulunmaktaydı. Her şubenin kadrosu, birer müdür, iki muavin ve yeterince memurdan oluşuyordu, idari kısım ise, muhasebe, memurin ve müteferrika müstahdemini içermekteydi. 1915 yılı başlarında, bu teşkilat yeniden gerçekleştirilerek Seyrüsefer, Ecanip ve Takibat-ı Adliye Müdürlükleri kurulmuştur. Yine aynı yıl içinde, Dâhiliye Nezareti’ne bağlı olmak üzere Emniyet Müfettişliği adı altında yeni bir memuriyet daha meydana getirilmiştir. Bunlar, hudut kapılarıyla demiryolu durak yerlerinde görev yapmaktaydılar. Yolcu trenlerinde görevli seyyar polis ve komiserler Emniyet Müfettişliği’ne bağlı bulunmaktaydılar.

21 Mayıs 1913 tarihli Polis Nizamnamesi
II. Meşrutiyet’ten sonra yeni rejimin ilkelerine uygun ve zamanın ihtiyaçlarını daha iyi karşılayan yeni bir polis nizamnamesinin hazırlanması zorunlu görülmüştü. 21 Mayıs 1913 tarihli nizamname ile polisin teşkilatlanması, görev ve yetkiler ile personelin dereceleri, sınıfları, mesleğe giriş, yükselme ve diğer bütün özlük işleri en iyi şekilde ve günün şartlarına uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.



Barış için aşkla çarpar yüreği,
Halkına hizmete koşar Polisim.
Huzurla güvenin temel direği,
Zorluğu, engeli aşar Polisim.

Gecede, gündüzde, görev anında,
Haklıya arkadır, olur yanında,
Mazlumun sevgisi coşar kanında,
Sabır ocağında pişer Polisim.

İmdada, yardıma her zaman hazır,
Şer ocaklarının kökünü kazır,
Böylece sağlanır ülkemde huzur,
Her an hazır kıta yaşar Polisim.

Havadan, karadan aşılır dağlar,
Çevik kuvvet, trafik, düzeni sağlar,
Özel harekât’ım zalimi bağlar,
Cesur ekibiyle coşar Polisim.

Bilgi-işlem ister formu yazmanı,
Mangal yüreklidir bomba uzmanı,
Candan ister senin mutlu gezmeni,
Sevgin gönüllerden taşar Polisim.

Suçun oluşuna müsaade etmez,
Uyuşturucuyla savaşı bitmez,
Özel zamanlarda evine gitmez,
Herkes bu azmine şaşar Polisim.

Yaşayan şerefe yüce şan gerek,
Hasretten vuslata tatlı an gerek,,
Uğurda ölmeye hazır can gerek,
Görev için şehit düşer Polisim.
("Şiir Alıntıdır..)




dayımda polis Allah yardımcıları olsun işleri çok zor

bozkurt187
07.04.2008, 13:33
bu sene bence fenerbahce sampiyon

SLHKZ
08.04.2008, 19:26
Birçok Kişi Bilir "Google Earth" Programını.
Program Güncellendi ve SİVASIMIZDA Artık Net Görünüyor.
Ancak Görünen Resimler Biraz Eski, 7-8 Sene Öncesine Ait.
Programı Olmayan Arkadaşlar İçin Buyrun Link:
Google Earth 4.2 BZXV (http://earth.google.com/ig/directory?synd=earth&pid=earth&num=6&cat=featured&dl=win)
(Çıkan Sayfada "click here" yazısına Tıklayın)

zaralı ulkucu
08.04.2008, 20:31
Yirminci asırda Türk kervanına

En büyük kaptandı Alparslan TÜRKEŞ

Bir ömür adadı Türk devranına

Can içinde candı Alparslan TÜRKEŞ

*

Hamdi Bey evini bir sevinç boğdu

Bu sevinç yaşanan zulmeti koğdu

Lefkoşa’da Zehza Hanım’dan doğdu

Bir körpe fidandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Aslı Avşar Kayseri’den göçtüler

Bir aralık Kıbrıs’ı yurt seçtiler

Baba oğul İstanbul’a geçtiler

Taze bir civandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Bir anda Kuleli ümidi soldu

Belki bir mucize bilmem ne oldu

Eş dost sebep Kuleli’ye kaydoldu

Yağız pehlivandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Aile derdine derman yetirdi

Bazı ablasına harçlık götürdü

Asker mekteplerin bir bir yitirdi

Yeni komutandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Göz koymadı tahtlarına tahtsızın

Ümidi olmuştu nice bahtsızın

Pan Turanist Hoca; Nihal Atsız’ın

Fikrine şayandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Teğmenken başladı başka hayata

Bu hayat ki asla götürmez hata

Yeni mekanıydı bizim Isparta

Büyük heyecandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Diyor idi; Ahbap dolu dört yanım

Gül şehrinde olsun bir Gülistanım

İlk eşi rahmetli Muzaffer Hanım

Sevginle donandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Sonra yaşananlar zor gelir dile

Talih kendisine yapmıştı hile

Tabutluk içinde çekti çok çile

Kaynayan volkandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Dedi: Öl de hak yedirme hak yeme

Şerefli bir isim bırak aleme

Dokuz yüz kırk dörtte oldu mahkeme

Beratla kazandı Alparslan TÜRKEŞ

*

O tarihte baş rollerde görüldü

Kendisine büyük görev verildi

İş bitince, ta Delhi’ye sürüldü

Talihsiz insandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Ömrü çalkantılı geçti sürekli

Çektiğin çileler çileye ekli

General olmadan oldu emekli

Daha nev civandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Eşi dostu bir birinden sordular

Biraz siyasete fikir yordular

Ce Ka Me Pe Partisine girdiler

Ve Genel Başkandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Ömrü tüketirken hayat törpüsü

Fikir aleminin en güzel süsü

Dokuz ışıklı Türk-İslam ülküsü

Bitmeyen davandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Bu davaya oldu en büyük hamal

Ezelden Turanı ederdi hayal

M(e) H(e) P(e) ‘ye sembol oldu üç hilal

Başbuğ Alparslan’dı, Alparslan TÜRKEŞ

*

Başbuğluk yakıştı yiğidim sana

Sonra adım adım vardın Turan’a

Her seçimde, takdir etti Adana

Hep sana inandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Dünya kaynıyordu hep için için

Türkiye’de sağ sol kavgası niçin

Milliyetçi Cephe memleket için

Devlette Bakandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Bu sözümde ara bir derin mana

Kimse mani olamaz dostum buna

Hakk’a yürüyünce Muzaffer Ana

Yalnız kaldı Alparslan TÜRKEŞ

*

Gam çekildi geçti gün yavaş yavaş

Gerek idi eve sıcacık bir aş

S Hanım kendisine arkadaş

Oldu nikahlandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Milletin derdini derdi sayarak

Bütün hainlere karşı koyarak

Milli birlik için açtırdı bayrak

Milli kahramandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Hainler azınca ana vatanda

Asker idareyi aldı bir anda

Tabiri caizse Devr-i Kenan’da

Zindana konandı Alparslan TÜRKEŞ

*

İdareye karşı gelen yokudu

Şükür tezgahında sabır dokudu

Yusufiye mektebinde okudu

Rehberin Kur’an’dı Alparslan TÜRKEŞ

*

Gönül düşkün olur atın doruna

Suçsuzlar da geldi felek toruna

Ne hak yere Devr-i Kenan toruna

Altı yıl dayandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Başındaydı milletimin tasası

Sonra serbest kaldı Hasların Hası

Delindi Eylül ‘ün Anayasası

Yasağı kalkandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Merdivenler birer birer çıkıldı

Sonra esarete dişler sıkıldı

Bir mucize demir perde yıkıldı

Kurulan Turan’dı Alparslan TÜRKEŞ

*

Belki O ‘nu öyle takdir etti Hak

Hak takdir edince oluyor mutlak

Doksan birde kurdu kutsal ittifak

Oyunu bozandı Alparslan TÜRKEŞ

*

O’na Başbuğ dedi aziz milletim

Ne esir Türk kaldı ne Türkler yetim

Bu gün var tam altı cumhuriyetim

Hepsine Sultandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Adı yazılmıştı dağlar başında

Karış karış vatanın her taşında

Doksan beşte kaldı meclis dışında

Sanmayın noksandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Belki oyu belki varı yetmedi

Turan illerinde gezdi yitmedi

Hiçbir zaman itibarı bitmedi

Sonsuz bir ummandı Alparslan TÜRKEŞ

*

Acı haber yürek deldiği zaman

Azrail’in ayak çeldiği zaman

Hak’dan gel daveti geldiği zaman

Tarih Dört Nisan’dı Alparslan TÜRKEŞ

*

Üç milyon kişiyi taktın peşine

Her gün girsen bu mustafa’nin düşüne

Senin vakar ile son gidişine

Tüm cihan çalkalandı Alparslan TÜRKEŞ


BASBUG SENI COK OZLEDIM ALLAH RAHMET EYLESIN MEKAN CENNET OLSUN BASBUG

Abdullah DuMaN
10.04.2008, 07:44
09.04.2008,YILMAZ ECZ.,İnönü Mahallesi Alibaba Cad. No:60,2219599
09.04.2008,BETÜL ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:1,2224799
09.04.2008,GÜL ECZ.,Hayri sığırcı Cad. No:99/8,2217053
10.04.2008,BULVAR ECZ.,Atatürk Cad. No:3,2218455
10.04.2008,TUĞBA ECZ.,SSK Hastanesi Acil Karşısı,2251564
10.04.2008,GÖZE ECZ.,Nalbantlarbaşı Vişneli Camii Yanı,2219333
11.04.2008,DERMAN ECZ.,Yeniçarşı Fevzi Çakmak Cad No:12 Taşhan yanı,2224030
11.04.2008,ÇİĞDEM ECZ.,Yunus Emre Mah. 15 sok No:35,2219593
11.04.2008,İSTASYON ECZ.,İstasyon Cad. M.Fethi Akyüz Karakolu Karşısı,2254010
12.04.2008,ÇARŞI ECZ.,Eski sebze Hali karşısı Ziyabey Kütüphanesi yanı,2213797
12.04.2008,GÜNEŞ ECZ.,Mevlana Cad. No:3,2223643
12.04.2008,GÜL ECZ.,Hayri sığırcı Cad. No:99/8,2217053
12.04.2008,İLKER ECZ.,Kerim Çavuş Cad. Yimpaş Arkası No:6/D,2253767
13.04.2008,ÇITAK ECZ.,Emek Mah. Buhara Cad. No:34,2284575
13.04.2008,MELODİ ECZ.,Sivas Lisesi Karşısı Hayri Sığırcı Cad.,2222476
13.04.2008,SAĞLIK ECZ.,İstasyon Cad. Büyük Otel Karşısı,2218241
14.04.2008,TİMURBOĞA ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2250447
14.04.2008,SERDAR ECZ.,Hikmet Işık Cad.Özbek Apt Altı No:7,2243771
14.04.2008,DEVA ECZ.,Atatürk Cad. No:26,2214709
15.04.2008,UĞRAK ECZ.,Atatürk Cad. No:20/E,2224430
15.04.2008,ÜNAL ECZ.,Sirer Cad. No:43,2231633
15.04.2008,BURAK ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:25,2240608
16.04.2008,ÇOLAKOĞLU ECZ.,Hal Mevkii Kangal Ağası Konağı Karşısı,2241197
16.04.2008,ÇETİNKAYA ECZ.,Ulu Camii Mevkii Selçuk İlköğretimokulu yanı,2216199
16.04.2008,GÜLERSİN ECZ.,Rahmi Günay Cad. No,2214104
17.04.2008,FIRAT ECZ.,Atatürk Cad. No:79,2224950
17.04.2008,ÇITAK ECZ.,Emek Mah. Buhara Cad. No:34,2284575
17.04.2008,HASTANELER ECZ.,Rahmi Güney Cad. No:26,2213065
18.04.2008,GÜNEŞ ECZ.,Mevlana Cad. No:3,2223643
18.04.2008,ÖMÜR ECZ.,Atatürk Cad. Kunduracılar Çarşısı No:26/M,2211524
18.04.2008,POLAT ECZ.,Halil Rıfat Paşa Cad. No:50/A,2240190
19.04.2008,EMEK ECZ.,Buhara Cad. No:36,2281980
19.04.2008,HASTANELER ECZ.,Rahmi Güney Cad. No:26,2213065
19.04.2008,İSTASYON ECZ.,İstasyon Cad. M.Fethi Akyüz Karakolu Karşısı,2254010
19.04.2008,GÖKÇE ECZ.,Mevlana Cad. Telekom Karşısı,2250690
20.04.2008,ÇARŞI ECZ.,Eski sebze Hali karşısı Ziyabey Kütüphanesi yanı,2213797
20.04.2008,GÜL ECZ.,Hayri sığırcı Cad. No:99/8,2217053
20.04.2008,ERSİN ECZ.,Sirer Cad. No:32,2210634
21.04.2008,BİZİM ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:4,2250727
21.04.2008,VATAN ECZ.,Ferhat Bostan Mh. Oğuzlar Parkı Karşısı,2257887
21.04.2008,HAYAT ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:26,2222870
22.04.2008,TUĞUT ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3/B,2249949
22.04.2008,FERHAT ECZ.,Mevlana Cad.Yuvam Apt Altı No:16,2232333
22.04.2008,MEHTAP ECZ.,Numune Hastanesi Arkası Eski Doğumevi Karşısı,2215445
23.04.2008,LOKMAN ECZ.,Sefa İş Merkezi No:20,2213516
23.04.2008,MİMARSİNAN ECZ.,Diriliş Mah. Mimar Sinan Sağlık Ocağı yanı,2279376
23.04.2008,TAŞHAN ECZ.,Atatürk Cad. No:40,2213942
23.04.2008,BETÜL ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:1,2224799
24.04.2008,AKIN ECZ.,Cumhuriyet Anadolu Lisesi Karşısı,2254642
24.04.2008,ÖRNEKOL ECZ.,Hastane Cad. Yüceyurt Karakol Aşağısı,2215811
24.04.2008,CEREN ECZ.,Nalbantlarbaşı Cad. No:13,2224842
25.04.2008,ARIKAN ECZ.,Şehşamil Mah 3. Cadde Belper İşmerkezi No:3,2111005
25.04.2008,SÜHA ECZ.,Numune Hastanesi Arkası Eski Doğumevi Karşısı,2233313
25.04.2008,MARMARA ECZ.,Alibaba Mah. 6.sok No:1,2217958
26.04.2008,İRFAN ECZ.,İstasyon Cad. SSK Hastanesi Karşısı,2250940
26.04.2008,KEPENEK ECZ.,Kepenek Cad. No:21,2210294
26.04.2008,KAĞAN ECZ.,Mimarsinan Sağlık Ocağı Karşısı,2282800
26.04.2008,HAYAT ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:26,2222870
27.04.2008,KÜBRA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:36/1,2238420
27.04.2008,BAŞAK ECZ.,Oğuzlar Parkı karşısı. Cumhuriyet Anadolu Lisesi Yanı,2232903
27.04.2008,BULVAR ECZ.,Atatürk Cad. No:3,2218455
28.04.2008,EVREN ECZ.,Paşa Cami arkası Özel Sivas Tıp Merk. Yanı,2243872
28.04.2008,HİKMET ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2213316
28.04.2008,YILDIZ ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:7,2246905
29.04.2008,SEZGİ ECZ.,Ulu Cami Mevkii Selçuk Ortaokulu Karşısı,2236394
29.04.2008,KARDELEN ECZ.,Demirciler Ardı Mah. Sait Paşa Cad. NO:2,2234757
29.04.2008,KENT ECZ.,Hastaneler Cad. Mis Kebap Altı No:4/C,2255928
30.04.2008,DÖRTYOL ECZ.,Yeniçarşı No:45/C,2240556
30.04.2008,ŞİFA ECZ.,Atatürk Cd. Kepçeli Mevkii.Yıldırım Çorap Karşısı,2222535
30.04.2008,FATİH ECZ.,SSK Devlet Hastanesi Acil Karşısı,2210968
01.05.2008,SÖNMEZ ECZ.,Sularbaşı Mah. Türk Telekom Binası Altı,2213835
01.05.2008,KOÇAK ECZ.,İstasyon Cad. Büyük Otel taksi durağı karşısı,2211362
01.05.2008,TOLGA ECZ.,Alibaba mah. Çayboyu cd. Perşembe pazarı yolu,2254318
02.05.2008,SELÇUK ECZ.,İstasyon Cad. No:184,2216025
02.05.2008,DİKİLİTAŞ ECZ.,Kangal İşhanı Girişi No:1/D,2224823
02.05.2008,ÖZDEN ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3,2239344
03.05.2008,ÖMÜR ECZ.,Atatürk Cad. Kunduracılar Çarşısı No:26/M,2211524
03.05.2008,MELODİ ECZ.,Sivas Lisesi Karşısı Hayri Sığırcı Cad.,2222476
03.05.2008,HİKMET ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2213316
03.05.2008,KOÇAK ECZ.,İstasyon Cad. Büyük Otel taksi durağı karşısı,2211362
04.05.2008,ÇOLAKOĞLU ECZ.,Hal Mevkii Kangal Ağası Konağı Karşısı,2241197
04.05.2008,DERMAN ECZ.,Yeniçarşı Fevzi Çakmak Cad No:12 Taşhan yanı,2224030
04.05.2008,BETÜL ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:1,2224799
05.05.2008,EMRE ECZ.,Mehmet Paşa Mah. Tedaş Karşısı,2210228
05.05.2008,SELMA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:2,2240498
05.05.2008,ŞAHİN ECZ.,Yeniçarşı No:24,2212539
06.05.2008,İLKER ECZ.,Kerim Çavuş Cad. Yimpaş Arkası No:6/D,2253767
06.05.2008,TÜLAY ECZ.,Numune Hastanesi Giriş Karşısı,2235122
06.05.2008,MEVLANA ECZ.,Mevlana Mah.10.Sok. No:18,2249131
07.05.2008,MAVİ ECZ.,Osmanpaşa Cad. Pazaristan Yanı No:7,2244445
07.05.2008,GÜLDEŞ ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:4,2244846
07.05.2008,ŞENYURT ECZ.,Hikmet Işık Cad. Şenyurt Sistesi Altı,2215404
08.05.2008,UĞUR ECZ.,Atatürk Cad. Kepçeli Mevkii No:47/B,2223929
08.05.2008,NUR ECZ.,Emek Mah.Buhara Cad. No:34,2281414
08.05.2008,PAPATYA ECZ.,Kepenek Cad.Mavi Köşe Apt No:4,2254910
09.05.2008,SEMA ECZ.,Mehmet Paşa Mah. No:5,2214560
09.05.2008,ELİF ECZ.,Ssk Hastanesi Acil Karşısı,2253659
09.05.2008,KÜBRA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:36/1,2238420
10.05.2008,MEVLANA ECZ.,Mevlana Mah.10.Sok. No:18,2249131
10.05.2008,ÖZDEN ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3,2239344
10.05.2008,KARADAYI ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:18/A,2253850
10.05.2008,ÇITAK ECZ.,Emek Mah. Buhara Cad. No:34,2284575
11.05.2008,EVREN ECZ.,Paşa Cami arkası Özel Sivas Tıp Merk. Yanı,2243872
11.05.2008,TİMURBOĞA ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2250447
11.05.2008,DEVA ECZ.,Atatürk Cad. No:26,2214709
12.05.2008,KARSLIOĞLU ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:14,2235630
12.05.2008,ESRA ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:22,2235551
12.05.2008,DEMET ECZ.,Atatürk Cad. No:200/D,2219821
13.05.2008,EREN ECZ.,Bankalar Cad.3.Park Sok. No:52,2238895
13.05.2008,ANADOLU ECZ.,İstasyon Cad. SSK Hastanesi Karşısı,2235600
13.05.2008,SİVAS ECZ.,Kangal İşhanı No:1/A Dikilitaş Mevkii,2222865
14.05.2008,AYDIN ECZ.,Bankalar Cd. Kızılay Tıp Merkezi Karşısı,2231315
14.05.2008,DOĞU ECZ.,Özel Anadolu Hastanesi Karşısı,2150708
14.05.2008,ALTINAY ECZ.,Mahkeme Çarşısı Dörtyol Taşhan Yanı No:4,2213680
15.05.2008,YENİŞEHİR ECZ.,Kemalettin İbniHumanCad. No:99,2248831
15.05.2008,AKER ECZ.,İstasyon Cad. Büyük Otel Karşısı,2253208
15.05.2008,KEPENEK ECZ.,Kepenek Cad. No:21,2210294
16.05.2008,MELODİ ECZ.,Sivas Lisesi Karşısı Hayri Sığırcı Cad.,2222476
16.05.2008,KARADAYI ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:18/A,2253850
16.05.2008,İRFAN ECZ.,İstasyon Cad. SSK Hastanesi Karşısı,2250940
17.05.2008,4 EYLÜL ECZ.,İstiklal Mah. 4 Eylül cad. No:43,2282923
17.05.2008,NASUHOĞLU ECZ.,Ssk Hastanesi Acil Karşısı İstasyon Cad.,2219403
17.05.2008,ÖZDEMİR ECZ.,Osmanpaşa Cad. Osmanpaşa Camii Karşısı,2254005
17.05.2008,ÖRNEKOL ECZ.,Hastane Cad. Yüceyurt Karakol Aşağısı,2215811
18.05.2008,BURAK ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:25,2240608
18.05.2008,CEREN ECZ.,Nalbantlarbaşı Cad. No:13,2224842
18.05.2008,SÖNMEZ ECZ.,Sularbaşı Mah. Türk Telekom Binası Altı,2213835
19.05.2008,VATAN ECZ.,Ferhat Bostan Mh. Oğuzlar Parkı Karşısı,2257887
19.05.2008,ALTINAY ECZ.,Mahkeme Çarşısı Dörtyol Taşhan Yanı No:4,2213680
19.05.2008,BULVAR ECZ.,Atatürk Cad. No:3,2218455
19.05.2008,KILIÇKAYA ECZ.,Kılavuz Mah.Sağlık Sok. No:2,2112276
20.05.2008,TANER ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:22/G,2254278
20.05.2008,LALEZAR ECZ.,4 Eylül Mah.4 Eylül Cad.10.Sok.No:26,2283644
20.05.2008,HACETTEPE ECZ.,Hastane Cad. Tedaş Karşısı No:13/c,2238830
21.05.2008,PARK ECZ.,Kızılay Polikliniği Karşısı,2240113
21.05.2008,SULTAN ECZ.,Halilrıfatpaşa Cd. Hamamcıoğlu hamamı yanı,2257169
21.05.2008,NASUHOĞLU ECZ.,Ssk Hastanesi Acil Karşısı İstasyon Cad.,2219403
22.05.2008,KAĞAN ECZ.,Mimarsinan Sağlık Ocağı Karşısı,2282800
22.05.2008,BAŞAK ECZ.,Oğuzlar Parkı karşısı. Cumhuriyet Anadolu Lisesi Yanı,2232903
22.05.2008,ÖZKAYNAK ECZ.,İstasyon cad Ssk Karşısı No:38,2240894
23.05.2008,ALİBABA ECZ.,Alibaba Cad. No:2,2210744
23.05.2008,4 EYLÜL ECZ.,İstiklal Mah. 4 Eylül cad. No:43,2282923
23.05.2008,IŞIK ECZ.,Numune Hastanesi Karşısı No:16/C,2237681
24.05.2008,KARSLIOĞLU ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:14,2235630
24.05.2008,SELÇUK ECZ.,İstasyon Cad. No:184,2216025
24.05.2008,SİVAS ECZ.,Kangal İşhanı No:1/A Dikilitaş Mevkii,2222865
24.05.2008,DÖRTYOL ECZ.,Yeniçarşı No:45/C,2240556
25.05.2008,ANADOLU ECZ.,İstasyon Cad. SSK Hastanesi Karşısı,2235600
25.05.2008,İLKER ECZ.,Kerim Çavuş Cad. Yimpaş Arkası No:6/D,2253767
25.05.2008,DOĞU ECZ.,Özel Anadolu Hastanesi Karşısı,2150708
26.05.2008,SAĞLIK ECZ.,İstasyon Cad. Büyük Otel Karşısı,2218241
26.05.2008,ERSİN ECZ.,Sirer Cad. No:32,2210634
26.05.2008,EMEK ECZ.,Buhara Cad. No:36,2281980
27.05.2008,LOKMAN ECZ.,Sefa İş Merkezi No:20,2213516
27.05.2008,MİMARSİNAN ECZ.,Diriliş Mah. Mimar Sinan Sağlık Ocağı yanı,2279376
27.05.2008,ÇARŞI ECZ.,Eski sebze Hali karşısı Ziyabey Kütüphanesi yanı,2213797
28.05.2008,GÖKÇE ECZ.,Mevlana Cad. Telekom Karşısı,2250690
28.05.2008,TAŞHAN ECZ.,Atatürk Cad. No:40,2213942
28.05.2008,KILIÇKAYA ECZ.,Kılavuz Mah.Sağlık Sok. No:2,2112276
29.05.2008,ÖZDEMİR ECZ.,Osmanpaşa Cad. Osmanpaşa Camii Karşısı,2254005
29.05.2008,ÇİĞDEM ECZ.,Yunus Emre Mah. 15 sok No:35,2219593
29.05.2008,YILMAZ ECZ.,İnönü Mahallesi Alibaba Cad. No:60,2219599
30.05.2008,GÖZE ECZ.,Nalbantlarbaşı Vişneli Camii Yanı,2219333
30.05.2008,BETÜL ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:1,2224799
30.05.2008,TUĞBA ECZ.,SSK Hastanesi Acil Karşısı,2251564
31.05.2008,SEMA ECZ.,Mehmet Paşa Mah. No:5,2214560
31.05.2008,SÜHA ECZ.,Numune Hastanesi Arkası Eski Doğumevi Karşısı,2233313
31.05.2008,SERDAR ECZ.,Hikmet Işık Cad.Özbek Apt Altı No:7,2243771
31.05.2008,SÖNMEZ ECZ.,Sularbaşı Mah. Türk Telekom Binası Altı,2213835
01.06.2008,TANER ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:22/G,2254278
01.06.2008,TUĞUT ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3/B,2249949
01.06.2008,EMRE ECZ.,Mehmet Paşa Mah. Tedaş Karşısı,2210228
02.06.2008,GÜL ECZ.,Hayri sığırcı Cad. No:99/8,2217053
02.06.2008,İSTASYON ECZ.,İstasyon Cad. M.Fethi Akyüz Karakolu Karşısı,2254010
02.06.2008,BULVAR ECZ.,Atatürk Cad. No:3,2218455
03.06.2008,TİMURBOĞA ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2250447
03.06.2008,DERMAN ECZ.,Yeniçarşı Fevzi Çakmak Cad No:12 Taşhan yanı,2224030
03.06.2008,SERDAR ECZ.,Hikmet Işık Cad.Özbek Apt Altı No:7,2243771
04.06.2008,BURAK ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:25,2240608
04.06.2008,DEVA ECZ.,Atatürk Cad. No:26,2214709
04.06.2008,UĞRAK ECZ.,Atatürk Cad. No:20/E,2224430
05.06.2008,ÜNAL ECZ.,Sirer Cad. No:43,2231633
05.06.2008,ÇETİNKAYA ECZ.,Ulu Camii Mevkii Selçuk İlköğretimokulu yanı,2216199
05.06.2008,ÇOLAKOĞLU ECZ.,Hal Mevkii Kangal Ağası Konağı Karşısı,2241197
06.06.2008,GÜLERSİN ECZ.,Rahmi Günay Cad. No,2214104
06.06.2008,ÇITAK ECZ.,Emek Mah. Buhara Cad. No:34,2284575
06.06.2008,FIRAT ECZ.,Atatürk Cad. No:79,2224950
07.06.2008,KENT ECZ.,Hastaneler Cad. Mis Kebap Altı No:4/C,2255928
07.06.2008,ŞAHİN ECZ.,Yeniçarşı No:24,2212539
07.06.2008,KÜBRA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:36/1,2238420
07.06.2008,SEZGİ ECZ.,Ulu Cami Mevkii Selçuk Ortaokulu Karşısı,2236394
08.06.2008,ÖZKAYNAK ECZ.,İstasyon cad Ssk Karşısı No:38,2240894
08.06.2008,YILDIZ ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:7,2246905
08.06.2008,VATAN ECZ.,Ferhat Bostan Mh. Oğuzlar Parkı Karşısı,2257887
09.06.2008,POLAT ECZ.,Halil Rıfat Paşa Cad. No:50/A,2240190
09.06.2008,GÜNEŞ ECZ.,Mevlana Cad. No:3,2223643
09.06.2008,ÖMÜR ECZ.,Atatürk Cad. Kunduracılar Çarşısı No:26/M,2211524
10.06.2008,HASTANELER ECZ.,Rahmi Güney Cad. No:26,2213065
10.06.2008,BİZİM ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:4,2250727
10.06.2008,VATAN ECZ.,Ferhat Bostan Mh. Oğuzlar Parkı Karşısı,2257887
11.06.2008,MEHTAP ECZ.,Numune Hastanesi Arkası Eski Doğumevi Karşısı,2215445
11.06.2008,HAYAT ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:26,2222870
11.06.2008,TUĞUT ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3/B,2249949
12.06.2008,FERHAT ECZ.,Mevlana Cad.Yuvam Apt Altı No:16,2232333
12.06.2008,AKIN ECZ.,Cumhuriyet Anadolu Lisesi Karşısı,2254642
12.06.2008,ÖRNEKOL ECZ.,Hastane Cad. Yüceyurt Karakol Aşağısı,2215811
13.06.2008,CEREN ECZ.,Nalbantlarbaşı Cad. No:13,2224842
13.06.2008,SÜHA ECZ.,Numune Hastanesi Arkası Eski Doğumevi Karşısı,2233313
13.06.2008,ARIKAN ECZ.,Şehşamil Mah 3. Cadde Belper İşmerkezi No:3,2111005
14.06.2008,ŞENYURT ECZ.,Hikmet Işık Cad. Şenyurt Sistesi Altı,2215404
14.06.2008,SELMA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:2,2240498
14.06.2008,ŞİFA ECZ.,Atatürk Cd. Kepçeli Mevkii.Yıldırım Çorap Karşısı,2222535
14.06.2008,MARMARA ECZ.,Alibaba Mah. 6.sok No:1,2217958
15.06.2008,ÇETİNKAYA ECZ.,Ulu Camii Mevkii Selçuk İlköğretimokulu yanı,2216199
15.06.2008,GÜLERSİN ECZ.,Rahmi Günay Cad. No,2214104
15.06.2008,ALİBABA ECZ.,Alibaba Cad. No:2,2210744
16.06.2008,HİKMET ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2213316
16.06.2008,YILDIZ ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:7,2246905
16.06.2008,MARMARA ECZ.,Alibaba Mah. 6.sok No:1,2217958
17.06.2008,KENT ECZ.,Hastaneler Cad. Mis Kebap Altı No:4/C,2255928
17.06.2008,SEZGİ ECZ.,Ulu Cami Mevkii Selçuk Ortaokulu Karşısı,2236394
17.06.2008,EVREN ECZ.,Paşa Cami arkası Özel Sivas Tıp Merk. Yanı,2243872
18.06.2008,KARDELEN ECZ.,Demirciler Ardı Mah. Sait Paşa Cad. NO:2,2234757
18.06.2008,FATİH ECZ.,SSK Devlet Hastanesi Acil Karşısı,2210968
18.06.2008,DÖRTYOL ECZ.,Yeniçarşı No:45/C,2240556
19.06.2008,ÖZKAYNAK ECZ.,İstasyon cad Ssk Karşısı No:38,2240894
19.06.2008,ŞİFA ECZ.,Atatürk Cd. Kepçeli Mevkii.Yıldırım Çorap Karşısı,2222535
19.06.2008,SÖNMEZ ECZ.,Sularbaşı Mah. Türk Telekom Binası Altı,2213835
20.06.2008,SELMA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:2,2240498
20.06.2008,ÖZDEN ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3,2239344
20.06.2008,SELÇUK ECZ.,İstasyon Cad. No:184,2216025
21.06.2008,UĞRAK ECZ.,Atatürk Cad. No:20/E,2224430
21.06.2008,TİMURBOĞA ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2250447
21.06.2008,TANER ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:22/G,2254278
21.06.2008,YENİŞEHİR ECZ.,Kemalettin İbniHumanCad. No:99,2248831
22.06.2008,ELİF ECZ.,Ssk Hastanesi Acil Karşısı,2253659
22.06.2008,FIRAT ECZ.,Atatürk Cad. No:79,2224950
22.06.2008,SEMA ECZ.,Mehmet Paşa Mah. No:5,2214560
23.06.2008,DİKİLİTAŞ ECZ.,Kangal İşhanı Girişi No:1/D,2224823
23.06.2008,EMRE ECZ.,Mehmet Paşa Mah. Tedaş Karşısı,2210228
23.06.2008,TOLGA ECZ.,Alibaba mah. Çayboyu cd. Perşembe pazarı yolu,2254318
24.06.2008,ŞAHİN ECZ.,Yeniçarşı No:24,2212539
24.06.2008,TÜLAY ECZ.,Numune Hastanesi Giriş Karşısı,2235122
24.06.2008,MEVLANA ECZ.,Mevlana Mah.10.Sok. No:18,2249131
25.06.2008,GÜLDEŞ ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:4,2244846
25.06.2008,İLKER ECZ.,Kerim Çavuş Cad. Yimpaş Arkası No:6/D,2253767
25.06.2008,ŞENYURT ECZ.,Hikmet Işık Cad. Şenyurt Sistesi Altı,2215404
26.06.2008,NUR ECZ.,Emek Mah.Buhara Cad. No:34,2281414
26.06.2008,SEMA ECZ.,Mehmet Paşa Mah. No:5,2214560
26.06.2008,MAVİ ECZ.,Osmanpaşa Cad. Pazaristan Yanı No:7,2244445
27.06.2008,UĞUR ECZ.,Atatürk Cad. Kepçeli Mevkii No:47/B,2223929
27.06.2008,KÜBRA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:36/1,2238420
27.06.2008,PAPATYA ECZ.,Kepenek Cad.Mavi Köşe Apt No:4,2254910
28.06.2008,TÜLAY ECZ.,Numune Hastanesi Giriş Karşısı,2235122
28.06.2008,ARIKAN ECZ.,Şehşamil Mah 3. Cadde Belper İşmerkezi No:3,2111005
28.06.2008,TUĞUT ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3/B,2249949
28.06.2008,ÜNAL ECZ.,Sirer Cad. No:43,2231633
29.06.2008,ESRA ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:22,2235551
29.06.2008,YENİŞEHİR ECZ.,Kemalettin İbniHumanCad. No:99,2248831
29.06.2008,GÜNEŞ ECZ.,Mevlana Cad. No:3,2223643
30.06.2008,ELİF ECZ.,Ssk Hastanesi Acil Karşısı,2253659
30.06.2008,DEMET ECZ.,Atatürk Cad. No:200/D,2219821
30.06.2008,KARSLIOĞLU ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:14,2235630

Abdullah DuMaN
10.04.2008, 08:02
09.04.2008,YILMAZ ECZ.,İnönü Mahallesi Alibaba Cad. No:60,2219599
09.04.2008,BETÜL ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:1,2224799
09.04.2008,GÜL ECZ.,Hayri sığırcı Cad. No:99/8,2217053
10.04.2008,BULVAR ECZ.,Atatürk Cad. No:3,2218455
10.04.2008,TUĞBA ECZ.,SSK Hastanesi Acil Karşısı,2251564
10.04.2008,GÖZE ECZ.,Nalbantlarbaşı Vişneli Camii Yanı,2219333
11.04.2008,DERMAN ECZ.,Yeniçarşı Fevzi Çakmak Cad No:12 Taşhan yanı,2224030
11.04.2008,ÇİĞDEM ECZ.,Yunus Emre Mah. 15 sok No:35,2219593
11.04.2008,İSTASYON ECZ.,İstasyon Cad. M.Fethi Akyüz Karakolu Karşısı,2254010
12.04.2008,ÇARŞI ECZ.,Eski sebze Hali karşısı Ziyabey Kütüphanesi yanı,2213797
12.04.2008,GÜNEŞ ECZ.,Mevlana Cad. No:3,2223643
12.04.2008,GÜL ECZ.,Hayri sığırcı Cad. No:99/8,2217053
12.04.2008,İLKER ECZ.,Kerim Çavuş Cad. Yimpaş Arkası No:6/D,2253767
13.04.2008,ÇITAK ECZ.,Emek Mah. Buhara Cad. No:34,2284575
13.04.2008,MELODİ ECZ.,Sivas Lisesi Karşısı Hayri Sığırcı Cad.,2222476
13.04.2008,SAĞLIK ECZ.,İstasyon Cad. Büyük Otel Karşısı,2218241
14.04.2008,TİMURBOĞA ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2250447
14.04.2008,SERDAR ECZ.,Hikmet Işık Cad.Özbek Apt Altı No:7,2243771
14.04.2008,DEVA ECZ.,Atatürk Cad. No:26,2214709
15.04.2008,UĞRAK ECZ.,Atatürk Cad. No:20/E,2224430
15.04.2008,ÜNAL ECZ.,Sirer Cad. No:43,2231633
15.04.2008,BURAK ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:25,2240608
16.04.2008,ÇOLAKOĞLU ECZ.,Hal Mevkii Kangal Ağası Konağı Karşısı,2241197
16.04.2008,ÇETİNKAYA ECZ.,Ulu Camii Mevkii Selçuk İlköğretimokulu yanı,2216199
16.04.2008,GÜLERSİN ECZ.,Rahmi Günay Cad. No,2214104
17.04.2008,FIRAT ECZ.,Atatürk Cad. No:79,2224950
17.04.2008,ÇITAK ECZ.,Emek Mah. Buhara Cad. No:34,2284575
17.04.2008,HASTANELER ECZ.,Rahmi Güney Cad. No:26,2213065
18.04.2008,GÜNEŞ ECZ.,Mevlana Cad. No:3,2223643
18.04.2008,ÖMÜR ECZ.,Atatürk Cad. Kunduracılar Çarşısı No:26/M,2211524
18.04.2008,POLAT ECZ.,Halil Rıfat Paşa Cad. No:50/A,2240190
19.04.2008,EMEK ECZ.,Buhara Cad. No:36,2281980
19.04.2008,HASTANELER ECZ.,Rahmi Güney Cad. No:26,2213065
19.04.2008,İSTASYON ECZ.,İstasyon Cad. M.Fethi Akyüz Karakolu Karşısı,2254010
19.04.2008,GÖKÇE ECZ.,Mevlana Cad. Telekom Karşısı,2250690
20.04.2008,ÇARŞI ECZ.,Eski sebze Hali karşısı Ziyabey Kütüphanesi yanı,2213797
20.04.2008,GÜL ECZ.,Hayri sığırcı Cad. No:99/8,2217053
20.04.2008,ERSİN ECZ.,Sirer Cad. No:32,2210634
21.04.2008,BİZİM ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:4,2250727
21.04.2008,VATAN ECZ.,Ferhat Bostan Mh. Oğuzlar Parkı Karşısı,2257887
21.04.2008,HAYAT ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:26,2222870
22.04.2008,TUĞUT ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3/B,2249949
22.04.2008,FERHAT ECZ.,Mevlana Cad.Yuvam Apt Altı No:16,2232333
22.04.2008,MEHTAP ECZ.,Numune Hastanesi Arkası Eski Doğumevi Karşısı,2215445
23.04.2008,LOKMAN ECZ.,Sefa İş Merkezi No:20,2213516
23.04.2008,MİMARSİNAN ECZ.,Diriliş Mah. Mimar Sinan Sağlık Ocağı yanı,2279376
23.04.2008,TAŞHAN ECZ.,Atatürk Cad. No:40,2213942
23.04.2008,BETÜL ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:1,2224799
24.04.2008,AKIN ECZ.,Cumhuriyet Anadolu Lisesi Karşısı,2254642
24.04.2008,ÖRNEKOL ECZ.,Hastane Cad. Yüceyurt Karakol Aşağısı,2215811
24.04.2008,CEREN ECZ.,Nalbantlarbaşı Cad. No:13,2224842
25.04.2008,ARIKAN ECZ.,Şehşamil Mah 3. Cadde Belper İşmerkezi No:3,2111005
25.04.2008,SÜHA ECZ.,Numune Hastanesi Arkası Eski Doğumevi Karşısı,2233313
25.04.2008,MARMARA ECZ.,Alibaba Mah. 6.sok No:1,2217958
26.04.2008,İRFAN ECZ.,İstasyon Cad. SSK Hastanesi Karşısı,2250940
26.04.2008,KEPENEK ECZ.,Kepenek Cad. No:21,2210294
26.04.2008,KAĞAN ECZ.,Mimarsinan Sağlık Ocağı Karşısı,2282800
26.04.2008,HAYAT ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:26,2222870
27.04.2008,KÜBRA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:36/1,2238420
27.04.2008,BAŞAK ECZ.,Oğuzlar Parkı karşısı. Cumhuriyet Anadolu Lisesi Yanı,2232903
27.04.2008,BULVAR ECZ.,Atatürk Cad. No:3,2218455
28.04.2008,EVREN ECZ.,Paşa Cami arkası Özel Sivas Tıp Merk. Yanı,2243872
28.04.2008,HİKMET ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2213316
28.04.2008,YILDIZ ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:7,2246905
29.04.2008,SEZGİ ECZ.,Ulu Cami Mevkii Selçuk Ortaokulu Karşısı,2236394
29.04.2008,KARDELEN ECZ.,Demirciler Ardı Mah. Sait Paşa Cad. NO:2,2234757
29.04.2008,KENT ECZ.,Hastaneler Cad. Mis Kebap Altı No:4/C,2255928
30.04.2008,DÖRTYOL ECZ.,Yeniçarşı No:45/C,2240556
30.04.2008,ŞİFA ECZ.,Atatürk Cd. Kepçeli Mevkii.Yıldırım Çorap Karşısı,2222535
30.04.2008,FATİH ECZ.,SSK Devlet Hastanesi Acil Karşısı,2210968
01.05.2008,SÖNMEZ ECZ.,Sularbaşı Mah. Türk Telekom Binası Altı,2213835
01.05.2008,KOÇAK ECZ.,İstasyon Cad. Büyük Otel taksi durağı karşısı,2211362
01.05.2008,TOLGA ECZ.,Alibaba mah. Çayboyu cd. Perşembe pazarı yolu,2254318
02.05.2008,SELÇUK ECZ.,İstasyon Cad. No:184,2216025
02.05.2008,DİKİLİTAŞ ECZ.,Kangal İşhanı Girişi No:1/D,2224823
02.05.2008,ÖZDEN ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3,2239344
03.05.2008,ÖMÜR ECZ.,Atatürk Cad. Kunduracılar Çarşısı No:26/M,2211524
03.05.2008,MELODİ ECZ.,Sivas Lisesi Karşısı Hayri Sığırcı Cad.,2222476
03.05.2008,HİKMET ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2213316
03.05.2008,KOÇAK ECZ.,İstasyon Cad. Büyük Otel taksi durağı karşısı,2211362
04.05.2008,ÇOLAKOĞLU ECZ.,Hal Mevkii Kangal Ağası Konağı Karşısı,2241197
04.05.2008,DERMAN ECZ.,Yeniçarşı Fevzi Çakmak Cad No:12 Taşhan yanı,2224030
04.05.2008,BETÜL ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:1,2224799
05.05.2008,EMRE ECZ.,Mehmet Paşa Mah. Tedaş Karşısı,2210228
05.05.2008,SELMA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:2,2240498
05.05.2008,ŞAHİN ECZ.,Yeniçarşı No:24,2212539
06.05.2008,İLKER ECZ.,Kerim Çavuş Cad. Yimpaş Arkası No:6/D,2253767
06.05.2008,TÜLAY ECZ.,Numune Hastanesi Giriş Karşısı,2235122
06.05.2008,MEVLANA ECZ.,Mevlana Mah.10.Sok. No:18,2249131
07.05.2008,MAVİ ECZ.,Osmanpaşa Cad. Pazaristan Yanı No:7,2244445
07.05.2008,GÜLDEŞ ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:4,2244846
07.05.2008,ŞENYURT ECZ.,Hikmet Işık Cad. Şenyurt Sistesi Altı,2215404
08.05.2008,UĞUR ECZ.,Atatürk Cad. Kepçeli Mevkii No:47/B,2223929
08.05.2008,NUR ECZ.,Emek Mah.Buhara Cad. No:34,2281414
08.05.2008,PAPATYA ECZ.,Kepenek Cad.Mavi Köşe Apt No:4,2254910
09.05.2008,SEMA ECZ.,Mehmet Paşa Mah. No:5,2214560
09.05.2008,ELİF ECZ.,Ssk Hastanesi Acil Karşısı,2253659
09.05.2008,KÜBRA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:36/1,2238420
10.05.2008,MEVLANA ECZ.,Mevlana Mah.10.Sok. No:18,2249131
10.05.2008,ÖZDEN ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3,2239344
10.05.2008,KARADAYI ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:18/A,2253850
10.05.2008,ÇITAK ECZ.,Emek Mah. Buhara Cad. No:34,2284575
11.05.2008,EVREN ECZ.,Paşa Cami arkası Özel Sivas Tıp Merk. Yanı,2243872
11.05.2008,TİMURBOĞA ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2250447
11.05.2008,DEVA ECZ.,Atatürk Cad. No:26,2214709
12.05.2008,KARSLIOĞLU ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:14,2235630
12.05.2008,ESRA ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:22,2235551
12.05.2008,DEMET ECZ.,Atatürk Cad. No:200/D,2219821
13.05.2008,EREN ECZ.,Bankalar Cad.3.Park Sok. No:52,2238895
13.05.2008,ANADOLU ECZ.,İstasyon Cad. SSK Hastanesi Karşısı,2235600
13.05.2008,SİVAS ECZ.,Kangal İşhanı No:1/A Dikilitaş Mevkii,2222865
14.05.2008,AYDIN ECZ.,Bankalar Cd. Kızılay Tıp Merkezi Karşısı,2231315
14.05.2008,DOĞU ECZ.,Özel Anadolu Hastanesi Karşısı,2150708
14.05.2008,ALTINAY ECZ.,Mahkeme Çarşısı Dörtyol Taşhan Yanı No:4,2213680
15.05.2008,YENİŞEHİR ECZ.,Kemalettin İbniHumanCad. No:99,2248831
15.05.2008,AKER ECZ.,İstasyon Cad. Büyük Otel Karşısı,2253208
15.05.2008,KEPENEK ECZ.,Kepenek Cad. No:21,2210294
16.05.2008,MELODİ ECZ.,Sivas Lisesi Karşısı Hayri Sığırcı Cad.,2222476
16.05.2008,KARADAYI ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:18/A,2253850
16.05.2008,İRFAN ECZ.,İstasyon Cad. SSK Hastanesi Karşısı,2250940
17.05.2008,4 EYLÜL ECZ.,İstiklal Mah. 4 Eylül cad. No:43,2282923
17.05.2008,NASUHOĞLU ECZ.,Ssk Hastanesi Acil Karşısı İstasyon Cad.,2219403
17.05.2008,ÖZDEMİR ECZ.,Osmanpaşa Cad. Osmanpaşa Camii Karşısı,2254005
17.05.2008,ÖRNEKOL ECZ.,Hastane Cad. Yüceyurt Karakol Aşağısı,2215811
18.05.2008,BURAK ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:25,2240608
18.05.2008,CEREN ECZ.,Nalbantlarbaşı Cad. No:13,2224842
18.05.2008,SÖNMEZ ECZ.,Sularbaşı Mah. Türk Telekom Binası Altı,2213835
19.05.2008,VATAN ECZ.,Ferhat Bostan Mh. Oğuzlar Parkı Karşısı,2257887
19.05.2008,ALTINAY ECZ.,Mahkeme Çarşısı Dörtyol Taşhan Yanı No:4,2213680
19.05.2008,BULVAR ECZ.,Atatürk Cad. No:3,2218455
19.05.2008,KILIÇKAYA ECZ.,Kılavuz Mah.Sağlık Sok. No:2,2112276
20.05.2008,TANER ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:22/G,2254278
20.05.2008,LALEZAR ECZ.,4 Eylül Mah.4 Eylül Cad.10.Sok.No:26,2283644
20.05.2008,HACETTEPE ECZ.,Hastane Cad. Tedaş Karşısı No:13/c,2238830
21.05.2008,PARK ECZ.,Kızılay Polikliniği Karşısı,2240113
21.05.2008,SULTAN ECZ.,Halilrıfatpaşa Cd. Hamamcıoğlu hamamı yanı,2257169
21.05.2008,NASUHOĞLU ECZ.,Ssk Hastanesi Acil Karşısı İstasyon Cad.,2219403
22.05.2008,KAĞAN ECZ.,Mimarsinan Sağlık Ocağı Karşısı,2282800
22.05.2008,BAŞAK ECZ.,Oğuzlar Parkı karşısı. Cumhuriyet Anadolu Lisesi Yanı,2232903
22.05.2008,ÖZKAYNAK ECZ.,İstasyon cad Ssk Karşısı No:38,2240894
23.05.2008,ALİBABA ECZ.,Alibaba Cad. No:2,2210744
23.05.2008,4 EYLÜL ECZ.,İstiklal Mah. 4 Eylül cad. No:43,2282923
23.05.2008,IŞIK ECZ.,Numune Hastanesi Karşısı No:16/C,2237681
24.05.2008,KARSLIOĞLU ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:14,2235630
24.05.2008,SELÇUK ECZ.,İstasyon Cad. No:184,2216025
24.05.2008,SİVAS ECZ.,Kangal İşhanı No:1/A Dikilitaş Mevkii,2222865
24.05.2008,DÖRTYOL ECZ.,Yeniçarşı No:45/C,2240556
25.05.2008,ANADOLU ECZ.,İstasyon Cad. SSK Hastanesi Karşısı,2235600
25.05.2008,İLKER ECZ.,Kerim Çavuş Cad. Yimpaş Arkası No:6/D,2253767
25.05.2008,DOĞU ECZ.,Özel Anadolu Hastanesi Karşısı,2150708
26.05.2008,SAĞLIK ECZ.,İstasyon Cad. Büyük Otel Karşısı,2218241
26.05.2008,ERSİN ECZ.,Sirer Cad. No:32,2210634
26.05.2008,EMEK ECZ.,Buhara Cad. No:36,2281980
27.05.2008,LOKMAN ECZ.,Sefa İş Merkezi No:20,2213516
27.05.2008,MİMARSİNAN ECZ.,Diriliş Mah. Mimar Sinan Sağlık Ocağı yanı,2279376
27.05.2008,ÇARŞI ECZ.,Eski sebze Hali karşısı Ziyabey Kütüphanesi yanı,2213797
28.05.2008,GÖKÇE ECZ.,Mevlana Cad. Telekom Karşısı,2250690
28.05.2008,TAŞHAN ECZ.,Atatürk Cad. No:40,2213942
28.05.2008,KILIÇKAYA ECZ.,Kılavuz Mah.Sağlık Sok. No:2,2112276
29.05.2008,ÖZDEMİR ECZ.,Osmanpaşa Cad. Osmanpaşa Camii Karşısı,2254005
29.05.2008,ÇİĞDEM ECZ.,Yunus Emre Mah. 15 sok No:35,2219593
29.05.2008,YILMAZ ECZ.,İnönü Mahallesi Alibaba Cad. No:60,2219599
30.05.2008,GÖZE ECZ.,Nalbantlarbaşı Vişneli Camii Yanı,2219333
30.05.2008,BETÜL ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:1,2224799
30.05.2008,TUĞBA ECZ.,SSK Hastanesi Acil Karşısı,2251564
31.05.2008,SEMA ECZ.,Mehmet Paşa Mah. No:5,2214560
31.05.2008,SÜHA ECZ.,Numune Hastanesi Arkası Eski Doğumevi Karşısı,2233313
31.05.2008,SERDAR ECZ.,Hikmet Işık Cad.Özbek Apt Altı No:7,2243771
31.05.2008,SÖNMEZ ECZ.,Sularbaşı Mah. Türk Telekom Binası Altı,2213835
01.06.2008,TANER ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:22/G,2254278
01.06.2008,TUĞUT ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3/B,2249949
01.06.2008,EMRE ECZ.,Mehmet Paşa Mah. Tedaş Karşısı,2210228
02.06.2008,GÜL ECZ.,Hayri sığırcı Cad. No:99/8,2217053
02.06.2008,İSTASYON ECZ.,İstasyon Cad. M.Fethi Akyüz Karakolu Karşısı,2254010
02.06.2008,BULVAR ECZ.,Atatürk Cad. No:3,2218455
03.06.2008,TİMURBOĞA ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2250447
03.06.2008,DERMAN ECZ.,Yeniçarşı Fevzi Çakmak Cad No:12 Taşhan yanı,2224030
03.06.2008,SERDAR ECZ.,Hikmet Işık Cad.Özbek Apt Altı No:7,2243771
04.06.2008,BURAK ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:25,2240608
04.06.2008,DEVA ECZ.,Atatürk Cad. No:26,2214709
04.06.2008,UĞRAK ECZ.,Atatürk Cad. No:20/E,2224430
05.06.2008,ÜNAL ECZ.,Sirer Cad. No:43,2231633
05.06.2008,ÇETİNKAYA ECZ.,Ulu Camii Mevkii Selçuk İlköğretimokulu yanı,2216199
05.06.2008,ÇOLAKOĞLU ECZ.,Hal Mevkii Kangal Ağası Konağı Karşısı,2241197
06.06.2008,GÜLERSİN ECZ.,Rahmi Günay Cad. No,2214104
06.06.2008,ÇITAK ECZ.,Emek Mah. Buhara Cad. No:34,2284575
06.06.2008,FIRAT ECZ.,Atatürk Cad. No:79,2224950
07.06.2008,KENT ECZ.,Hastaneler Cad. Mis Kebap Altı No:4/C,2255928
07.06.2008,ŞAHİN ECZ.,Yeniçarşı No:24,2212539
07.06.2008,KÜBRA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:36/1,2238420
07.06.2008,SEZGİ ECZ.,Ulu Cami Mevkii Selçuk Ortaokulu Karşısı,2236394
08.06.2008,ÖZKAYNAK ECZ.,İstasyon cad Ssk Karşısı No:38,2240894
08.06.2008,YILDIZ ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:7,2246905
08.06.2008,VATAN ECZ.,Ferhat Bostan Mh. Oğuzlar Parkı Karşısı,2257887
09.06.2008,POLAT ECZ.,Halil Rıfat Paşa Cad. No:50/A,2240190
09.06.2008,GÜNEŞ ECZ.,Mevlana Cad. No:3,2223643
09.06.2008,ÖMÜR ECZ.,Atatürk Cad. Kunduracılar Çarşısı No:26/M,2211524
10.06.2008,HASTANELER ECZ.,Rahmi Güney Cad. No:26,2213065
10.06.2008,BİZİM ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:4,2250727
10.06.2008,VATAN ECZ.,Ferhat Bostan Mh. Oğuzlar Parkı Karşısı,2257887
11.06.2008,MEHTAP ECZ.,Numune Hastanesi Arkası Eski Doğumevi Karşısı,2215445
11.06.2008,HAYAT ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:26,2222870
11.06.2008,TUĞUT ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3/B,2249949
12.06.2008,FERHAT ECZ.,Mevlana Cad.Yuvam Apt Altı No:16,2232333
12.06.2008,AKIN ECZ.,Cumhuriyet Anadolu Lisesi Karşısı,2254642
12.06.2008,ÖRNEKOL ECZ.,Hastane Cad. Yüceyurt Karakol Aşağısı,2215811
13.06.2008,CEREN ECZ.,Nalbantlarbaşı Cad. No:13,2224842
13.06.2008,SÜHA ECZ.,Numune Hastanesi Arkası Eski Doğumevi Karşısı,2233313
13.06.2008,ARIKAN ECZ.,Şehşamil Mah 3. Cadde Belper İşmerkezi No:3,2111005
14.06.2008,ŞENYURT ECZ.,Hikmet Işık Cad. Şenyurt Sistesi Altı,2215404
14.06.2008,SELMA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:2,2240498
14.06.2008,ŞİFA ECZ.,Atatürk Cd. Kepçeli Mevkii.Yıldırım Çorap Karşısı,2222535
14.06.2008,MARMARA ECZ.,Alibaba Mah. 6.sok No:1,2217958
15.06.2008,ÇETİNKAYA ECZ.,Ulu Camii Mevkii Selçuk İlköğretimokulu yanı,2216199
15.06.2008,GÜLERSİN ECZ.,Rahmi Günay Cad. No,2214104
15.06.2008,ALİBABA ECZ.,Alibaba Cad. No:2,2210744
16.06.2008,HİKMET ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2213316
16.06.2008,YILDIZ ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:7,2246905
16.06.2008,MARMARA ECZ.,Alibaba Mah. 6.sok No:1,2217958
17.06.2008,KENT ECZ.,Hastaneler Cad. Mis Kebap Altı No:4/C,2255928
17.06.2008,SEZGİ ECZ.,Ulu Cami Mevkii Selçuk Ortaokulu Karşısı,2236394
17.06.2008,EVREN ECZ.,Paşa Cami arkası Özel Sivas Tıp Merk. Yanı,2243872
18.06.2008,KARDELEN ECZ.,Demirciler Ardı Mah. Sait Paşa Cad. NO:2,2234757
18.06.2008,FATİH ECZ.,SSK Devlet Hastanesi Acil Karşısı,2210968
18.06.2008,DÖRTYOL ECZ.,Yeniçarşı No:45/C,2240556
19.06.2008,ÖZKAYNAK ECZ.,İstasyon cad Ssk Karşısı No:38,2240894
19.06.2008,ŞİFA ECZ.,Atatürk Cd. Kepçeli Mevkii.Yıldırım Çorap Karşısı,2222535
19.06.2008,SÖNMEZ ECZ.,Sularbaşı Mah. Türk Telekom Binası Altı,2213835
20.06.2008,SELMA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:2,2240498
20.06.2008,ÖZDEN ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3,2239344
20.06.2008,SELÇUK ECZ.,İstasyon Cad. No:184,2216025
21.06.2008,UĞRAK ECZ.,Atatürk Cad. No:20/E,2224430
21.06.2008,TİMURBOĞA ECZ.,Numune Hastanesi Acil Karşısı,2250447
21.06.2008,TANER ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:22/G,2254278
21.06.2008,YENİŞEHİR ECZ.,Kemalettin İbniHumanCad. No:99,2248831
22.06.2008,ELİF ECZ.,Ssk Hastanesi Acil Karşısı,2253659
22.06.2008,FIRAT ECZ.,Atatürk Cad. No:79,2224950
22.06.2008,SEMA ECZ.,Mehmet Paşa Mah. No:5,2214560
23.06.2008,DİKİLİTAŞ ECZ.,Kangal İşhanı Girişi No:1/D,2224823
23.06.2008,EMRE ECZ.,Mehmet Paşa Mah. Tedaş Karşısı,2210228
23.06.2008,TOLGA ECZ.,Alibaba mah. Çayboyu cd. Perşembe pazarı yolu,2254318
24.06.2008,ŞAHİN ECZ.,Yeniçarşı No:24,2212539
24.06.2008,TÜLAY ECZ.,Numune Hastanesi Giriş Karşısı,2235122
24.06.2008,MEVLANA ECZ.,Mevlana Mah.10.Sok. No:18,2249131
25.06.2008,GÜLDEŞ ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:4,2244846
25.06.2008,İLKER ECZ.,Kerim Çavuş Cad. Yimpaş Arkası No:6/D,2253767
25.06.2008,ŞENYURT ECZ.,Hikmet Işık Cad. Şenyurt Sistesi Altı,2215404
26.06.2008,NUR ECZ.,Emek Mah.Buhara Cad. No:34,2281414
26.06.2008,SEMA ECZ.,Mehmet Paşa Mah. No:5,2214560
26.06.2008,MAVİ ECZ.,Osmanpaşa Cad. Pazaristan Yanı No:7,2244445
27.06.2008,UĞUR ECZ.,Atatürk Cad. Kepçeli Mevkii No:47/B,2223929
27.06.2008,KÜBRA ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:36/1,2238420
27.06.2008,PAPATYA ECZ.,Kepenek Cad.Mavi Köşe Apt No:4,2254910
28.06.2008,TÜLAY ECZ.,Numune Hastanesi Giriş Karşısı,2235122
28.06.2008,ARIKAN ECZ.,Şehşamil Mah 3. Cadde Belper İşmerkezi No:3,2111005
28.06.2008,TUĞUT ECZ.,Bankalar Cad.1.Park Sok. No:3/B,2249949
28.06.2008,ÜNAL ECZ.,Sirer Cad. No:43,2231633
29.06.2008,ESRA ECZ.,Hikmet Işık Cad. No:22,2235551
29.06.2008,YENİŞEHİR ECZ.,Kemalettin İbniHumanCad. No:99,2248831
29.06.2008,GÜNEŞ ECZ.,Mevlana Cad. No:3,2223643
30.06.2008,ELİF ECZ.,Ssk Hastanesi Acil Karşısı,2253659
30.06.2008,DEMET ECZ.,Atatürk Cad. No:200/D,2219821
30.06.2008,KARSLIOĞLU ECZ.,Rahmi Günay Cad. No:14,2235630




NİSANDAN HAZİRANA KADAR ECZANE NÖBET LİSTESİ

nuri_58
11.04.2008, 13:42
Sivas'ta hafriyat boşaltan bir kamyonun yan tarafa devrilmesi sonucu kamyon sürücüsünün hafif şekilde yaralandığı bildirildi.

Edinilen bilgiye göre H.Ö. isimli kişi, hafriyat işinde kullandığı kamyonun kasasındaki yükü Yukarı Tekke Mezarlığı civarına boşaltmak istedi. Damperin kaldırılmasından sonra kamyon yana devrildi.

Sürücü H.Ö. hafif şekilde yaralandı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Kaynak:http://www.kenthaber.com

nuri_58
11.04.2008, 13:44
Şampiyon SİVASSPOR'dan haber maalesef çok az oluyor hatta bazen hiç olmuyor...

tekdoktirin
12.04.2008, 00:46
ZARALI GARDAŞ yazmışsında yazmışsın hemide sıvaslı olarak yazmışsın allah size sıvaslılara büyük nimetvermiş ama siz onu göremiyorsunuz yazık bence bualem detek lider efsanelider muhsin abi şükür benrahatım HEM B B P LİYİM HEM SIVAS SPOR LUYUM sizide duyarlı olmayadavet ediyorum sıvaslıysak bu iki şeyehakim olmamız gerekir SIVASLI OLMAK BİR ERDEMLİKTİR

ceylankimya
14.04.2008, 11:23
Kanada, sözde soykırımı ders yaptı


Kanada, geçtiğimiz yıl aldığı kararı bu yıl uygulamaya koydu ve sözde soykırımı okullarda ders olarak okutmaya başladı. Yapacağınız protesto ile bu oyunu engelleyebilirsiniz.

NASIL TEPKİ GÖSTEREBİLİRSİNİZ?

Ontario eyaleti eğitim görevlileri, Türkleri, tarihin en büyük üç katliamından birini yapmış olmakla suçluyor. Bu dersi de gurbetteki Türk çocuklarına, diğer milletlerden arkadaşları yanında okutuyor.

Okullarda okutulmaya başlanan SözdeErmeni Soykırımını kınamak için aşağıdaki linkleri tıklayıp, şikayet mektubunu imzalayarak tepkinizi ortaya koyabilirsiniz.

Linklere tıklandığında, şikayet mektubunun en altındaki
Sign the petition
kısmını tıklayalım.

Açılacak sayfada,

1- First name: İlk isim
2- Last name: Soyisim
3- City or Town: Şehriniz
4- State, County or Province: Ülke ismi, nerede yaşıyorsanız.
5- Post Code or Zip Code: Posta kodunuz, ya da telefon kodunuz da olabilir. Sözgelimi İstanbul için, 0212 gibi…
6- Country or Region: Buraya yine Türkiye yazılabilir.
7- En sonda da security kod olarak boşluğa verilen harf ya da rakamları aynen yazarak, alttaki SİGN kısmını tıklıyacağız.

şimdi mavi puntolu yazıyı okuduktan sonra aşağıdaki resime tıklayıp tepkimizi ortaya koyalım...

http://img174.imageshack.us/img174/9199/balksz4tf9ao2.jpg (http://www.gopetition.com/online/15585.html)

B.Demirci
15.04.2008, 07:47
Türkiye'ye geldiğinden bu yana otelde kalan Gordon için geçtiğimiz haftalarda bir ev kiralandı. Eşini ve 3 aylık kızını İstanbul'a getirmeyi planlayan Gordon, bir an önce evin eşyalarının alınması ve dairenin oturulabilecek hale getirilmesi için ricada bulundu. Ancak evin eşyaları bir türlü alınamadı. Bu nedenle ülkesindeki ailesini getiremeyen ve otelde kalmaya devam eden Gordon, şikayetini bir defa daha menajer Sinan Engin'e iletti. Engin'in girişimleriyle evde hazırlıklar en sonunda başlarken, Gordon'dan evin temizliğinin yapılabilmesi için 50 YTL istendi. Ve işte tam bu esnada Gordon'dan herkesi şok eden bir cevap geldi; "Cebimde sadece 200 YTL var. Ben akşam ne yiyeceğimi bile bilmiyorum. Ülkemdeki bebeğime süt parası dahi gönderemiyorum!"

ENGİN DEVREYE GİRDİ 5 BİN YTL VERİLDİ

Aylardır parasını alamayan Gordon'un durumu karşısında afallayan kulüp yetkilileri durumu Menajer Sinan Engin'e bildirdi. Engin'in yoğun çabaları sonunda genç futbolcunun hesabına 5 bin YTL yatırılırken, daha önce durumdan haberdar olmayan Sinan Engin'in, yaşanan skandal karşısında küplere bindiği öğrenildi.

İNTERNET SPOR GAZETESİ

Abdullah DuMaN
15.04.2008, 07:49
OLUR OLMAYACAK ŞEY DEĞİL.....................

Abdullah DuMaN
15.04.2008, 08:04
Hakeme kafa atıp burnunu kırdı

ANTALYA 1. Amatör Küme A Grubu'nda oynanan karşılaşmada kırmızı kart gören futbolcu hakeme kafa atıp burnunu kırdı

Teoman ERİŞ/ALANYA (Antalya), (DHA)

http://img218.imageshack.us/img218/5782/29354583140420081rw8.jpg (http://imageshack.us)


ANTALYA 1. Amatör Küme A Grubu'nda oynanan Kestel Belediyespor- Muratpaşa Belediyespor karşılaşmasında kırmızı kart gören futbolcu Tolga Avcılar, hakem Baki Yiğit'e kafa atıp burnunu kırdı.


http://img525.imageshack.us/img525/6/29354583140420083pd1.jpg (http://imageshack.us)



Antalya'nın Alanya İlçesi Kestel Beldesi'nde, şampiyonluk mücadelesi veren Kestel Belediyespor ile ligin iddialı takımlarından Muratpaşa Belediyespor arasında dün oynanan karşılaşmanın 85'inci dakikasında çıkan olay nedeniyle maç tatil edildi. Kestel Belediyespor'un 1-0 üstünlüğü ile devam eden maçın son dakikasında gelişen konuk takım atağında, Kestel Belediyesporlu savunma oyuncusu Cenk'in ceza sahası içinde topu eliyle oynadığı gerekçesiyle hakem Baki Yiğit penaltı noktasını gösterdi. Bu sırada daha önceden sarı kartı olan Kestel Belediyesporlu savunma oyuncusu Tolga Avcılar, hakeme itirazda bulundu. Hakem Baki Yiğit, bu oyuncuyu 2'nci sarı karttan kırmızı kartla oyundan ihraç etti. Kırmızı kart gördüğü için sinirlenen Tolga Avcılar penaltı atışı kullanılmadan önce hakem Baki Yiğit'e kafa attı. Kafa darbesi burnuna gelen klasman hakemi Baki Yiğit, kanlar içinde sahaya yığıldı. Bu sırada saha içinde iki takım oyuncuları arasında da tartışma yaşandı. Jandarmanın müdahalesiyle tartışma kısa sürede sona erdi.


İlk müdahalesi saha içinde yapılan Baki Yiğit, ardından tedavisi için yardımcıları Fevzi Çiftçi ve İzzet Balaban'la birlikte jandarma minibüsüyle hastaneye götürüldü. Alanya Devlet Hastanesi'nde tedavisi yapılan Baki Yiğit'e 7 gün `iş göremez' raporu verildi. Doktor raporunda, hakem Yiğit'in burun bölgesi kıkırdağında kırık olduğu ifade edildi.



Karşılaşmanın hakemi Baki Yiğit, Kestel Belediyespor'lu Tolga Avcılar'dan şikayetçi olurken, jandarma oyuncuyu gözaltına aldı. Tolga Avcılar, ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Sahada 1 saat kadar mahsur kalan Muratpaşa Belediyespor kafilesi ise jandarma eşliğinde Alanya'dan çıkarıldı.

Muratpaşa Belediyespor Kulübü Başkanı Birol Kaya, yaşanan olayın Antalya ve Türk futbolu açısından utanç verici olduğunu belirterek, "Karşılaşma hakeminin penaltı kararı sonrası dövülmesi bizleri üzmüştür. Takım oyuncularımız da büyük tehdit altında maçı oynamış, maç sonrası saha içinde mahsur kalmışlardır. Futbol İl Temsilciliği Disiplin Kurulu'nun maçla ilgili vereceği kararı bekliyoruz. Hakem camiasına da üzüntü ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Sporun dostluk, kardeşlik ve barış olduğunu bir kez daha tüm taraflara hatırlatıyoruz" dedi.



Kestel Belediyespor Asbaşkanı Turan Görgün ise "Böyle bir olay yaşanmasını istemezdik. Tasvip etmediğimiz olaylar. Sporcum adına hakemlerden ve spor camiasından özür diliyorum" dedi.

UTKUM_58
15.04.2008, 08:41
UTBOLCULUK neyine senin ahlaksiz ben cok uzuldummm ya bunlarida topcu diye oynatiyorlar ruhzuz heriffff

altan54&58
15.04.2008, 09:17
7 YILLIK BÜYÜK SIR

UEFA Kupası'nı aldıktan sonra büyük bir ekonomik krize giren Galatasaray'ın 2001 yılına ait önemli bir sırrı ortaya çıktı. Sarı kırmızılı ekibin o dönemki başkanı Mehmet Cansun, Galatasaray'ın IMF'nin onayiyla Fak Fun Fon'dan 5.5 milyon dolar aldığını söyledi.



UEFA ve Süper Kupa’yı kazanarak yönetmelik gereği ödülü hak eden ve 5.5 milyon dolar devlet yardımı alan G.Saray’a bu para FAK FUK FON diye bilinen Fakir ve Fukara Fonu’ndan verilmiş. Ödeme yapılması için ayrıca dönemin IMF temsilcisi Carlo Cotarelli’den de onay alınmış...İşte düne kadar perde arkasında kalan o dönemle ilgili detaylar...

BORÇLA DEPLASMANA
Yıl 2001... DSP, ANAP, MHP kolisyonu iktidarda. Bülent Ecevit 57. hükümetin başbakanı, Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli ise başbakan yardımcısı... Türkiye önce deprem, ardından da havada uçuşan Anayasa kitapçığı yüzünden ekonomik krizin tam göbeğinde. IMF bir kez daha Türkiye Ekonomisi’nin kontrolünü ele almış. Direksiyona da Turkiye Masası Şefi İtalyan Carlo Cotarelli’yi geçirmiş. Ülkenin tek tesellisi Galatasaray’ın önce UEFA ardından da Süper Kupayı kazanmış olması. Ne ilginçtir ki, toplumun bir kısmının sorunlarını unutturan G.Saray ekonomik sıkıntıyı en çok yaşayanların başında geliyor. Bırakın transfer taksitlerini futbolcuların SSK giderleri bile ödenemiyor, kulüp borçla deplasmana gidiyor...

HÜKÜMET TAMAM AMA...
Parasızlıktan kapıya kilit vurma durumuna gelen G.Saray ’Devlet Baba’nın kapısını çalıyor...UEFA’daki başarının karşılğında ekonomik destek talep ediyor. Ecevit, Yılmaz ve Bahçeli bu talebe sıcak bakıyorlar ve G.Saray’a her hangi bir fondan 5,5 milyon dolar aktarılmasını onaylıyorlar. Bakanlar Kurulu’da bu kararın altını imzalıyor. Ancak tüm fonlar o tarihte IMF’in kontrolünde olduğu için hükümet onaylı bu karar hayata geçirilemiyor. G.Saray Başkanı Faruk Süren ile Başkan Yardımcısı Mehmet Cansun, Mesut Yılmaz ile yaptıkları görüşme sonunda işin IMF’in Turkiye Masasi Şefi İtalyan Carlo Cotarelli’de bittiğini öğreniyorlar.

ERTESİ GÜN ÖDENDİ
Olayın 1 numaralı kahramanı Mehmet Cansun şöyle anlatıyor: “Çok sıkıntılı bir dönemdi. Büyük başarı elde etmiştik ama ekonomik sıkıntı had safhadaydı. Hükümetimizden yardım talep ettik. O sıralar sayın Bülent Ecevit başbakandı. Ve ülkeyi koalisyon ile idare ediyordu. Talebimize hem sayın Ecevit, hem de yardımcıları Mesut Yılmaz ile Devlet Bahçeli onay verdi. Ama bu onaya karşın para bir türlü hesaba yatmıyordu. Araştırdık IMF temsilcisi Cotarelli tüm fonların kontrolünü eline almış o nedenle para çıkmıyormuş. Ben de bunun üzerine Ankara’ya gittim. Saat 23.30 ya da 24.00 civarıydı. Ne iznim vardı ne de randevum. Kapıyı çaldım, Cotarelli açtı. Hemen kapıda kendimi tanıttım. (Sizi tanıyorum) diyip beni içeri aldı. Çantamdaki dosyayı verip durumu anlattım. Bir de üzeri pırlanta parçalarıyla süslü G.Saray rozeti hediye ettim. 200-250 dolar cıvarında bir rozetti. Sayın Cotarelli yazıyı imzaladı. Ertesi gün de para hesabımıza yattı. Tanıtma Fonu’nda para kalmadığı için ödemeyi Fak Fuk Fon’dan yaptılar.”

Kaynak: Tayfun Bayındır/VATAN
galatasaray büyük kulüp demi ha ha ha ha ha ha bunada gülerim sadece.Ama fakir fukara'nın hakkını savuranlara da yazıklar olsun milyon kere yazıklar olsun zavallı galatasaray'ın zavallı iş bilmez yöneticileri fakir fukara hakkı yediniz ya sizede yazıklar olsun.

unsal_58
15.04.2008, 10:16
NEDEN
ONCELIKLE HERKESE SELAMLAR VE SAYGILAR...BEN BI OGRENCIYIM KIBRISTA ISLETME BOLUMU 2 SINIF OGRENCISI.YAKLASIK 3 YILDIR BURDAYIM.YASADIGIM BU SURE ICERISINDE BIR COK SIVASLI KARDESIMLE ABIMLE TANISTIM.OZELLIKLE ILK GELDIGIM YIL SIVASLILARI ARAMAKTAN ALNIM CATLADI AMA MALESEF KOPUKLUGUMUZ BIR KEZ DAHA KENDINI GOSTERDI BI KAYSERI BIR KARADENIZLIKADAR OLAMADIK YAKLASIK SUANDA 250-300 SIVASLI OGRENCI BURDA EGITIM HAYATINI DEVAM ETTIRMEKTE AMA MALESEF SADECE EGITIM HAYATINI DEVAM ETTIRMEKTE...BIR OGRENCI BIRLIGI KURDU ARKADASLARIMIZ BUNUN ADI SİVASSPOR OLDU.SİVASIN SANINA YAKISIRDA BIR GECE YAPTILAR SIVASSPOR BASKANI MECNUN ODYAKMAZ VE SIVASLI IS ADAMLARI YARDIMLARIYLA...BU GECE BIR COK SIVASLI GELMEDI VE ACIKCA GOSTERDILERKI SIVASLILAR BIRBIRINE TUTKUN DEIL AMA BU YENI NESIL ICIN GECERLI SOZE GELINCE MANGALDA KUL BIRAKMIYORUZ AMA ICRATTA BULUNMUYORUZ YADA BULUNMAK ISTEMIYORUZ.BU YIL ISE TAMEMEN KOPTUK VE MACLARI BILE IZLEMEYE GELMIYORLAR SIMDI SORUYORUM SIZE NEDEN BU DUYARSIZLIGIMIZ...NEDEN BU KOPUKLUGUMUZ...NEDEN SİVASLILIGIMIZIN DEGERINI BILMIYORUZZ...YAZIK OLUYOR COOKK YAZIKK...YUNUS ÜNSAL

Rallim58
15.04.2008, 10:18
Hafta sonu ziyaret amaçlı Yıldızeli ilçemize gittim. GS-Trabzon müsabakasını izlemek için yer sorduğumda tarif edilen binaya gittim. Bina Yıldızeli belediyesine ait bir salon, yeteri kadar büyüklükte minimum 600-700 m2'lik kapalı alan. Yıldızeli Belediye Başkanı buraya birde Digitürk aboneliği ve gerekli donanımlarını yaparak dev ekran oluşumunu sağlamış. Ardından ilçenin futbol takımı Yıldızelispor'u yönetim kadrosunu (Bir dönemlerin meşhur Sivas'ın kosmos takımı) davetle;

- İşte size mali yardım için kaynak, işte size mekan......Ve vermiş Yıldızelispor yönetimine....

Derby müsabakaları 3, diğer müsabakaların 2 YTl ve makbuz karşılığı toplanan paranın tamamı Yıldızeli sporun kasasına.

Ancak ne acıdır ki, bu kadar yerinde ve akar için düşünülen projeye destek maalesef neredeyse yok denecek kadar az.

Derby müsabakasını neredeyse 20 kişiyi geçmeyen bir futbolsever izledi. Ben olayın Belediye'nin takıma kaynak imkanı sağlaması boyutuna bakıp, Yıldızeli ilçemiz Belediye Başkanımızı tebrik etmek için, bedava denilse tıklım tıklım dolacağına inandığım ilçemiz futbolseverlerinin desteklerini esirgememelerini talep için buraya taşıdım.

Tebrikler başkan, destekler nerde Yıldızel'im.

S1vasLee
17.04.2008, 19:12
Arkadaşlar çok önemli bi konuya değinmek istiyorum biz bugün okulda coca cola nın nasıl yapıldığına dair slayt izledik arkadaşlar o slaytı izleyenin midesi kalkar fareler böcekler böcek kanları iğrenç yani çalısan işciyle bi röportajdada söyle diyor

Muhabir : Hiç cola içtinizmi
İşci : 24 senedir burada çalısıyorum 1 kere bile ağzıma vurmadım.

ayrıca coca cola ters cevrimi arapca olarak muhammed yok mekke yok diye okunuluyor arapça bilenler baksın

Lütfen COCA COLA almayalım arkadaşlar. BOYKOT coca cola

S1vasLee
17.04.2008, 19:14
Arkadaşlar çok yakında size o slaytın linkini atmayı düşünüyorum izledikten sonra bana katılacağınıza eminim

gardasin.58
17.04.2008, 19:21
Arkadaşlar çok yakında size o slaytın linkini atmayı düşünüyorum izledikten sonra bana katılacağınıza eminim

gardas acil olarak bekliyoruz.bizde simdiden baslayalim

S1vasLee
17.04.2008, 19:23
23 yıl kola fabrikasında çalışan birisinin naklettiği sözler...



Malumunuz kola denilen ürünün en temel hammaddesi meyan köküdür.

Meyan kökü ile beslenen canlılar arasında fareler de bulunmaktadır.


Büyük şirketler tonlarca üretim yaptıkları için meyan köklerini
kepçelerle toplamaktadırlar.

Meyan köklerini tonlarca topladıkları için de fareleri ayıklamaya
uğraşmamakta daha doğrusu

uğraşamamaktadırlar. Bu yüzden de meyan köklerini içindekilerle
beraber preslemekte sadece

kalan deri, ayak, bacak parçalarını elekten geçirerek
ayıklamaktadırlar. Meyan kökünün

suyunun yanında farenin kani, mide özsuyu vs. gibi sıvılar da
karışmakta renk siyah olduğu için

estetik açıdan bir sorun olmamaktadır. Tabi kola üretimi yapan şirketin
kimyasal yöntemlerle bu

özütü sağlığa zararsız hale getirme ihtimali de var...

Bu olayı anlatan kişi çalıştığı 23 yıl boyunca bi bardak bile kola
içmemiş. Sizde

içmeyin ve minik yavruları da alıştırmayın..

S1vasLee
17.04.2008, 19:34
http://www.antiduzen.com/coco-colada-nevar-video-izle/


izleyin arkadaşlar.

albina58
17.04.2008, 19:44
Coca cola yı sevmem,içmem,insanların böylesi sağlımıza zararlı içeceklerdende uzak durmasını isterim.Ancak,yukarıda verilen linkde cola nın zararlarından ziyade başka unsurlar ön plana çıkmıştır.
En azından cola nın insana zararlarını bile anlatırken sade anlatım tarzına girsek acaba fenamı olur.

sinan-58
17.04.2008, 19:51
ben kolayı sevmem hiç içmem ister coca cola ister başka bir marka farketmez zaten hazırlanışı aynıdır

sinan58_34
17.04.2008, 19:58
walla bu vıdeodan sonra kac gun ıcmıcez merak edıyorum kola nın ana hammaddesı bu bocekse colaturkanın ana maddesı ney acaba soucta aynı tat

yigidomustafa58
21.04.2008, 12:52
Hayırsever İşadamından Suşehri Belediyesi'ne Ses Düzeni Desteği

İstanbul'da Bulunan Suşehrili Hayırsever İşadamı Mürsel Albayrak, İlçede Yapılacak Olan Sosyal Etkinliklerde Kullanılmak Üzere Suşehri Belediyesi'ne Son Sistem Ses Cihazı Hediye Edildiği Belirtildi.


İstanbul'da bulunan Suşehrili hayırsever işadamı Mürsel Albayrak, ilçede yapılacak olan sosyal etkinliklerde kullanılmak üzere Suşehri Belediyesi'ne son sistem ses cihazı hediye edildiği belirtildi.

Konu hakkında açıklama yapan Suşehri Belediye Başkan vekili Hasan Yazıcı, "Belediye Başkanımız Şaban Coşkun'un, İşadamımız Mürsel Albayrak ile yapmış olduğu görüşmeler sonucu, ilçemize 12 kolon, 3 bufır, bir ekolayzır olmak üzere 6 bin watlık ses sistemi hediye edilmiştir. Ses sistemi, İlçemizde yapılacak olan sosyal etkinliklerde kullanılacaktır" dedi.

İlçenin, ses sistemine ihtiyacı olduğunu belirten Yazıcı, "İlçemizde yapılan etkinliklerde, önceki ses sistemimiz yeterli değildi. İşadamımız tarafından en önemli bir ihtiyacımızın giderilmesi bizleri mutlu etmiştir. Bu konuda işadamımız Mürsel Albayrak'a teşekkür ediyoruz" dedi.

Gönderilen ses sistemlerinin ilk olanak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Spor Bayramı etkinliklerinde kullanılacağı öğrenildi.

yusuf_yusuf
21.04.2008, 13:07
ALLAH RAZI OLSUN YA BOLE İŞ ADAMLARI DA OLMASA YANI NE OLUR BIZLERİN HALI

serhan_58
22.04.2008, 13:06
ARKADAŞLAR DENİZLİSPOR-SİVASSPOR KARŞILAŞMASI CUMARTESİ SAAT 19:00 DA LİGTV DEN NAKLEN EKRANLARDA BÜTÜN YİĞİDOLARA DUYURULUR

RECEP_YÜKSEL
23.04.2008, 14:18
Hakan Şükür'e tepki yağıyor

Galatasaray Kaptanı Hakan Şükür'ün, Fenerbahçe maçı için 'Kutlu doğum haftasına yakışır bir derbi olsun' açıklaması ortalığı karıştırdı
Zaman’daki röportajda “Kutlu doğum haftasına yakışır bir derbi olsun” diyen G.Saray Kaptanı’na büyük tepki var. Eski başkan adayı Öztürk, Polat’a mektup yazıp “Umarım gereken yapılır” dedi

Vatan'ın haberine göre, Kaptan Hakan Şükür’ün Zaman gazetesinde çıkan “Kutlu doğum haftasına yakışır bir derbi olsun” demeci camiada infiale yol açtı. Kulüp üyeleri yöneticilere ulaşarak “Hakan Şükür artık din ve vicdan işlerini bir kenara bıraksın, futboluyla ilgilensin. G.Saray’ı da kendi politik görüşüne alet etmesin” şikâyetinde bulunurlarken son seçimlerde başkan adayı olan Adnan Öztürk, başkan Adnan Polat’a zehir zemberek bir mektup yazdı.

"GEREĞİNİ YAPARSINIZ"

Galatasaray'ın laik bir duruşu olduğunu belirten Öztürk “Sevgili Başkanım, seçimlerden sonraki ilk konuşmanızda bahsettiğiniz 527 yıllık kültürümüze, çağdaşlık, laiklik ve modernizmin her zaman simgelerinden olmuş kulübümüze bu tür demeçlerin yakışmadığını takdir eder ve umarım en kısa sürede gereğini yaparsınız” ifadelerini kullandığı mektupla Hakan’ın derbiyi kutlu doğum haftasıyla karıştırmasına sert tepki gösterdi.

"BU HAFTAYA LAYIK OLALIM!"

Hakan Şükür, Zaman gazetesine verdiği röportajda F.Bahçe derbisinin Kutlu Doğum Haftası’na denk geldiğini hatırlatarak şu ifadeleri kullanmıştı: “Öyle güzel bir haftanın içinde bulunuyoruz ki, bunun kıymetini bilmek durumundayız. ’Kutlu Doğum Haftası’ içindeyiz ve ona layık olmalıyız. Peygamberimiz’e layık olmalıyız. Çocuklarımızı, gençlerimizi de Peygamberimiz’in hoşgörüsü etrafında hayata hazırlamalı, yaşantılarımızı ona göre şekillendirmeliyiz. Hafta sonunda F.Bahçe ile önemli bir derbi müsabakası oynayacağız. Herkesin bu maçta içinde bulunulan haftanın atmosferi içinde hareket etmesini temenni ediyorum. Dostça ve centilmence mücadele etmeliyiz. Herkes dürüstçe elinden geleni yapmalı. Allah kime nasip ederse o kazansın. Taraftarlar stada kesici, delici aletlerle değil, güllerle gelsin.”

Spor camiasından Hakan'a destek, medyaya öfke

'Allah kime nasip ederse o kazansın.' diyen rekortmen oyuncunun sözleri, dün bazı basın-yayın organlarının internet siteleri ve radyo programlarında çarpıtıldı. Ahlâk ve fair-play çağrısında bulunan Hakan Şükür'ün taraftarlara stada kesici, delici aletler yerine güllerle gelmesini istemesi çarpıtılarak, 'derbi öncesi dini mesaj' şeklinde yorumlandı.

Geçen yıl F.Bahçe derbisinde yaşanan olaylardan sonra sahalarının 5 maç kapatıldığına dikkat çeken yıldız futbolcu, "Ortamı gerecek demeçler verip, taraftarımızı tahrik mi etseydim. Ya da rakip taraftarları rencide mi etseydim. Centilmence bir maç olsun istedim. Bazılarının rahatsızlığını anlayabilmiş değilim." dedi.

Zaman Gazetesi'nde dün 'Bu derbi çok farklı olacak' başlıklı habere konu olan 'Kutlu Doğum Haftası'na yakışan bir derbi olsun.' değerlendirmesinin arkasında olduğunun altını çizen Hakan Şükür, konuyla ilgili ne G.Saray Başkanı Adnan Polat'tan ne de G.Saray Sportif AŞ Genel Müdürü Adnan Sezgin'den tepki almadığını belirtti.

Geçen yıl Ali Sami Yen'de yaşananların unutulmadığına işaret eden golcü futbolcu, "Sahaya atılan pet bardak ve şişeleri, koltukları unutmadık. Takımımız büyük zarar gördü. 5 maç sahamız kapatıldı.

Daha önce oynanan derbilerde döner bıçakları, kamalarla geldiler, insanlar yaralandı, kan aktı." diye konuştu. Bunları düşünerek Kutlu Doğum Haftası'nı hatırlattığını ifade eden Şükür, şöyle devam etti: "Hem taraftarımıza hem misafirimiz Fenerbahçe taraftarına stada güllerle gelin dedik. Centilmence bir maç olsun dedik. Taşı, sopayı, döner bıçağını kapıp maça gelin diye mi beyanat verseydim? Taraftarlarımız da bu ülkenin değerlerini, kutsallarını biliyor ve ona göre davranıyorlar."

TARAFTARDAN BÜYÜK DESTEK

Hakan Şükür'ün, Kutlu Doğum Haftası'yla ilgili mesajlarına okurlar, büyük destek verdi: İnternet sitelerindeki bazı görüşler: 'Hakan'ın sözleri, insan olanlaradır. Bunun dışındakiler ezilmesinler boşuna!'; 'Ülkede kaos peşinde koşanların hiç hoşuna gitmeyecek sözler bunlar.'

Hakan Ünsal (Eski G.Saraylı futbolcu, yorumcu): Amaç Hakan değil, bir yerlere vurma

Olayı farklı tarafa çekmek isteyenler 'Öküz altında buzağı arıyor'. Amaç Hakan Şükür'ün sözleri değil, 'Bir yerlere nereden vururum?' düşüncesinin ürünüdür. Onlar için Hakan'ın mesajı değil, tam istedikleri bir ortam bulmuş olduğunu sanmaları. Hakan gol attı eleştirildi, gol kralı oldu eleştirildi, birçok kupa kaldırdı yine eleştirildi. Hakan rekorları kırmaktan bıktı, ama onlar Hakan'ın peşini bırakmamaktan bıkmadı. Ne söylerlerse söylesinler, halk her şeyi görüyor. Önemli olan insanların ne düşündüğü. Ben diyorum ki bıkmadan usanmadan bunu yapıyorlarsa Hakan için, 'İrticacı faaliyetler yapıyor.' diye dava açsınlar. Kutlu Doğum Haftası, bundan 6 hafta sonra olsa ne alaka dersiniz Hakan'ın mesajları için. Ama içinde bulunulan günlerin değerlendirmesini yapmıştır.

Alp Yalman (Eski Galatasaray Başkanı): Çarpıtanlar, toplumu ayrıştıranlardır

İnsanların inançları kendilerinedir. Ben Hakan Şükür'ün sözlerinde tuhaf görülecek bir taraf bulamadım. Tam tersine bu olayı ve Hakan'ın düşüncelerini başka taraflara çekmek, toplumda ayrılığa sebep oluyor. Ben olayın bu türlü değerlendirilmek istenmesini ve farklı boyutlara çekilmesini yadırgıyorum asıl. Her şeye hoşgörüyle yaklaşılmalı. Hakan Şükür'ün de niyeti buydu sanırım. Centilmenlik mesajı yadırganabilir mi? Türkiye'deki yabancı futbolcular sahaya çıkarken nasıl Hıristiyansa haç ve istavroz çıkartıyor, golden sonra benzer dini olgularını tekrarlıyor. Onlara bu yönlü eleştiriler yapılmıyor.

Cemil Turan (Eski Fenerbahçeli futbolcu): Hakan dostça açıklamalarda bulundu

Hakan Şükür, mücadelenin dostça geçmesini isteyen bir açıklama yapmış. Büyük bir kitleyi önüne alan iki takımın da huzur içinde bir mücadele örneği sergilemesi hepimizin ortak görüşü. Tabii ki Türkiye'yi ilgilendiren bir derbi öncesi ben bir Fenerbahçeli olarak Fenerbahçe'nin kazanmasını can-ı gönülden istiyorum. Umarım geçen yılki olaylar tekrarlanmaz. Onu da Galatasaray camiasının tümüne mal etmek yanlış. Geçen yılki yaşananların tekrarını bile düşünmek bile istemiyorum. Bu haftaki maç bundan sonraki yıllara da örnek olsun.

Fatih Gökşen (Eski Galatasaray yöneticisi): Bir tane Hakan var, eleştiri o yüzden

Herkesin dinî inancı kendine aittir. Herkes bir şeylere inanabilir. Beni bir futbolcunun sahadaki performansı ve kazanma azmi ilgilendiriyor. Bir tane Hakan Şükür var ve onunla ilgili eleştirel boyutta yazılırsa önemli bir olay olur düşüncesiyle hareket ediliyor. Hakan Şükür'ün bu sözleri, derbi öncesi sarf etmesini 'dinî mesaj' şeklinde yorumlayanları doğru bulmuyorum. O kendince görüşlerini ve duygularını ifade etmiştir. Nonda'ya sorsanız Kongo usulü, Song'a sorsanız Kamerun usulü, Lincoln'e sorsanız Brezilya usulü dinî görüşlerini yansıtabilir.

Galatasaray Futbol AŞ Genel Müdürü Adnan Sezgin: Hakan'ın sözleri başka yöne çekiliyor

Adnan Sezgin, Hakan Şükür'ün dün bazı basın-yayın organlarında 'derbi öncesi dinî mesaj' şeklinde çarpıtılan açıklamalarıyla ilgili, "Maç öncesindeki söylemlerle dikkati başka yöne çekmek için yazılıp çizilecektir. Biz bunlardan ziyade, gerek sportif, gerek topluma verilecek mesajlar açısından bu maçın önemini çok iyi biliyoruz, bu bilinçle hazırlanıyoruz." dedi. Fenerbahçe derbisine de değinen Sezgin, "İyi oynayan kazanacaktır, fakat çıkan sonuca herkesin saygılı olmasını istiyoruz." dedi. En az maç kadar, maç öncesinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Sezgin şöyle devam etti: "Umarım bunu başarırız, topluma güzel mesajlar veririz. Kazanırsak çok büyük bir rakibimizi geçmiş olacağız. Umarım bütün bu düşüncelerimizi sahaya yansıtır ve mutlu bir şekilde stattan ayrılırız."

SONUNA KADAR ARKANDAYIZ HAKAN ŞÜKÜR SEN EN DOĞRUSUNU SÖYLEDİ DOSTLUK İÇİN KUTLU DOĞUM HAFTASININ ANLAMINI BİLMEYENLER ELEŞTİRİRLER SENİ ONLAR BİLMEKTE İSTEMEZLER

ssk58
23.04.2008, 14:50
Hakan Şükür'e tepki yağıyor

Galatasaray Kaptanı Hakan Şükür'ün, Fenerbahçe maçı için 'Kutlu doğum haftasına yakışır bir derbi olsun' açıklaması ortalığı karıştırdı
Zaman’daki röportajda “Kutlu doğum haftasına yakışır bir derbi olsun” diyen G.Saray Kaptanı’na büyük tepki var. Eski başkan adayı Öztürk, Polat’a mektup yazıp “Umarım gereken yapılır” dedi

Vatan'ın haberine göre, Kaptan Hakan Şükür’ün Zaman gazetesinde çıkan “Kutlu doğum haftasına yakışır bir derbi olsun” demeci camiada infiale yol açtı. Kulüp üyeleri yöneticilere ulaşarak “Hakan Şükür artık din ve vicdan işlerini bir kenara bıraksın, futboluyla ilgilensin. G.Saray’ı da kendi politik görüşüne alet etmesin” şikâyetinde bulunurlarken son seçimlerde başkan adayı olan Adnan Öztürk, başkan Adnan Polat’a zehir zemberek bir mektup yazdı.

"GEREĞİNİ YAPARSINIZ"

Galatasaray'ın laik bir duruşu olduğunu belirten Öztürk “Sevgili Başkanım, seçimlerden sonraki ilk konuşmanızda bahsettiğiniz 527 yıllık kültürümüze, çağdaşlık, laiklik ve modernizmin her zaman simgelerinden olmuş kulübümüze bu tür demeçlerin yakışmadığını takdir eder ve umarım en kısa sürede gereğini yaparsınız” ifadelerini kullandığı mektupla Hakan’ın derbiyi kutlu doğum haftasıyla karıştırmasına sert tepki gösterdi.

"BU HAFTAYA LAYIK OLALIM!"

Hakan Şükür, Zaman gazetesine verdiği röportajda F.Bahçe derbisinin Kutlu Doğum Haftası’na denk geldiğini hatırlatarak şu ifadeleri kullanmıştı: “Öyle güzel bir haftanın içinde bulunuyoruz ki, bunun kıymetini bilmek durumundayız. ’Kutlu Doğum Haftası’ içindeyiz ve ona layık olmalıyız. Peygamberimiz’e layık olmalıyız. Çocuklarımızı, gençlerimizi de Peygamberimiz’in hoşgörüsü etrafında hayata hazırlamalı, yaşantılarımızı ona göre şekillendirmeliyiz. Hafta sonunda F.Bahçe ile önemli bir derbi müsabakası oynayacağız. Herkesin bu maçta içinde bulunulan haftanın atmosferi içinde hareket etmesini temenni ediyorum. Dostça ve centilmence mücadele etmeliyiz. Herkes dürüstçe elinden geleni yapmalı. Allah kime nasip ederse o kazansın. Taraftarlar stada kesici, delici aletlerle değil, güllerle gelsin.”

Spor camiasından Hakan'a destek, medyaya öfke

'Allah kime nasip ederse o kazansın.' diyen rekortmen oyuncunun sözleri, dün bazı basın-yayın organlarının internet siteleri ve radyo programlarında çarpıtıldı. Ahlâk ve fair-play çağrısında bulunan Hakan Şükür'ün taraftarlara stada kesici, delici aletler yerine güllerle gelmesini istemesi çarpıtılarak, 'derbi öncesi dini mesaj' şeklinde yorumlandı.

Geçen yıl F.Bahçe derbisinde yaşanan olaylardan sonra sahalarının 5 maç kapatıldığına dikkat çeken yıldız futbolcu, "Ortamı gerecek demeçler verip, taraftarımızı tahrik mi etseydim. Ya da rakip taraftarları rencide mi etseydim. Centilmence bir maç olsun istedim. Bazılarının rahatsızlığını anlayabilmiş değilim." dedi.

Zaman Gazetesi'nde dün 'Bu derbi çok farklı olacak' başlıklı habere konu olan 'Kutlu Doğum Haftası'na yakışan bir derbi olsun.' değerlendirmesinin arkasında olduğunun altını çizen Hakan Şükür, konuyla ilgili ne G.Saray Başkanı Adnan Polat'tan ne de G.Saray Sportif AŞ Genel Müdürü Adnan Sezgin'den tepki almadığını belirtti.

Geçen yıl Ali Sami Yen'de yaşananların unutulmadığına işaret eden golcü futbolcu, "Sahaya atılan pet bardak ve şişeleri, koltukları unutmadık. Takımımız büyük zarar gördü. 5 maç sahamız kapatıldı.

Daha önce oynanan derbilerde döner bıçakları, kamalarla geldiler, insanlar yaralandı, kan aktı." diye konuştu. Bunları düşünerek Kutlu Doğum Haftası'nı hatırlattığını ifade eden Şükür, şöyle devam etti: "Hem taraftarımıza hem misafirimiz Fenerbahçe taraftarına stada güllerle gelin dedik. Centilmence bir maç olsun dedik. Taşı, sopayı, döner bıçağını kapıp maça gelin diye mi beyanat verseydim? Taraftarlarımız da bu ülkenin değerlerini, kutsallarını biliyor ve ona göre davranıyorlar."

TARAFTARDAN BÜYÜK DESTEK

Hakan Şükür'ün, Kutlu Doğum Haftası'yla ilgili mesajlarına okurlar, büyük destek verdi: İnternet sitelerindeki bazı görüşler: 'Hakan'ın sözleri, insan olanlaradır. Bunun dışındakiler ezilmesinler boşuna!'; 'Ülkede kaos peşinde koşanların hiç hoşuna gitmeyecek sözler bunlar.'

Hakan Ünsal (Eski G.Saraylı futbolcu, yorumcu): Amaç Hakan değil, bir yerlere vurma

Olayı farklı tarafa çekmek isteyenler 'Öküz altında buzağı arıyor'. Amaç Hakan Şükür'ün sözleri değil, 'Bir yerlere nereden vururum?' düşüncesinin ürünüdür. Onlar için Hakan'ın mesajı değil, tam istedikleri bir ortam bulmuş olduğunu sanmaları. Hakan gol attı eleştirildi, gol kralı oldu eleştirildi, birçok kupa kaldırdı yine eleştirildi. Hakan rekorları kırmaktan bıktı, ama onlar Hakan'ın peşini bırakmamaktan bıkmadı. Ne söylerlerse söylesinler, halk her şeyi görüyor. Önemli olan insanların ne düşündüğü. Ben diyorum ki bıkmadan usanmadan bunu yapıyorlarsa Hakan için, 'İrticacı faaliyetler yapıyor.' diye dava açsınlar. Kutlu Doğum Haftası, bundan 6 hafta sonra olsa ne alaka dersiniz Hakan'ın mesajları için. Ama içinde bulunulan günlerin değerlendirmesini yapmıştır.

Alp Yalman (Eski Galatasaray Başkanı): Çarpıtanlar, toplumu ayrıştıranlardır

İnsanların inançları kendilerinedir. Ben Hakan Şükür'ün sözlerinde tuhaf görülecek bir taraf bulamadım. Tam tersine bu olayı ve Hakan'ın düşüncelerini başka taraflara çekmek, toplumda ayrılığa sebep oluyor. Ben olayın bu türlü değerlendirilmek istenmesini ve farklı boyutlara çekilmesini yadırgıyorum asıl. Her şeye hoşgörüyle yaklaşılmalı. Hakan Şükür'ün de niyeti buydu sanırım. Centilmenlik mesajı yadırganabilir mi? Türkiye'deki yabancı futbolcular sahaya çıkarken nasıl Hıristiyansa haç ve istavroz çıkartıyor, golden sonra benzer dini olgularını tekrarlıyor. Onlara bu yönlü eleştiriler yapılmıyor.

Cemil Turan (Eski Fenerbahçeli futbolcu): Hakan dostça açıklamalarda bulundu

Hakan Şükür, mücadelenin dostça geçmesini isteyen bir açıklama yapmış. Büyük bir kitleyi önüne alan iki takımın da huzur içinde bir mücadele örneği sergilemesi hepimizin ortak görüşü. Tabii ki Türkiye'yi ilgilendiren bir derbi öncesi ben bir Fenerbahçeli olarak Fenerbahçe'nin kazanmasını can-ı gönülden istiyorum. Umarım geçen yılki olaylar tekrarlanmaz. Onu da Galatasaray camiasının tümüne mal etmek yanlış. Geçen yılki yaşananların tekrarını bile düşünmek bile istemiyorum. Bu haftaki maç bundan sonraki yıllara da örnek olsun.

Fatih Gökşen (Eski Galatasaray yöneticisi): Bir tane Hakan var, eleştiri o yüzden

Herkesin dinî inancı kendine aittir. Herkes bir şeylere inanabilir. Beni bir futbolcunun sahadaki performansı ve kazanma azmi ilgilendiriyor. Bir tane Hakan Şükür var ve onunla ilgili eleştirel boyutta yazılırsa önemli bir olay olur düşüncesiyle hareket ediliyor. Hakan Şükür'ün bu sözleri, derbi öncesi sarf etmesini 'dinî mesaj' şeklinde yorumlayanları doğru bulmuyorum. O kendince görüşlerini ve duygularını ifade etmiştir. Nonda'ya sorsanız Kongo usulü, Song'a sorsanız Kamerun usulü, Lincoln'e sorsanız Brezilya usulü dinî görüşlerini yansıtabilir.

Galatasaray Futbol AŞ Genel Müdürü Adnan Sezgin: Hakan'ın sözleri başka yöne çekiliyor

Adnan Sezgin, Hakan Şükür'ün dün bazı basın-yayın organlarında 'derbi öncesi dinî mesaj' şeklinde çarpıtılan açıklamalarıyla ilgili, "Maç öncesindeki söylemlerle dikkati başka yöne çekmek için yazılıp çizilecektir. Biz bunlardan ziyade, gerek sportif, gerek topluma verilecek mesajlar açısından bu maçın önemini çok iyi biliyoruz, bu bilinçle hazırlanıyoruz." dedi. Fenerbahçe derbisine de değinen Sezgin, "İyi oynayan kazanacaktır, fakat çıkan sonuca herkesin saygılı olmasını istiyoruz." dedi. En az maç kadar, maç öncesinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Sezgin şöyle devam etti: "Umarım bunu başarırız, topluma güzel mesajlar veririz. Kazanırsak çok büyük bir rakibimizi geçmiş olacağız. Umarım bütün bu düşüncelerimizi sahaya yansıtır ve mutlu bir şekilde stattan ayrılırız."

SONUNA KADAR ARKANDAYIZ HAKAN ŞÜKÜR SEN EN DOĞRUSUNU SÖYLEDİ DOSTLUK İÇİN KUTLU DOĞUM HAFTASININ ANLAMINI BİLMEYENLER ELEŞTİRİRLER SENİ ONLAR BİLMEKTE İSTEMEZLER


gavurlar ne anlarlar adam bir mesaj veriyor gavur basın onu bile çarpıtıyor ALLAHTA SİZİ O BİR DÜNYADA ÇARPITIR.

muhammedmk
23.04.2008, 15:11
açılacak en uygun yer burası diye düşündüm....

CNN hakaretlerle dolu Hz. Muhammed(s.a.v) karikatürünü ankete sundu.
Amerika'dan yayin yapan CNN Haber kanali internet sitesi Hz.Muhammed (s.a.v) karikatürünü ankete açti.
Televizyon internet sitesinden gelen evet ya da hayir oylarina göre bu karikatürü yayinlayip yayinlamama karari alacak.
Ankete katılalım ve bunu arkadaslarimiza da duyurarak geregini yapalim.
Bu hepimizin bir vazifesidir. Bunu O'na saygimizin ve sevgimizin bir göstergesi olarak düsünelim ve gerekli cevabi verelim bu sadece bir baslangiçtir. Tepkimiz bence agir olma li ki bir daha böyle bir seye yeltenmesinler.
CNN'in internet sitesine asagidaki adresten ulasip oyunuzu kullanabilirsiniz.

http://edition.cnn.com/2006/WORLD/europe/02/02/cartoons.wrap/index.html

buraya girin ve QUICKVOTE yazan yerde [ No ] seçenegini işaretleyin ve tiklayin. Lütfen tanidigimiz herkese gönderelim.

'Sizden bir kötülüğü gören, onu eliyle düzeltsin, gücü yetmezse diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse kalbi ile buğzetsin, ama bu imanın en zayıfıdır.' HADİS

akifeker
23.04.2008, 15:15
gardaş böyle bi şeyi bize bildirdiğin için sana ne kadar teşekkür etsek azdır allah razı olsunn...girdim 'no' tıkladımm

sonuçlar
Yes 5% 39765
No 95% 819417
Total Votes: 859182

akifeker
23.04.2008, 15:17
yazıklar olsun be vallaha yazıklar olsun bunları allaha havale etmek lazım söyleyedcek başka laf bulamıyorumm

myway
23.04.2008, 15:19
Should the European press have published cartoons of the Prophet Mohammad?
Yes 5% 39765
No 95% 819417
Total Votes: 859182

serrrkan
23.04.2008, 15:23
Should the European press have published cartoons of the Prophet Mohammad?
Yes 5% 39765
No 95% 819417
Total Votes: 859182

SONMEZ
23.04.2008, 15:26
Eceli gelen köpekler artık strateji değiştirdiler :
Önceden cami duvarına işerlerdi;
Artık, necasetlerini, irinlerini, pisliklerini,...vs
kalemlerinden, fırçalarından akıtıyorlar...!

yigido_sampiyon
23.04.2008, 15:26
Yes 5% 39765
No 95% 819417
Total Votes: 859182

akifeker
23.04.2008, 15:28
http://edition.cnn.com/2006/WORLD/eu...rap/index.html
http://edition.cnn.com/2006/WORLD/eu...rap/index.html
http://edition.cnn.com/2006/WORLD/eu...rap/index.html
http://edition.cnn.com/2006/WORLD/eu...rap/index.html
http://edition.cnn.com/2006/WORLD/eu...rap/index.html
http://edition.cnn.com/2006/WORLD/eu...rap/index.html

bahadır 58
23.04.2008, 15:29
böylesine saygısız ve alçakça saldırıları kınıyor,allah ıslah etsin diyorum.arkadaşın bu duyarlılığına da ayrıca teşekkür ediyorum.saygılarımla...

dülger58
23.04.2008, 16:07
SAYGISIZ İNSANLAR BEN ONLARA CAHİL DİYORUM.KIYAMET KOPTUGUNDA HERKES CEZASIZ KALMAYACAK...ANKET SONA ERMİŞ HEP AYNI TOTAL RAKAMI VERİYOR. NO 819417...CNN KINIYORUM KENDİ REKLAMINI YAPMAYA ÇALIŞIYOR.HEPSİ AYNI.....

S1vasLee
24.04.2008, 09:19
İSTE ERKEKLERIN BİRER MELEK OLDUĞUNUN KANITI...
Birgün ormancının biri dalları nehrin üzerine
sarkan ağacın
dallarını
keserken baltasını suya düsürür.
"Aman tanrım" diye bağırdığında bir peri belirir ve "Ne
diye
bağırıyorsun?"
der. Ormancı baltasinı suya düşürdüğünü ve yaşamını
sürdürebilmek
için
o
baltaya ihtiyacı olduğunu söyler.

Peri suya dalar ve elinde bir altın balta ile tekrar
belirir. "Baltan bu muydu?" diye sorar; ormancı "hayır" diye cevaplar.
Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde gümüş bir balta ile tekrar
belirir ve yine sorar. "Baltan bu muydu? "ormancı yine "hayır" diye
cevaplar. Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde demir bir balta
ile
tekrar belirir ve yine sorar. "Baltan bu muydu?"
ormancı "evet" der.

Ormancının dürüstlüğü perinin çok hoşuna gider ve
baltaların üçünü de kendisine verir. Ormancı mutlu bir şekilde evine
döner.

Bir zaman sonra ormancı eşiyle birlikte nehir
boyunca yürürken karısı
suya
düser. Ormancı "Aman tanrım" diye bağırır. peri yine
belirir ve
sorar.
"Ne
diye bağırıyorsun?" ormancı "Karım suya düştü der.

Peri suya dalar ve jennifer lopez le birlikte geri
döner. "Senin
karın
bu
mu?"diye
sorar.
ormancı "evet" der. Peri sinirlenmiştir. "yalan
söylüyorsun. gerçek
bu
değil" der.

Ormancı "özür dilerim peri, ortada bir yanlış
anlaşılma söz konusu. eğer Jennifer Lopez için hayır deseydim bu sefer
Catherine Zeta-Jones ile geri dönecektin, o na da hayır deseydim karımla
dönecek
ve
her üçünü de bana verecektin. ben fakir bir adamım ve
üç karımın
sorumluluğunu taşıyabilecek durumda değilim.
Jennifer Lopeze evet
dememin
sebebi budur."

Bu hikayeden alinacak ders : Ne zaman bir erkek
yalan söylüyorsa bunun iyi ve saygın bir nedeni
vardir ve bu başkalarının yararı içindir. Kendileri için birşey
istiyorsalarsa
ekmek
çarpsındır :-))

RECEP_YÜKSEL
27.04.2008, 09:29
İSTİKLAL MARŞI’NIN BAŞKA YERLERDE BULAMAYACAĞINIZ AÇIKLAMASI

İstiklal Marşı’nın son kıt’a sı hariç diğer kıtaları işgal dönemini anlatır. Bu nedenle bu kıta’larda; ümit, teşvik, öğüt gibi milli hisleri güçlendirecek unsurlar vardır. Son kıta’da, işgalden kurtuluş ve zafere ulaşmış olmanın verdiği coşku ve gurur aktarılır.

1. KIT’A:1.MISRA: Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

İstiklal Marşı “ Korkma!” sözüyle başlar. Türk milletine “Endişen yersiz..”mesajı verilir. Türk milleti endişe içindedir. Tutunacak dal aramaktadır. Çünkü işgal altındadır. Uzun süren savaşlar nedeniyle yetişmiş asker( Sadece Çanakkale’de verdiğimiz şehitleri bile düşünürsek…), silah, cephane, yiyecek, giyecek ve baş(lider) sıkıntısı çekmektedir. Tüm bunların yanında morali çökmüştür. İşgalin verdiği acı onun endişesini artırmaktadır. En büyük korkusu, bağımsızlığını kaybetmek tir. Şair burada Türk ulusuna ümit vermektedir.“Al sancak sönmez.” diye kurallı bir cümle oluşturduğumuzda, “ sönmez” sözü nedeniyle Türk Bayrağı’nın yanan bir aleve( renginden ve dalgalanışından) benzetildiğini ve bu alevin sönmeyeceğini anlayabiliriz Türk Bayrağı yanan bir alev gibi alacakaranlığı aydınlatmaya devam edecektir. Neden alacakaranlık dedik? “ Şafak” sözcüğü Arapçada güneşin batmak üzere olduğu an anlamına gelir. Türkçede ise tam tersi, doğmak üzere olduğu andır.( bkz. Kamus-ı Türki ) Şair İstiklal Marşı’nın 1. kıt’asındaki “şafak”ı Arapça anlamıyla; son kıt’asındaki “şafak”ı ise Türkçedeki anlamıyla kullanmıştır. Neden 1. kıt’ada güneşin batışı anlamına gelir? Çünkü burada Türk devleti işgalden dolayı; batmak üzere olan güneşe benzetilmiştir. Türk devleti güneş’le; bu devletin içinde bulunduğu hal de şafak’la özdeşleştirilmiştir. Alev karanlığı aydınlatır. Alev (yani Türk Bayrağı) eskisi gibi güçlü dalgalanmamaktadır; bu nedenle “ yüzen” sözcüğü kullanılır. Alev güçlü yanıyor olsaydı dalgalanırdı( bkz. 10. kıt’a). Şair aslında şunu söyler.“Endişelerinde haklısın; her şey kötü görünüyor: Ama korkma, Türk bağımsızlığının sembolü olan bu bayrak asla gönderden inmeyecektir.”

2.MISRA: Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

Bu mısrada da şair, “sönmek” sözcüğünü rastlantı olarak kullanmamıştır. “En son ocak sönmeden( burada “ocağı sönmek” deyimi kullanılmıştır.) yani ocağı temsilen aile; yok olmadan dağılmadan, ya da başsız kalmadan Türk milleti yok olmaz” denmiştir. “ Ocağı tütmek” deyimi de aynı cümlede yer almaktadır. Yani yaşamını sürdürebilecek durumda olmak. Toparlarsak, “Son aile, son kişi yok olana kadar ümidini kaybetme; çünkü tümüyle yok edilmeden bu millet esir alınamaz” denmiştir.

3.MISRA: O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

“O”zamiri Türk Bayrağı’nı işaret eder. Bu mısrada “Yıldızı parlamak” deyimi kullanılmıştır. Bu deyimin anlamı; bulunduğu durumdan çok daha iyi bir duruma gelmek, herkes tarafından tanınmak, ün kazanmak, takdir edilmek vb. dir. Türk Bayrağı’nda bulunan yıldıza da atıf yapılmıştır. Buradaki yıldız, Türk milletinin geleceği(istikbali ) anlamındadır. Şair sonuç olarak Türk milletine öyle der: “ Türk milletinin geleceği, bayrağında bulunan yıldız gibi hep parlak ve şanslı olacaktır.”

4. MISRA:

O benimdir, o benim milletimindir ancak.“ O” zamiri yine Türk Bayrağı yerine kullanılmıştır. Bu mısrada açık olarak kastedildiği gibi; her bağımsız milletin, bu bağımsızlığı simgeleyen bayrağı vardır. Ve hiçbir millet bir başka ulusun bayrağına özenmez. Türk milletinin bayrağı da sadece Türk milletine aittir.

2. KIT’A:1.MISRA: Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Bu kıt’ada ve mısrada Türk Bayrağı kişileştirilmiştir. Yani bayrak bir insana benzetilmiştir. Hem de hilal kaşlı, güzel, nazlı bir sevgiliye…Bu sevgili bir genç kızdır. Ancak yüzünü ve hilal kaşlarını çatmıştır. Sanki olan bitenden hoşnut değildir. İstedikleri, bekledikleri olmadı diye naz yapmaktadır.Elbette şair burada benzetme ve kişileştirme gibi san’atları kullanarak şiiri süsleme yoluna gitmiştir. Bu tarz süslemeleri şiirin bütününde görmek mümkündür. Şair ümitsiz ve endişeli bulduğu Türk milletine bu yolla yalvarmakta ( Kurban olayım…), onlara ümit vermektedir.

2. MISRA: Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celal?

Şair kişileştirmeye devam ediyor ve bayrakla konuşmayı sürdürüyor. Türk milleti kahramandır. Türk ırkı kahramandır. Böyle bir ırka yüzünü asamazsın, gülmelisin. Bu öfken, bu hiddetin niye? Bu mısralarda şair ümidini kaybetmek üzere olanlara kızıyor ve onlara Türk milletinin geçmişini hatırlatarak; kendilerine gelmelerini istiyor. Nitekim Kurtuluş Savaşı öncesi ümidini kaybedip “Bazı ülkelerin mandalığını kabul edelim” diyenler çıkmıştır bu milletten ve yönetenlerden… Şair bir bakıma onlara olan kırgınlığını dile getiriyor.

3.MISRA: Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

Türk milleti asırlar boyu savaşlarda niye kanını döktü? Niye canını verdi? Bağımsızlığını sürdürmek ve bağımsızlığının sembolü olan bayrağını tüm dünyada güçlü bir biçimde dalgalandırmak için… Hiç kimse canını bir hiç uğruna vermez. Canını bağımsızlık uğruna, özgürlük uğruna düşünmeden verenler sonunda bu milletin ümitsizliğe kapıldığını görürlerse haklarını helal ederler mi? Üstelik can hakkını… Bunun bedeli ancak aynı biçimde can verilerek ödenir.

4. MISRA: Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal!

İslami inanca göre Allah ; Allah , vatan, millet, adalet, insanlık adına canını vermeyi helal saymıştır. Bu uğurda can vermeye hazır olanlara ya da mücadele edenlere; korkmamalarını, eninde sonunda isteklerine kavuşacaklarını; çünkü Allah’ın onlarla beraber olduğunu müjdelemiştir. Buna inanan Türk milletinin, bağımsızlık hakkıdır. Bu mutlaka olacaktır.

3. KIT’A:1 MISRA: Ben ezelden beridir, hür yaşadım, hür yaşarım.


Bu mısrada şair Türk milletinin başlangıcı olmayan geçmiş zamandan beri bağımsız ve özgür yaşadığını hatırlatır. Daha sonraki mısralardan da anlaşılacağı üzere Türklerin ana yurdu Orta Asya’dan çıkışları ve dünyaya yayılışları bu kıt’anın ana konusudur.

2.MISRA: Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Bu mısrada da Türk’ün öz güvenine vurgu yapılmaktadır. Öyle ki, tüm dünyanın bildiği bir gerçek vardır; Türk esir alınamaz. Bunu bildiği halde Türk’ü esir almayı düşünen olsa olsa bir delidir. Hem de aşırı, ölçüsü olmayan bir akılsızdır. Bu milleti esir almayı düşünen biri çıkarsa şaşarım. Çünkü böyle bir şeyin olması imkânsızdır.





3.MISRA: Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım,

“ Bent” suyu kontrol altına almak için yapılan set anlamına geldiği gibi kendi tesir ve emri altına alma anlamına da gelir. Bu mısrada her ikisi de kastedilmiştir. Türk akınları çok güçlü akan suya(sele) benzetilerek, Türk’ün önüne hiçbir engel konulamayacağını; eğer konulursa bu milletin onu aşıp geçeceğini söylemektedir. Nitekim coğrafi yönden de düşünürsek; Türkler her türlü engeli aşarak Anadolu’ya ulaşmışlardır.

4.MISRA: Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.

İşte bu mısrada açıkça Ergenekon Destanı’na atıf vardır. Bu destana göre Türkler yurtları dar gelince etraflarını çeviren dağları eriterek, delerek çıkmışlar ( bkz. Ergenekon Destanı) ve Avrupa içlerine kadar yayılmışlardır. Ayrıca bu göç sırasında büyük denizleri, dağları gerçek manada da geçmişlerdir. Türk akıncıları, sel gibi her engeli geçerek ilerlemiştir. Tüm bunları bilmez mi ki bu çılgınlar beni esir alabileceğini düşünürler.

4. KIT’A: 1.MISRA: Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

“ Garp” batı ülkeleri yerine kullanılmış bir sözcüktür. Batı ülkelerinden kasıt da işgal güçleridir. Batı ülkelerinin görülebilen her yerini, etrafını çelik zırhlı duvar( yani teknik açıdan gelişmiş silah, top, tüfek vb.) sarmış olabilir. Burada anlatılmak istenen batılı ülkelerin silah ve cephanesinin bizimkinden çok üstün durumda olmasıdır.


2.MISRA: Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Onların topları, silahları, gemileri, uçakları vb. varsa benim de Allah’a inanan ve şehit olmayı korkusuzca bekleyen ( yani yüreğimden geçenler gibi düşünen) sınırlarım ( daha doğrusu sınırımı koruyan askerim) var.

3.MISRA: Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

“Ulusun” derken “ulumak- yani yabani hayvanın bağırması” sonraki mısrada sözü edilen canavarın bağırması kastedilmiştir. Canavar, işgal güçleridir. Bu güçlerin silahlarının sesi de canavarın ulumasına benzetilmiştir. Türk milletine “Endişe etme, canavarın silahlarından korkma. Bizim Allah’a olan inancımız onun gelişmiş silahlarından daha güçlüdür.” diyor. Bizim imanımız, bağımsızlığa olan inancımızı bu teknik üstünlük yok edemez…

4.MISRA: “ Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Elbette bu mısra bir önceki mısra’yla birlikte açıklanmalıdır. Batılı ülkeler medeni ülkeler olarak bilinir. Oysa onlar medeni değil, dişine bilediklerini ısıran canavarlardır. Bizi de çok ısırmaya kalktılar. En son Çanakkale Savaşında… Ancak biz onların dişlerini bir bir söktük. Şimdi tek dişleri ( yani saldırmak için son hamleleri) kaldı. Ondan da korkmuyoruz.

5. KIT’A1.MISRA: Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.

Buradaki sesleniş Türk halkınadır. Türk halkının, Türk insanının vatan topraklarına düşmanı sokmamasını istiyor. “Alçak” yaradılışı ve soyu aşağı, soysuz anlamına gelir Şair batılı devletleri alçaklar olarak görüyor.

2.MISRA: Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Şair Türk milletine öğütlerini sürdürüyor. Bu mısrada geçen “hayâsız” sözcüğünün anlamı; utanma duygusu olmayan, namussuz, edepsizdir. Bir üst mısrada yurdumuza saldıran düşmanı “alçaklar” olarak adlandıran şair, bu kez onların saldırılarını da yüzsüzce, arlanmadan yapılan hareket olarak görüyor ve bu saldırının durdurulması için elinde hiçbir güç olmasa da saldır ve gövdeni kalkan olarak kullan ( kısacası öldürmek için öl) diyor.

3.MISRA: Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın,

Bu mısrada İslam’ın kutsal kitabına atıf vardır. Allah Kur’an-ı Kerim’de mazlum olan, inanan, mücadele eden kavimlerin(milletlerin) eninde sonunda zafere ulaşacağını müjdeler. Allah va’dettiğini mutlaka yapar. Öyleyse bu millet eninde sonunda zafere ulaşacaktır.


4.MISRA: Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.

Bu mısra bir önceki dizeyle birlikte düşünülmelidir. Allah’ın va’dettiği günler, yani bağımsızlığa kavuşma mutlaka gerçekleşecektir. Bu yakın bir zamanda da olabilir, daha uzun bir zamanda da; ama sen bunları düşünmeden mücadeleni sürdür.

6. KIT’A:1.MISRA: Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı;

Özgürken insan, üstünde yaşadığı toprakların kıymetini bilmez. Şair de tüm bu acılara tanık olmayan nesle seslenerek; onlara “ Topraklarının değerini bil.” öğüdü veriyor. Bilmesi için de tanımasını ( yani araştırmasını, düşünmesini)istiyor.

2.MISRA: Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

“Yıllarca süren savaşlar nedeniyle çok şehit verdik. İslami inanca göre şehitler kanlarıyla, yıkanmadan, oldukları gibi gömülürler. Bu nedenle ya da savaşlar sırasında ölenlere mezar kazma, dini vecibeleri uygulayarak gömme zamanı olmaz. Çoğunlukla toplu gömülürler. Bu yüzden kefenleri yoktur. “ anlamlarını kasteden şair, şiirin bu bölümünde toprak altında yatan şehitlerimizi unutmamamız gerektiğini dile getiriyor.

3.MISRA: Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı;

Bugün bile dedelerimizi araştırsak, hepimizin soyunda bir şehide rastlarız. Bu toprakların çocukları şehit dedelerinin torunlarıdır. Bu nedenle dedelerimizi, atalarımızı incitmek istemiyorsak; geçmişi öğrenmeli, unutmamalı ve nemelazımcı olmamalıyız. Bu toprakların nasıl kazanıldığını düşünmeden adım atmamalıyız. Yapacağımız her işte, o şehitlerin hoşnut olup olmayacağını düşünmeliyiz. Topraklarımızı satmamalıyız.

4.MISRA: Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Bu kıt’ada bir bütünlük vardır. Yaşadığın toprakları alelade bir toprak parçası gibi düşünürsen, onu menfaat uğruna rahatlıkla verebilirsin. Ama bu topraklar hiçbir maddi değere karşılık olamaz. Çünkü onlara, karşılıksız can verilerek sahip olunmuştur. Bu mısrada geçen “ cennet vatan “ benzetmesinin nedeni de yine şehitlerle ilgilidir. Biz biliriz ki şehitler cennettedir ve öldüklerinden habersizdirler. Öyleyse bunca şehit barındıran topraklar olsa olsa cennet’tir.

7. KIT’A:1.MISRA: Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Aslında bunca şehidi barındıran ve bu dünyanın cenneti olan bu topraklar için herkes canını feda eder. Bunun aksi mümkün değildir.( Şair burada da millete güven vermeye devam ediyor)

2.MISRA: Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!

Öyle ki, toprağı sıksan şehit fışkırır. Yani bu toprakların her karışında bir şehit yatıyor olabilir.

3.MISRA: Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda.

Allah, benim canımı, sevdiğimi, neyim var neyim yoksa bütün malımı alsın ama…


4.MISRA: Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ama yeter ki beni vatanımdan ayrı(cüda) koymasın.

8. KIT’A:1.MISRA: Ruhumun senden ilahi, şudur ancak emeli:

Önceki kıt’ada olduğu gibi bu kıt’ada da Allah’a yakarış vardır. Rabbim, bu şehit ruhunun senden istediği şey şudur. ( Şair burada kendini vatanı için ölen şehidin yerine koyar ve ondan istekte bulunur.)

2.MISRA: Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.

“ Namahrem” sözcüğü burada “ yabancı, el “ anlamındadır. Mabet ise ibadet edilen yerdir. “ El değmek” ise bozmak, kıymetini bilmemek anlamlarına gelir. Şair, camilerin Müslüman olmayanların eline geçmemesini istiyor.

3.MISRA: Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli-

Ezan, “ Allahü ekber ( Allah büyüktür, ona bir şey lazım değildir. İbadet edilmeye Ondan başka kimsenin hakkı olmadığına inanırım) “ diye başlar ve şöyle devam eder “ Hiçbir şey Ona benzemez. Muhammed Onun peygamberidir. Allah’a ancak onun( Muhammed’in ) bildirdiği, gösterdiği ibadetlerin yaraşır olduğuna inanırım” diye devam eder. Yani ezanlardaki şahadet ( bir şeyin doğruluğuna ve gerekliliğine inanma) aslında İslam dininin temelidir, önde gelen şartıdır. Öyleyse okunan ezanlarda söylenenler, inanılan İslam dininin özüdür, aslıdır.

4.MISRA: Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

Dinin temeli olan sözlerin seslendirildiği bu ezanlar, sonsuza kadar yurdumda söylenmelidir. İslami bir ülkede ezan okunuyor olması, o ülkenin bağımsızlığının da bir kanıtıdır.

9. KIT’A:1.MISRA: O zaman vecd ile bin secde eder – varsa- taşım,

Şair bu kıt’ada kendini bir şehit yerine koyuyor. Yukarıda saydıklarım gerçekleşirse, eğer mezarım ve mezar taşım varsa ( şehitlerimizin çoğu savaş şartları nedeniyle mezarsızdır. Olduklara yere gömülmüşlerdir. Bu nedenle mezar taşları yoktur.) ; ilahi aşka dalarak kendinden geçmiş bir durumda, sevinçle secde eder.( Bu secde aslında Allah’a şükür secdesidir.





2.MISRA: Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,

Bir önceki mısraya bağlı olarak, şair burada da kendini şehitlerin yerine koyuyor. Şehitlerin ölümü ceriha( yara ) alarak olduğu için; şair ölen şehitlerin yaralarından bile kan boşalacağını söylüyor. Ki bu kanlar mübarek kanlardır.

3.MISRA: Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım;

Kılıfından ( giysisinden) çıkmış ruh gibi, cenazem( ölü bedeni ) mezarından fışkırır. “Fışkırır” sözü bize mahşer gününü hatırlatmaktadır.



4.MISRA: O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Yerden yükselen cenazem, mutluluğundan o kadar yükseğe çıkar ki belki başım arşa Allah’ın 9. kat gökte bulunduğu kabul edilen yeri ) kadar değer. (İslami inanca göre şehitler Allah’a en yakın mertebede ve öldüklerinden habersiz hesap gününü beklerler. )


10. KIT’A:1.MISRA: Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!

2.dörtlükteki nazlı hilalin yerini şimdi şanlı hilal almıştır. Çünkü bu kıt’ada zaferin kazanılmasından sonraki duygular aktarılmaktadır. Burada sözü edilen “şafak” güneşin doğmak üzere olduğu anki aydınlıktır. Çünkü yeni kurulan Türk devleti güneş gibi doğmaktadır. Türk Bayrağı da yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının sembolü olarak şanla dalgalanmaktadır.


2.MISRA: Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.

Bağımsızlık kazanıldığına göre dökülen kanlar, yitirilen canlar boşuna değildir. Bu nedenle, şehitler dökülen kanlarını helal etmişlerdir.

3.MISRA: Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal;

Bundan sonra, sonsuza kadar Türk milletine ve Türk Bayrağı’na ezilme, yok olma, tasa
yoktur.

4.MISRA: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;

Uğruna bunca kan dökülen ve hep gönderde kalmayı( yani hür olmayı) başarmış bu bayrağın, bağımsızca dalgalanmak hakkıdır.

5.MISRA: Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!

Allah’tan başka kimseye kul olmayan bu milletin de bağımsızlık hakkıdır.

SNOT: İstiklal Marşı’mızın sözleri günümüz dünyasında da önemini sürdürmektedir. Gizli ve açık savaşların, işgallerin, haksızlıkların bitmediği günümüzde bağımsızlığını kaybeden ulusların, medeni denilen ülkelerce nasıl işgal edildiğini görmekteyiz. Bana göre bu sonsuza kadar böyle sürüp gidecektir. Öyleyse uyanık ve güçlü olmak zorundayız. İstiklal Marşı’mızı da sık sık okuyarak dünden aldığımız dersle bugünümüze ışık tutmalıyız. Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un da dediği gibi, Allah bir daha bu ülkenin evlatlarına yeni bir istiklal marşı yazmak zorunda bırakmasın.

Arif Coşkun
28.04.2008, 10:46
http://img297.imageshack.us/img297/955/5466255gt3.jpg
Vakit yazarı, küçük kızın annesiyle de ilişkideymiş


Mudanya’da 14 yaşındaki B.Ç’ye "cinsel istismar" suçundan tutuklanan Vakit Gazetesi yazarı 78 yaşındaki Hüseyin Üzmez, cezaevinde can güvenliği nedeniyle tek kişilik koğuşa konuldu. Üzmez’in "çocuklarını fuhuşa teşvik etmek" suçundan tutuklanan anne Livaze Ç. ile de cinsel ilişki kurduğu ortaya çıktı.

CUMARTESİ gecesi yazlık olarak kullandığı Mudanya’daki evinde gözaltına alınan Hüseyin Üzmez’le birlikte, şikáyetçi olduğu belirtilen Bekir Ç, eşi Livaze Ç. ve kızı B.Ç’nin de ifadeleri alındı. İfadeler üzerine Hüseyin Üzmez’in B.Ç’nin annesi Livaze Ç. ile de ilişki kurduğu belirlendi

SEKS KONUŞMASI Telefonda Livaze Ç. ile seks konuları konuşan Üzmez’in, daha sonra annesinden telefonu kızı B.Ç.’ye vermesini isteyip, aynı görüşmeleri kızıyla da yaptığı anlaşıldı. Hüseyin Üzmez’in Bursa’ya gelip Mudanya’da ve İnegöl’de olduğu süre içerisinde Livaze Ç. ve kızı B.Ç. ile gezip yemek yediği ortaya çıktı

Böyle adi mahlukları bilmemki ne yapmalı.Adamın yaşına başınamı bakarsın,bulunduğu ortamamı bakarsın,nereye bakarsan bak tam bir rezalet.Bu konuyla ilgili topic açmıştım dün,her ne hikmetse bugün yok olmuş. Neden siliyorsunuz arkadaşlar,kimin zoruna gitti yoksa fotomontaj felan olduğunu yalan bir haber olduğunamı inandınız.