Trabzonspor taraftarı çılgınların sitesinde çıkan yazıyı aynen aktarıyorum...
Fatih Şahinoğlu yazısında Sivas maçında çıkan olayları ve sonrasında mevcut yönetimin acizliğine değindi.
Kriz Yönetimi
Pazar akşamı Sivasspor maçında yaşananlar için söylenecek tek şey var ki o da Trabzonspor’a yakışmadı. Bunun aması, fakatı, sebebi yok. Hiçbir olumsuzluk bu olaylar için “sebep” olamaz. Hakemin art niyetinden, Sivaslı oyuncuların hal ve hareketlerine kadar söylenecek çok şey var ama olaylar bittikten sonra bunlardan daha fazla bahsetmeye gerek yok diye düşünüyorum. Dikkat çekmek istediğim nokta çok farklı.
“Turunculu” diye tanımlanan kişinin sahaya girmesinin ardından futbol oynamak için kullanılan yeşil saha resmen savaş alanına döndü. Sahanın karışmasının ardından kameralar protokol tribününe çevrildiğinde Trabzonspor başkanı ve Sivasspor başkanını yan yana gördük önce. Ardından kısacık bir süre geçmedi ki
Sivasspor başkanı Mecnun Odyakmaz’ı sahada gördük. Önce ortamı sakinleştirmeye, futbolcularını kenara çekmeye çalışırken takıldı kameralara. O esnada Sivas paf takımını da tribünden indirip güvenli bir bölüme yolladığını gördük. Kısa sürede bizlere göre doğru olmasa da takımını soyunma odasına gönderdi ve bir nebze olsun olaylar yatıştı. Peki o esnada Trabzonspor, yani ev sahibi takımın başkanı ne yapıyordu dersiniz. Maçı izlediği yerden sahaya bakıp kafasını sadece sağa sola sallıyordu. Ne bir direktif, ne bir talimat verdiğine şahit olduk.
Bu tür beklenmedik olayların geliştiği durumlara “kriz” deriz. Kriz durumunda yapılacak ve yapılmayacak şeyleri bilmek, daha doğrusu kriz durumunda ortamı kontrol altında tutmak “lider” denilen kişilerde olması gereken en büyük özelliklerdendir. Lideri diğer insanlardan ayıran şeydir kriz yönetimi, ve bazı insanlar kriz yönetiminde nasıl davranılması gerektiğini ders olarak öğrendiği gibi, bu yetenek bazı liderlerde doğuştan vardır.
Pazar günü yaşananlardan gördüğümüz kadarıyla Trabzonspor başkanında kriz yönetimi yeteneği ne doğuştan var, ne de sonradan kriz yönetimini öğrenmek için bir çalışma yapmış. Koca şirketleri idare ettikleri söylenen bu insanların acaba şirketlerinde alışılmışın ve beklentilerin dışında bu tür kriz ortamları olduğunda neler yaptıklarını gerçekten merak ediyorum. Pazar akşamı sadece sahayı seyredip kafasını sağa sola sallayan kişinin Trabzonspor’un, dahası ev sahibi takımın başkanı olduğunu düşündükçe hem gülüyor hem de üzülüyorum.
Şöyle bir örnek vereyim. Evlisiniz ve çocuklarınız var. Bir akşam evinize başka bir arkadaşınız misafir olarak geliyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde sizin ve misafir arkadaşınızın çocukları evin içinde kavgaya tutuşuyor. O evin idaresi sizde olmasına rağmen kılınızı kıpırdatmıyor, oturduğunuz koltuktan kavgayı seyrediyorsunuz. Misafiriniz ise çocukları ayırmaya, ortamı yatıştırmaya çalışıyor. Belki bire bir aynısı değil ama Pazar günkü şartlara benzer bir örnek bu. Trabzon’da oynanan Trabzonspor-Sivasspor maçında ev sahibi olan N.A idi. Ama yaşanan gelişmeler karşısında hiçbir varlık gösterememesi bizleri her zamanki gibi derinden üzdü. Bırakın Trabzon’u, Türkiye’nin herhangi bir yerinde bu tür bir olayda eğer Trabzonspor taraf ise, Trabzonspor başkanının olaylara müdahale etmesi, olayları kontrol altına alması ve gerekeni yapması beklenir. Çünkü Trabzonspor büyük bir camiadır ve başkanı da büyük camiaya yakışacak şekilde her duruma hazırlıklı olmalı, ve nerede ne yapması gerektiğini bilmelidir. En azından biz Trabzonsporluların görmek istediği başkan budur. Daha doğrusu olması gereken başkan modeli budur. Kongrede “masaya yumruğumu vuracağım” diyerek göreve talip olanların bu tür durumlarda düştükleri hal ne kadar ilginç ve bir o kadar da komiktir.
Maçtan sonra yapılan açıklamalar daha da işleri karıştıran cinsten olsa da onlara hiç değinmeyeceğim. Kriz ortamında aldığı ani ve etkili kararlarla dikkat çeken, olayları çözmeye yönelik hal ve hareketler içinde olan bir başkan görmek için umarım daha fazla beklemeyiz.