Arkadaşlar, yoğun iş ortamımdan dolayı,
bu topic'in her hafta kriterini maalesef yapamıyorum.
Ancak görüyorum ki; arkadaşlarımız güzel yorumlarıyla renk katmışlar.
Özellikle,
YİĞİDOLAR06 arkadaşımızın, 3'ü bir arada keyfinin
devam ettiğini ve iiiiiice ferahlayıp, deriiiin bir ooooohh çekmesini görmem,
beni de ferahlatıyor.
Evet gecikmeli de olsa kaldığımız yerden devam edelim.
13. Hafta:
İnönü' de esen fırtınadan sonra,
Milli duygularımızı kapartan bir ara yaşamıştık.
Bu ara sonrasında, duruşlarıyla ve bize olan gönül bağlarıyla,
gerçek dost olduğunu defalarca yineleyen komşumuz
Kayseri misafirimiz olmuşlardı.
Erciyes' in zirvesinden soğuk esintiler
getireceği endişesiyle, ateş yakıp ısınmaya hazırlanırken,
Musa' nın pastırma kızartması yine içimizi ısıtmış ve
Aydınlatmıştı.
(1-0)
14. hafta:
Bu sezon bir türlü
Ankara Misket oynayamadık yahu...!
Ankara Keçileri' nin öyle bir inadı var ki; kıramadık gitti
(2-0)
Sadece
Hacı Cav Cav' ın oyununu oynayabilmiştik.
Arkadaşların da dediği gibi,
Ankara Tavasını mutlaka yememiz lazım.
Hemde
Keçi çevirmesi olmalı.
15. Hafta:
Terso oyunuyla hep bize ters gelen,
terso zamanda ters ve sert işler yapan
Denizli Horozu
yine ters ters ötmeye başlamıştı.
Rahmetlik babam televizyonun sesini kısın derken hep derdi ki:
- Şu televizyonun kıçına zeytin yağı çalın da hele ecük sussun.
- Baba bunun anlamı nedir ? diye sorduğumuzda, derdi ki:
- Bizim köyde zamansız ve ters öten horozların sesini kısmak için kıçına zeytin yağı sürerler.
Bir anlamda
Denizlinin Horozlarına da zeytinyağı çalduhk.

İlk yarı sabrettik, ikinci yarının başında bir tutam sürdük, baktık ki susmuyor,
en sonunda ne var ne yok bir eeeyce çalduhk.
Bakalım önümüzdeki hafta
Aslanın kuyruğuna teneke bağlayabilecek miyiz.
Bi de bağlıyor muyuz...?
Üüüüüüfff... bayrama kadar
dangır dungur dolaşırlar valaaa
