Gecehakimi Nickli Üyeden Alıntı
abircan kardeşim, belli ki sana "Sivaslılar böye konuşuyor" diye anlatılan bir takım düzmece hikayelere inanmışsın ve bunları kamuoyuna takdirine açık bir sitede yayınlama gereği hissetmişsin. Elbette, iyi niyetinden asla ve kat'a şüphem yoktur. Ancak bilmelisin ki, şive demek sokak ağzı demek değildir. Sivas'ın kendine has şivesi, İstanbul Türkçesi diye anılan konuşma üslubu ile bire bir aynıdır. Burada kaleme aldığınız radyodan maç anlatma hikayesinin değişik versiyonları Sivas'ta sürekli olarak anlatılmaktadır. Bunun en ilginci de, "Elllahamki gol olacak" sözüdür ki, muhtemelen bu kafadar üç beş muzibin o günkü spikere monte ettikleri bir cümledir; vakıa Sivas'ta bu tür "Gülümseten" hikayelerin dilden dile dolaşma hızı, ışık hızı gibidir. Acı tarafı, bir şovmenin bile(!) Ulusal kanalda, Sivas'a atıf yapıp "Sivaslılar böyle konuşuyormuş" diye alaya alacak kadar işin olmadık yerlere taşınmış olmasıdır. Evet, sürekli bir radyo dinleyicisi olmadığımı itiraf edebilirim, lakin bahse konu yıllarda Sivas'ta tek radyo istasyonu olması sebebiyle (ki özellikle maç günlerinde) sıkça bende dinledim. Ancak, bugüne kadar radyo istasyonundan "Topu depti", "goolendi", "top kalemizde gardaşlar" gibi cümlelere hiç rastlamadım. Kaldı ki, maç anlatsın diye eline mikrofon verilen kişilerin bu kadar ahmakça konuşacaklarına ihtimal vermediğim gibi, o radyo istasyonu yöneticilerinin de bu kadar ahmakça davranıp Türkçesi bozuk birine maç anlattıracaklarına, yahut proğram yaptıracaklarına hiç ihtimal vermiyorum. Minibüs hikayesi her ile mal edilerek anlatılan hikayelerin bir benzeridir. Bu minibüs, otobüs, şoför, yolcu hikayelerinden en çok nasibini alan il Erzurum'dur; öyleki geçmiş yıllarda elime geçen ve Erzurum Valiliği tarafından yayınlanan bir dergide, bu tür kelimelerin Erzurumlu şivesi olmadığı üstüne basa basa anlatılmıştır. Çünkü, bugün (gerçek ya da düzmece) anlatılan bu hikayeler o ilin değer yargılarını ve kültür yapısını sarsmaktadır. Düşüncem odur ki, herkesin üzerine düşen "Sokak ağzı"nı "Sivas şivesi" diye kamuoyuna lanse etmek değil, gerçek Sivas şivesini yaşatmak ve kamuoyuna bunu yaymaktır. Aksi halde kamuoyunda ne kadar komik duruma düştüğümüzü, 1990'lı yıllarından sonunda Fikret Bila'nın Milliyet Gazetesi'nde yazdığı bir köşe yazısında görebilirler. Bu asılsız hikayeler yüzünden Sivaslılarla nasıl alay edildiğini o yazıda görebilirler. Bu konudaki naçizane düşüncem bunlar; aksi kendimizi aşağılamaktan ya da Sivas kültürünü baltalamaktan başka birşey değildir. Saygılarımla.
|