Cevap: Başımız sağolsun..
21 Nisan 2004- Ulusal Egemenlik Konferansı. Cumhurbaşkanı Denktaş Salonda. Annan Planının oylanmasına 3 gün var. Açılış Konuşmasını ben yapmıştım. Şöyleydi dün gibi hatırlıyorum. "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için yapıyoruz bu konferansı. 23 Nisan'a hep çocuk bayramı gözü ile bakılır. Ulusal Egemenlik yönü hep unutulur. Ama KKTC'nin Ulusal Egemenliğinin oylanacağı şu günlerde bu yönden bakmak en doğrusu olur. Egemenliğin bazı simgeleri vardır. Bayraktır, Topraktır, Sınırdır bir de Devlet Başkanıdır. Biz de Ulusal Egemenliğimizin Sembolü Rauf DENKTAŞ'ı bize Ulusal Egemenliği anlatması için davet ettik.
Bir Fotoğraf vardır geçmişten kalan, İstanbul Hukuk Fakültesinde Atatürk'ün gençlerle çekinmiş olduğu bir fotoğraf. Oradaki gençler çocuklarına torunlarına onlarca sene "Ben Atatürk'ü gördüm" diye büyük bir onurla gururla anlatmışlardır o günü... Ne mutlu bana ki benim gibi düşünen yüzlerce arkadaşım var burada biz de çocuklarımıza torunlarımıza "Ben Rauf DENKTAŞ"ı gördüm diye büyük bir gurur ile anlatacağız." sözüm bitmişti, döndüm Sayın Cumhurbaşkanım dedim bakmıyordu yüzüme, döndü yanakları ıslanmıştı. Ben de sadece Hoşgeldiniz diyebildim. Yaşadığım en önemli anlardan birisidir. Kendisi de konuşmasını tamamlayamadan inmişti kürsüden. Çünkü Annan Planına 3 gün vardı "Evladım yaşayacak mı ölecek mi diye bekliyorum" diyememişti bile.
Konferans yarım kalmıştı ama salon ayaktaydı, yarısı ağlıyor yarısı slogan atıyordu "Kıbrıs Türktür Türk Kalacak" Sonra yanına çağırdı beni "Başkan" dedi "Gel yanıma" yanında özel kalemi vardı, not al yarın evlat yanıma gelecek bir saat ver. Ertesi gün gittim köşke. Garip bir yerdi, bütün kapılar açık, herkes iç içe. Salonda bekledim, beklerken birşey dikkatimi çekti. Kahya geldi, portakal suyu istedim ama şive yakındı bize. Sordum Kahyası Sivaslı çıktı. Yanında durduğum odanında kapısı açıktı ve içeriden Denktaş'ın sesi geliyordu. İçeri aldılar.. Oturduk. Evlat dedi 2 gün kaldı plana ne olacağı belli ama sonrasında da yanımda ol. Bu onurdu ve ondan sonra 2 yıl daha yanındaydım ve o iki yılda da kapılar hiç kapanmadı, tüm müzakerelerde, büyük elçilerde, komutanlarda hiç kapanmadı ve ne konuşulsa şeffaftı, saklısı gizlisi yoktu. Seçime girmedi, bitti görevi, çekilmedi kenara. Devam etti davasına ki son cümlesi “HRISTOFYAS” KKTC bağımsız bir Cumhuriyettir!"di. Bütçesini kıstılar, portakal suyu yoktu ama kahyası yarı maaşa gelmişti yanına, bırakmadı yanlız onu tıpkı diğer yiğido gibi. Ve evet portakal suyu yoktu ama sıcak çay ile hoş sohbet vardı.
"HRISTOFYAS!!!!! KKTC BAĞIMSIZ BİR CUMHURİYETTİR!!!
|